Kemal Tahir’in Ünlü Romanı Devlet Ana Aslında Bir Halit Refiğ Projesi miydi?
Tartışılan Muhteşem Yüzyıl dizisine, Halit Refiğ’in Yorgun Savaşçılar eserinden yola çıkarak destek verenlere hangi açıdan tepki gösteriyor?
Halit Refiğ’in yıllarca anlaşılamamasının nedeni ne?
Elif Çakır sordu, Gülper Refiğ cevapladı... İşte programda Çakır'ın Refiğ'e yönelttiği sorular ve konuşulan önemli konular;
Elif Çakır: Geçen haftalarda bir açıklama yaptınız, Halit Refiğ ile ilgili, Kemal Tahir hayatta değil, devlet anaya ilişkin olarak dediniz ki; Kemal Tahir 68'de Türk Dili Ödülü'nü alıyor ve bir çok romanı var ama Kemal Tahir dendiğinde akla gelen 'devlet ana', bir gerçek varki bunu herkesin bilmesi gerekiyor' dediniz. Bunu nasıl öğrendiniz?
Gülper Refiğ: Eşim bir kaç haftada senaryoyu yazıyor ve filme Selim İleri'nin adı yazılıyor. Mor Menekşeler mi emin değilim ama hatırlayamıyorum filmi, diyelim ki bir yazarla çalışıyor onlardan bir satırlık birşey alsa bile bu proje müştekidir. Benim eşimin herşeyi sıradışıydı, çok basit bir nedenden egosunu bir tarafa bırakmıştı onun için çok huzurlu ve mutlu bir hayatımız oldu kendisiyle beraber. Bir şekilde yurtdışında başarılı oluyor, başına işler geliyor Ülkücüler Antalya'da sinema salonunu felan basıyor ama neticede yönetmenlerin beğendiği ve başarılı bir film oluyor. Bir tarihi film daha yapalım deniliyor ve onun üzerine getirdiği Devlet Ana'nın orjinali yapılıyor. Burada Osmanlı İmparatorluğu'nun doğuşu Osman Gazi'nin hayatı konu alınıyor. Bunu bu şekilde Kemal Tahir'e götürüyor, 1966 tarihinde. Kemal Tahir'de eşimin projesini romanlaştırıyor. Tahir hiç birşey söylemeden buna devam ediyor. Kemal Tahir bunu birşekilde geliştiriyor ve Derin Geçit diye bir roman yazıyor eşimi çağırıyor, ilk olarak eşime veriyor ve ona okutuyor.
"TASAVVUFİ YATKINLIĞI VARDI"
Benim eşimin televizyon programlarında veya düşünce kitaplarında okuduğunuz zaman Adnan Saygun, Kemal Tahir, kendinden hiç bahsetmezdi. O kadar seviyor ve sayıyor ki herkesi, dünya çapında bir yazar ama sahip çıkılmıyor beni bırakın Kemal Tahir'e bakın tarzında davranıyordu onun için depremden sonra sabaha kadar ne yapacağız, ne konuşacağız böyle bir konular açtım orada ilk defa itiraf etti, Oğuz Ata ile Kemal Tahir'in marksist kimlikli olduklarını. Batı'yı bir kimlik olarak değerlendirmelerini ve o rahatlıkla Devlet Ana romanını yazdıklarını. Benim eşimin tasavvufi yatkınlığı herzaman vardı. Bu konuda Kemal Tahir ile anlaşamıyorlardı mesela ama benim eşimin sevmesi ve sayması farklıydı.
Elif Çakır: Peki bu itiraftan sonra neler hissettiniz?
