Yeni nesil beyin cerrahlarý içinde yayýn sayýsý ve buluþ yapma bakýmýndan dünyanýn sayýlý isimleri arasýnda yer alan, Türkiye’nin ilk tümör bankasýný kuran, gama knife’ýn ilk kez ülkemizde kullanýlmasýný saðlayan Bahçeþehir Üniversitesi Týp Fakültesi Kurucu Dekaný Prof. Dr. Türker Kýlýç, Nobel ödüllü 30 bilim insanýn da yer aldýðý dünyanýn en saygýn kurumlarýndan Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi üyeliðine seçildi. Cerrahi alanýnda akademiye kabul edilen ikinci Türk olan Prof. Dr. Kýlýç, bilim çevrelerince Nobel’e hazýrlýk evrelerinden biri olarak görülen akademi üyeliði ve beyin cerrahisi (nöroþirurji) alanýndaki ‘bilimkurgu’ gibi projelerini anlattý.
Tüm bilim dallarýndan bin 500 üyesi olan, yedi enstitüsü bulunan ve bütçeleri 1-5 milyon euro arasýnda deðiþen 20’ye yakýn týpla ilgili projenin yürütüldüðü Kýlýç’ýn üye olduðu akademi, ayný zamanda Avrupa’daki 100 milyon euro bütçeli ‘Ýnsan Beyin Projesi’ katýlýmcýlarýndan biri. Kýlýç’a göre bu iþ o kadar önemli ki tüm dünya beynin sýrrýný çözmek için uðraþýyor. Hatta ABD Baþkaný Obama, kendi ülkesinde bu araþtýrmalara önümüzdeki 10 yýl için 1 milyar dolar fon ayýrmýþ. Kýlýç, bu çalýþmanýn bir parçasý olmaktan dolayý mutluluðunu ifade ediyor: “Beynin, zihni oluþturma mekanizmalarý üzerinde çalýþýlýyor. Anatomisini bozmadan fonksiyonunu deðiþtirmeye yönelik yeni bir nöroþirurji anlayýþý hakim. Biz, yapýsal bir müdahale yapmadan, beyinde nasýl deðiþim saðlayabileceðimizi araþtýrýyoruz. ‘Var olan beyni daha iyi hale nasýl getirebiliriz’e de yanýt olacak bu. Böylece belki de ameliyatla nöron baðlantýlarý deðiþtirilebilecek, alkolizmden þizofreniye pek çok psikiyatrik rahatsýzlýðýn cerrahi tedavisini yapacak hatta süper beyinler oluþturabileceðiz.”
HAYALÝM BEYNÝN SIRRINI BULMAK
Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi’nde ‘kiþiye özgü tümör tedavisi’ konusundaki çalýþmalarýna da devam edecek olan Prof. Dr. Kýlýç, “Bir de etten ibaret bir organ olan beyin, nasýl oluyor da yaþantýlarýmýzý oluþturan zihni meydana getiriyor, bunun sýrrýna ulaþabilmek benim de en büyük hayalim” diyor ve devam ediyor: “Hem Avrupa’da hem ABD’de astronomik bütçeler ayrýlarak yürütülen Ýnsan Beyin Projesi sayesinde beynin ‘zihin’ gibi soyut bir kavramý nasýl oluþturduðu anlaþýlacak. 100 milyar nöron var. Bunlarý destekleyen bir o kadar da destek hücreler... Nöronlarýn olasý baðlantý sayýsý 2 üzeri 100 milyar, yani kainattaki atom sayýsýndan fazla. Bilgi, connectome adýný verdiðimiz bu aðda saklanýyor. Connectome’a insan beyninin baðlantý þemasý da diyebiliriz. Bu aðdaki baðlantý seçimleri zihin dediðimiz þeyin kendisi. Et yýðýný olan bir organ, enformatik bir organizasyon biçimi olan connemctome’u, o da zihni oluþturuyor. Ýþte bizler, o zihin sayesinde hayatýmýz boyunca yaklaþýk 14 milyon düþünce üretiyoruz. Dünya bu iliþki üzerinde çalýþýyor. Bir sonraki adým, connectom cerrahisi. Yani ameliyatla bu þemaya müdahale yaparak bir anlamda zihne etki etmek. Biz burada Bahçeþehir Týp Fakültesi’nde de connectom cerrahisi üzerine çalýþýyoruz. ABD’de yürütülen Ýnsan Connectom Projesi’ne dahil edildik. Connectom cerrahisinin pratikteki karþýlýðý ise þu: Parkinson mesela, var olan bozukluk beyindeki tek bir elektriksel devrede. Bugün, cerrahi müdahaleyle bunu düzeltebiliyoruz. Ama örneðin obsesif kompulsif bozuklukta tek bir yolak deðil üç-dört yolak bozuk, alkolizmde ise onlarcasý. Bunlarýn hepsini tanýmlayýp her birine müdahale etmek mümkün. Zihni oluþturan bu þemayý çözebildiðimizde bir kiþideki yaratýcýlýðý bile cerrahiyle artýrabiliriz!”
