Yeşilçam’da gizli gizli namaz kılardık
ABONE OL

Şimdilerde Deniz Feneri Derneği’nde çalışan ve hayatının büyük bir vaktini insanlara küçük de olsa bir iyilik yapmakla geçiren Uğurlu’yla Deniz Feneri Derneği’nde buluştuk. Türk filmlerindeki sert karakterin arkasında aslında o kadar yufka yürekli bir kişi yatıyormuş ki. Uğurlu Yeşilçam’da başına gelen birçok şeyi bizimle paylaşırken bir yandan da şu an ki sinemanın geçmişten daha kötü olduğunu savunuyor. Yeşilçam’ın kanlarını emdiğini söyleyen Uğurlu ekliyor, “Yeşilçam’dayken gizli gizli namaz kılmaya giderdik. Mimlenmeyelim, laf işitmeyelim, işimizden olmayalım diye. Sinemaya 30 sene hizmet ettim. O 30 seneme yazıklar olsun.”

Sinema ile nasıl tanıştınız?

20 yaşımdayken sinemaya bir ilgim vardı. 60-65’li yıllarda sinema çok daha kaliteliydi. Hep sinemanın içine girebilmek için bir merakım vardı. Bir asker arkadaşım da sinemada çalıştığını söyledi ve beni davet etti. Ben de yaptıkları işi görünce ‘Çok kolaymış ben de bunları yaparım’ dedim. Sette bir kavga sahnesi vardı. Beni de figüranlardan zannettiler bir anda diğerlerinin yaptığını görünce ben de yumruklara karşılık taklalar atmaya başladım ve beni çok sevdiler.

Hep Yeşilçam’da mı çalıştınız?

Bu işin yanında birkaç iş daha yapmaya başladım çünkü düzensiz bir çalışma temposu vardı. Efekt sahneleri ve dublörlüğü de aynı anda idare etmeye başladım. Sinema farklı boyutlara geçmeye başlayınca bıraktım. Her şekilde paramı kazanırım dedim ve mendil alıp satmaya başladım.

Siz şanslı olan kişilerden miydiniz?

İşler azalınca insanlar huzursuz olmaya başlıyordu.  Kaç kişiyi kaybettik sinemanın durakladığı dönemlerde. Ben de bir şekilde ekmeğimi kazanmak zorundaydım. Ancak Yeşilçam eroinden daha beterdir. Kanser hastalığına yakalanmadan oradan çıkmanız mümkün değil.

Şöhreti bırakmak zor

O kadar mı kötüydü?

65’li yıllarda çok daha güzeldi. Ama 70’li yıllara gelindiğinde olaylar değişmeye başladı. Tiyatrocular sinemaya yöneldi. Sağ-sol siyasi olayları ortaya çıktı. Tiyatrocular resmen sinemayı ele geçirdi ve sinemacılara hiç iş verilmemeye başlandı. Bizim karakter oyuncularımız o dönemlerde ölmeye başladı. O dönemlerde gizli gizli namaz kılmaya giderdik. Mimlenmeyelim, laf işitmeyelim, işimizden olmayalım diye. Sinemaya 30 sene hizmet ettim. O 30 seneme yazıklar olsun. Yeşilçam bizim kanımızı emdi. Sadece benim değil binlerce insanı hasta etti. Genç kızlarımız ünlü olma yolunda heba oldu. Buraya giren bir daha çıkamıyor. Para kazansan da kazanmasan da sinemanın şöhretine kapılıyorsun ve bırakmak zor geliyor.

Herkes size Ramazan diye hitap ediyor. Bunun özel bir anlamı var mı?

Kanal 7’yi kurduğumuz bir dönemde benden Ramazan programı istediler. O dönem solcular insanları yoksulluk üzerinden kandırıyorlardı. Ben annemi 23 yaşında kaybettim ve kardeşlerim ve babamla birlikte çok yoksul bir hayat geçirdik. O zamanlarda yaşadığım bir anım geldi aklıma program yapma isteği doğduğunda. Aç olan birilerinin karınlarını doyurmalıydık. Ve Uğur Arslan’la birlikte ‘Şehir ve Ramazan’ programına başladık. Benim Ramazan ismim de oradan geliyor. 

“Sinemanın durakladığı dönemde birçok arkadaşımı kaybettim.”

Yeşilçam eroinden daha beter. Kanser olmadan kurtulmak mümkün değil