Ülkedeki akaryakýt zamlarýný protesto etmek için binlerce kiþi sokaklara döküldü. 10 günlük kargaþanýn ardýndan rakamlar ortaya çýktý. 200 bin kiþi Macron’un politikalarýna karþý sokaklardaydý. Kimi zaman gösteriler þiddet içerikli görüntülere yol açtý. Yollar kapatýldý, rafineriler abluka altýna alýndý. Fransýz toplumu, mevcut siyasi ve ekonomik düzene karþý çýktý. “Fransýz toplumu” diyoruz, çünkü protestolarý organize eden bir yapý bulunmuyor. Liderleri yok, yalnýzca hükümetle müzakereleri yürütmek için 8 kiþilik bir temsil heyeti var.
17 Kasým’dan itibaren baþkent Paris’te boy gösterdiler. Ýsimlerini giydikleri fosforlu sarý yeleklerden aldýlar. Fransa’da geleneksel protesto yöntemlerinin dýþýna çýkýldý. Sosyal medya üzerinden organize edilen “sarý yelekliler” her siyasi görüþten ve yaþtan insanýn katýlmasýna da imkân saðladý.
Macron yönetiminin temelde vergileri artýrma sebebi, iklim deðiþikliðiyle mücadele. Politikalar, benzin ve motorin gibi fosil yakýtlara baðýmlýlýðý azaltarak yenilenebilir enerji giriþimlerinin önünü açmayý hedefliyor. Bunu motorine 6,5 sent, benzine ise 2,9 sent zam yaparak saðlamaya çalýþýyor. Ama bu kimin umurunda?
Son anketlere göre “Sarý Yelekliler” protestolarýna toplumsal destek yüzde 84’lerde. Protestocular belirli bir siyasi görüþten deðil, radikal bir gruba mensup da deðiller. Çoðunluðu ekonomik sorunlardan mustarip ve geçim sýkýntýsý çeken orta gelirli kiþiler. Bu nedenle “iklim deðiþikliði” onlar için öncelikli bir konu deðil. Ki karþý çýktýklarý zamlar da ilk deðil. Son bir yýl içerisinde ülkede motorin fiyatlarýna yüzde 20’nin üzerinde artýþ yapýldý. Fransa’da yüksek kira fiyatlarý, orta sýnýfý kýrsal bölgelere göç etmeye zorluyor. Bu nedenle de tüm ihtiyaçlar ve iþe gitmek için araba kullanýyorlar. Fransýzlarýn yaklaþýk yüzde 80’i iþe arabayla gidiyor. Protestolara katýlanlarýn büyük çoðunluðu da akaryakýt fiyatlarýndan birebir etkilenen bu kesim içinde. Görünürde çoðunluðun tek derdi ve talebi akaryakýt fiyatlarýnýn düþmesi.
BM NEDEN SUSKUN?
Geçen hafta Cumartesi günü Elize (Elysee) Sarayý çevresinde toplanan ve çatýþmaya giren kiþiler de bu nedenle “Macron istifa” diye baðýrdý. Son olarak Þanzelize (Champs-Elysees) Caddesi’nde 30 bin kiþi gösteri düzenledi, protestocular binlerce polisle karþý karþýya geldi. Eyfel (Eiffel) Kulesi ziyarete kapatýldý. Toplamda 10 gün boyunca süren gösterilerde, ülke genelinde bilanço aðýrdý. 141’i güvenlik görevlisi 780 kiþi yaralandý, 2 kiþi hayatýný kaybetti. Olaylarda 794 kiþi gözaltýna alýndý, 9 kiþi hapse atýldý.
Peki, bu “savaþ görüntüsü” karþýsýnda dünyanýn tutumu ne oldu? Örneðin Birleþmiþ Milletler, ölümlerin yaþandýðý, yüzlerce kiþinin yaralandýðý olaylarda Fransýz polisinin “aþýrý güç” kullanmadýðýný açýkladý. BM, 141 güvenlik görevlisi, 639 protestocunun yaralandýðý olaylarýn adeta üstünü örtmeye çalýþtý. BM’ye göre o 639 kiþi polis tarafýndan yaralanmadý. Ne BM ne de AB’den “sükûnet çaðrýsý”, “uyarý” ya da “itidal çaðrýsý” yapýlmadý. Hâlbuki bu örgütler en küçük olaylarda bile bütün dünyaya had bildirmede yarýþ halindeler.
Gezi olaylarý sýrasýnda 7/24 canlý yayýn yapan uluslararasý medya da Paris’te olanlarý görmedi. Cumhurbaþkaný Erdoðan, “Paris yanýyor dünya sessiz” diyerek tepki gösterdi. Tüm bu sansürlere raðmen Fransa’daki protestolar yeterince gündem oldu. Fakat Macron hükümetinin tavrýnda bir deðiþiklik gerçekleþmedi. Zira Macron, “Protestolarý anlýyorum ama yolumdan dönmeyeceðim” dedi. Yetinmedi, tüm “sarý yelekliler” için “haydut” dedi. “Sarý Yelekliler” bu lafýn altýnda kalýr mýydý? Macron’un en savunmasýz anýnda, bir gösterici elindeki yumurtayý fýrlattý. Macron’un tam kafasýnýn ortasýnda patladý, yüzü ve kýyafetlerine aktý. Bu Macron’un protestocu yumurtasý ile ilk buluþmasý deðildi. Daha önce de benzer olaylar yaþanmýþtý. Fakat bu seferki, “haydut” yakýþtýrmasýnýn bir karþýlýðý gibiydi.
Protestolar sýrasýnda, Fransa’nýn aþýrý saðcý Ulusal Birlik Partisi lideri Marine Le Pen de boþ durmadý. O da sokaklara indi. Hâlihazýrda Macron’un popülaritesinin yüzde 30’lara düþtüðü bu dönemde Le Pen’in gösterilere destek vermesi, hükümet karþýtlarýnýn aþýrý saða kayma riskini artýrýyor.
Peki, sorun yalnýzca Fransa’yla mý sýnýrlý? Elbette deðil. Ýtalya, 2019 bütçesi konusunda AB ile anlaþamýyor. Diðer taraftan Yunanistan ve Ýngiltere’de de her geçen gün yeni grev dalgalarý parlýyor. Özellikle Merkel liderliðinde Almanya’nýn AB çapýnda baþlattýðý kemer sýkma politikalarý tüm Avrupa ülkelerinde vatandaþlarý huzursuz ediyor. Zira 2008 mali krizin faturasýný bu ülkelerdeki orta ve dar gelirliler ödedi, ödemeye devam ediyor.