Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde yaptýðý açýklamada, soykýrýmcý siyasetin baþýný çeken kabinenin baþýndaki Netanyahu'nun, Amerikan Kongresi'ndeki konuþmasýný dinlediklerini belirtti.
"Maalesef belki de insanlýk tarihinin en trajik görüntülerinden bir kýsmýna rastladýk. Aslýnda hesap sorulmasý, kýnanmasý, lanetlenmesi gereken iþlere imza atan Netanyahu, Amerikan Kongresi'nde defalarca alkýþlandý" ifadesini kullanan Çelik, "ayakta alkýþlama" meselesiyle ilgili birkaç gün önce yaptýðý basýn toplantýsýnda bir öngörüde bulunarak, "Netanyahu Amerikan Kongresi'ne gittiði zaman büyük bir ihtimalle ayakta alkýþlanacak ve aslýnda her ayakta alkýþlama insanlýk deðerlerinin ayaklar altýna alýnmasý anlamýna gelecek" dediðini ve bunun aynen gerçekleþtiðini söyledi.
Çelik, bu katliamlarý savunmasý karþýsýnda Kongre üyelerinin ayakta alkýþlamasýnýn "þaþýrtýcý" olduðunu dile getirdi.
Bir yabancý ülkenin baþbakanýnýn, Amerikan Kongresi'nde, üniversitelerde protestoda bulunan Amerikan vatandaþlarýný, akademisyenleri, öðretim üyelerini aþaðýlayan ifadelerinin de ayakta alkýþlandýðýnýn altýný çizen Çelik, þöyle devam etti:
"Gerçekten bütün uluslararasý kurumlarýn, yaptýðý iþin son derece insanlýk dýþý bir iþ olduðunu, insanlýk dýþý bir siyaseti ve insanlýk dýþý eylemleri yürüten kabinenin baþýnda olduðunu ifade ettiði Netanyahu'nun bu þekilde alkýþlanýyor olmasý, insan haklarýnýn da uluslararasý hukuk düzeninin de hak ve hürriyetler düzeninin de bir kongrede, bir parlamentoda tamamen ayaklar altýna alýnmasý anlamýna geliyor."AK Parti Sözcüsü Çelik, bir gazetecinin, Netanyahu'nun, "Hamas'ýn yardýmlarý engellediði" iddiasýný hatýrlatmasý üzerine, þunlarý kaydetti:
"Konuþmasýnda en çarpýcý taraf, yani en üzücü taraf, en trajik olan taraf, yaptýðý katliamlarý fütursuzca savunmasý ve bu savunma karþýsýnda da alkýþ almasý. Konuþmanýn içeriðine baktýðýmýzda birçok yalaný da net bir þekilde ifade ettiðini görüyoruz. Bunlardan bir tanesi budur. Mesela bütün uluslararasý kurumlar Gazze'deki çocuklarýn açlýk tehlikesiyle karþý karþýya olduðunu, Gazze halkýna gitmesi gereken yardýmlarýn Ýsrail hükümeti tarafýndan Netanyahu'nun emriyle engellendiðini ifade ederken, Netanyahu çýkýyor, 'Yardýmlarý biz engellemiyoruz, bunlarý Hamas alýyor' diyor. Halbuki oradaki uluslararasý kurumlar ve herkes bunun yalan olduðunu net bir þekilde ifade ediyor. Burada yardýmlarý engelleyen de yardýmlarýn Gazze'deki kadýnlara, çocuklara ulaþmasýný engelleyen de Netanyahu hükümetidir."
