48 yıl sonra sahibini bulan aşk mektubu
ABONE OL

Babamın ölüm haberini beş yaşındayken radyonun 19.00 ajansının ilk haberi olarak duydum. Annem çılgınca ağlıyor, anneannem pencereden ‘Yetişin Nuri öldü’ diye bağırıyordu.

Kod adı ‘Küçük Kartal’ olan Albay Nuri Pamir bazen cephede büyük bir zafer sonrasında bile barış için dua eden bir komutan bazen de siperde karısına aşk mektupları yazan romantik bir koca, bebeğine oyuncak siparişi veren bir baba... İki çocuğuyla dul kalan Meliha Pamir, şehit kocasına dair 48 yıl sonra geri dönen mektubun ardından 93 yaşında son nefesini veren bir aşık... Yetim kaldığını 5 yaşında radyodan duyan Puna Pamir, 60 yıl sonra yayınladığı savaş günlükleriyle babasına hasretini gidermeye çalışan hala gözü yaşlı bir kız çocuğu... Bugün Türkiye’nin önde gelen yazarlarından biri olan Refik Erduran’ın, Kore’de ‘Marksist yoldaşlarına’ karşı savaşmanın rahatsızlığını ve şehitlerin acısını aynı anda duyan bir Türk subayı olarak gözyaşları... Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan 316 Gün, Küçük Kartal’ın Kore Günlüğü adlı kitap, Kore Savaşı’nın gerçeklerini bir Türk Komutanı ve yakınlarının ağzından anlatıyor.

Babamın önce ölüm haberi, sonra mektubu geldi

Albay Nuri Pamir’in kızı Puna Pamir, babasının şehit olduğu haberini 5 yaşında radyodan duydu ve kaderin garip bir cilvesiyle uzun yıllar TRT’de radyo ve televizyon spikeri olarak çalıştı. Puna Pamir, babasının son mektubunun ölüm haberinin ardından ellerine ulaştığını, babasının şehit olduğundan habersiz, aynı gün annesinin ona yazdığı ve kaybolan mektubunsa 48 yıl sonra bir müzayedede ortaya çıktığını anlatıyor: “Babamın öldüğü gün annem, radyoda akşam haberleri okunmadan az önce gelmişti. Başından şapkasını bile çıkartmadan radyonun yanına gidip ses düğmesini açtı. Tam o sırada babamın ölüm haberini, 19.00 ajansının ilk haberi olarak ben, annem ve anneannem ile birlikte duyduk. Beş yaşımdaydım. Annem çılgınca ağlamaktaydı. Anneannem pencereye koşup ‘Yetişin... Nuri öldü’ diye bağırmaya başlamıştı. Babamı bir daha göremeyeceğimi hemen anlamıştım. Annem 93 yaşındayken, ölmeden 8 ay kadar önce adeta bir mucize oldu. Süt kardeşim Ozan Kuntay, bir pul müzayedesinde 5 Haziran 1952 tarihli Albay Nuri Pamir’e ait mektubu görüyor. Pulu alan koleksiyonerden mektubu alıyor. 48 yıl boyunca kapalı kalmış ve iki gün önce açılmış mektubu anneme veriyor. Tüylerim diken diken oldu. Üzerinde, babamın şehit düştüğü 5 Haziran tarihi yazılıydı. Annem, babamın öldüğü gün, ona mektup yazmıştı. Annem, ‘Bu mektubun bir gün bana geri geleceğini biliyordum’ dedi.”

60 yıldır kendimi hiç bağışlayamadım

Albay Nuri Pamir ve Kore Savaşı’na dair anılarını sorduğumuz yazar Refik Erduran, 60 yıldır ‘komutanını son bir kez uyarmamış olmanın pişmanlığını yaşadığını’ söylüyor: “Albay Nuri Pamir’in günlüklerini okumak, korkunç sonunu bildiğim bir filmi gitgide gerilerek yeniden izlemek gibiydi. Ama insanı gülümseten bir aşk hikayesini de barındıran bir film. Albay Pamir, cephede ateş altında bile siper almaz, dimdik yürürdü. Bir gün nedenini sordum: ‘Askere moral vermek için’ dedi. Sonucu değiştiremeyecek olsa da yanlış yaptığını söylemekte ısrarcı olmadığım için kendimi bağışlayamıyorum. Bana ‘Komutanım, Küçük Kartal öldü’ denilince siperde hüngür hüngür ağladım. O tüm askerlerin hayran olduğu, inançlı ve yiğit bir komutandı. O sırada adeta iki ruhluydum. Nazım Hikmet’i sürat teknesine bindirip Karadeniz’e açılalı altı ay geçmemişti. Karşı cephedeki Çinliler düşman değil, yoldaştı. Milliyetçiliğim ile de kahramanlığımızdan söz edilmesinden keyifleniyordum.”

