Anadolu’dan beslenen yönetmenler biri olan Murat Saraçoðlu, yeni filmi Memleket’i de bu yaz Halfeti’de çekmeye hazýrlanýyor. Sinema seyircisinin 120, 72. Koðuþ, O..Çocuklarý, Yangýn Var ve Deli Deli Olma gibi filmleriyle tanýdýðý Saraçoðlu, Memleket için farklý bir heyecan duyuyor. Karagül dizisinin setinde konuþtuðumuz Saraçoðlu’na yeni projesini ve Anadolu’nun bir yönetmene neler kattýðýný sorduk.
Memleket’in hikâyesi nedir?
Bir köy evinde yaþayan üç kiþi üzerinden metaforik bir hikaye anlatmaya çalýþan küçük bir film. Halfeti civarýnda bir köyde çekmeyi planlýyoruz. Aslýnda köy sular altýnda kalmýþ. Sadece bir ev, arkasýnda bir mezarlýk önünde de Fýrat nehri olan bir perspektifte çekeceðiz. Oðullarý ve gelinleri oradaki mezarlýkta yattýðý için köyü terk edememiþ yaþlý bir karý koca ve onlarýn yetimi olan torunlarýnýn gündelik hikâyesi. Evlerin, okullarýn, camilerin sular altýnda kalmýþ olmasý bir açýdan bir çok þeyin sular altýnda kalmýþ olmasý, memleketin hüznü, yetimlik duygusu, doðrularýn, yanlýþlarýn, acýlarýn pek de dillendirilmeden geçmiþte býrakýlmasý, unutulmaya çalýþýlmasý üzerine küçük bir hikaye diyebilirim film için.
Halfeti özel bir seçim mi?
Bana sorarsanýz Halfeti baþlý baþýna hüzünlü bir yer. Ýlk senaryom bu. Dolayýsýyla altýncý filmim olacak ama aslýna bakarsanýz ilk filmim. Birkaç yýldýr üzerinde çalýþtýðým bir hikâyeydi. Karagül dizisi için Halfeti’ye gelince bu süreçte tamamlayabildim senaryoyu. Karagül’den Memleket filminin senaryosu çýktý. Baðýmsýz olarak yapýyorum filmi. Cast þekillendi. Yavuz Bingöl de yardýmcý oluyor. Arif Erkin, Þerif Sezer, Osman Sonant ve Mesut Akusta gibi isimlerle prensipte anlaþtýk. Bir de küçük kýzýmýz olacak. Henüz onu bulamadýk. Kýzýn adý Nar Haným. Turgut Uyar’ýn bir þiiri vardýr ‘Bir Anadolu vardýr’ diye. O þiirin içinde saklý galiba bu film de. Ben de o yüzden o þiirin hürmetine þiirde adý geçen kýzýn adýný kendi karakterlerimden birine koydum.
Þiirden mi ilham aldýnýz yani?
Eðer o þiiri ya da o þairi okumasaydým ya da memleketi bu kadar çok dolaþmasaydým böyle bir hikâyeye ulaþmam mümkün deðildi. Nasýl bir film olacaðýný kestiremem ama böyle bir duyguyla yola çýktýðým ve ‘Bir Anadolu Vardýr’ þiirindeki duyguyu hissettiðim için sanýyorum böyle bir hikâye oluþtu.
Küçük hikâye vurgunuzun sebebi nedir?
Küçük bir hikâyeden daha doðru ve daha aþkýn bir noktaya ya da hakikate dair bir noktaya gidilebilir diye düþünüyorum. Sonuçta benim de sinemayla birlikte yürüyen bir yolculuðum var. Daha önce beþ tane popüler film çekmiþ, öyle algýlanmýþ biriyim. Siz içinizde ne kadar sinematografik bir yerde durmaya çalýþsanýz da filmlerin segmenti buna bazen izin vermeyebiliyor. Dolayýsýyla en baþýndan beri yapmaya çalýþtýðým bir þeydi kendi senaryomu çekmek. Bu senaryoyu üç dört yýl önce yazmayý denemiþtim fakat film çektikçe ve daha önemlisi film çekmek için Anadolu’yu dolaþtýkça, turistik ya da oryantalist bir yerden de hayata bakmýyorsanýz ve bakmamaya çalýþýyorsanýz o zaman insanýn zihni de fikri de yazdýðý cümle de deðiþiyor. Bunun tek bir katmanda karþýlýðý yok. Ýster dindar olun, ister olmayýn memleket duygusunun içinde olan þey siz reddetseniz de var. Olmayan bir þeyi kabul etseniz de yok o. Dolayýsýyla memleket gerçeðine biraz daha aþkýn bir yerden bakmak, acýlarýyla, gizlenenleriyle, doðrularýyla, sevaplarýyla, günahlarýyla nerede ne yaptýðýnýzý bilmek açýsýndan önemli o süreç.
