Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Hatay, Adıyaman, Adana, Osmaniye, Kilis, Şanlıurfa ve Diyarbakır'da büyük yıkım ve ölümlere neden olan 7.7 ve 7.6'lık depremlerin ardından Diyanet İşleri Başkanlığı da sahada çalışmalarına başladı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş depremin ilk günlerinde sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı olarak deprem bölgesinde camilerimiz, Kur'an kurslarımız, Diyanet Akademi Merkezlerimiz ve sahada vatandaşlarımızın yanındayız" ifadelerini kullandı.
Bazı medya organlarında ise Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı hakkında farklı farklı iddialar dile getirildi. Depremin 9. gününde ise Halk TV ekranlarından farklı iddialar ekrana yansıdı. Halk TV muhabiri dünkü canlı yayında, Adıyaman'da Diyanet İşleri Başkanlığı elemanlarını görmediğini iddia ederek, "(...) Diyanet görevlilerini ben görmedim. Belki ben görmedim, gören varsa çıksın söylesin. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 140 binden fazla personeli var. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir tek ekibi olmaz mı, hiç eğitim verilmedi mi? Afet zamanlarında neler yapılır eğitimi vermek zorundayız (...)" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Basın Müşaviri Burak Orhan ise Halk TV'de dile getirilen iddialarla ilgili sosyal medyadan bir açıklama yayınladı. Orhan sosyal medya hesabından iddiaları ret ederek "Halk TV yine Diyanet ile ilgili kirli bir algı peşinde. Kanala bölgeden bağlanan muhabiri Adıyaman'da 1 tane bile Diyanet görevlisi görmediğini iddia ediyor. Adıyaman'da 1500 görevlimiz gece gündüz demeden depremin yaralarını sarmak için görev yapıyor" açıklamasında bulundu. Orhan ayrıca Diyanet'in deprem bölgesinde çalıştığını gösteren farklı televizyon kanallarındaki görüntüleri de sosyal medyadan paylaştı. Bir yayında ise Türkiye Diyanet Vakfı'nın Ordu Arama Kurtarma Ekibi'nin faaliyetlerde yer aldığı bilgisi yer aldı. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın Adıyaman'da ne tür yardımlar yapıldığına dair sosyal medya paylaşımları videoda gösterildi.
Birçok Diyanet personeli de sosyal medyadan Halk TV'ye tepki gösterdi. Diyanet'ten Celal Büyük, Halk TV'yi etiketleyerek "Pardon.. Bir din görevlisi olarak ben ve yaklaşık 350 hocamızla depremin ikinci gününden itibaren Adıyaman'da idim ama sizi hiç göremedik. Sahi siz nerede idiniz?" diye sordu.
Fatih Kurt isimli Diyanet görevlisi ise "Deprem bölgesinin her yerinde olduğu gibi Adıyaman'da milletimizin yanında, hizmetinde bulunan 'mavi yelekli koca yürekli' din görevlilerini görememek önemli bir problem ama Sayın Ferit Demir bey zaten yanılabileceğini birkaç defa söylemiş. Umarım Halk TV de yanlışını düzeltir" ifadelerini kullandı.
Abdurrahman Akkuş ise "Başkanlık olarak her zaman, ülkemizin her karış toprağındayız. Ama gören gözler, işiten kulaklar, hisseden vicdanlar ve anlayan insanlara ihtiyacımız var" derken, Suat Okuyan, "Diyanet gönüllüleri olarak biz Adıyaman başta olmak üzere tüm bölgedeyiz. Siz neredesiniz Halk TV?" diye sordu.
Zeynel Abidin Akduman isimli Diyanet görevlisi ise "Yine yalan yine yalan. Biz halkımızın acısını bir nebzede olsa hafifletebilmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Bir de bunların yalanlarıyla uğraşıyoruz. Allah ıslah etsin..." yorumunda bulundu.
Öte yandan Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı İlay Aksoy ise Diyanet İşleri Başkanlığı'nı hedef alan bir paylaşım yapmıştı. Aksoy, "Türkiye'de Diyanet İşlerine bağlı imam, müftü, vaiz, müezzin ve kuran kursu öğretmeni olarak 130 bin 658 personeli varken bu kadar sahipsiz bırakılmamıza inanın söz bulamıyorum" ifadelerini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı Basın Müşaviri Burak Orhan, Aksoy'un bu paylaşımına Diyanet'in deprem bölgesinde faaliyetlerde bulunduğunu gösteren videoları paylaşarak sosyal medyadan tepki gösterdi. Orhan sosyal medyadan şu açıklamayı yaptı: "Defin alanlarının hazırlanması sırasında çekilen görüntüyle algı. Yüzlerce hocamız 35 bini geçen vatandaşımıza son görevini yerine getirmek için çalışıyor. Size bir teklifim var. Defin işlemlerini nasıl yaptığımızı görmeniz için sizi deprem bölgesine götürelim. Var mısınız?"