Star Gazetesi tarafından düzenlenen 10. Necip Fazıl Ödülleri, 30 Aralık'ta görkemli törende sahipleriyle buluşacak.
Necip Fazıl Ödülleri'nin 10. Yılı münasebetiyle bu yıla özel olmak üzere ilk kez mimarlık alanında bir ödül veriliyor. Ödüle layık görülen eser ise Samsun Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi binası oldu.
Akşam Gazetesi'nden Bedir Acar, şehir hafızasında önemli bir yeri olan TEKEL sigara fabrikasının bir parçasıyken eğitim yuvasına dönüşen projenin hikayesini A. Asım Divleli ve Emin Selçuk Taşar'dan dinledi.
■ Necip Fazıl Ödülü'ne layık görülen Samsun Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi binasının özellikleri nedir?
A. ASIM DİVLELİ: Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Üniversitenin 19 Mayıs ilçesindeki Ballıca Kampüsü'de yer almaktadır. Burası özelleştirilmeden önce TEKEL sigara fabrikasının bir parçası olan tütün depolama ünitelerinin bulunduğu hangarlar bölgesindedir. Kampüs alanında her biri bin metrekareden oluşan altmış, beş bin metrekareden oluşan üç olmak üzere toplam 63 hangar bulunmaktadır. Tamamlandığında dokuz hangarlık bir külliyeye dönüşecek olan Mimarlık ve Tasarım Fakültesinin ilk iki hangarı Necip Fazıl Ödülleri mimarlık kategorisinde ödüle layık görüldü. Projenin tasarımına rektörlük bünyesindeki Samsun Üniversitesi Tasarım, Mimarlık Ve Şehir Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi akademisyenlerinden Halil İbrahim Düzenli, Emin Selçuk Taşar ile başladık. Projenin hem tasarım hem de uygulamaya ilişkin kısmının zenginleştirilmesi ve ete kemiğe bürünmesi için Mi'mar Mimarlık firmasının sahipleri Mimar İbrahim Hakkı Yiğit, Ahmet Yılmaz ve Bekir Sami Ateşçi ile beraber çalışmaya başladık. Bu dönüşümdeki maksadımız Samsun ve yakın çevresindeki coğrafyada tütün endüstrisinin oluşturduğu mekânsal hafızayı korumak olduğu kadar, bu yapılarda kullanılmış olan çelik ve ahşap gibi malzemelerin de birtakım işlemlerden geçirerek yeniden işlev kazanmasının önünü açmaktı.
■ Bu dönüşüm projesinin mimari ve kültürel açıdan önemi nedir?
EMİN SELÇUK TAŞAR: Bu dönüşüm projesi, Samsun'un eski tütün depolarının yeniden hayat bulmasının ötesinde, bir tarih yeniden yazma hikâyesi aslında. Mimarlık ve kültürel miras açısından, bu proje adeta geçmişle gelecek arasında bir köprü kuruyor. Eski depolar, modern ihtiyaçlara cevap verirken, aynı zamanda tarihi dokularını da koruyor. Bu, sadece bir yapısal dönüşüm değil, aynı zamanda kültürel bir diriliş. Kültürel açıdan bakıldığında ise, bu dönüşüm, şehirlerin tarihi dokusunu korumak ve kültürel mirası sürdürülebilir bir şekilde gelecek nesillere aktarmak için bir örnek teşkil ediyor.
■ Projenin tamamlanmasının şehre ve üniversiteye ne gibi katkıları olacak?
EMİN SELÇUK TAŞAR: Projemizin tamamlanması, sadece üniversitemiz için değil, aynı zamanda şehir için de büyük bir değer taşıyacak. Şehir hafızasını zenginleştirecek ve tarihi dokuyu canlandıracak. Üniversitemiz içinse, modern eğitim ve araştırma alanlarıyla donatılmış, tarihi bir mirası içinde barındıran bir kampüsün kapılarını açacağız. Bu, hem öğrencilere hem de akademisyenlere büyük bir fırsat sunacak.
■ Mimarlık alanında ödülün size tevdi edilmesi hakkında neler söylersiniz?
A. ASIM DİVLELİ: Öncelikle uzunca bir süre hem tasarımı hem de inşası için emek verdiğimiz bir yapının ulusal ölçekte bir ödülü layık görülmesi büyük bir mutluluk. Kuşkusuz Necip Fazıl Kısakürek hatırasına düzenlenmiş bir ödüle layık görülmek de bu mutluluğu ziyadeleştiriyor. Nihayetinde ödüle layık görülen çalışmamız İstanbul ya da Ankara gibi bir şehirde değil. Çalışmamızın böylesi bir uzaklıktan fark edilip ödüle layık görülmüş olması da bizim için çok değerli.