Eyüp Sultan’ýn mezarý nasýl bulunmuþtu?
ABONE OL

622 yýlýnýn eylül ayý... Ýlk Müslümanlar, Mekkelilerin zulümlerinden kurtulmak için Mekke’den Medine’ye hicret ediyor. Medineliler coþku ve heyecanla, Hz. Muhammed'in (S.A.V.) kervanýný bekliyor.  Medineli Müslümanlarýn gözyaþlarýyla "Allah’ýn resulü hoþgeldin, buyur benim evime"  baðýrýþlarý yankýlanýyor.

Kalacaðý yer konusunda da adaletli olmak isteyen peygamber, çözüm olarak devesi Kasva’yý serbest býrakýr. Kasva yol almaya baþlar. Kimin kapýsýnýn önünde durursa o evin misafiri olunacaktýr.

Peygamber “Deveyi kendi haline býrakýnýz. Çünkü, o memurdur. Emir olunduðu yere gider; ona yol veriniz!” der.

Kasva, iki yetime ait olan bir bahçenin önünde durur. Tekrar yürümeye baþlarsa da dönüp yine ayný bahçenin önüne çöker. Peygamber bunun üzerine, devesinin üzerinden “Ýnþallah burasý evimdir” diyerek iner.

Kasva'nýn memurluðunda durulan ve Resulullah'ýn satýn aldýðý bu bahçede yapýlan mescid 'peygambere ait' anlamýna gelen Mescid-i Nebevi olacaktýr.

Ýþte bu bahçeye en yakýn evde oturan ve Akabe’de ilk biat eden kiþi Halid bin Zeyd Ebu Eyyûb (Eyüp Sultan Hazretleri), peygamberi “Hoþgeldin ey Allah’ýn Resulü” diyerek karþýlar.

Ýlk karþýlaþma böyle olur. Oysa aralarýndaki bað çok eskiye dayanýr. Medine’de, Melik Tubba’nýn evinde doðan Ebu Eyyûb, Hazrec kabilesinin Neccaroðullarý kolundan. Melik Tubba ise Hz. Peygamber'den yüzlerce yýl önce yaþamýþ ve son peygamberin Medine’ye geleceðini öðrenip Medine'ye yerleþen ve esas ismi Esad olan Yemen padiþahýdýr.

Kâbe’ye ilk örtüyü örten de Melik Tubba Esad’dýr (yedi çeþit örtüyle). Hem Mekke’de, hem de Medine’de hayýrlar yapar ve Medine’de bir ev satýn alarak çocuklarýndan birini oraya yerleþtirir. Bir de mektup býrakýr.

Mektupta kýsaca þunlar yazýlýdýr: "Ben, Hazret-i Ahmed'in Allah tarafýndan gönderileceðine kesin olarak kanâat getirdim! Ömrüm, onun ömrüne yetiþseydi, muhakkak ona yardýmcý olurdum."

EYÜP SULTAN KÝMDÝR?

Ýstanbul Eyüp'teki türbesinde yatan ve Eyüp Sultan olarak bilinen Ebu Eyyûb el-Ensarî Halid bin Zeyd, Melik Esad’ýn yedinci göbekten gelen çocuðudur. Atalarýndan emanet kalan bu kutuyu peygambere vermek ona nasip olur.

Mihmandar-ý Nebevî (Hz. Muhammed'i evinde ilk misafir eden sahabi) Alemdar-ý Nebi (peygamberle birlikte tüm savaþlara katýlýr) ve vahiy katiplerindendir (Kur'an-ý Kerim ayetlerinin bir araya getirilmesinde görev almýþtýr). Peygamberin vefatýndan sonra Hz. Ali’nin döneminde de savaþýr.

MEDÝNE'DEN ÝSTANBUL'A

Ebû Eyyûb el-Ensârî  ihtiyarlýk döneminde bile savaþýr. Katýldýðý seferlerin sonuncusu Müslümanlarýn ilk Ýstanbul kuþatmasý olur. Onun bu kuþatmadan bir yýl sonra (49/669) gönderilen Yezîd b. Muâviye kumandasýndaki takviye birliðin içinde bulunduðu da rivayet edilir.

Ebû Eyyûb, kuþatma devam ederken hastalanarak 669 yýlýnda vefat eder. Cenaze namazýný Yezîd b. Muâviye kýldýrýr ve vasiyeti üzerine surlara yakýn bir yere defnedilir.

Fâtih'in Ýstanbul'u fethi sürecinde kabrin yerinin Akþemseddin tarafýndan manevi keþif yoluyla belirlendiði biliniyor.

Ýstanbul'un fethi sýrasýnda sur dýþýnda çok sayýda manastýr, kilise, ayazma ve kutsal sayýlan mezar bulunduðu için kabrin yerini kesin olarak bilmek mümkün deðildi. Bir baþka ihtimal de 1204 yýlýnda Latinler'in Ýstanbul'u istilâsý esnasýnda þehir üç gün boyunca yaðmalandýðý ve Hýristiyanlarca kutsal sayýlan yerler yýkýldýðý için Ebü Eyyûb'un kabrinin de tahrip edilmiþ olmasýdýr.

