Osman Gazi’nin Bursa ile birlikte ‘kýzýl elma’sý olan Ýznik’i görmek için Sakarya’dan yola çýktým (Neden Sakarya, söyleyeceðim). Ýznik hem Osmanlý’nýn –hâlâ karanlýkta olan- kuruluþ dönemini anlamak adýna önem taþýdýðýndan; hem de Roma ile geç Roma’nýn (yani Bizans’ýn) burayý kilit bir yer olarak konumlandýrmasýndan ve tabii yalnýzca bir bölümü bugüne kalabilmiþ mühim mimari eserlerinden dolayý þöyle bir dolanmak istediðim bir yerdi.
Kayý gazilerinin ‘kýzýlelma’sý olan ve Söðüt ahalisinin kaderine direkt etki eden Ýznik, Hristiyan Roma’nýn temellerinin atýldýðý merkezlerden biri ayný zamanda. Hatta Bizans’ýn ilk imparatoru Konstantin’in 4. yüzyýlda ilk Ekümenik Konsili burada gerçekleþtirdiðini göz önüne alýrsak, Hristiyanlýk Ýznik’te kurumsallaþtý diyebiliriz. Bu din, Roma’nýn Pagan döneminde de Antakya, Efes’te ve Ýzmit’te olduðu gibi Ýznik’te de bir yeraltý organizasyonu þeklinde görülüyordu. Roma’nýn Bithinya (Doðu Marmara) valisi Genç Plinius’un 2. yüzyýlýn ilk çeyreðinde Ýmparatora yazýlmýþ mektuplarýnda döneme ait tespitleri mevcut.
1075’te Ýznik, Helen ve Roma hâkimiyetlerinin ardýndan Kutalmýþoðlu Süleyman Þah önderliðinde Selçuklularýn Anadolu’daki ilk baþkenti oluyor. Böylesine önemli bir kentin Malazgirt sonrasý Türklerin eline geçmesi Batý’yý dehþete düþürüyor ve Fatýmilerin elindeki Kudüs ile birlikte ele geçirilmesi için 1. Haçlý Seferi organize ediliyor. Sloganlarý ise “Reconqista”, yani yeniden doðuþ. Kent,13. yüzyýlda ise Kostantiniye’yi iþgal eden 4. Haçlý istilasýndan kaçan Bizanslýlar için sýðýnak ve toparlanmanýn merkezi görevini görüyor. Tarihin tekerrürü: Burasý 3. yüzyýlda Severus’a karþý taht mücadelesi veren Niger ile adamlarýnýn sýðýndýðý ve yok edildiði yer olmuþtu.
ROMA YOLUNUN MERKEZÝYDÝ
Yazýnýn baþýnda Sakarya’dan yola çýktým, dedim. Aslýnda Ýstanbul’dan demeliydim. Doðrusu, istikameti Sakarya üzerinden belirledim. Ýstanbul’dan Ýznik’e bu ikinci yol üzerinden gitmek pek de akla uygun düþmüyor, biliyorum. Fakat Sakarya Irmaðý kenarýndan geçen bu yol (Geyve, Pamukova ve Mekece sapaðýndan Ýznik) Osman Gazi’nin ve nökerlerinin kuruluþ döneminde at koþturduðu bölgeleri görme þansý veriyor. Ýznik, Doðu’ya sefere giden Roma ve Bizans ordusunun muhakkak uðradýðý bir merkezdi. Roma yolu buradan geçiyor, ardýndan Söðüt ve Sakarya Irmaðý boyunca Eskiþehir platosunu takip ediyordu. Yani Frigya Yolu. Bizans döneminde bu yolun kuzeye, Sakarya’ya doðru uzatýldýðý da görülüyor. Yani Osman Gazi, merkezinin Söðüt’te olmasýnýn ‘lojistik’ avantajlarýný görüyor, bunu da olabildiðince iyi deðerlendiriyordu. Söðüt, Sakarya ve Ýznik arasý hýzlý hareket edebiliyor, ordusunun ihtiyaçlarýný vakit kaybetmeden temin edebiliyordu.
