31 Mayýs’ta baþlayan Gezi Parký eylemleri süresince ‘gençlerin’ sosyal medya üzerinden yaptýklarý gönderilerde ya da sloganlarýnda veya duvara yazdýklarýnda, pankartlarýnda büyük bir zeka patlamasý olduðu dillendirildi. Hatta bu zeka, orantýsýz zekaydý. Orantýsýz güçe karþý orantýsýz zeka....
Açýk konuþmak gerekirse Gezi Parký eylemleri süresince kimi sloganlara ben de çok güldüm. Twitter’daki kimi twitlerin zeka parýltýsýna hayran kaldým. ‘Baðzý duvar yazýlarýndan’ da etkilendim. Duran adam gibi bazý eylemleri ilk bakýþta sempatik de buldum.
KREATÝF KERATALAR
Fakat bu zeka’dan tek baþýna ‘devrim’ çýkacaðýna inanýyor muyum? Hayýr.
Çünkü bu zeka, sloganlardan da açýkça anlaþýlacaðý üzere inisiyatif almayan bir zeka. Takdir edersiniz ki hiçbir sosyolog ya da siyasetbilimci Taksim Gezi Parký olaylarýný, sözün zirvesini söyleyip orantýsýz zekayla twitin en kralýyla binlerce retwit alan gençlere baðlayamaz. Sosyal medyada ‘orantýsýz zeka’ ile yayýlmadý olaylar. Ya da herkesi kýzdýran duvar yazýlarý, o zeki duvar yazýlarý deðildi. Polisin ilk gün uyguladýðý orantýsýz güç sonrasýnda bazý gruplarýn vandallýðý da zeka içermiyordu. Hatta Taksim’de toplanan kalabalýklarýn attýðý sloganlarda da bir zeka ýþýðý görünmüyordu.
Zeka, 13-23 yaþ arasý gençlerin bir rutini. 140 karakter yazmaya zorlandýklarý için kýsa, net, anlaþýlýr ve çok rafine yazýyorlar. Beðenilme ve retwitlenme isteðiyle de zekalarýný hunharca ortaya koymaktan geri durmuyorlar. Çok sevimliler. Çok eðlenceliler. Keratalar çok kreatif...
ÝSTEMEDEN ALET OLUYORLAR
Fakat bu nedir? Koskoca Gezi Parký olaylarýný birkaç çok zeki çocuðun, birkaç ‘kreatif kerata’nýn ‘baðzý’ þeyleri protesto etmesi olarak açýklamak mümkün müdür? Üstelik biliniyor ki duran adam gibi bazý eylemler, kullanýlan bazý sloganlar yeni jenerasyonun buluþu deðil yeni jenerasyonun dilini çok iyi bilen reklamcýlarýn icadý.
Sosyal medyanýn kýsa yazma mecburiyeti ve beðenilme dürtüsünü tetikleyen yapýsý, zeka patlamasý gösteren yeni neslin söz söyleme biçimini dönüþtürdü. Kendimi sürekli komplo teorileri icat eden biri gibi hissetmeye baþladým ama ne yazýk ki hislerim ve bildiklerim bana zeki duvar yazýsýyla, komik twitlerle kendini ortaya koyan ‘kreatif keratalar’ýn; meseleyi bir düþmanlýða dönüþtürmekten baþka niyetleri olmayanlara istemeden alet olduklarýný söylüyor.
ÞÜPHEYLE YAKLAÞMAK LAZIM
Hukuk için düzenleyici kurallar bütünü, demokrasiye de halkýn yönetime eþit katýlýmýnýn adýdýr dersek bu orantýsýz zekaya þüpheyle yaklaþmak zorunda kalýrýz.
Devlet yönetiminde hukukun üstünlüðünü esas almak toplumsal barýþ açýsýndan ne kadar önemlidir, hepimiz biliyoruz. Peki bundan böyle ‘zeka dolu’ olduðu için duvarýmýzýn üstündeki sloganlara, çok ‘kreatif’ oldukari için toplum düzenini alt üst edenlere müsamaha mý göstereceðiz? Aksi durumda yeni nesli anlamamýþ mý olacaðýz? Üstünlerin hukuku, hukukun üstünlüðüne dönüþsün diye çýrpýndýk; þimdi hukukun üstünlüðü zekanýn üstünlüðüne mi dönecek? Bunu mu seyredeceðiz?
Zekanýn bu denli övülmesi de týpký son zamanda ortaya çýkan ‘orantýsýz özgürlük’ talepleri gibi materyalist bir yaklaþým. Bir insanýn baþka bir insana üstünlüðü zeka ile deðildir, takva iledir. ‘Orantýsýz zeka’yý kutsamaktansa ‘orantýsýz takva’yý önemsemek ve zeki olmayý deðil, ahlaklý olmayý öncelemek gerekir.