‘Sevgi ve hoşgörü yaprakları’nın efendisi
ABONE OL

Antikacı çırağı olarak 10 yaşında çalışmaya başlayan Nick Merdenyan, 17 yaşına geldiğinde lületaşından pipo satan bir esnafa ortak olarak Kapalıçarşı’daki ticaret hayatını başlatmış. Lületaşı işini sürdürürken, hat ve minyatür yapmayı öğrenmiş. Sonra üç metrekarelik bir dükkanda kendi işini kurmuş. Tabii tüm bu yoğun iş hayatı içerisinde evlenip çoluk çocuğa da karışmayı ihmal etmemiş. Yapraklara çizim yapma sanatını ile buluşması da oğlunun doğumundan sonra kuzeninin evine tebrik amaçlı getirdiği difenbahya bitkisi ile başlamış. İşte Merdenyan hikayesinin devamını ise şöyle anlatıyor: Bir gün o gelen bitkinin iki adet yaprağının hafif sararıp solması dikkatimi çekti. İleriye dönük bir planım olmaksızın gayrı ihtiyari o iki yaprağı koparıp kitabımın arasına koydum. Çünkü atmaya kıyamamıştım. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra kütüphanemde bir konu ilgili araştırma yaparken o iki yaprağın harika bir şekilde kurumuş olduğunu ve hiç bozulmadığını gördüm. O yıllarda lületaşından pipo yapımı işi ile uğraşıyordum. Sanata olan ilgim ise koleksiyonerliğe yönelikti. Merdenyan sözlerine “Zaman zaman dükkanımı ziyaret eden bir hattat arkadaşım vardı. Birlikte sohbet eder ve yaptığı yeni eseleri gösterirdi. O zaman bir şey dikkatimi çekmişti kağıt dışında farklı malzemeler üzerinde de çalıştığını fark ettim. Yani deri, cam mermer gibi. Sonra o arkadaşıma bir ziyareti sırasında sakladığım o iki yapraktan bahsettim. Ve daha önce yaprak üzerine çalışıp çalışmadığını sordum. Arkadaşım da hiç denemediğini ama denemek istediğini söyleyince o iki yaprağa ilk deneme çalışmamızı yaptık. Bir yaprağa Kanuni Sultan Süleyman’ın tuğrasını diğerine ise Yunus Emre’nin sözlerinden “Sev seni seveni” yazdık. Yapılan bu iki eserin çerçevelenmek üzere çerçeveciye gidip geldiğinde Merdenyan dükkanında sıradan bir gün gibi müşterileriyle ilgilenirken kaderinin değişeceğinden habersiz yaprakları eve götürme planı yapıyormuş. O sırada dükkanında bulunan ABD’li bir çifte heyecanla yaptıkları çalışmayı gösterince çift Merdenyan’ın o yaprakları satmaya çalıştığını düşünmüş ve kaç para diye sorumuşlar.  Eserlerin ilk olduğunu ve hikayesini anlattığını söyleyen Merdenyan “Çift eserlerimi satın almak için çok ısrar etti. Ben de satın alamasınlar diye o gün ki şartlara göre yüksek olduğunu düşündüğüm 500 dolar gibi bir fiyat söyledim. Ancak çift aralarında biraz konuşup karar verdikten sonra Kanuni’nin tuğrasını satın aldılar” diyor.

Bu yapraklar tüm kültürleri kapsıyor

Bunun üzerine o gün eve dönerken Merdenyan çiçekçiden üç adet aynı bitkiden satın almış. Ancak bu sefer sararmasını beklemeden yaprakları kesip kitabının arasına koymuş. Sabırsızlıkla işlemeye uygun aşamaya gelmesini beklerken İslam eserleri ile başladığı bu yolculuğuna diğer dinlerden de öğeler taşıyan eserler yapmaya karar vermiş ve bu eserlere ‘Sevgi ve hoşgörü yaprakları’ adını vermiş. İsimlerinin neden ‘Sevgi ve hoşgörü yaprakları’ olduğunu sorduğumuz Merdenyan sorumuzu şöyle yanıtlıyor: Tüm kültürleri kapsaması ve o kültürlerin güzel mesajlarını çalışmalarımıza uyguladığımız ve tüm dünya ile paylaşmamızdan bu ismi aldı eserlerim. Bu sanatı ilk başlatan kişinin kendisi olduğunu söyleyen Merdenyan “Beni taklit etmeye çalışan çok kişi oldu. Ancak içine sevgi ve ruh katamadıklarından başarılı olamıyorlar. 1968 yılından beri Kapalıçarşı’nın bir sakini olarak rahatça söyleyebilirim ki satılan ürünler de ne de esnafta sevgi ve saygı kalmadı. Kapalıçarşı’nın çocukluğumdaki ruhuna, çeşitliliğe, sevgi ve hoşgörüsüne dönmesi çok istiyorum” diyor.

Şehrin gürültüsü işin büyüsünü bozuyor

Merdenyan, en güzel difenbahya türüne Florida’daki bir serada rastladığını söylüyor. Yaprakta da özel bir boya kullanıyor. Gündüz, şehrin gürültüsü işin büyüsünü bozuyormuş. Çarşıdan döndükten sonra biraz uyuyor. Kalkıp yemek yiyor, şehrin ışıkları bir bir söndükten, otomobillerin motorları sustuktan sonra tezgahının başına geçiyor. Ve ‘Sevgi ve hoşgörü yaprakları’ yapıyor.