'Öldürmeyen mermi güç verir'
ABONE OL

15 Temmuz 2016… Türk milletinin asla unutamayacağı bir tarih ve Türk demokrasi sürecinde önemli bir dönüm noktası. Darbe başarısızlıkla sonuçlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye ise bu musibetten eskisinden daha güçlü çıktı. O gece hem şahsım hem de çoğu Türk açısından modern Türk milletinin yeniden doğuşu niteliğinde oldu. Türk milleti o gün kendini tankların önüne attı. Vatandaşlar darbecilere karşı çıplak elleriyle göğüs gerdi. Darbecilere karşı koymak üzere sokağa çıktılar ve demokrasinin zaferini, demokrasi döneminin mimarı olan liderlerinin yanında olduklarını ilan ettiler. 

ESKİYİ TAMİR DÖNEMİ

Erdoğan, Başbakanlığa geldikten sonra barış elini uzatıp sevgi ve muhabbeti her yana yaydı. Tarihi bir düşmanlığın ardından Ermenilerle barıştı. Bu arada Irak ve Suriye ile iş birliğini geliştirme yoluna gitti. Bunu yaparken de kendi milletinin evlatları olan Kürtleri de unutmadı. Şehirlerinin, köylerinin geçmişte yasaklanmış olan Kürtçe isimlerini iade etti. Resmi olarak Kürtçe hutbeye izin verdi. Buna bağlı olarak Kürtçe yayın yapan bir televizyon kurdu. Bütün bunlar ve fazlası bir mucizeydi; maddi manevi bir karışımdı. Türkiye, sadece çağlara uzanan muazzam tarihi olan bir ülke değil; Türkiye, büyük bir İslam ülkesi olarak sahip olduğu gücüyle, büyüyen dev ekonomisiyle dikkat çeken bir ülkedir. Bu ekonomi Erdoğan döneminde dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline geldi. 

TÜRKİYE VE ERDOĞAN 

Erdoğan ülkesine yeni ufuklar açmış bir liderdir. O, babadır, gözetmendir, eğitmendir, öğretmendir, arkadaştır, öğütçüdür. Onu anlama fırsatı bulamamış genç bir kuşak var olsa da bu kuşak Türkiye’deki tecrübe sayesinde artık Erdoğan gibi muazzam bir liderin hayatını parantez içinde özetlemenin mümkün olmadığını çok iyi bilmektedir. 

Erdoğan düşünceleri ve düşleriyle, sadece kendi vatandaşları için değil, farklı dilleri, dinleri, milliyetleriyle dünyanın dört bir yanından gelmiş misafirleri için de onurlu bir hayat kurma projesiyle dipdiri ayakta durmaktadır. 

Ancak Türkiye tevazu sahibi bir ülkedir. İnsanı hayretler içinde bırakan şey ise söz konusu tevazuun altında muazzam büyüklükte bir sağduyu, nezaket, kuvvet, kendini bilme, sezgi, titiz teşhis ve başkasına duyulan saygının yatıyor olmasıdır. Bu etkenler, güçlü ve müreffeh toplumların yakalandığı kibirlernme hastalığını Türkiye toplumundan uzak tutan etkenler olmuştur. 

Büyük Türkiye’yi inşa eden Erdoğan sadece Türkler için değil, bütün Müslümanlar için, İslam için bir lider olmayı, bir önder olmayı hak ediyor. O İslam ki ona tutunmayı bıraktığımız an, bizim kaderlerimizi bir eden birçok şeyi kaybettik.