Açlık grevi çözümü zorlaştırıyor
ABONE OL

ATALAY: ÇÖZÜM İÇİN ATILAN HER ADIM ENGELLENİYOR

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kürt sorununun çözümü için proje üretip adım attıklarında hep engellenmeye çalışıldığını belirterek, açlık grevlerinin süreci zorlaştırdığını, taleplerin çoğu üzerinde zaten çalışma yaptıklarını söyledi. Açlık grevini hükümetin çalışmalarını kesintiye uğratmak olarak değerlendiren Atalay, “BDP vekilleri sakın açlık grevi yapmasın çözüme katkı versin” dedi.   STAR’a konuşan Atalay’ın değerlendirmeleri şöyle:

-GREVİN PRATİK GEREKÇESİ YOK: Şu anda açlık grevinin haklı ve pratik bir gerekçesi yok. Taleplerin çoğu zaten bizim yaptığımız çalışmalar. Terör, Kürt sorunu, bütün bu konuları zaten çalışıyoruz. Önümüzde yürüttüğümüz ciddi bir süreç var. 2023 vizyonumuzda net bir şekilde açıkladık. Açlık grevine gerekçe gösterilen konular anadilde eğitim, onu özellikle gündeme getirmeyi iyi niyetli olarak görmüyorum. Biraz hükümetin çalışmalarını kesintiye uğratmak olarak görüyorum. Zaten yürüyen çalışmalarımız var. Onları da zorlaştıran süreçlerdir bunlar. 

-AÇLIK GREVİNE MÜDAHALE: Çok dikkatliyiz. Hem Adalet Bakanlığımız hem Sağlık Bakanlığımız onların takip ve denetimini yapıyor. Kritik eşiğe gelindiğinde müdahale edilebilir. Ama onun da uluslararası hukuku var. Zorla götürmek gibi bir şey yok... Zaten onlar tek başına ayrı odalarda değiller. Yanlarında başkaları var. Eyleme katılmayanlar var.

-BDP’Lİ VEKİLLER SAKIN YAPMASIN: BDP milletvekilleri sakın açlık grevi yapmasınlar. Açlık grevlerini şey yapıp yürüyen süreçleri tıkayacaklarına diyaloğa, siyasi çalışmalara katkı versinler. Sorunun kökten çözümüne doğru katkı versinler. Ne zaman daha ileri adımlar atılması yönünde irade çıksa hemen engel çıkarılıyor. Açlık grevleri yapılıyor... Önemli olan bunu sona erdirmek. Önceliği buna vermek lazım. Parlamentoyu bu tür eylemlerin parçası haline getirmemek lazım.

-HİÇBİR ÜLKE İZİN VERMEZ: Öcalan’ın durumuyla ilgili gelip giden şeyler var. Kendisinin tutumu var. Bazen ailesini bile kabul etmiyor. Şimdi ailesiyle görüşme başladı. Avukat görüşmelerinin istismarı nedeniyle de toplum bunu tartışır hale geldi. Talimatlar vermek falan, oradan talimatlar vererek yönetmek... Hiçbir ülke buna izin vermez. Bu hükümet hangi adımları attı bugüne kadar. Ülke rahatlıyor, bunlar tartışma olmaktan çıkıyor.

-ANADİLDE EĞİTİM: Anadilde eğitim konusuna gelince zaten bu konuda dil, eğitim öncelikliydi. Zaten devletin okullarına kadar getirildi. Resmi dilde, anadilde eğitim çok özel kritik konular. Bunlar sanki alınan mesafeleri hiç görmeyen ve ‘aman ha toplum ikna olur. Onları da zorlaştıralım da çözüme gitmesin’ gibi şeyler, karmaşık bir konu. Şimdiye kadar yapılanların heba olmaması gerekiyor. Talepleri karşılamaktan ziyade, söylemler önemli. Söylemler ve karşılıklı anlayışlar önemli. Öyle talepler olur ki, karşılayamayacağız talepler olur. O zaman ne olacak? Bunu topluma da iyi anlatmak lazım. Tarafların bu konuya bakışını gözden geçirmesi gerekir.

CHP, MHP VE BDP KATKI VERSİN

İktidarı zora sokan, köşeye sıkıştırmak isteyen her zamanki gibi muhalefet refleksleri.  Sayın Kılıçdaroğlu ‘bir kişiye bilmem ne olursa bu iktidarın sorumluluğundadır’ diyor. Zaten biz sorumluyuz. Sadece iktidarı sıkıştırmak için birkaç cümle söylemek olmaz. İyi niyetli bir şey değil. Muhalefet de olumlu katkı sağlasa açlık grevlerinin çözümü kolaylaşır. Sadece bunun için değil bu sorunun kökten çözülmesi içinde öyle...

-TONY BLAİR ÖRNEĞİNE BAKSIN: Muhalefet-iktidar ortak işbirliği ve ortak bakışı çok belirleyici olur. Bu işi çözen ülkelerin tümündeki ortak özellik muhalefet bunu iç siyaset malzemesi yapmamış. Tony Blair gitmiş demiş ki muhalefete ‘Ben burada ciddiyim risk alacağım, ileri adımlar atacağım. Toplumdan tepkiler gelebilir. Burada bana yardım edin’. Ana muhalefet de demiş ki, “biz bunu iç siyasette kullanmayacağız” ve kullanmamışlar. İrlanda çok enteresan bir örnektir. Biz o noktaya getiremiyoruz. O noktaya getirebilsek...