Gerek inşa edildiği devir gerekse günümüz için çok özel, banisi kadar hikayesi de zarif Süreyya Operası’ndayız bu hafta.
Hayalidir opera binası. “Viyana’da bir opera seyrettim. Hayran kaldım. Keşke bizde de böyle oyunlar oynansa diye düşünüp bu binayı yaptırdım” der. Süreyya Operası’nın yapılmasına Kadıköy Tesisi Mekatip Cemiyeti (Okullar Derneği) vesile olur. Amaçları, devletten yardım almadan okullar kurmaktır. Yani Süreyya Operası’nın yapılmasına sebep, okulsuz çocuklardır. Derneğin toplantısını günümüz Reks Sineması’nın yerindeki Apollon Sineması’nda yapmak ister ancak yetkililer izin vermez. Buna çok üzülen Paşa da adını verdiği opera binasının inşa ettirir. 6 Mart 1927 günü hayali gerçek olan Paşa’nın hayallerinin detaylarını, Kadıköy Belediyesi yayını Süreyya Paşa’nın Anıları’nda okuyoruz: “Sinemanın girişi ve genel kurgusunu Paris’teki Champs-Elysees Tiyatrosu’ndan, salonun iç mimarisini Alman tiyatrolarından aldım”
Süreyya Operası’nın girişi ve cephesi gerçekten Paris’teki tiyatro binasının hemen hemen aynısıdır. Fransa’da, 1906 yılında müziğe ayrılmış bir tiyatro binası ihtiyacı dile getirilir. Tesadüf müdür bilmiyorum ama Champs-Elysees Tiyatrosu inşasında tanıdık isimler bulunuyor. Perret kardeşler İstanbul Büyük Tiyatrosu yani AKM’yi ve Tepebaşı Komedi Tiyatrosu’nu projelendiren isimlerdir. Perret’in Anıtkabir için de bir proje çalıştığı bilinir.
TESCİLLİ İLK ‘MODERN YAPI’
Yapının örnek alındığı Champs-Elysees Tiyatrosu iki yıl süren inşaatın sonunda 1913 yılında büyük eleştiriler eşliğinde açılır. Ancak sergilenen programlar ve çalışılan müzisyenlerle ünlenir. 1957 yılında “İlk modern yapı” olarak tescillenir.
Dönemin yayınlarında Paşa’nın uzun araştırmalarda bulunduğu, Avrupa’dan modeller getirdiği, en uygun bulduğu üç tiyatro-opera modelinin kaynaştırılmasından yepyeni bir opera modeli oluşturduğu yazılır. Elektrikle çalışacak olan sahnenin özel aydınlatma sistemi ve kalorifer sistemi ile ısınacaktır. Zamanının çok ilerisinde bir tasarıma sahiptir Süreyya binası. Eşlik eden heykel ve resimler de Paşa’nın hayalinin parçasıdır aslında. 1900 yılında Viyana’da gördüğü bir sahneyi canlandırmak ister. Sahne açıldığında karşılaştığı mehtap ve bulutlar üzerinde uçuşan melekleri unutamaz. İstanbul’daki tiyatrosunda halka göstermek ister ve mekan ve estetik bütünlüğe sahip, şiir gibi bir yapı çıkar ortaya.
İBRET ALINIZ...
197 Süreyya Takvimi’nde, Paşa’nın “Tiyatro mektebi edebdir. Musiki ruhun gıdasıdır. Ve dört köşesine de ‘Geliniz, görünüz, anlayınız, ibret alınız’ yazdırdım” sözleri dikkat çeker. Süreyya Operası’na düşürün yolunuzu. Rusya’da sanat eğitimi tamamlayarak Türkiye’ye yerleşen ressam Nikolay (Naci) Kalmukov imzalı eserlere dikkatlice bakıldığında Paşa’nın hayal ettiği meleklerin süzüldüğünü göreceksiniz. İlk Türk heykeltraşlarından İhsan Özsoy’un günümüze ulaşabilen kabartma heykelinde Paşa’nın heyecanını hissedeceksiniz. Avrupa mimarisini yansıtan görünümü ile sanat abidesi olan şehrin tek opera binası sizleri bekliyor.