HAMMER-ÝNALCIK SAPTAMASI

Avusturyalý tarihçi Joseph von Hammer (1774-1856), Hz. Eyyûb’un mezarýnýn Ýstanbul’un fethi sýrasýnda mucizevi bir þekilde bulunmasýnýn, psikolojik ihtiyaçtan kaynaklandýðýný Osmanlý Devleti Tarihi eserinin birinci cildinde yazar.

Prof. Dr. Halil Ýnalcýk ise Tarihçilerin Kutbu eserinde þunlarý anlatýr: “Ýstanbul’un fethi sýrasýnda dört düþman gemisi Haliç’e gelerek yardým getirdi. Ýstanbul’da halk, surlara çýkarak Türklere karþý gösteriler yaptý. Bizim asker arasýnda ümitsizlik doðdu, hatta bir kaynaðýmýza göre (Sadrazam Çandarlý Halil Paþa’nýn da kýþkýrtmasýyla) bazý askeri gruplar, ‘Bu iþin sonu yok’ diye kuþatmayý býrakýp gitmeye baþladý. Çok nazik bir durum vardý. O zaman Akþemseddin, Fatih’in þeyhidir. Hacý Bayram tarikatýndandýr. Eyüp El Ensari’nin mezarýný bulmak için kollarý sývadý.

(...) Moralin düþtüðü bir anda, Peygamber’in sahabesinden olan Eyüp’ün mezarýný bularak askere moral vermek amacýyla padiþahtan müsaade istiyor. Bugünkü Eyüp mevkiinde kazý yapýyorlar, orada eskiden manastýrlar vardý, toprak altýnda yazýlý mermer parçalar buluyorlar. ‘Ýþte mezar burasý’ diye orduya ilan ediyorlar. Askere savaþ için yeni bir þevk ve heyecan geliyor.”

Eyüp Sultan, Melik Esad’ýn yedinci göbekten gelen çocuðudur. Melik Esad, Kabe’ye ilk örtüyü örten kiþidir. Mekke-Medine’de hayýrlar yapmýþtýr. 

TAHTA ÇIKIÞ TÖRENÝ

Osmanlý padiþahlarýnýn tahta çýkýþ, kýlýç kuþanma merasimleri büyük törenlerle Ebû Eyyûb el-Ensâri'nin türbesi önünde yapýlýrdý. Bu ritüeli Fatih Sultan Mehmet baþlatmýþ, ilk kýlýcý Fatih'e Akþemseddin kuþatmýþtýr. Padiþahlar, Sinan Paþa Köþkü'nden kayýkla Bostan iskelesine gelir, camide iki rekat namaz kýlar, þeyhülislam ise kýlýcý kuþatýrdý.

Fatih, fetihten sonra Hz. Eyyûb’un mezarýnýn bulunduðu yere cami, türbe yaptýrýr. Fatih'in Ýstanbul'a yaptýrdýðý ilk yapýlar olmasý sebebiyle de son derece kýymetli olan bu eserler Ýslam dünyasýnýn kutsal yerlerindendir. Özellikle sýnav dönemlerinde ziyaretçisi hiç eksik olmayan mekan, ayný zamanda Eyüp Sultan'a yakýn olmak isteyen pek çok devlet adamý, bilim adamý ve sanaatkarýn ebedi dinlenme yeridir.

Mescid-i Nebevi: 'Peygambere ait'

Resulullah'ýn (S.A.V.) yapýmýnda bizzat çalýþtýðý Mescid-i Nebevî ya da Mescidi Nebi, ilk inþasýnda oldukça basit planlýdýr. Sadece 35 metre eninde ve 30 metre geniþliðinde taþ temel üzerine yanmayan kerpiçten elde edilen kiremitler örülü duvarlarla üç kapýlý inþa edildi. Hurma kütüklerinden sütunlarý, hurma dallarýndan çatýsý vardý. Hemen bitiþiðindeki ev kýsmý da (bugün kabirdir) kerpiçtendi. Minberi, mihrabý yoktu. Peygamber, cuma hutbelerini minber olmadýðýndan bir aðaç kütüðünün üstünden okurdu. Bir bölümü suffe denilen fakir ve öðrencilere ayrýlmýþtý.

Baþka hükümettir

Evliya Çelebi, Eyüp'ü þöyle anlatmýþtýr: "Eyüp þehri, Ýstanbul'un batý tarafýndadýr. Ýstanbul'a denizden dokuz mil ve karadan iki saattir. Ama yine Ýstanbul'a bitiþik olup arasýnda asla boþ arazi yoktur. Baþtanbaþa mamurdur. Fakat baþka hükümettir. Fatih kanununa göre beþyüz akça mevleviyettir. (...) Karþý tarafý deniz karþýsýnda Sütlüce kasabasýdýr. Arasý bir ok atýmý yerdir.”