İlkem Şahin 36 yaşında bir işadamı. Yıllar önce ABD’deki eğitim ve iş hayatının ardından Türkiye’ye dönüp enerji, inşaat, ev tekstili gibi alanlarda hizmet veren aile şirketinin başına geçmiş. Ayrıca kendi kurduğu enerji firmasıyla TÜBİTAK ile ortak proje geliştirerek doğalgaz tüketiminin daha az olmasını sağlayamayı hedefleyen Türkiye’nin ilk güneş enerjisi santralini kurma hazırlığında. Şahin, her sabah güneş doğmadan önce saat 04.00’te uyanıyor, çayını yudumlayıp işinin başına geçiyor. Ancak tüm bu yoğunluğunun yanı sıra Şahin’in bir başka özelliği var, o da ABD Başkanı Barack Obama’nın Seçim Kampanyası Türkiye Başkanı olması. ABD seçimleri süresince Türkiye’de yaşayan ABD vatandaşlarına, neden Obama’ya oy vermeleri gerektiğini anlatan İlkem Şahin, Türkiye’den büyük bir destek olduğunu söylüyor. İlkem Şahin ile ABD serüvenini ve görevini konuştuk...
-Pek çok kişi sizi Obama’nın Seçim Kampanyası Türkiye Başkanı olarak tanıyor. Amerika serüveniniz ne zaman başladı?
Liseden sonra eğitim amacıyla ABD’ye gittim. Lisans eğitimimi University of Houston’da ekonomi alanında tamamladım. Ardından University of St. Thomas’ta finans üzerine yüksek lisans yaptım. Okulun ikinci yılında çalışmaya başladım. ABD’de yaşanan tecrübe insanı iş hayatına hazırlıyor. Girişimci ruhunu, yaratıcılığını geliştiriyor. İnşaat, mobilya, emlak yatırım ve enerji konuları alanında çalıştım. Çünkü girişimcilik ruhum ailemden geliyor. Farklı alanları merak eden bir yapım var.
-Üniversite bittikten sonra ne yaptınız?
Bir dönem Ortadoğu, Pakistan ve Umman’da bulundum, inşaatlar yaptım. 30 yaşında Türkiye’ye döndüm. Ailemi, annemi çok özlemiştim. 15-16 seneden sonra ailemle aynı şehirde olmak istedim. Buraya gelince aile işlerimizin yanı sıra ‘Yeni ne yapabilirim?’ diye düşünürken enerji alanına yöneldim.
HER ŞEY TÜRKİYE’NİN MENFAATİ İÇİN
-Yurtdışında bulunduğunuz süre içinde siyasetle ilgilendiniz mi?
ABD’deyken siyasi gündemi yakından takip ediyordum. Hem Türkiye’de hem de ABD’de neler olup bittiğiyle ilgileniyordum. Üniversitede öğrenci grubu başkanlığı yaptım. Öğrenci konseyinde cumhuriyetçi ve demokrat tabanlı bir yapılanma vardı. Teksas’taydım ve Cumhuriyetçi Parti iki dönem Teksas bazlı bir başkan çıkardığı için partinin birçok aktivitesinde görev almıştım. O dönemde Türkiye-ABD ilişkilerinde cumhuriyetçi akımının çok önemi vardı. ‘Türkiye’nin menfaati için ne gerekiyorsa yapmalıyım’ diye düşündüm ve Cumhuriyetçi Parti’nin etkinliklerinde yer aldım. Bir siyasi çevrem oluştu. Gerek Türk öğrenciler arasında gerekse cumhuriyetçilerin genç organizasyonları içinde çok aktiftim.
-Obama’nın Seçim Kampanyası Türkiye Başkanı olmanız nasıl gelişti peki?
Türk-Amerikan İşadamları Derneği’nin Ankara başkanıyım. Bu yüzden Obama hükümetinde birçok delegasyonu Türkiye’de ağırladım. Obama’nın pek çok bürokratıyla tanışma fırsatı buldum. Dolayısıyla burada ciddi dostluklar kurduk ve ABD ile bağlantım hiç kopmadı. Demokratlardan birçok arkadaşım vardı. Onlardan, Obama’nın ikinci döneminde yeni bir şey yapmak istediğini öğrendim. Yurtdışındaki ABD’lilere ulaşıp vizyonunu anlatmak, seçmenlere ne yapmak istediğini göstermek için işlevsel bir gruba ihtiyacı olduğu bilgisini aldım. Bu görev için bu bölgeden de birinin atanacağını duydum. Ardından da görev, Obama kampanyasında çalışan bir bürokrat arkadaşım tarafından bana teklif edildi.