Netanyahu'nun konuþmasýndaki, "7 Ekim ve 11 Eylül" benzetmesine iliþkin soru üzerine Çelik, "7 Ekim ile 11 Eylül'ü yan yana zikrederek, Amerikan halkýnýn hafýzasýndaki en trajik olaylardan bir tanesiyle kendi bölgesindeki olaylarý özleþtirerek aslýnda kendi katliamlarýný örtbas etmek istiyor." yanýtýný verdi.Netanyahu'nun orada "Biz Batý medeniyetini bu topraklarda savunuyoruz. Bizim zaferimiz sizin zaferinizdir. Biz kazanýrsak siz de kazanýrsýnýz" benzeri sözler söylediðini anlatan Çelik, "O kongreye ayak bile basmamasý, parlamenter deðerlerle tamamen çatýþan bir zihniyet yapýsýyla, bir soykýrýmcý siyasetle etiketlenmesi gereken birisi, bu þekilde benzerliklerle kendisini Batý medeniyetinin Orta Doðu bölgesindeki öncüsü gibi göstererek katliamlarý örtmeye çalýþýyor." deðerlendirmesinde bulundu.
Bu þekilde bir savununun, Batý medeniyeti için bir gurur kaynaðý deðil, tam tersine Batý medeniyetine dönük bir aþaðýlama olduðunun altýný çizen Çelik, þu görüþleri paylaþtý:
"Eðer Batý medeniyetinin deðerleri bu tip soykýrým faaliyetleriyle, bu tip katliamlarla beraber anýlacaksa bu Batý medeniyeti için büyük bir sorundur. Aslýnda kendi katliamlarýyla Netanyahu, Batý medeniyetini yan yana getirerek, Batý medeniyetine dönük de katliamcý bir saldýrýda bulunmuþ oluyor. Ama orada bulunanlar bunu idrak edecek durumda olmadýðý için bunu ayaða kalkarak alkýþlýyorlar. Diyor ki, 'Bu katliamlarý Batý medeniyeti adýna yapýyoruz. Bu katliamlarý sizlerin kazanmanýz için yapýyoruz'. Kendisinin yürüttüðü katliam siyasetini bütün bir Batý medeniyetinin sorumluluðu altýna sokmak istiyor. Aslýnda buna karþý çýkmasý gereken Batý medeniyeti konusundaki deðerleri savunmasý gerekenler buna karþý çýkmýyor da alkýþlýyorlarsa o zaman Batý medeniyetini soykýrýmcý bir siyasetle yan yana getirme gibi bir yanlýþ içerisine düþmüþ oluyorlar."
Netanyahu'nun, ABD'deki protestoculara iliþkin sert sözlerinin anýmsatýlmasý üzerine Çelik, ABD üniversitelerinde Amerikan vatandaþý akademisyenlerin, öðrencilerin bu katliamlarý protesto ettikleri için çeþitli baskýlarla karþý karþýya geldiklerini, öðretim üyelerinin istifa etmek zorunda kaldýklarýný, rektörlerin deðiþtirildiðini ifade etti.
Bunun akademik özgürlüðe büyük bir darbe olduðunu belirten Çelik, konuþmasýný þöyle sürdürdü:
"Bir baþka devletin baþbakaný Netanyahu geliyor, Amerikan Kongresi'nde Amerikan vatandaþlarýný aþaðýlayan, Amerikan vatandaþlarýna hakaret eden sözler kullanýyor. Onlar için 'kullanýþlý aptallar' diyor. Ýnsanlýk deðerlerini savunanlara, katliamlara karþý çýkanlara 'kullanýþlý aptallar' gibi bir ifade kullanýyor ve bunun karþýsýnda da Amerikan halkýnýn temsilcisi olan Kongre üyelerinin bazýlarý kalkýyor bunu ayakta alkýþlýyor. Bu, Amerikan demokrasisi açýsýndan bir kýrýlma noktasýdýr. Amerikan demokrasisi açýsýndan savunulamaz bir durumdur. Amerikan demokrasisinin deðerlerine zarar veren bir durumdur. Bir baþkasýnýn gelip, Amerikan Kongresi'nde Amerikan vatandaþlarýný bu þekilde aþaðýlayan cümleler kullanmasý, protesto edilmesi gereken bir durumken, bunun ayakta alkýþlanmasý, onu alkýþlayan Kongre üyelerinin Amerikan halkýna dönük sorumluluklarý açýsýndan da bir problem teþkil ettiðini gösteriyor. Bu katliam siyasetini 'Biz kazanýrsak Batý medeniyeti kazanýr' gibisinden bir cümleyle savunuyor olmasý aslýnda topyekun Batý medeniyetinin deðerlerini savunanlarýn karþý çýkmasý gereken bir þey."
