Zengin florasý, yaban hayatý varlýðý ve biyolojik çeþitliliðiyle büyük öneme sahip olan Munzur, Hel, Yýlan ve Sülbüs daðlarý arasýndaki kent, tarihi, doðal ve turistik güzellikleriyle her mevsim gözde yerlerin baþýnda geliyor.
Kente baðlý Ovacýk ilçesinde Munzur Vadisi Milli Parký, Munzur Gözeleri ve Kýrkmerdiven Þelaleleri bulunurken, Keban Baraj Gölü kýyýsýnda kurulu Pertek ilçesinde ise Saðman, Sungur Bey ve Çelebi Aða camileri ile Pertek Kalesi tarihi ihtiþamýyla göz dolduruyor.
Hozat ilçesinde yer alan Ergen Kilisesi ve Çemiþgezek'teki Ýn Delikleri ve Taðar Köprüsü'nün yaný sýra yaylalarýyla göz kamaþtýran Pülümür ilçesindeki tarihi Hatun Köprüsü ve Gelin Odalarý geçmiþin izini taþýyor.
Sahip olduðu tarihi güzellikleriyle turizm açýsýndan büyük önem sahip olan kentte, 4 blok ve 5 bin 800 metrekare kapalý alandan oluþturulan Tunceli Müzesi de yazýlý ve görsel alanlarýnýn yaný sýra "Alevilik", "arkeoloji", "kütüphane" ve "etnografya" bölümleriyle ziyaretçilerin ilgi odaðý oluyor.
Yöreye ait inanç ritüellerinin bal mumu heykeller kullanýlarak sergilendiði müzede, kentin en eski tarihsel buluntularýndan taþ aletler, piþmiþ topraktan çömlekler ve çeþitli madenlerden yapýlmýþ yaklaþýk 800 eser ön plana çýkýyor.
Müzedeki koleksiyonlar arasýnda en çok ilgiyi çeken eserler arasýnda ise 1968-1974 yýllarý arasýnda Çemiþgezek'teki Pulur Sakyol Höyüðü'nde yapýlan arkeolojik kazýlarda elde edilen 5 bin yýllýk ok uçlarý bulunuyor.
Keban Baraj Gölü kurtarma kazýsýnda çýkarýldýktan sonra uzun yýllar Elazýð Müzesi'nde sergilenen ve geçen yýl resmi açýlýþý yapýlan Tunceli Müzesi'ne taþýnan ok uçlarý, yapýlarý ve büyüklükleriyle Demir Çaðý ve Tunç Çaðý hakkýnda önemli ip uçlarý veriyor.
Müzenin arkeoloji bölümünde sergilenen nadide eserler arasýnda yer alan ok uçlarý, dönemin insanlarýnýn vazgeçilmez besin kaynaðý olan hayvanlarýn avlanmasýnda kullanýlan önemli aletler arasýnda deðerlendiriliyor.
Tunceli Müzesi'nde görevli arkeolog Özgür Þahin, AA muhabirine, kentte 1968-1974 yýlýnda yapýlan ilk arkeolojik çalýþmanýn Pulur Sakyol Höyüðü'ndeki kurtarma kazýsý olduðunu söyledi.
Höyükteki buluntu ve kalýntýlarýn kentin kültür tarihi açýsýndan önemli olduðunu ifade eden Þahin, "Yakýn döneme kadar ilimizde müzenin olmamasýndan dolayý buradaki kültür varlýklarý çevre illerdeki müzelere taþýnarak koruma altýna alýnmýþtý. Ancak 2020'de Tunceli Müzesi'nin resmi olarak açýlmasýyla buradan dýþarýya giden kültür varlýklarý ait olduklarý topraklara geri getirildi ve müze vitrinlerinde sergilenmeye baþladý." dedi.
Þahin, 2021 yýlýndaki arazi araþtýrmalarýyla 200 yeni eserin müzede korumaya alýndýðýný belirterek, "Müzemiz koleksiyonlarý arasýnda yer alan ve Pulur Sakyol Höyüðü'nden çýkarýlan buluntular arasýnda yer alan ok uçlarý, müzemize gelen ziyaretçilerden yoðun ilgi görmektedir." ifadesini kullandý.
Ok uçlarýnýn günümüzden 5 bin yýl öncesine ýþýk tuttuðunu anlatan Þahin, bu eserlerin ait olduklarý dönemin insanlarýnýn vazgeçilmez besin kaynaðý arasýnda yer alan hayvanlarý avlamak için kullanýlan önemli bir silah ve alet olduðuna iþaret etti.
Þahin, oklarýn farklý dönem ve gölgelere göre tipolojik ve malzeme açýsýndan farklýlýk gösterdiðine dile getirerek, "Müzemizdeki bu ok uçlarý ait olduklarý dönem içerisinde o dönemin insanlarýnýn beslenme alýþkanlýklarý ve kullandýklarý teknikler hakkýnda son derece önemli bilgiler sunuyor. Özellikle erken dönemlere tarihlenen obsidyen ve kemikten yapýlmýþ ok uçlarý dönem insanlarýnca küçük av hayvanlarýný avlamak için kullanýlmýþtýr. Bunun yanýnda maden iþleme teknolojisinin geliþmesiyle dökme ve dövme tekniði kullanýlarak yapýlan tunç ve demir ok uçlarý da müzemiz koleksiyonlarý içerisinde yer almaktadýr." deðerlendirmesinde bulundu.