Ýznik’te zenginlik göstergesi olarak eski çaðlara ait çok fazla sikke bulunduðu söylenir. Bu sikkelerde de ne Ýznik gölü ne de Marmara… Yalnýzca Sakarya Irmaðý’nýn sembolü bulunuyor. Prof. Semavi Eyice, ýrmaðýn sikkelerde sembol olarak yer almasýnýn, Karadeniz’e yönelen ticari gemilerin Ýstanbul Boðazý’ný deðil, göl ve ýrmaðý kullandýðýnýn ispatý olduðunu yazýyor. Zannediyorum, kentin ve Bithinya çevresinin tarihte ‘maneviyat’ dýþýndaki önemi de biraz anlaþýlmýþtýr.
Osmanlý’nýn kurucusu, Osman Gazi, Bursa ve Ýznik’i güçlü hisarlarý nedeniyle 30 yýla varan muhasara yoluyla aldý. Bursa ve Ýznik muhasarasýný güçlendirmek için de 1299’tan itibaren Bilecik’ten baþlayarak Güney Sakarya ve Ýzmit’e kadar Bizans tekfurluklarýný -Harmankaya’nýn mühtedi (Müslüman olmuþ) tekfuru Mikael Kosses (Köse Mihal) kýlavuzluðunda-ortadan kaldýrmaya baþladý. Fakat Sakarya’ya uzanan ilk seferi, Kütahya’da bulunan Çavdar Tatarlarýnýn (bunlar Müslüman olmuþ Moðollardýr) Söðüt’ün güneyine yaptýklarý baskýn nedeniyle yarým kaldý. Yarým kalan seferi bir yýl sonra -1305’te- Orhan Gazi tamamladý. Ýþbu Güney Sakarya üzerinden Ýznik’e gitmek, Geyve ve çevresini, Ýznik’in doðusunda bulunan Orhan Gazi’nin aldýðý Karatekin’i ve istikameti daha da uzatýrsanýz az güneydeki ilk havale kulesinin yapýldýðý Dýrazali’yi görebilmenin de tek yolu.
"Kuruluþ döneminde Ýznik kenti Bursa ile beraber Osman Gazi ve nökerleri için ‘kýzýlelma’ydý. Muhasaralarý Osman Gazi baþlatsa da iki kentin de Bizans tekfurlarýndan kayýlara geçmesi Orhan Gazi döneminde oldu."
Tarihi Ayasofya Cami’nin giriþine cam kapý, pencerelerine buzlu cam takýldý.
OSMANLIYA KARÝZMA KATTI
Ýznik yaklaþýk 30 yýl Osmanlýlarýn muhasarasý altýnda kaldý. Bizans merkezi yönetimi geliþmeleri uzaktan seyretmedi elbette. Ýlki 1302, ikincisi 1329 olmak üzere Ýmparatorlar Osmanlýlarýn üzerine iki defa kuvvet yolladý. Ama önce Osman Gazi Bafeus’ta (Yalova), sonra da Orhan Gazi Pelekanon’da (Eskihisar) Bizans kuvvetlerini daðýttý. Tarihçiler bu iki savaþýn –imparatorluk kuvvetlerine karþý kazanýldýðý için- Osmanlýlara ‘karizma’ kazandýrdýðýný ve Anadolu içlerindeki gazilerin bölgeye aktýðýný yazar. Çevre tekfurlarýn ve yollarýn kontrol altýna alýnýp merkezi yönetim tehdidi de ortadan kaldýrýldýktan sonra; geriye kent yöneticilerinin muhasaranýn etkileri nedeniyle (açlýk) pes etmesi kalýyordu. Aþýkpaþazade’ye göre durumlarý öyle kötüleþmiþti ki gölde balýk bile avlayamýyorlardý. Beklenen geliþme 1330’da yaþandý. Osman Gazi’nin ilk ‘kýzýlelma’sý Bursa’nýn ardýndan Ýznik de artýk oðlu Orhan’ýn hâkimiyetindeydi.
