Çakma demokrasinin karton zaferi
ABONE OL

Bu yazıyı yazmadan önce ABD başkanlık seçim sistemini incelemedim, demokrasi geleneklerini araştırmadım. 7 Kasım günü Barack Obama’nın Twitter hesabında, Obama’nın eşine sarılmış bir fotoğrafı ve “4 yıl daha” mesajını gördüm. Obama’nın mesajını 1 milyondan fazla kişi re-twitlemiş. ABD Başkanı seçimi kazanmış olmanın mutluluğuyla eşine sarılmış, mağrur bir edayla gülümsüyordu.

ABD başkanlık seçimlerinin tüm dünyada ilgiyle takip edilmesine anlam veremeyen sadece ben miyim? Ortalıkta sadece iki aday görünüyor ve ne hikmetse her zaman bu iki aday birbirine trajik denebilecek yakınlıkta oylar alıyor. Heyecan bunun neresinde?

Ayrıca benim gibi uzaktan bakan herkesi işkillendiren bir durum söz konusu. 250 milyon nüfuslu bir ülkenin seçim sonuçlarında birbirine bu kadar yakın oyların çıkması size de garip gelmiyor mu? Diyebiliriz ki “ABD seçmeni partilerine sadıktır. Demokratlar hep demokratlara, cumhuriyetçiler hep cumhuriyetçilere oy verir. Oy dengesi çok değişmez.” Durum öyle de değil. Geçen seçimde Obama’nın açık ara önde olduğu bazı eyaletlerde şimdi Romney açık ara önde. Sadakat de yok. Hadi onu da geçtik bir de temsilciler meclisi, senato, başkanlık gibi farklı sac ayakları kurulmuş.  Temsilciler meclisinde cumhuriyetçiler üstünken senatoya demokratlar hakim. Bu durumda demokrat başkan Obama bazı yasaları çıkartmakta zorlanacakmış. Dipnot olarak da sürekli bu bilgi geçiliyor.

KOCA ÜLKEDE İKİ BAĞIMSIZ VAR

Sanki bilinçli olarak farklı dengeler üzerine inşa edilen bir demokrasi bu. Uzaktan bakınca, güç odaklarına hakim olan birbirinden farklı siyasi görüşleri görünce, ABD’yi bu bahsettiğimiz yapıların hiçbirinin değil de sanki lobilerin, sermaye gruplarının yönettiği gibi bir izlenime kapılıyoruz. Başkanın tepesinde temsilciler meclisi diye bir kılıç sallanıp duruyor; temsilciler meclisinde senato baskısı var. Başkan demokrat. Ama cumhuriyetçilerin adayıyla işbirliği içinde çalışacağını daha şimdiden ilan etti. Bu renksiz, sıkıcı ABD demokrasisinde dilerseniz bağımsız aday olarak senatoya katılmanız da mümkün tabii. 250 milyon nüfuslu koskoca ülkede iki bağımsız senatör olması ve üstelik bunlardan birinin daha şimdiden demokratları desteklemesi de garip gelmiyor mu size?

“Sen öyle diyorsun ama aslında işin iç yüzü öyle değil” diyebilirsiniz. Beni cehaletle de suçlayabilirsiniz ama inanın uzaktan bakınca manzara hiç iç açıcı değil. Böyle komik böyle tek kutuplu demokrasi mi olur? Oyun mu oynuyor bunlar?

ZAFERİNİN ARKASINDA YATAN NEDEN

Öte yandan Türkiye’deki bazı dış politika uzmanları ve ABD vatandaşları seçim gecesini Haydarpaşa Garı’nda kurulan bilgi merkezinde takip etmiş. Ülkenin konsoslos ve büyükelçisi de bilgi merkezinde sabaha kadar seçimi takip etmiş. Gecenin sonunda ABD siyasetinin hangi hassas dengeler üzerinde inşa edileceğini takip ettiler sanırım. Birbirine çok yakın oy oranlarına sahip iki parti, meclislerdeki sandalye sayıları birbirine yakın, oy oranları da hakeza. Önümüzdeki dört yıl dünya siyasetini yönetecek “mihraklar”, zevahiri kollayacak ekipleri itina ile yerleştirdiler yerlerine. Şimdi artık hiç kimse bu çakma demokrasi düzeninde fazla açılamaz, çok fazla sivrilik yapamaz.

Obama, tüm dünyaya zaferini Twitter üzerinden duyurdu. Bir de eşine sarıldığı bir fotoğraf ve “4 yıl daha” mesajıyla attığı fotoğraflı bir twit var. Bir milyonu aşkın kişi tarafından re-twit edilen bir fotoğraf. Başkanın Twitter hesabını incelediğimde, zafer konuşmasını dinlediğimde, sloganlara baktığımda aklıma hemen Dustin Hoffman ve Robert De Niro’nun başrollerini paylaştığı Başkanın Adamları filmi geldi. Obama seçimi, kampanyasının etkisiyle kazandığını düşünedursun, işin aslı bence bambaşka. Vakit bulup filmi izlerseniz, ABD demokrasisi için neden ‘çakma demokrasi’ dediğimi, Obama’nın zaferine neden ‘karton zafer’ dediğimi daha iyi anlarsınız.