-Teklif gelince ne düşündünüz?
Seve seve kabul ettim. Dört aydır da bu görevi yürütüyorum. Seçim kampanyası başlar başlamaz organizasyonda çalışmaya başladım. Amacım olumlu bir organizasyonun içinde yer alarak ülke için faydalı birşeyler yapabilmek. Obama’nın, Türkiye’nin menfaatine bir başkan olduğuna inandığım ve seçilmesinde bir nebze de olsa benim katkım olduğu için mutluyum.
PARA ALMADIM, GÖNÜLLÜ ÇALIŞTIM
-Obama’nın Seçim Kampanyası Türkiye Başkanı tam olarak ne yapar peki?
Bu organizasyonun tek amacı yurtdışında yaşayan seçmen Amerikalılara Obama’nın vizyonunu anlatarak ona oy vermelerini sağlamak. Obama’nın Seçim Kampanyası Merkezi Chicago’da. Buradaki organizasyonumuz seçim kampanya merkeziyle koordinasyonlu olarak yürüyor. Toplantılar, yemekler, konuşmalar düzenleyerek ya da bireysel çalışmalarla bu bilgi akışını sağlamaya çalıştım. Görevim tamamen Türkiye’de yaşayan ABD vatandaşlarıyla ilgiliydi. Bu kampanyada bir oyun bile çok önemli olduğunu biliyorduk. Zaten Amerikan firmalarıyla, Türk-Amerikan İşadamları Derneği’ndeki pozisyonum dolayısıyla sürekli temas halindeyim. Onun için ulaşabildiğimiz kadar çok ABD vatandaşına ulaşıp seçim kampanyasının burada yansıtılmasını sağlamaya çalıştık.
-Kampanya için bir ekip kurdunuz mu?
Bu iş tamamıyla gönüllülüğe dayanıyor. 4-5 kişilik çekirdek ekibimiz var, herkes gönüllü çalışıyordu.
-Bu işten bir geliriniz var mı?
Benimki de tamamen gönüllüğe dayanıyor. Hiçbir gelirim olmadı. Bu kampanyada çalışan profesyoneller haricinde tamamen gönüllülük esasına dayanan bir görev. Ayrıca bağış kampanyasını da burada yapamıyoruz. Bizim görev tanımımıza göre eğer seçmen arzu ederse ABD’deki National Finance Committee’de bağış toplayan grubun internet adresini veriyoruz. Dileyen oraya ödeme yapıyor. Biz Türkiye’de para toplamıyoruz.
-Başka hangi ülkelerde seçim kampanyası yapılıyor?
Her ülkede yok. Avrupa bölgesinde var. Sanıyorum Türkiye dışında 5-6 bölgede daha var.
-Türkiye kampanyasında istediğiniz hedefe ulaştınız mı?
Hedefimizin üzerine bile çıktık. Türkiye’den Obama’ya verilen oyların oranı sadece ABD’deki seçim merkezi tarafından biliniyor. Obama’ya Türkiye’den ne kadar oy verildiğini bilmiyorum ama görüştüğüm kişilerin büyük bir bölümü Obama’yı destekledi. Seçim netleştikten sonra Obama’nın konuşması ve bize gönderilen teşekkür mesajı beni çok etkiledi. Çünkü en azından bu bölgede zafer kazanmış gibi olduk.
HAT VE TEZHİP KURSU DA AÇTI
-Hat ve tezhiple uğraşıyorsunuz. Nereden geliyor bu merak?
Yaklaşık üç yıl önce bir sabah Aziz Mahmut Hüdayi Efendi Hazretleri’nde sabah namazından sonraki bir vaazda hoca ‘Var olmak, aslında hiç olmaktır’ dedi. Çok değer verdiğim bir ağabeyim de bana hiç yazılı bir hat yazıp verdi. Bundan çok etkilendim. ‘Geleneksel Türk El Sanatları ile ilgili ne yapabilirim’ diye düşünmeye başladım. Bir tezhip hocasıyla tanıştım, birlikte Ankara’da Atölye Hiç adlı hat ve tezhip kursu kurduk. Geçtiğimiz günlerde Milli Kütüphane’de ilk sergimizin açılışını Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptı. Hat ve tezhibi bir sosyal sorumluluk projesi anlamında insanların özümsemesini istiyorum.
-Siz hat ya da tezhiple uğraşıyor musunuz peki?
