AK Parti Sözcüsü Çelik: Yunan Bakanın açıklaması Kıbrıs'ı yutmak istediklerini gösterdi
ABONE OL

Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısına ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Ömer Çelik, Erzurum Kongresi'nin 105'inci yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve milli mücadele kahramanlarını rahmet ve saygıyla andı.

Hatay'ın ana vatana katılışının 85'inci yıl dönümünde Atatürk'ün, "Hatay benim şahsi meselemdir." sözlerini hatırlatan Çelik, bugün de Hatay'ın her bir Türk vatandaşının şahsi meselesi olmaya devam ettiğini söyledi.

Atatürk'ün "Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz." şiarının Erzurum Kongresi ile birlikte bütün bir mücadeleye rehberlik ettiğini dile getiren Çelik, bugün de aynı ilkelerin takipçisi olduklarını, milli sınırlar içerisinde vatanının bölünmezliği, ülkenin geleceği için siyaset kurumu olarak milletin verdiği ödevleri yapmaya devam ettiklerini belirtti.

AVRUPA VE İRAN'DAKİ SEÇİMLER

Çelik, MKYK toplantısında Dış İlişkiler Başkanlığının bütün Avrupa'daki seçimleri ve İran seçimlerini değerlendiren bir sunum yaptığını, Avrupa özelinde bakıldığında aşırı sağın yükselişi meselesini ve Avrupa'daki demokrasilerin bir bakıma balansının bozulmasını çok yakından takip ettiklerini söyledi.

Avrupa'da giderek merkez sağ ve merkez sol partilerde bir zayıflama görüldüğüne dikkati çeken Çelik, bu zayıflamanın neticesi olarak da demokratik reflekslerin ve demokratik kurumların güç kaybettiğini görmekten büyük bir endişe duyduklarını kaydetti.

Çelik, "Bu çerçevede baktığımızda demokrasinin dünyanın her tarafında güçlü olmasını savunduğumuz gibi Avrupa'da da demokrasinin güçlü olması gerektiğini, aşırı akımlardan korunması gerektiğini ifade ediyoruz." dedi.

Bu bakımdan çeşitli partilerle görüşmelerini sürdürdüklerini dile getiren Çelik, demokrasinin, demokratik değerlerin giderek kırılgan bir hale dönmesinde Avrupalı siyasetçilerin de kendilerini sorgulamaları gerektiğini belirtti. Çelik, şöyle devam etti:

"Pek çok meselede çifte standartlı davranışların, aslında kitlelerin demokrasiyle, demokratik değerlerle mesafeli hale gelmesinde çok büyük bir etkisi vardır. Bunu, Türkiye ile ilgili çifte standartta görüyorsunuz. Gazze meselesinde görüyoruz. Aşırı sağcılar, faşistlerin Müslümanlara yönelik, göçmenlere yönelik tavırları karşısındaki pasifizmde görüyoruz.

Sonuç olarak merkez sağ ve merkez sol partiler erirken maalesef aşırı sağ partilerin bu şekilde yükselmesi gibi bir sonuç çıkıyor. Bugün Fransa'daki seçimler, Almanya'daki seçimler, Belçika'daki seçimler, Avrupa'nın tamamının genelinde siyasi tablonun nasıl şekillendiğiyle ilgili MKYK'miz kapsamlı bir değerlendirme yapıyor. Tabii ki daha sonra da Adalet Bakanlığımızın sunumu var ve Meclis çalışmalarının değerlendirilmesi var. Meclis takvimiyle ilgili gündemin ele alınması söz konusu olacak."

İSRAİL'İN GAZZE'YE YÖNELİK SALDIRILARI

Gazze'nin birinci meseleleri olduğunu vurgulayan Çelik, Gazze'de İsrail'in daha önceden Filistinliler için güvenli bölge olarak ifade ettiği yerlere bile saldırısının söz konusu olduğunu söyledi.

Çelik, en son Uluslararası Adalet Divanı'nın, işgal altındaki yerleşim yerlerinin gayrimeşru olduğunu ilan etmesine rağmen İsrail'in aynı vahşeti sürdürmeye devam ettiğini vurguladı.

