Jack London meğer kibirden ölmüş
ABONE OL

Shakespeare’in Titremesi Orwell’in Öksürüğü yakın dönemde YKY’den çıkan dikkat çekici bir kitap. John J. Ross’un kaleme aldığı çalışma, ünlü dehaların hastalıkları ve bunların nedenleri üzerine kurulu. Dahiliye ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı olan Ross, kitabı hazırlarken biyografilerden ve yazarların özgün eserlerinden faydalanmış. Newton’ın 50’li yaşlarda paranoya ve uykusuzluk nöbetine tutulmuş olmasının altında yatan gerçek, William Butler Yeats’ın brusella hastalığıyla mücadelesi, John Milton’ın gut kriziyle ölümü, George Orwell’ın ömrü boyunca öksürmesi, Shakespeare’in frengi olup olmadığı... Hepsi bu kitapta.

ELLERİ NEDEN TİTRİYORDU?

Shakespeare’in eserlerinde frengi konusuna bu kadar fazla değinmesinin sebebini hiç düşündünüz mü? Dr. Ross’u bu konuyu araştırmaya iten tam da bu soru olmuş. Sanatçının frengiye olan ilgisi, onun şahsen bu hastalığa yakalanmış olduğu anlamına gelmeyeceğini vurgulayan yazar, şunları aktarıyor: “Shakespeare’in sadakatsizlik konusunda yaygın bir ünü olduğu biliniyor. Ününe ayak uyduracak kadar zampara biri idiyse şayet, yüksek derecede frengi ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riskine sahipti denebilir. Hakkındaki tek tıbbi gerçek el yazısının son yıllarda çok kötüleştiğidir. Frengi tedavisi sırasında cıva buharından zehirlenmiş, bu da titreme ve karakter değişimlerine sebep olmuş olabilir”

Kitapta en ilgi çekici hastalık hikayesi şühhesiz Jack London’a ait. Solomon Adaları’nda sivrisinek ısırığıyla frambeziye yakalanan yazarın ayak taban ve bileklerinde beş büyük ülser oluşur. Yara, artık saplantılı hale gelir. Dört yıl sonra 1910’da kızının sezaryen ameliyatı sırasında ölümüyle birlikte evhamlılığı artar. 1914’te ‘Devrimi incelemek’ için gittiği Meksika’da dizanteriye yakalanır. Eklem ağrıları, muhtemelen içki düşkünlüğü ve böbrek rahatsızlıkları yüzünden yatkın olduğu gut sebebiyle daha da kötüleşir. Ama Ross’a göre onu sona götüren kibirdir. “Doktoru Jack’i kendi kafasına göre ilaç kullanmaktan vazgeçiremediği gibi, ecza dolabını ölümcül ilaçlarla doldurmasına yol açtı. Onu öldürecek olan ise morfin ve atropin kokteyli idi. Gümüş enjeksiyon iğnesiyle kendine iğne yapmayı öğrenmişti ve kendinin doktoru gibi hareket ediyordu. Müthiş bir yazar olmayı kendi kendine öğretebildiyse, tıp ne kadar zor olabilirdi ki? “ 22 Kasım 1916 sabahı, uşağı onu yerde bir şırınga ve iki boş morfin şişesiyle tepkisiz ve morarmış bir halde buldu”

ASPERGER DE VARDI BRUSELLA DA

İrlanda’NIN önemli lirik şairleri William Butler Yeats’in hastalıklı tarafını “Tuhaflığı, soğukluğu ve aksiliği efsaneydi” diye açıklıyor Ross ve ekliyor: “Bu hali Asperger sendromlu olduğunu düşündürüyor” Yazara göre ondaki bir diğer Asperger belirtisi prosopagnozi yani yüzleri tanıyamama hastalığıydı. Öyle ki bazı durumlarda kızını bile gördüğünde tanıyamamış. Bir diğer sorunu Malta Humması idi. Arsenik ve at serumuyla yavaş yavaş iyileşti ama artık ölümle burun buruna gelmiş farklı bir adamdı. Şiirleri daha akil ve hüzünlüydü.