Her ikisi de çok sabır ve emek istiyor. Bazen bir el hareketi kabiliyeti kazanmanız bile yıllar sürebiliyor. Ne yazık ki iş yoğunluğumdan dolayı böyle bir vaktim yok. Elimden geldiğince bu sanatlara gönül verenleri maddi ve manevi anlamda destekleyerek, eserler toplayarak bu sanatın içinde olabiliyorum.
İKİSİ DE HERKESİN DERDİNE DERMAN OLMA ÇABASINDA
-Obama dünyanın en güçlü lideri. Başbakan Erdoğan da bölgedeki güçlü liderlerden biri. Kıyasladığınızda neler söylersiniz?
Başbakan Erdoğan’ı, Obama’nın bir ağabeyi gibi görüyorum. Başbakanın öyle bir imajı var çünkü. Başkan Obama’nın da yakın çevresinden duyduğum kadarıyla Başbakan Erdoğan’a inanılmaz bir sevgisi ve saygısı var. Kendisini takdirle karşılıyor. Ayrıca Erdoğan’ın daha ağabey gibi babacan yaklaşımından da çok memnun olduğunu biliyorum. Başbakan da Obama da samimi kişilikleri olan liderler. Her ikisi de halkın takdirini almış, her kesime hitap eden yapıları var. Tüm kesimlerin derdine derman olma çabasındalar. Farklı kulvardalar ama ikisi de dünya lideri. Çok ciddi ilişkileri var. Başbakan Erdoğan’ın istediği anda telefon açıp görüşmesi, Obama’nın bu bölgede herhangi bir sıkıntı olduğunda Başbakan Erdoğan’ı araması hep önemli mevzular. Aradaki samimiyetin göstergesi. Dolayısıyla Başbakan Erdoğan ve Başkan Obama arasındaki abi-kardeş ilişkisi olduğunu görebiliyorum. Başbakanın o babacan tavrından Obama’nın haz ettiğine inanıyorum.
-Türkiye’de siyaset yapmayı düşünüyor musunuz?
Eğitim ve bilgilerimi millet adına ve kendim için doğru değerlendirmek istiyorum. Bu siyaset yoluyla da olabilir, içinde bulunduğum iş dünyası aracılığıyla da olabilir. Amaç birikimimi doğru şekillerde insanlarla paylaşabilmek.
İLK İSMİ HÜSEYİN OLDUĞU İÇİN ARADA BİR SICAKLIK VAR
-Seçim bitti, şimdi ne yapıyorsunuz?
Seçimle ilgili görevimi tamamladım ama gönüllü bir Obama destekçisi olarak onu kalben desteklemeye devam ediyorum.
-Siz neden Obama’yı seviyorsunuz?
Bizi anladığını düşünüyorum çünkü. Türk insanının bölgedeki önemini ve kapasitesini bildiğini düşünüyorum. Türkiye’nin yıldızının yükseldiği şu günlerde ABD gibi bir dost müttefikin yanımızda olmasının bizim menfaatimize...
-Türkler sizce Başkan Obama’yı neden seviyor?
Obama’nın ilk ismi Hüseyin. Dolayısıyla arada bir sıcaklık var. Daha önce Baba Bush ve ikinci Bush ile de bir araya geldim ama Obama’nın başka bir havası var. Verdiği enerji, sıcaklık çok daha farklı. Bize karşı da sempatik biri. Ama ilk isminin Hüseyin, babasının Müslüman olması bizi daha iyi anladığı varsayımını da beraberinde getiriyor. Siyahi bir başkan olması, Türk halkının da mazluma karşı sempati duyması onu daha çok sevmemizi sağlıyor. Ayrıca geçen seçimlerden sonra ilk ziyaret ettiği ülkelerden birinin Türkiye, görüştüğü ilk liderlerden birinin Başbakan Erdoğan olması da etkili. Bu bir diyaloğun göstergesi. Türkiye’ye ve Türklere sıcak bakıldığının bir işareti aynı zamanda.
-Obama ile tanışıyor musunuz?
Yaklaşık bir buçuk ay önce bir görüşmede tanıştım. Bu görev dolayısıyla bölge başkanlarıyla görüşmek istemişti kendisi. Yaklaşık iki buçuk saatlik bir organizasyondu. Bir konuşma geçti aramızda ama bunun detayına girmek istemiyorum. Obama’nın insanlara verdiği farklı bir enerji var. Ben çok etkilendim kendisinden. Türkiye’nin, bölgenin öneminin farkında olduğunu biliyorum. Türkiye’nin ne kadar önemli olduğunu, önümüzdeki günlerde çok daha önemli hale geleceğini biliyor.