Gündemin ve siyasetin nabzının usta sunucu Ali Kırca tarafından tutulduğu “Siyaset Meydanı”na katılan ünlü şarkıcı Nilüfer, kanseri ve geçirdiği zorlu sınavı anlattı. Nilüfer, bilinmeyen tüm yönleri ve geçirdiği zor günleri ile milyonları ekrana kilitledi.
“KANSERDEN DEĞİL AMELİYATTAN KORKTUM”
Hayatımızın geçen 40 yılına damga vuran unutulmaz şarkıların büyük sesi Nilüfer, yıllar sonra ilk kez canlı yayında “Siyaset Meydanı”’nın konuğu oldu. Türk pop müziğinin dev sanatçısı, geçirdiği zorlu sınavı ilk kez Siyaset Meydanı’nda Ali Kırca’ya anlattı. Bu süreçte kendisini en çok korkutan şeyin, ameliyat olduğunu da söyleyen Nilüfer, her şeyi kabullendiğini de vurguladı. Programa Nilüfer’in bu zor gününde yanında olan kendi doktorlarının yanı sıra konu ile ilgili uzman isimler eşlik etti. Prof. Dr. Sevil Bavbek (Onkolog), Prof. Dr. Maktav Dinçer (Onkolog), Doç. Dr. Nesrin Dilbaz (Psikiyatrist), Prof. Dr. İsmail Kuran (Plastik Cerrahi), Dr. Yasemin Bradley (Beslenme Uzmanı), Prof. Dr. Demir Budak (Genel Cerrahi) Nilüfer’in yaşadıkları etrafında bu hastalığı yaşayanlara bilgi verdiler.
BÜTÜN AÇIKLIĞIYLA ANLATTI
Dostlarının ve sanatçı arkadaşlarının da kendisini hiç yanlız bırakmadığını söyleyen Nilüfer, kanser olduğunu öğrenme sürecini tüm içtenliğiyle anlattı. İlk olarak gördügü bir lekelenme ile harekete geçtiğini belirten Nilüfer; “Kansere yakalan birinin kurtuluşu yok olarak bilirdik, buna inanırdık ancak artık günümüzde kanser tedavi edilebilen bir hastalık oldu. Bugün burada insanları korkutmak için değil umut vermek için buradayım. ”dedi.
“25 EKİM TARİHİNİ UNUTMAYACAĞIM”
Ultrason ve mamografi testlerinin ardından yaşananları ise şöyle özetledi: “Doktorlar bunu araştırmaya başlayınca biraz irkildim ve moralim bozuldu. Bir kez o gün ağladım, aklıma kızım geldi, o daha çok küçük diye düşündüm, o an çok duygusallaşıyor insan. Tam teşhisi koyabilmek için iğne biyopsisi yapmak gerektiğini söylediklerinde korktum. Daha sonra randevu günü gittim ve lokal anesteziyle operasyona girdim. Hiç acı hissetmedim sakin olmaya çalıştım. Ama işin ilginç tarafı o patolojiden gelen sonuçta da net bir şey çıkmadı. Bu sefer adını hatırlayamadığım daha geniş bir yöntemle tekrar o bölgeden doku aldılar. Bu biraz daha sıkıntılı bir tetkikti ancak hiç ağrı yoktu. Bu testin ardından, hiç unutmuyorum bir bayram günüydü; süt kanalında olan çok erken evre kanser olduğu söylendi. Geçen yıl 25 Ekim’de ameliyat oldum ve memem alındı benim. Hiç unutmayacağım bir tarihtir. Ben sadece ameliyattan çok korkuyordum. Göğsümün alınması beni üzmedi. Sonuç olarak orada bir canlı bombayla dolaşamazdım. Süt kanalının dışında da, meme dokusunun içinde 3 noktada küçük tümörler vardı. Benim kanserim çok agresif bir tür olduğundan, tümörlerin boyutu çok küçük olmasına rağmen kemoterapi kaçınılmaz oldu.
“PERUK TAKMAKTAN HOŞLANMADIM”
“Mümkün olduğu kadar kendimi eve kapattım. Peruğu takmaktan hoşlanmadım. Peruk takmadan da dışarı çıkmak istemedim. Her şeyi kabullendim ve panik olmadım” diyerek yaşadığı süreci özetleyen Nilüfer, sabır ve moral konusunun altını çizdi. Bu hastalığa yakalanan insanlara: “Lütfen hastalığınıza sahip çıkın, araştırın, doktorlarınızla her şeyi konuşup bütün ayrıntıları öğrenmeye çalışın ve bunu dramatik bir hale getirmeyin. Kemoterapinin olumsuz etkileri tedavi bittiği andan itibaren hızla kayboluyor merak etmeyin, dökülen saçlarınıza ise hiç üzülmeyin, inanın eskisinden daha gür çıkıyorlar.” Programa katılan Psikiyatrist Doç. Dr. Nesrin Dilbaz da kanser tedavisinde psikolojik destek almanın önemli olduğunu vurguladı.