İsrail'in buradaki resmi söyleminin, "Hamas'a karşı, yapılan saldırılara karşı bir eylem gerçekleştirdiği" yönünde olduğunu aktaran Çelik, ancak bunun herhangi bir şekilde İsrail'in güvenliğini sağlamaya dönük değil, tam tersine bütün bir bölge güvenliğini tehlikeye atacak şekilde saldırgan, provokatif, soykırımcı bir katliam siyaseti olduğunun net bir şekilde ortaya çıktığını kaydetti.

Çelik, bunun neticesinde de iki devletli çözümün en insaflı, en hakkaniyetli çözüm olduğu noktasında herkesin mutabakat içerisinde bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Pek çok devlet, İspanya'dan diğer devletlere kadar pek çok Avrupa devleti de başta olmak üzere Filistin devletini tanımıştır. Tüm bunlar olurken Amerikan Kongresi'nin Netanyahu'yu konuşmaya davet etmesi ise maalesef tam zıttı bir yönde hareket edildiğini göstermektedir.

Burada hep beraber göreceğiz ki birçok kişi kalkacak bu kadar katliama imza atmış olan Netanyahu'yu konuşması sırasında ayakta alkışlayacak. Aslında orada yapılan her ayakta alkışlamanın insanlık değerleri üzerinde bir tepinme anlamına geldiğini, insanlık değerlerini ayaklar altına almak anlamına geldiğini bütün dünya görecek.

Bu konuşmanın gerçekleşmesi başlı başına bir ahlaki problemdir, bir siyasi problemdir, bir uluslararası değer problemidir. Ama bunun yanı sıra da ona verilen her destek, yapılan her alkış, ayağa kalkarak ortaya konulan her desteğin de insanlık değerlerini ayaklar altına almak olduğu nettir."

YUNAN BAKANIN AÇIKLAMALARI

Çelik, Kıbrıs'ın, Kıbrıs Türkü'nün, Kıbrıs Türk davasının önemli aşamalarından olan Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünün coşkuyla kutlandığını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bir kere daha Yunan Savunma Bakanlığının eş zamanlı olarak yaptığı açıklamalar, Barış Harekatı'nın arkasındaki değerlere nasıl bundan sonra da güçlü bir şekilde sahip çıkmamız gerektiğini göstermektedir. Yunan Savunma Bakanı aynı saldırganlıkla geçmişteki söylemleri tekrar etmiştir. Bütün bunlar karşısında Barış Harekatı aslında Kıbrıs Türkleri'ni koruduğu gibi oradaki Rumları da bu çetelerin elinden kurtaran bir sonuç doğurmuştur."

Gelinen noktada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi federal çözümün mümkün olmadığını bütün dünyanın gördüğünü vurgulayan Çelik, "Yunan Savunma Bakanı'nın açıklaması da federal çözüm yönünde herhangi bir iradelerinin olmadığını, bütün Kıbrıs'ı yutmak istediklerini göstermektedir. Ama bu hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır." dedi.

DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÇALIŞMALAR

Çelik, MYK'nin ve MKYK'nin her zaman gündeminde olan konusunun deprem yaraları olduğunu, 10 ili aynı anda vuran 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçtiğini hatırlattı.

Şimdiye kadar 76 binden fazla afet konutunun hak sahiplerine teslim edildiğini, yıl sonuna kadar bu rakamın 200 bini bulacağını belirten Çelik, "Bir sonraki senenin sonunda da tamamını 2025 senesi bitmeden inşallah vatandaşlara teslim etmiş olacağız. Bu sebeple deprem bölgesindeki vatandaşlarımız şunu bilsinler ki, üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin gündem ne kadar yoğun olursa olsun sürekli olarak onların konuları bizim gündemimizdedir ve takibimizdedir." diye konuştu.

Ekonomik programın işleyişini siyaset kurumu olarak yakından takip ettiklerinin altını çizen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçen günlerde bir kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye'nin notunu 2 kademe birden artırması, görünümü pozitif olarak koruması, enflasyon ve iç talepte ılımlaşma başlamasıyla gelecek aylarda ve 2025'te enflasyonist baskıların azalacağına dair tespitleri, programın doğru şekilde işlediğini göstermektedir.

