Orhan Pamuk’un edebiyatını konuşamıyoruz
ABONE OL

Türkiye’de Modern Kültürün Oluşumu serisini Türkiye’de Yazınsal Bilincin Oluşumu ile tamamlayan Hasan Bülent Kahraman, önemli tartışmalara kapı aralıyor. 

Kahraman’ın “Modern öncesi sözelin büyük etkisi bir yana görsel olan, modernleşme döneminde bizde sözel olanı öncelemiştir. Sorun ise mimari dışındaki modern görselin, resim ve heykel demek istiyorum büyük ölçüde kitleye ulaşmamasıdır. Oysa modern sözel, gazeteler, tefrika romanlar üstünden hızla modern zihni hazırlamıştır” tespiti bile üzerinde uzunca konuşulmayı hakkediyor.

“Modernleşme dokusu, doğası gereği bir kültürel konudur. Türkiye’de de bir kültürel sorunsal halinde başlamıştır. Kültürel tercihler üstünden bir modernleşme yaratmak istedik. Her şeyi bir medeniyet bunalımı olarak özetlememize rağmen bu bunalımın kaynağına inmedik” diyen Kahraman, serinin ikinci kitabında yazınsal bilincin, çok çeşitli düzeylerde toplumsal bilinçle nasıl, ne şekilde kesiştiğini ortaya çıkarmaya çalışıyor. 

Türkiye’de en önemli kültürel alanın edebiyat olduğunu söyleyen Kahraman “Bu yüzden de ister yazarlar, isterse gazeteciler aracılığıyla olsun ‘yazı’ Türk modernleşmesinin kültürel bel kemiğidir” diyor ancak bugün edebiyatın tıpkı Batı’da olduğu gibi çoksatar kitaplar ile azalan sayıdaki nitelikli eserler arasında sıkıştığına dikkat çekiyor.

Sayısal artış ölümün habercisi

Kahraman’a göre ‘batılaşma’ kaygısının en güçlü taşıyıcısı olarak ciddi bir ‘misyon’ üstlenen ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurucu ideolojiye de bu anlamda hizmet eden edebiyat 1980’li yıllarda farklı bir yola girdi. Bu gidişi “1980 sonrası kuşak edebiyat alanında büyük ve yerleşik yazarlar çıkarmanın ötesinde edebiyat sosyolojisi alanında ilk defa çok satan yazar bulma kaygısına yöneliyordu. Aralarındaki entelektüel, kültürel, yazınsal farklar hiç sözkonusu edilmeksizin Orhan Pamuk’la Ahmet Altan bu türden bir çatışmaya sürüklenmekteydi” diye özetleyen Kahraman, edebiyat yapıtının edebiyat dışı parametrelerle tartışıldığı ikinci bir dönem daha olmadığını da söylüyor ve ekliyor: “Orhan Pamuk gerçek anlamda bir yazar ve önemli bir romancıdır. Fakat o dahi edebiyat alanında tartışılmanın ötesinde satış yöntemleri ve rakamları açısından ele alınmıştır. Bu, öncelikle ciddi bir kültür sonra da eleştirmen sorunudur.”

Edebiyat alanındaki popüler kültür baskısını eleştiren ve roman sayısındaki artışa hiç de olumlu bakmayan Kahraman’a göre bu muazzam artış romanın ölümünü haber veriyor. Kahraman’ın edebiyatın bundan sonraki konumu ile ilgili öngörüsü ise şöyle: “Edebiyat belki daha küçülen ama tutkunlarının oluşturduğu çok küçük bir nüfus içinde etkinliğini sürdürecektir.”