ASIL AMACIM NOBEL’E ADAY NESÝLLER YETÝÞTÝRMEK
Nobel’i almaktan çok onu alabilecek nesiller yetiþtirmeyi hayal ettiðini anlatan Prof. Dr. Türker Kýlýç “Ben Türkiye’de önümüzdeki birkaç jenerasyonda daha bilim alanýnda Nobel alabileceðimize çok inanmýyorum. Bu öðreti ile yetiþmedi nesiller çünkü. Ama üç nesilden sonra bu olacak. Bizim týp fakültemizin yapýlanmasý içinde de üç nesil sonra bilim alanýnda Nobel ödülü kazanacak bir insan prototipi yetiþtirmek var. Biliþim ve iletiþim maalesef bilimin kýymetini azalttý. Bilgisayar karþýsýnda Google aramasý yaparak bilim yaptýðýný sananlar var. Nobel’i alabilmek için bilimi bir düþünce biçimi olarak kabul etmek ve bunu kurumsallaþtýrmak gerek. Biz bunu amaçladýk” diyor.
BEYÝN KANSERÝ ÝLACI GELÝÞTÝRMÝÞTÝ
Prof. Dr. Türker Kýlýç, beyin damar hastalýklarý ve beyin tümörleri alanlarýnda yapmýþ olduðu çalýþmalarýyla seçildiði Akademi’deki 11. Türk olarak yerini aldý. Prof. Dr. Kýlýç’ýn bilimsel araþtýrmalarý, 1999’da Avrupa Nöroþirürji Dernekleri Birliði ‘En Deðerli Araþtýrma Ödülü’, 2001’de Amerika Nöroþirurji Dernekleri Birliði ‘Nöroonkoloji Genç Araþtýrmacý Ödülü ve 2005’te yine ayný birliðin ‘En Deðerli ABD-dýþý Bilimsel Çalýþma Ödülü’ne layýk görüldü. Prof. Dr. Kýlýç, 1997-1998 yýllarý arasýnda Harvard’da görev yaparken üzerinde çalýþtýðý ve halen çalýþmaya devam ettiði bir molekülün beyin kanserlerinden biri olan astrositomlardaki etkinliðini ispatladý, hastalar üzerindeki klinik araþtýrmalardan sonra alýnan onaylarla bazý beyin kanserlerinin tedavisinde en çok kullanýlan ilaçlardan biri haline geldi. Halen yürütücülüðünü yaptýðý Moleküler Nöroþirurji Laboratuarý 20’den fazla ödül ve Ar-Ge desteði kazandý. Ýçinde 3 bine yakýn dokunun korunduðu bir tümör bankasý olan laboratuarda, beynin damarsal hastalýklarý ve nöroonkoloji alanlarýnda ulusal-uluslararasý ortak projeler yürütülüyor.
KÝÞÝYE ÖZEL TÜMÖR TEDAVÝSÝ UYGULUYOR
Prof. Dr. Türker Kýlýç kiþiye özgü tümör tedavisi üzerine de çalýþmalar yapýyor. Bunun için bir laboratuar kurduklarýný anlatan Kýlýç, þu an 20 hastalarýnýn olduðunu söylüyor: “Sadece tümörlerde deðil tüm alanlarda kiþiye özgü týp uygulamalarý revaçta. Beslenmeyi bile bu hale getirmeye çalýþan ekipler var. Tümör de bir canlý ve biz, moleküler biyoloji ile o canlýnýn dilini anlamaya çalýþýyoruz. Onkoloji alanýnda bu iþe yarýyor moleküler biyoloji. Bu dili anlayabildiðimizde ona özel bir tedavi geliþtirebiliriz. Tümörü çýkardýktan sonra hücre kültüründe üretiyoruz ve her biri altý hayvandan oluþan beþ ya da daha fazla grupta hayvana veriyoruz. Kan veya tümörden elde edilen gen bilgilerine göre de en çok hangi tür ilaç ya da ilaç kombinasyonlarýndan faydalanabileceði bir hipotez geliþtirip hayvanlarýn tedavi rejimlerine verdiði yanýtlara bakýyoruz. Hangisi daha iyi yanýt veriyorsa hastaya da deneysel yöntem olarak bu tedavi protokolünü öneriyoruz. Bu çalýþmalar iki-üç yýl önce baþladý. Biz de bir yýl önce baþladýk. 20 civarýnda hastamýzýn sonuçlarýný almak için beþ-altý yýllýk süreç lazým. Bir de ameliyat esnasýnda MR kullanýmý belli bazý tümörlerde hastanýn yaþamýný uzattýðý için nöroþirurjide önemli bir etki yarattý.”