İşte programdan satır başları:
POLİSİN ALDIĞI TEDBİR 'BASINA SANSÜR' DİYE SUNULDU
Murat Çiçek: Cumhuriyet gazetesi bir karar aldı ve Peygamber efendimizi güya resmeden karikatürü yayınlamama kararı aldı ama 2-3 köşe yazarı bunu kendi köşelerine taşıdılar. Fakat bununla ilgili bir olay olma ihtimaline karşı polisin aldığı tedbir çok farklı yansıtılmış. Paralel medya başta olmak üzere 'Basına sansür' olarak yansıtılmış.
NE YAPILSIN YANİ? POLİS ÇEKİLSİN Mİ?
Melih Altınok: Tabi ki bir gazeteye saldırı olma ihtimali olması bile hoş değil ama bu yönde bir uyarı gittiğinde polisin yapması gereken şey oraya gidip gazete binasında güvenliği sağlamaktır. Sosyal medyada 'O yayınlanırsa şöyle olur, böyle olur..' gibi şeyler yer alıyordu. Polis de gitmiş güvenliği sağlıyor bu yüzden. Diyorlar ki 'Gazetelerde polislerin olduğu günlere geri döndük' Ne yapılsın yani? Polis çekilsin mi? Orada güvenliği sağlıyor ve herhangi bir taşkınlık karşısında oradaki çalışanları korumaya çalışıyor. Birkaç kişi de gözaltına alınmış galiba dün.
ZAMAN'DAN KOMİK BAŞLIK: 'POLİSTEN GECE YARISI BASKINI'
Melih Altınok: Bazılarının tepkileri çok şaşırtıcı. Zaman Gazetesi 'Gece yarısı polis baskını' deyince insan ister istemez gülüyor. İlk sayfadan böyle görmüşler. Muhtemelen bunu yabancı gazetelerinde de çevirmişlerdir. Siz bu manşeti atacak halde değilsiniz ya.. Önceden sadece gece baskınları yapılıyordu ve Ekrem Dumanlı cansiperane bir şekilde savunurdu, 'Ne var bunda canım? Deliller mi karartılsın?' Burada ise böyle bir durum yok. Savcılığın talimatı ile harekete geçmiş kolluk kuvvetleri var ama 'gece yarısı baskını' bana hakikaten ilginç geldi.. Devran değişiyor..
'TEHDİT VAR' DİYORSUN TEDBİR ALINIYOR.. POLİS DAHA NE YAPSIN?
Murat Çiçek: Cumhuriyet Gazetesi 'Hedef gösterildik' diye bir başlık kullanmış ve sosyal medyada bahsi geçen konulara değinmiş. Altta da bir fotoğraf kullanmış. Cübbesi,sarığı ve asası ile bina önüne gelen iki protestocu polis aracına bindirilerek emniyete götürüldü. Üstteki fotoğraf da çok ilginç. 'Cumhuriyet'in seçki yayımlayacağının önceki gün akşam saatlerinde duyulması üzerine polis ekipleri gazete binasının bulunduğu Prof. Nurettin Mazhar Ökten sokağı trafiğe kapattı.İstiklal sokak ise sabah saatlerinde kontrollü bir şekilde trafiğe açıldı. Gazetemiz önünde protesto gösterisi yapan 9 kişi gözaltına alındı' demiş.. Yahu 'bize yönelik tehdit var' diyorsun, polis gelmiş orada güvenliği sağlamış, aşırılık gösterenleri gözaltına almış ve orada kontrollü olarak trafiği sağlamış.. Daha ne yapsın? Polis gelse 'polis geldi' oluyor, polis gelmese 'Hedef gösterildik ama polis sahip çıkmıyor' olacak.. Hakikaten bunların kafaları ile birşey yaptığın zaman bir yere ulaşmanın imkanı yok. Her halükarda suçlu ilan ediyorlar.
SOKAKLARI YAKIP YIKMAK HAK, 2-3 KİŞİ PANKART AÇTIĞINDA 'BASINA SALDIRI'
Melih Altınok: İfade özgürlüğü diyorsunuz ve bu özgürlüğünüzü kullanıyorsunuz. Birilerinin de bu işi protesto etmeye hakkı var ama nedense bu ülkede sadece birilerinin protesto etme hakkı var. Sokaklara çıkıp yakmak, yıkmak protesto hakkı, 2-3 kişi gelip gazete önünde pankart açtığında basına saldırı.. Bu basına saldırı, terör oluyor da diğerleri niye basın özgürlüğü oluyor? Vatandaş hoşlanmayabilir ve tepki gösterebilir sizin yayınlarınıza... Tabi ki şiddeti onaylamıyoruz ama siz sokaktaki şiddet eylemlerine bile protesto özgürlüğü kapsamında bakıyordunuz. Elinde molotof olanı engellemeye yönelik bazı yasal prosedürler devreye sokulmak istendiğinde 'faşizm, baskı' diyorsunuz.. Bu çifte standardı nasıl aşacağız?