Türkiye’de “biyoloji felsefesi” çalýþmalarýný baþlatan Prof. Dr. Þaban Teoman Duralý bu yýl Necip Fazýl Saygý Ödülü’ne layýk görüldü. Üniversitelerde felsefe bölümlerinin kurulmasýna da önderlik eden Duralý, Türk düþünce hayatýnda etkili pek çok ismin yetiþmesini saðladýðý gibi, uluslar arasý platformlarda felsefe konusunda ülkemizin öncü yüzlerinden oldu. Dergiler ve bizzat kaleme aldýðý eserlerle Türkiye’de felsefe kültürünün etkinlik alanýný geniþletti. Öte yandan, klasik Türkçenin felsefi sözcük daðarcýðýnýn felsefe diline kazandýrýlmasýnda yine onun ismi var. Duralý Hoca ile biraz þiirden, biraz felsefeden ve tabi Necip Fazýl Kýsakürek’ten konuþtuk.
- Necip Fazýl ismi sizin dünyanýzda nasýl bir yere tekabül ediyor?
Ýki bakýmdan önemli benim için; Bir kere en önemli þairlerimizden... Büyük bir þair. Bizde örneði az bulunan duygu yüklü þiirleri vardýr Necip Fazýl’ýn. Divan edebiyatý þiirleri bir mühendislik harikasý olmasýna raðmen, bana kalýrsa duygu yönünden zayýftýrlar. Estetik açýdan þaheser olsalar bile, belirli kalýplara uyularak yazýldýklarýndan mekaniktirler. Ýstisnalar elbette hep vardýr. Fakat þiirin özü duygu ise Necip Fazýl üstadýmýz bu anlamda çok önemlidir. Hem teknik hem de duygu bakýmýndan üstün bir þairdir. Bizde duygululuk ve duygusallýk hep karýþtýrýlýr. Duygusallýk ne kadar düþük kýratta bir olaysa duygululuk da o kadar yüksektir.
FELSEFE AYRI ÞÝÝR AYRI
- Aksiyon ve direniþin de þairidir.
Ýdeolojiye taalluk eden taraflarý var ama ben þiirde felsefi etkileri sevmem. Felsefenin þiire karýþmasý iyi bir þey deðil diye düþünüyorum. Necip Fazýl’da zaman zaman þiirini bozan o yön görülebilir. Bunun baþka örneði de muarýzý Nazým Hikmet’te de var. Onun da þiiri duygu yüklüdür ama yer yer ideolojinin müdahalesi bozuyor. Bu benim kanaatimdir. Þiire duygunun dýþýnda bir þeyin girmemesi kanaati vardýr bende. Týpký felsefeye þiirin, duygunun karýþmamasý gibi felsefenin de þiire karýþmamasý gerektiðini düþünürüm.
- Necip Fazýl adýna ödül verilmesini nasýl deðerlendiriyorsunuz?
Çýðýrtkan olan ve bence bize yabancý olan çevrenin sesi hep çok iþitiliyor. Kültürümüzü o çevre temsil ediyor gibi görünüyor. Halbuki, özümüzü ifade edecek yerli çevre sessiz bir biçimde ömrünü tüketmekte… Bu anlamda yerli olanýn, özümüz olan çevrenin temsilcisi ve sesidir Necip Fazýl. Dolayýsýyla onun adýna böyle bir ödül veriliyor olmasý son derece yerinde ve önemlidir ve ben bu ödüle layýk görülmüþ olmaktan dolayý da þeref duyuyorum. Hiçbir þey beni Necip Fazýl Ödülü almak kadar mutlu kýlmazdý. Benim için büyük bir þeref. Ayný þekilde Necip Fazýl Ödülü’nü düzenleyenleri de yerden göðe kutluyorum.
Türk felsefesinin duayen ismi
Prof. Dr. Teoman Duralý; ‘Aristoteles’te Bilim ve Canlýlar Sorunu’, ‘Çaðdaþ Küresel Medeniyet’, ‘Biyoloji Felsefesi’ gibi eserleri ve yetiþtirdiði öðrencilerle Türk felsefe kültürüne ve düþünce hayatýna önemli katkýlar saðladý.
PORTRE
1947 yýlýnda Kozlu/Zonguldak’ta doðdu. Ýlköðrenimini Zonguldak Çatalaðzý’nda, orta öðretimini TED Ankara Koleji’nde tamamladý. 1973 yýlýnda Ýstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünden mezun oldu. Duralý 1975 yýlýnda mezun olduðu bölümde asistan olarak göreve baþlayýp 1977’de biyoloji felsefesine dair teziyle doktora çalýþmasýný bitirdi. 1978’de NATO bursuyla Paris’te biyoteknoloji seminerlerine katýldý. Mayýs 1982’de yardýmcý doçent, Ekim 1982’de biyoloji felsefesi üzerine yazdýðý tezle doçent ve 1985’te ABD Penn State University’de sunduðu “Kant’týn A Priori Bilgi Ýstidâtý” baþlýklý çalýþmasýyla mezun olduðu bölümde 1988’de profesör oldu.