Geçmiþte býrakýlan acýlarla ilgili bir hikâye anlatacaksýnýz. Anadolu’da da kiþisel hikayeler gibi toplumsal anlamda da geçmiþte býrakýlan pek çok acý var. Mesela hâlâ Dersim’le ilgili filmler yapýlmýyor. Ermeni meselesi neden sinemaya taþýnmýyor?
Kürtler kendi acýlarýný çok net bir biçimde, çok acý hikâyelerle ve üstelik de sinematografik olarak baþarýlý filmlerle gösteriyorlar ve özgün sinemacýlar yetiþtirdiler. Fakat burada da birtakým eksiklikler ve sýkýntýlar var. Daha iyi filmler olacak. Sorun belki de meseleyi bir Beyaz Türk’ün de bunu anlayabileceði bir merhaleye getirmek. Biz birçok açýdan meselelerimizi yok saymayý, onlarý topraðýn altýnda tutmayý tercih etmiþiz. Ya da bize yasak sayýlmýþ bir çok mesele. Ve gitgide de tabu haline gelmiþ. Sorun gündelik siyasette ve uluslararasý politikada filan deðil, sorun kalpte. Eðer meseleye kalben bakýyorsak; bu topraklarda Ermeniler öldürülmüþse bundan hepimiz üzüntü duymalýyýz. ‘Ama onlar da bizim dedemizi kesti’ diye bahaneler bulmak hiçbir þeyin çözümü olmuyor. Osmanlý’nýn kendince haklý sebepleri olabilir, tehcir zorunlu olabilir ama bunlarýn hiçbiri ölen insanlar için bahane deðil. O ölen insanlarýn çocuklarý, torunlarý bugün bize düþman. Ben Anadolu insanýnýn baþkalarýnýn düþmaný olarak anýlmasýný gururuma yediremiyorum.
Bu taziyeyi besleyecek hikâyeler için sinema harekete geçmeli mi?
Elbette. Türkiye-Ermenistan sinema platformu var. Bir takým çalýþmalar yapýlýyor. Türklerin de Ermenilerin de Kürtlerin de, Balkanlardan göçenlerin de bu topraklarda acý çeken kim varsa bunlarýn hepsinin sakince, soðukkanlýlýkla ortaya konulmasý gerekiyor. Dersim’e gittim, Dersim’de çok dolaþtým. Hatta fahri Ovacýk’lý gibi hissediyorum kendimi. Anlatmak istediðim hikâyeler var. Anadolu’da geçen bir çok þeyi aslýnda heybemde biriktirmeye çalýþýyorum. Bu küçük hikâyelerle bu acýlarý insani açýdan anlatmak bence daha doðru bir çözüm yolu. Ama bu meseleleri anlatýrken, ya da aktarmaya çalýþýrken maalesef gündelik siyaset bizi bir yerlere kategorize ediyor. Ve anlatanlar da bundan etkileniyor. Halbuki kalp, barýþ, kardeþlik sözleri sahici olursa bir anlamý var. Kimi ‘Yaradýlaný severiz Yaradan’dan ötürü’ diyor, kimi ‘Yaþasýn halklarýn kardeþliði’ diyor ama kimse kardeþ olmuyor. Hep bu gündelik siyasetin etkileriyle ve kendimizi nerede görmek istiyorsak oradan bakarak meseleyi çözmeye çalýþýyoruz. O yüzden de bir þey olmuyor. Bunlar da aþýlacaktýr ve daha doðru bir yerden ülkemizi okuyacaðýmýz zamanlar gelecek. Küçük bir cümle kursanýz bile vicdanen samimi ve doðru bir þey söylüyorsanýz o daha uzun ömürlü oluyor ve insanlara geçiyor.