Yeni Asır TV'de yayınlanan "Laf Ofisi" programına katılan Ertuğrul Özkök, Neslihan Acu ve Sezin Sivri'nin sorularını yanıtladı.
Ertuğrul Özkök, programda medya, muhafazakarlaşma, evlilikler, kadın erkek ilişkileri, 40 yaş kadını gibi konularda ilginç açıklamalarda bulundu.
İşte o açıklamalardan satır başları:
"NİLÜFER GÖLE İLK SÖYLEDİĞİNDE ANLAMAMIŞTIM"
"Türkiye'de toplum muhafazakarlaşıyor diyorlar. Ne oluyor yani, insanlar daha mı çok camiye gidiyorlar, insanlar artık şarap içmiyor mu? Bence böyle bir şey yok. Cami sayısı artıyor ama cemaat artmıyor.
Nilüfer Göle "türban kadının dışarı çıkmasını, topluma karışmasını sağlıyor" dediğinde ben önce anlamamıştım, çok da aleyhine yazılar yazmıştım. Ama şimdi anlıyorum. Nilüfer haklıymış.
Sanıldığı gibi bir muhafazakarlaşma yok. Türbanlı kızlara bakın. Boyundan aşağısı diğer kızlarla aynı... Recep Tayyip Erdoğan'ın fanatik bir Müslüman olduğunu sanmıyorum. Biz Süleyman Demirel ve Özal'ı cuma namazlarında daha çok görüyorduk.
"MUHAFAZAKARLAŞMA YOK MEDYA ABARTIYOR"
Muhafazakarlaşmayı kendi kendimize üretiyoruz. Türk medyası her şeyi abartarak yaşıyor. Eskiden magazini abartıyorlardı, şimdi muhafazakarlığı abartıyorlar.
Muhafazakarlaşma yok, muhafazakar sahtekarlık var. En son örneği geçen Ramazan'dan vereyim. Bodrum ve Çeşme... Ramazan geldi, Bodrum'da birden çekildiler. Çeşme o kadar sahtekar değil aynen devam ettiler.
Bu ülke insanının en büyük sorunu yaşamdan zevk alamamaktır.
"KADINA ŞİDDET HEP VARDI BİZ FARKINDA DEĞİLDİK"
Kadına şiddet, töre cinayetleri 20 yıl önce de aynıydı ama biz bilmiyorduk. Farkındalık arttı. Şiddet toplumu olduk ama farkındalık da arttı.
Kadın dövmeyi normal bir şey sanan adamlar var. Önce onların kafalarındaki bu normali anormale çevirmek lazım... İlk iş bu.
BAŞBAKAN'A KAÇ KEZ İÇKİ KARŞITI KAMPANYA ÖNERDİM
Yazılarımdan biliyorsunuz, o kadar şarap seven adamım, ama içki konusunda Başbakan'a kaç kez söyledim, gel beraber içkiye karşı kampanya yapalım dedim. İçki zararlıdır çünkü.
"İNSANLAR SEVİŞİYOR BUNLARI YAZMAK İSTİYORUM"
Yazılarımı yazarken gelen tepkilere bakmam ben. Tepkilere baksam yazı falan yazamazdım. Ben toplumun nereye gittiğine bakarım.
Beni eleştiriyorlar. Benden ne bekleniyor? Her gün savaş mı yazayım? Sıkıcı bir hayat bu... Sadece politika yazanlar çok sıkıcı. Her gün yeni filmler çıkıyor, kadınlar var, insanlar sevişiyor... Ben bunları yazmak istiyorum.
"GENEL YAYIN YÖNETMENİ ÖNEMLİ DEĞİL DERDİM"
En nefret edilen genel yayın yönetmeni bendim ama Abdi İpekçi'den sonra da en uzun süre görev yapan bendim.
Sevenim de çok nefret edenim de çok. Ama nefret edenim daha çok.
Genel yayın yönetmeni olmadan önce bu işi önemsiz bulurdum, gazete genel yayın yönetmeni olmadan da yürür diyordum. Oysa çok önemliymiş. Genel yayın yönetmeni iklim yaratıyor. Gazeteyi vahaya ya da çöle çevirmek onun elinde. Ama şu anda genel yayın yönetmeni olmak istemezdim."