İzmir Yeşilova Höyüğü'nde 8 bin yıllık 'güneş mührü' bulundu
ABONE OL

İzmir'in en eski yerleşim alanı olduğu tespit edilen Yeşilova Höyüğü'nde, 2005'te başlayan arkeolojik kazılar, yeni buluntularla tarihe ışık tutuyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ege Üniversitesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bornova Belediyesinin desteğiyle sürdürülen kazılarda, bugüne kadar 8 bin yıllık ana Tanrıça heykeli başı, ayı heykelciği ve serçe formunda biberon gibi birçok bulguya rastlandı.

Höyükte, 2017-2018 döneminde ise 210'dan fazla pişmiş toprak ve kemik bulundu. Buluntular arasında en çok ilgi çekenlerden biri de 8 bin yıl önceye tarihlenen ve üzerinde güneş sembolü bulunan yönetici mührü oldu.

7 ışık şuası var

Yeşilova Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Zafer Derin, metalin bilinmediği çağlardaki yaşamın izini sürdüklerini ve dönemin günlük hayat, yeme alışkanlıklarına ilişkin bilgi edindiklerini söyledi.

Kazılarda, son olarak 8 bin yıl öncesinden, neolitik ya da Cilalı Taş Devri'ne ait bir mühür çıkarmanın heyecanını yaşadıklarını anlatan Derin, buluntunun, büyüklük ve motif açısından büyük önem taşıdığını belirtti.

"Güneş motifinin simgesel bir niteliği var"

Toplumun ileri gelenlerinin gücünü simgeleyen mühürlere daha önce de rastladıklarını vurgulayan Derin, şöyle konuştu:

"Anadolu'daki en büyük mühürlerden birine rastladık. Güneşi simgeleyen ve 7 ışık şuasının yer aldığı büyük bir mühür. Güneş motifinin simgesel bir niteliği var. Kilin pişirilmesiyle yapılan mühür üzerinde de herhangi bir boya izine rastlamadık. Mühürlerin o dönemde ekmek gibi hamurların üzerinde kullanıldığını, ürettiklerinin bir simgesi olarak gördüklerini anlıyoruz. Kili pişirdikten sonra kimi zaman boyunlarına asarak yanında da dolaştırmış olabilirler. Bu mühre sahip kişinin yönetici, idareci olduğunu biliyoruz. Bu mührün kullanılış amacı özellikle mikroskop altındaki detaylı incelemeler sonucu belli olacak. Bu simgeye bir marka olarak bakabiliriz. İzmir'in, hatta Egelilerin ilk markası diyebiliriz."

Zafer Derin, güneşin 8 bin yıl önce de "ulaşılmaz" ve bu nedenle gücün simgesi olduğunu, Tunç Çağı'nda da en büyük tanrıların hep güneş ve gökyüzü ile ilişkilendirildiğini söyledi.

Güneş mührüne ilişkin bilimsel yayın yapacaklarını ve bütün dünyaya bu önemli buluntuyu duyuracaklarından bahseden Derin, Ege uygarlıklarıyla ilgili çalışanların bu gelişmeye ilgi göstereceğini anlattı.