Sizi seviyorum, sizin için yaşamak istiyorum

Kore’de Türk birlikleri 725 şehit ve 2180 yaralı verdi. 168 de kayıp vardı. Alay Komutanı Albay Nuri Pamir’in günlüklerinde, savaşın kanlı yüzü ve barışın sağlanarak ‘eve dönme’ arzusundaki bir komutanın ülkesine ve ailesine olan sevgisi de görülüyor:

7 Eylül 1951: Alay Komutanlığı’nı Albay Celal Dora’dan teslim aldım. Allah muvaffak etsin.

8 Ekim: Mevzileri, her er ve subay ile teker teker görüşme ve gereken tashihleri yapmak suretiyle dolaştım. Bu dolaşma yaya olarak 6.5 saat sürdü, ter tarafından ter dışarıya çıkmış şekilde döndüm.

29 Ekim: Allah bundan sonraki Cumhuriyet Bayramları’nı mesut, bahtiyar ve ailemle geçirmeyi ve bir daha ayırmamayı nasip etsin.

19 Kasım: Tugay Komutanı Namık Paşa geldi. Cepheyi gezdik. Aramızda münakaşa oldu. Asıl muharebe hattının yerini beğenmedi. Kendisine izaha çalış isem de fikr-i sabit yaptı.

14 Kasım: Düşman, bölüğün ileri karakoluna bir taburla gece 24’e kadar taarruz etti. Bölük Komutanı Yüzbaşı Rıza Salgırtay. Çetin mücadeleler oldu. Düşman muharebe ileri karakolunu kuşattı. Saat 15.00’te ordugahtan oraya gittim. Müthiş bir boğuşma olmuş. Üsteğmen Tevfik Başçeri, müthiş savaşmış. Yaralandığı halde 6 saat bölüğü idare etmiş, bizzat bazuka kullanmış. Orada kahramanlık destanı yazılmış. Bizim zaiyatımız iki şehit, dört yaralı. Düşman ölülerinin miktarı 100’ü geçti. Tel örgülerin önü düşman cesetleriyle dolu, gözlerimle gördüm.

17 Aralık: 2. Amerikan Tümen Komutanına rast geldik. Bizi tebrik etti. Türklerin kazandığı zaferden herkes hayrette ve memnun.

1 Ocak 1952: Bugün 51 yaşına girdim. Allah’ım ailece bu yıl ve müteakip yılları bizler için sıhhat, afiyet, saadet ve refah dolu olarak idrak etmeyi nasip et. Bize güzel bir ev nasip et.

1 Mayıs: İnan Meliha sizleri çok seviyorum. Ve sizler için yaşamak istiyorum. Yoksa bu manasız dünyanın yaşamaya değer bir yeri yok.

23 Mayıs: Atatürk’ü gördüm rüyamda, beraber koşuyorduk...

Yakında hepinize kavuşmayı diliyorum

Albay Nuri Pamir’in, 31 Mayıs 1951 tarihli mektubunda “Sevgilim hamdolsun ben sıhhatteyim. Mektubunda hepinizin sıhhatte olduğunuzu yazdığın için Allah’a şükürler ettim. Seni çok seviyorum, evimi, evlatlarımı çok seviyorum. Hepinizi Allah’a emanet eder, yakında hepinize kavuşmak diler, hasretle, hürmetle, şefkatle öperim. Hep senin, Nuri Pamir” yazdığı görülüyor. Albay Nuri Pamir’in öldüğü gün ise eşi Meliha Pamir’in ona yazdığı mektupta “Sevgilim, Akşam hiç uyuyamadım... Sevgi ve sağlık temennisi ile yüz aklığı ile kavuşmak dilerim canım Nuri’ciğim’” yazıyor.