Başbakan Erdoğan’ın Van depremi sonrası “İktidarımızı kaybetme pahasına da olsa yapacağız” diyerek hükümetin kararlılığını ortaya koyduğu ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunun hayata geçmesiyle başlayan kentsel dönüşüm süreci tüm hızıyla sürüyor. Türkiye’nin büyük dönüşüm projesiyle ilgili akıllardaki soru işaretlerini ise Alt Yapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedat Gürgen yanıtladı. Türkiye’de bulunan 20 milyon konutun yaklaşık 6,5 milyonunun dönüştürülmesinin planlandığını söyleyen Gürgen “Biz tokadı 1999 depreminde yedik. Yıktığımız binalardaki deniz kumları bizi dehşete düşürdü. Vatandaşın öleceğini bile bile dönüşüm ertelenemez” dedi. Gürgen dönüşümün zorunlu olduğunu vurgulayara şunları söyledi: Eğer yapınız riskli alanın içersinde kalıyorsa zorunlu. Çünkü eğer biz çürük yapıları dönüştüremezsek insanlar ölecek. Vatandaşın öleceğini bile bile buradaki dönüşümü yapmayalım, erteleyelim deme şansımız yok. Böyle bir dönüşüm gerçekleşebilmesi için ciddi bir ekonomik gücün olması gerekiyor. Bu ekonomik gücün Türkiye’de oluştuğu görülünce, dönüşüm kararı verildi. Ekonomik olarak güçlüyseniz ancak o zaman bu kapsamda büyük bir projenin içine girebilirsiniz. Şu an ülkemizde bu güç var. Daha önceki yıllarda Türkiye krizlerle boğuşurken, kimse böyle bir dönüşme cesaret edemezdi.” Gürgen Kentsel Dönüşüm projelerinin nasıl gerçekleşeceğini de aşama aşama şöyle anlattı:
1- Belediyelerden 4 ay içinde 19 riskli alan teklifi geldi
Kentsel Dönüşüm projelerine başladıkları günden bugüne kadar belediyelerden kendilerine 19 riskli alan için müracat geldiğini anlatan Gürgen şöyle devam etti: “Esenler’de Havaalanı Mahallesi ve Tuna Mahallesi olmak üzere 10 hektar büyüklüğünde 2 mahalle bakanlar kurulu kararıyla ilk riskli alan olarak tescil edildi. Bunun dışında Beyoğlu ilçesinden bir müracaat Bakanlar Kurulu kararını bekliyor. Gelen tekliflerin en küçüğü 3-5 hektar ve bu 500 hektara kadar çıkıyor. Hazırlanan dosyalar AFAD’a (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı)’na ardından da Bakanlar Kurulu’na gönderiliyor. Onay alan teklif Resmi Gazetede yayınlandıktan sonra riskli alan statüsüne kavuşuyor.”
2- Vatandaş kendi binasını kendisi kontrol ettirecek
Riskli bina kontrollerinin lisans verilen kuruluşlar tarafından ücretli olarak yapılacağını söyleyen Gürgen süreci şöyle anlattı: “0 ile 500 metrekare arası 2.25 kuruş, 500 ile 1000 metrekare için 1.75 kuruş, 1000 metrekareyi geçen her metrekare için1 lira bedeli var . Önce binanın tespiti yapılacak. Ardından bu tespitler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı İl Müdürlüklerine gönderilecek. Tapu binanın riskli olduğunu diğer kat maliklerine tebligat yapmaya başlayacak ve 60 gün içersinde binanın tahliyesini isteyecek. Sistem 3 aşamalı olarak işleyecek önce vatandaş talep edecek, lisanslı kuruluşlar binayı raporlandıracak ve sonuçları tapuya gönderecek. Ardından taliye işlemleri için süreç başlayacak.”
3- Yıkım için 60 gün süre verilecek
Gürgen itirazlara rağmen binanın riskil olduğu kesinleşirse yıkılacağını anlatarak şöyle devam etti: “Yıkımı ister kat malikleri yapacak isterse idareye bırakacak. Yıkım için süre 60 gün. Eğer bu süre zarfında yıkım gerçekleşmezse bakanlık devreye girecek ve binayı yıkacak. Yeniden inşa da kat maliklerinin isteği doğrultuda gerçekleşecek. Riskili alanlarda süre içinde başvuru yapılmazsa tespit Bakanlıkça ya da Belediyelerce yapılacak ya da yaptırılacaktır. Yapılan tespitlere ev sahibinin itiraz hakkı bulunuyor. “
Binada 3’te 2 çoğunlukla alınan karar sonrası karara katılmayan ev sahibinin evini, Bakanlık SPK’ya kayıtlı ekspertiz kuruluşlarına tespit ettirerek açık artırma ile anlaşma sağlayan diğer hissedarlara satışa çıkartılacak. Tebligat süreci içerisinde rapora itiraz edilmesi durumunda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinde kurulan itiraz komisyonları itirazları değerlendirecek. 4 üniversite hocası ve 3 bakanlık görevlisinden oluşan itiraz komisyonu teknik heyet itirazın gerekçelerini değerlendircek. Heyet, raporu yönetmeliğe uygun bulursa devam aykırı bulursa raporu bozacak. ”