Ahi Çelebi Camii, Kanlýfýrýn Mescidi ve Yemiþçiler Camii isimleriyle de bilinir. Yangýnlar ve depremde zarar gören yapý, 2007’deki restorasyondan sonra açýldý.
UNESCO’nun 2011’i Evliya Çelebi’yi anma yýlý olarak ilanýndan sonra 2013 Dünya Belleði Listesi’ne ünlü gezginin Topkapý Sarayý Müzesi ve Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi’nde yer alan Seyahatname’sinin kabul edildiði haberi akýllara Ahi Çelebi Camii’ni getirdi.
Her þeyin bir rüyayla baþladýðýný söyler Evliya Çelebi Seyahatname’nin giriþinde.1630 yýlý Muharrem ayý Aþure gecesinde murat uykusuna yatar Evliya Çelebi. Yemiþ Ýskelesi’ndeki Ahî Çelebi Camii’nde, ‘nurlu caminin nurlu kalabalýðý’ ile beraberdir. Hz. Peygamber’i görür, çok heyecanlanýr ve “Þefaat ya Resulallah!” yerine þaþýrarak “Seyahat ya Resulallah!” der. Hz. Peygamber de onu hem þefaat hem de seyahatle müjdeler. Bu arada cemaat arasýnda bulunan Sa’d bin Ebu Vakkas da seyahatlerinde gördüðü yerleri yazmasýný ister.
Evliya Çelebi, gördüðü rüya üzerine 1635’te önce Ýstanbul’u gezmeye baþlar. Gezerken gördüklerini, duyduklarýný da yazar. 1640’larda Bursa, Ýzmit ve Trabzon’u gezer. Sahip olduðu geniþ imkanlar ve tanýdýklarý sayesinde uzak yolculuklara çýkar. Üstelik savaþlara, mektup taþýyarak ulak olarak katýlýr. Yanya, Erzurum doðu illeri, Azerbaycan ve Gürcistan’ýn bazý bölgelerinden Gümüþhane, Tortum’a Þam’dan Rumeli’ye; Sofya’dan Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerine kadar geniþ coðrafyalara seyahat yapar. Seyahatnamesi, sadece 17’nci yüzyýl Osmanlý dünyasýný deðil gezdiði yerler için önemli bir tarihsel coðrafya ve kültür atlasý olarak kabul edilir.
Akýcý, sürükleyici, eðlenceli ve alaycý bir günlük konuþma diliyle yazar gezi notlarýný. Hayalgücünü kullanýr, geçmiþle geleceði birbirine iliþtirir. Farklý üslubuyla bazen zaman kavramýný ortadan kaldýrýr bazen belgeler ortaya koyar. Evliya Çelebi’yi günümüze taþýyan en önemli özelliði insana dair her þeyi anlatmýþ olmasý. Gezdiði yörelerin farklý mimari yapýlarýný (ev, cami, mescid, havra, çeþme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastýr, kule, kale, sur, yol gibi) hem de yapýlýþ yýllarýna hatta onarýmlarýna dek not eder.
MÝMAR SÝNAN, YENÝDEN ÝNÞA ETTÝ
‘Kanlýfýrýn Mescidi’ ve ‘Yemiþçiler Camii’ isimleriyle de bilinen Ahi Çelebi Camii, ünlü týp bilgini Ahi Çelebi Tabib Kemal tarafýndan yaptýrýlmýþ. Helal parayla yapýlan cami olarak da ünlüdür. Yapým tarihi belli deðil. Sai Çelebi’nin yazdýðý Tezkiretü’l Ebniye’de Mimar Sinan camileri listesinde “Yemiþ iskelesi yakýnýnda Ahi Çelebi Camii” olarak yer alýr. Ancak Ahi Çelebi’nin 1523’te vefat etmesi ve yapýnýn daha önce yapýlmýþ olmasý, Sinan eseri olmadýðý görüþünü de ortaya çýkarýr. 1539’da yanan yapýnýn; 1538’de baþ mimar olan Sinan tarafýndan kapsamlý bir onarýmdan geçirildiði ya da yeniden yapýldýðý düþünülüyor. Tezkire kayýtlarýna göre Sinan yapýnýn ilk mimarý deðilse bile yeniden inþa edenidir.
