Bu arayışı kaçırmayın
ABONE OL

The ArtIst filmiyle 2012’de Oscar ödüllerini kucaklayan yönetmen Michel Hazanavicius, bu kez bir savaş filmiyle karşımızda. Arayış (The Search), 1999’daki Çeçen Savaşı sırasında kesişen dört hayatın hikâyesini konu alıyor. Rus askerlerin tüm Çeçenleri katlettiği bir köyde saklanarak hayatta kalmayı başaran Hacı, kundaktaki kardeşini de alıp kaçmaya başlar. Kendisi de küçük bir çocuk olarak korunmaya ihtiyaç duyan Hacı, kardeşini Çeçen bir ailenin kapısının önüne bırakıp yola devam eder.

Bölgede görev yapan Avrupa Birliği Heyeti Başkanı Carol ise mülteci kamplarında raporlar hazırlayıp dünyaya bu katliamı duyurma derdindedir. Carol ve Hacı’nın hayatı bir noktada kesişir. Filmin can alıcı bir diğer karakteri olan 20 yaşındaki Rus müzisyen Kolia da yolda esrar içerken yakalanır ve orduya gönderilir. Kötülüğe ve haksızlığa tahammül edemeyen bir genç olarak askere alınan Kolia, zamanla acımasız bir katile dönüşür. ‘Bir çocuktan bir katil yaratmak’ deyimini resmeden şiddet sahneleriyle izleyene tokat gibi çarpan film, kurgusu, senaryosu, oyunculuklarıyla şimdiden klasik olmaya aday bir başyapıt

Film, BM ve sözde egemen güçlerin dünyanın bazı yerlerindeki katliamları nasıl görmezden geldiğini, güçlü devletlerin ‘terörle mücadele’ adı altında nasıl acımasız savaşlara giriştiklerini, yani bildiğimiz gerçekleri bir kez daha can yakıcı bir dille anlatıyor. İnce Kırmızı Hat’tan sonra rahatlıkla en güçlü antimilitarist film diyebileceğimiz Arayış’ın en ilginç yanı ise 2004 yılında Ruanda: Soykırımın Hikayesi belgeselinin yardımcı senaristliği ve ortak yapımcılığını üstlenen Hazanavicius’un Yahudi kökenli bir yönetmen olması... Dünya üzerinde en büyük acıları çekip, en ağır bedelleri ödediğini iddia eden filmler yapmaktan bıkmayan Yahudi yönetmenlerin aksine Hazanavicius, son derece hakkaniyetli ve insanî yerden bakan bir filmle seyirci karşısına çıkıyor. Fransa’daki olaylar sonrası Arayış gibi filmleri izleyip gerçek terörün ne olduğu, gerçek teröristin kim olduğunu tekrar tekrar düşünmekte fayda var.

Gün görmüş bir tiyatro emekçisiydi

tedavi gördüğü hastanede önceki sabah vefat eden tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu 76 yaşındaki Oğuz Oktay dün toprağa verildi. Oktay, oyunculuğa1955 yılında adım attı. İlk rol aldığı oyun Plautus’un Esirler’i idi. 1990’lardan sonra dizi ve sinema filmlerinde oyunculuğa devam eden Oğuz Oktay, Dormen Cep Tiyatrosu, Fatih Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Münir Özkul Bulvar Tiyatrosu, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Kent Oyuncuları, Gülriz Sururi Engin Cezzar, Hadi Çaman gibi çok sayıda özel tiyatroya sadece oyuncu olarak değil dekoratör, dekor teknisyeni, ışıkçı, perdeci olarak da emek verdi. Oktay, Abdülhamit Düşerken, Mahpeyker, Fetih 1453 gibi sinema filmlerinde de rol almıştı.

Ayarları bozan fare!

Tiyatronun hemen her kademesinde yer alan Oğuz Oktay kişisel sitesinde ilginç bir anıyı da paylaşmıştı. Oktay, ünlü aktör Ulvi Uraz ile anısını şöyle not düşmüş: “Sofita’da ışık düzenini kurarken elektrik şoku yiyip yere düştüm. Ayberk önce sunî solunum yaptırıp beni kendime getirdi. Tramvay şirketinden temin ettiğim reostalarla zar zor düzenlediğim ışık ayarları her gün biri tarafından bozuluyordu. Sonunda dayanamadım reostalara düşük amper yüksek voltajlı kacak akım verdim ve Çatıya çıkıp suçluyu beklemeye başladım. Vakti geldi ve bir haykırış duydum... Meğer ayarları bozan fare Ulvi Uraz’mış.

Fakat bu pek pahalı bir akşam!

Avustralyalı dünyaca ünlü aktör Hugh Jackman’ın ‘Hugh Jackman ile bir akşam’ adını taşıyan bir konser/gösteri için İstanbul’a geleceğini daha önce duyurmuştuk. 17 ve 20 Mart’ta, Zorlu’daki gösteride Jackman’ı çok yakından izlemek isteyenler için belirlenen en yüksek bilet fiyatı 975 TL. Diğer kategoriler ise 750, 599, 452 TL. Etkinliğin en ucuz biletleri ise 192 TL değerinde.