Çılgın Türk kategorisinde olmak istemem
ABONE OL

Prof. Dr. Aydoğan Özcan geliştirdiği küçücük bir cihazla adından söz ettiriyor. Belki de milyonlarca kişinin hayatını kurtaracak bu cihaz takıldığı cep telefonunu mini bir laboratuara çevirerek sıtma, verem, tüberküloz, anemi ve AIDS gibi hastalıkları teşhis edebiliyor. Geçen ay Popular Science dergisi onu bu buluşuyla ‘tüm dünyada 2012 yılının en parlak 10 bilimadamı’ndan biri seçti. Yine aynı buluşla geçen hafta World Technology Award on Health & Medicine ödülünü kazandı. Geçen yıl Beyaz Saray’ın 94 genç bilimadamı ve mühendise verdiği ‘Başkanlık Kariyer Başlangıç Ödülü’nün yanı sıra The Scientist dergisinin Yılın İnovasyonu ödülüne de layık görülmüştü Prof. Dr. Aydoğan Özcan... Tabii Özcan’ın başarıları bunlarla sınırlı değil. 2008’den beri ABD’de onlarca ödül kazanan 32 yaşındaki genç bilimadamıyla konuştuk.

HASTANE GİBİ SAĞLIK OCAKLARI

12 yıldır ABD’de yaşayan Özcan, sıradışı bir çocukluk dönemi geçirmediğini ama matematik ve fiziğe her zaman ilgi duyduğunu söylüyor. Kendini tanıma fırsatını elde ettiği dönemin İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nde geçirdiği üç yıl olduğunu belirten Özcan “ Fen lisesinden sonra kafamda akademisyen olma kararım netleşti. Bilkent Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği okudum. Bilkent de bunun daha da yerleşmesi ve yeşermesi için harika bir ortamdı benim için.”

 2000 yılında mezun olan Özcan, Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden burs kazanıp master ve doktora çalışması için ABD’ye gitmiş. 2002’de master’ını tamamlayan, 2005 yılında ise doktorasını alan Özcan, daha sonra yaklaşık iki yıl Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmış. 2007 yılından beri de UCLA’da görev yapıyor. Üniversitedeki zamanının yüzde 90’ını araştırma, yüzde 10’unu ise öğrencilerle geçirdiğini belirten Özcan biyomedikal görüntüleme, biofotonik, elektromanyetik gibi dersler veriyor.

Uzun yıllardır mikroskopların basitleştirilmesi ve teletıp için uygun aletler yapmak için çalıştığını belirten Özcan, kan tahlili yapan cihaz projesinin de bu çalışmaların bir uzantısı olduğunu söylüyor: “Sağlık hizmetlerinin daha ücra, az gelişmiş yerlere daha hızlı, etkili ve ucuz getirilmesi için cep telefonlarına entegre edilebilen teknolojiler çok önemli. Araştırma grubum da tam bu konu yani teletıp üzerine çalışıyor. Cihaz sayesinde hastaneye gitmeye gerek kalmadan teşhis koymak mümkün olacak. Böylece küçük sağlık ocakları bile tam teşekküllü bir hastanenin vazifesini yapabilecek hale gelecek. Cihaz, kurucusu olduğum Holomic LLC şirketi tarafından lisanslandı. İlk ürünü de bu yaz itibariyle satışa sunacağız.”

İTÜ’DE LABORATUAR KURACAK

Hep derler ya “Şu çılgın Türkler” diye... Sıradışı fikirler, pratik ve parlak çözümler bulma yeteneğimiz vardır. Özcan da belki milyonlarca dolarlık cihazların pabucunu dama atacak bir ürün geliştirdi. Peki acaba o kendini ‘çılgın’ buluyor mu? “Benim çılgın Türk’ten anlayabildiğim (en azından kullanım biçiminden) geç kalmış ya da geciktirilmiş işlerini apar topar, kural tanımadan yapabilme yeteneği. Tabii yanlış anlıyor da olabilirim, son 12 senedir Türkiye’de değilim. Bu ilginç bir yetenek ama bu kategoride olmak istemem. İnovasyon için çılgın olmak yerine profesyonel anlamda eleştirel bakabilmek daha önemli gibi geliyor bana. Profesyonelin altını çiziyorum çünkü “Bizden adam olmaz” gibi kahvehane yorumları bir eleştiri değil, boştur.”

Son yıllarda özellikle ABD’de yaşayan Türk bilimadamları çok konuşuluyor. Hepsi birbirinden başarılı işlere imza atıyor. İster istemez insanın aklına “Neden bu projeler Türkiye’de yapılamıyor?” sorusu geliyor. Özcan şu yanıtı veriyor: “Türkiye ile ABD’nin en büyük farkı genç insanlara tanınan özgür-bağımsız araştırma imkanlarının çok fazla olması. Başka bir deyişle burada genç araştırmacıların özgüveni yüksek. Avrupa içindeki akademik yapı bu konuda oldukça geride ABD’ye göre... Ancak bu durum yavaş yavaş düzeliyor, gençlere daha erken bağımsız pozisyonlar verilerek. Türkiye’de de aynı pozitif ivme söz konusu. Yeri gelmişken size detaylarını sene sonuna doğru açıklayacağımız bir projenin müjdesini verebilirim. İstanbul’da İTÜ bünyesinde bir uydu laboratuvar kurmayı planlıyoruz. Bu benim için çok önemli ve heyecan verici bir proje.”