Mimari olarak pek fazla özelliði olmayan yapýnýn tek kubbesi tuðla dört sivri kemer üzerine oturur. Kare kubbe kasnaðý demirle çevrelenmiþ. Ýki payanda yanlara doðru yer alýyor.
Kapýsý yüksekte olduðu için minare kaidesi de dýþardan kýble yönünde uzatýlmýþ. Tek minaresi saðda. Altý kubbeli son cemaat yerine bir kapý açýlmýþ. Buradan ilave binalara geçiþ saðlanmýþ.
Burada bulunan çeþmenin kitabesi 1281/1864 tarihli. Yapýnýn cümle kapýsý da son derece sade. Mihrap yenileme esnasýnda mermerle kaplanmýþ.
Yemiþ Ýskelesi’nde çýkan 1539 ve 1553 yangýnlarýndan baþka 1894 depreminde de hayli zarar görmüþ ve tekrar onarým geçen yapý 2007’de biten son restorasyondan sonra ibadete açýldý. Yapýnýn mimari özgünlüðü olmasa da Ýstanbul tarih ve folkloründeki önemi büyük.
Cömert ve hayýrsever bir hekim
15’inci yüzyýl ortalarýnda doðan Ahi Çelebi’nin babasý Tebrizli Mevlana Kemal de hekimdi. Ýlk eðitimini babasýndan alýr. Ýstanbul’a geldiklerinde eðitimine devam eder. Önce Mahmutpaþa’da bir dükkanda doktorluk yapar. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet’in hekimleri arasýnda yer alýr ve Fatih’in yaptýrdýðý Fatih Darüþþifasý’nda baþhekim olur. II. Beyazýd’ýn özel hekimi ve Reis-ül-etibba (baþ doktor) görevlerine getirilir. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni zamanlarýnda da benzer vazifelerde bulunur. 90 yaþlarýnda hac dönüþü vefat eder ve Mýsýr’daki Ýmam Þafi Türbesi’ne defnedilir. Yaptýðý çalýþmalarla yeni ilaçlar keþfettiði, özellikle idrar yollarý konusunda uzman olduðu bilinir Ahi Çelebi’nin. Böbrek ve idrar torbasý taþlarý ile ilgili Risale-i Hasat-ül-Kilye vel-Mesane adlý eseri bulunmakta. Ahi Çelebi, hekimliði kadar cömertliði ve hayýrseverliðiyle tanýnýr.
Çok iyi bir eðitim aldý
1611 yýlýnda Ýstanbul Unkapaný’nda doðan Evliya Çelebi’nin babasý Derviþ Mehmed Zillî sarayda kuyumcubaþýdýr. Aslen Kütahyalý olan aile, fetihten sonra Ýstanbul’a yerleþir. Evliya Çelebi, çok iyi bir eðitim alýr. Þeyhülislam Hamit Efendi Medresesi’nden sonra Enderun’a devam ederken babasýndan da tezhip, hat ve nakýþ öðrenir. Musikiyle ilgilenir, ‘hafýz’ olur. Dayýsý Melek Ahmed Paþa vasýtasýyla Sultan IV. Murad’ýn sarayýna girer. Yaptýklarýyla beðeni kazanýr. Evliya Çelebi’nin seyahat meraký Seyahatname gibi çok önemli eseri kaleme almasýnýn baþlangýcýdýr. Çelebi, hayatýnýn önemli bir kýsmýný seyahatlerde geçirir ve gezileri devlet himayesinde olduðu için yarý resmi kabul edilir.