Ýznik’in hâlâ ayakta olan ve Helen döneminden kalan sikkelere bakýlýrsa Roma öncesinde yapýlmýþ surlarýndört kapýsý var: Yeniþehir, Ýstanbul, Lefke ve Göl Kapý. Orhan Gazi, teslim olan þehre, þimdi kýsmen okunabilen kitabesinde Ýmparatorlarýn övüldüðü Yeniþehir Kapýsý’ndan girdi. Tekfura ise Ýstanbul Kapýsý’ndan ailesiyle birlikte Kostantiniye’ye gitme þansý verildi. Ýlk iþ, Ýznik Ayasofya’sý camiye dönüþtürüldü. Ýznik Medresesi kuruldu, ki burasý aslýnda bir manastýrdý. Davud el-Kayserî þu an yeri tam olarak bilinmeyen ama Ayasofya’nýn yakýnýnda olduðu tahmin edilen bu medresede ders verdi. Osmanlý’nýn ayakta kalmýþ en eski eseri buradadýr: Hacý Özbek Camii (1333). Çandarlý Kara Halil ile baþlayan Çandarlý soyu ilk eserini burada veriyor: Yeþil Camii (1387). Bu yapý, Osmanlýlarýn hangi geleneðe yaslandýðýnýn da cevabýný taþýr: “Yeþil’in çinili minaresi Orta Asya’dan beri Türkler ile Batý’ya doðru gelen Selçuklu minare geleneðini ilk dönem Osmanlý sanatýnda sürdüren çok güzel bir örnektir” der Semavi Eyice.
Ýznik Osmanlýlarýn kontrolüne geçtikten sonra bölgeye gelen seyyah Ýbn Battuta, Ýznik’teki gözlemlerinde klasik dönemde kadýnýn yeri ile ilgili önemli ipuçlarý verir. Seyyah, Orhan Gazi’nin eþi Nilüfer Hatun’un þehir ahalisine hükümdarlýk eden erdemli bir kadýn olduðunu söylüyor.
Bizans’ýn ilk imparatoru Konstantin’in 1. Ýznik Konsili’ni düzenlediði kilisenin kalýntýlarý çok yakýn bir tarihte sular altýnda bulundu.
Ýznik’teki birçok tarihi eser ve müzenin kapýlarý ziyaretçilerine kapalý... 2 bin yýllýk Antik Roma Tiyatrosu’nun giriþinde köpek olmamasýna raðmen ‘Dikkat! köpek var’ yazýsý gözlerden kaçmýyor.
TURÝSTLERE KAPALI ÞEHÝR
Bütün beklentilerime raðmen Ýznik seyahatimin iyi geçmediðini söylemek zorundayým. Hatta bu yazýnýn temel motivasyonu budur. Ajanslara düþen “Ýznik’de turistik yerler hep kapalý” gerçeðini bire bir yaþadým. Bakýmsýzlýk insaný þaþýrtacak derecedeydi. Bir yerde içeri girilmemesi için “Dikkat köpek var” tabelasý yer alýyor. Sakinlerinin söylediðine göre kentte yer alan Antik Tiyatro’da 30 yýldýr çalýþma yapýlýyor ve nedense bitmiyor (Çok ilginç, Roma valisi de ayný durumdan þikayet ediyordu). Surlarda her bir köþede sprey yazýlarý dikkat çekiyor. Ayasofya’ya girecek olursanýz tuhaf bir cam kapýdan geçiyorsunuz. Þehrin biraz dýþýndaki Bithinya Kral lahti paramparça duruyor. Þehrin aðýrlýðýna uygun ciddiyette bir yönetim olmadýðýný derhal idrak ediyorsunuz. Sur içinde kazýlsa dünyalar çýkacak bölgelerde geliþigüzel, hiçbir çizgisi olmayan konutlar var. Haþmet Babaoðlu’nun söylediði ile noktalamak istiyorum: Ýznik’e Ýznik’i göremediðim için gitmeyi býraktým.