Netanyahu'nun, "Ýran'a karþý Ýbrahim Ýttifaký'ný kuralým" ifadesine yönelik soruyu ise Çelik, "Netanyahu'nun yapmaya çalýþtýðý þeyin buradaki katliam siyasetini örtbas etmek için savaþý bölgesel hale getirmek olduðunu görüyoruz. Orada ifade ettiði, 'Orta Doðu NATO'su gibi bir yapý kuralým' dediði þey esasýnda Ýsrail saldýrganlýðýna, Netanyahu hükümetinin soykýrýmcý siyasetine yeni paydaþlar bulma arayýþý. Orta Doðu'da yaþayan herkesin güvenliðini saðlayacak bir ortak savunma ittifakýndan bahsetmiyor. Tam tersine kendi soykýrýmcý siyasetine bir güvenlik þemsiyesi oluþturma þeklinde bir giriþimde bulunmaktan bahsediyor." diye yanýtladý.
Netanyahu'nun yürüttüðü bu faaliyetin Ýsrail'in güvenliðini saðlamaya dönük olmadýðýnýn da altýný çizen Çelik, þöyle konuþtu:
"Dünkü konuþmasý, bölgedeki hemen hemen herkesi karþýsýna alarak Ýsrail'in güvenliðini daha da tehlikeye atan bir yaklaþým içerisinde olduðunu gösterdi. En baþta 'Ýsrail'in güvenliði için, Ýsrail'in savunma hakký var' diye bu eylemleri savunma yaklaþýmýna giriþmiþti. Ama þimdi savunma hakký denilen þeyin herhangi bir savunma olmadýðýný, savunma hakkýnýn herhangi bir þekilde katliamý içermemesi gerektiðini, savunma hakkýnýn asla soykýrýma cevaz vermediðini bütün dünya görmüþ oldu. Yapmaya çalýþtýðý þey kendi sýkýþmýþlýðýný, bu katliam siyasetini savunma noktasýnda bir bölgesel çatýþma haline dönüþtürmeye çalýþýyor. 'Orta Doðu NATO'su' ya da 'Ýbrahim Ýttifaký' diyerek yapmaya çalýþtýðý þey kendi katliam siyasetine acaba bir güvenlik þemsiyesi oluþturabilir miyim arayýþýdýr. Ama bunlarýn hiçbiri çalýþmaz. Deðerlere dayanmayan, deðerlerin bu þekilde ayaklar altýna alýndýðý bir dünyada hiç kimsenin yan yana duracaðý bir zemin kalmaz. Bu yan yana duracaðý zemin kalmadýðýnda da gücü ele geçiren, bir diðeriyle çatýþmanýn yolunu arar. Bugünün dünyasýnda da asimetrik tehditlerle birlikte düþünüldüðünde bu çok daha büyük sýkýntýlara yol açar."
Çelik'e, CHP Genel Baþkaný Özgür Özel'in, SGK'nin, belediyelerin prim borçlarýný tahsil için harekete geçeceðine iliþkin açýklamalar üzerine, "Bunun tek bir amacý var, belediye baþkanlarýnýn elini kolunu baðlamak, hizmeti aksatmaktýr" dediði anýmsatýldý.
Ömer Çelik, "Bu þekildeki bir açýklama aslýnda mükellefiyetten kaçma açýklamasý. Türkiye'deki bütün kurumlar, bütün anayasal kurumlar bu yasalara tabi ve bu þekilde mükellefiyetlerini yerine getirmek zorundalar. Belediyeler hizmet yapacaksa yapar. Ama þimdiye kadar görünen o ki bu hizmetlerden kaçýnma þeklinde bir tutum ortaya koydular ve þimdi de buna yeni bir bahane üretilmiþ oluyor." dedi.