Gülper Refiğ: Ben Oğuz Ata'yı kendisinin etkilediğini bizzat gördüm, kendi ülkesine yabancı biriydi nihayet o sabahlara kadar süren konuşmalara şahit olduğumdan buna emindim. Bu Devlet Ana meselesini Atıf Yılmaz söyledi bana daha sonra. Aşk-ı Memnu'yu cezalandırdılar işte son zamanda. 1 milyon doları yatırdılar benim eşim parayla ilgilenmekten hoşlanmazdı ve üniversitenin hesabına yatırdı parayı. Parayı geri iade etti ve Devlet Ana bundan dolayı çekilemedi Devlet Ana. Yolda birgün Atıf Yılmaz'a 'kimmiş vakıf felan telif hakları' dedi.
Elif Çakır: Halit Refiğ genelde size nasıl hitap ederdi?
Gülper Refiğ: Yavrum diye hitap ederdi, özlüyorum kendisiyle olan diyaloglarımızı. Herşeyi soğukkanlıydı, herşeyi inanılması zor şekilde sıradışıydı. Bildiğiniz hiçbir kategoriye giremez, onun için üzüleceği tek şey vardı onurunu kaybetmek ve ülkesinin onurunu kaybetmek. Benden çok sevdiği birşey vardı, oda ülkesiydi. Benim eşimin 2008-2009 yıllarında bir kaç kitabı basıldı, Doğruyu sevdim ve Tek Umut Türkiye'dir. O makaleleri okuduğunuz zaman bütün dünya kültürleri mukayese ediliyor ve dünyanın kurtuluşunun neden bu Anadolu topraklarında olduğu izah ediliyor. Yarın öbür gün insanlığın, doğanın kurtuluşu burada.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'A SERZENİŞ
Başbakan Erdoğan'a da buradan bir serzenişte bulunmak istiyorum. Sayın Tayyip Erdoğan Belediye Başkanı olduğu zaman bir bomba düştü gibi oldu burası, ben bile okuldan atılıyordum. O kadar zeki bir adam ki dedim, öğrenci gidip şikayet etmiş o zaman Refah Partisi'ydi irtica propagandası yapıyor diye söyleniyordu. Eşim herzaman onun yanında oluyordu fakat Başbakan bunları unutmuyordur diye düşünüyorum ama kendisinden eşim vefat ettikten sonra bir telefon bile gelmiyor, kendisinin yanında olduğumuz zaman bizede irticacı dendiği ve bu tarz söylemlere bizimde maruz kaldığımızı unutmayacağını, unutmamış olduğunu düşünüyorum fakat eşimin vefatında ve vefat ettikten sonra ki süreçte de kendisi bir kere bile aramadı.
Elif Çakır: Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde Muhteşem Yüzyıl'a tepki gösterdi, daha sonra biryerlerden Yorgun Savaşçı'ya yapılanın aynısı denildi ilk yakılan 1980 yıllarında Halit Refik'in projesi olmuştu. Tam 80 darbesine hazırlanan dönemde bir taraftan askerin bir kısmı filmin çekilmesi için baskı yapıyor, bir kısmıda sakıncalı buluyor, destekleyende, sakıncalı bulanda asker neler yaşandı?
Gülper Refiğ: Biz hep bir asker, ordu devletiyiz, NATO'nun Türkiye'ye gelişinden itibaren çürük elmalar çıkabiliyor, benim eşimden hoşlanmadı onlar. Eşim o yüzden Genelkurmay'ın iznini istedi, Kenan Evren filmi yakın emrini verdi, o zamanın Başbakan'ı Bülent Bey'e yakılmasını söylüyor, film bitene kadar 12 Eylül darbesi yapılana kadar bu hep askeriyede çalışıldı bir askeriye filmi bu.
CUMHURİYET GAZETESİ ÖNCE ÖDÜL VERİP SONRA TEPKİ VERMİŞ
İlk tepki Cumhuriyet gazetesinden geldi o zaman, Yorgun Savaşçı'dan dolayı ödül vermiş Halit Refiğ'e Cumhuriyet Gazetesi fakat ilk tepkiyi de bu proje için Cumhuriyet gazetesi veriyor, ilk önce ödül verip sonra tepki veriyorlar bu bir gerçektir' dedi.