Burada bizim bu programa olan siyasi desteğimiz en güçlü şekilde devam ederken şunun da bilinmesini isteriz, programın hayata geçmesiyle, programın mevzi kazanmasıyla birlikte vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeme, emeklimizin, işçimizin, asgari ücretlimizin yanında daha çok bulunma, daha çok onlarla ilgili olarak daha ileri adımlara imza atma şeklindeki yaklaşımımız Orta Vadeli Program'ın ilerlemesine bağlı olarak muhakkak surette gündemimizdeki en baş yerini korumaya devam edecektir."

Ağustos ayı içerisinde partinin kuruluş yıl dönümünü kutlayacaklarını belirten Çelik, "Türkiye'de her türlü vesayete karşı sivil siyasetin üstünlüğünü savunmak üzere, Cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlanmasını gerçekleştirmek üzere ilerici ve devrimci adımlara imza attığımız, bunca yıldan sonra halen aynı ruhu koruyarak Türkiye'yi daha ileriye taşımak şeklinde bu kuruluş yıl dönümümüzde de ahdimizi tazeleyeceğiz, vatandaşlarımızla tekrar buluşacağız ve geleceğe daha büyük bir güçle bakacağız." şeklinde konuştu.

ÖZEL'İN AÇIKLAMALARINA TEPKİ

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in söylediği ifade edilen "Kürtler kendini eşit hissetmediği sürece mücadele edeceğiz' sözlerine yönelik soruya ise Çelik şöyle cevap verdi:

"Sayın Özel'in bu cümlenin altını doldurması gerekir. Şunu söylemek isterim ki tarihi olarak geç kalmış bir açıklama çünkü Kürt vatandaşlarımıza dönük eşitsizlikle ilgili uygulamalar, birtakım eylemler, geçmiş zamanda ortaya konulmuş birtakım yanlış uygulamalar AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne kadar yaptığımız reformlarla, ortaya koyduğumuz düzenlemelerle anayasal vatandaşlık temelinde bütün yurttaşlarımızın kendi kimlikleri konusunda eşit hak ve hürriyetlere sahip olması, hak ve hürriyet düzeninin bütün vatandaşlarımıza yansıyacak şekilde düzenlenmesi için büyük adımlar attık. TRT'de bununla ilgili kanal açıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı temel eserleri bastı, yasaklarla ilgili birçok düzenlemeyi kaldırdık."

"Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi"nde silah bıraktırılması için güçlü bir iradenin de ortaya konulduğunu belirten Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanı'mız o zaman 'Silahlarını gömsünler ve Türkiye'yi terk etsinler' şeklinde bir irade ortaya koydu. Burada Türkiye yumuşak güç ve sert güç anlamında; hem terörle mücadele hem de bu tip alanların yaratılması anlamında büyük işlere imza attı." dedi.

Çelik, Kürt vatandaşlara yönelik eşit olmayan uygulamaları ortadan kaldırırken karşılarında CHP'nin olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hatta konuşmaları yapan arkadaşlarımıza, o konuşmaları yaptırmamak için, o düzenlemeleri yaparken CHP karşı çıkıyordu, onların aktörleri en sert açıklamaları yapıyordu. Hatta biz o zaman onlara, kendi parti programlarında halen internette olan metinleri hatırlatıyorduk. Dolayısıyla, Sayın Özgür Özel'in açıklaması, biraz Kılıçdaroğlu'nun 'Başörtüsü sorununu çözeceğiz' gibi tarihi olarak anakronik bir açıklama olmuş. En zor zamanlarda, yargı vesayetinin ve askeri vesayetin en ağır zamanlarında biz bu meseleleri çözmek için büyük adımlar attık."

Çelik, demokratik reform sürecinin ucu açık bir süreç olduğunu da belirterek, "Bu çerçevede konuşulacaksa Türkiye'de vatandaşlarımızın demokratik standartlardan daha yüksek düzeyde faydalanması, anayasal vatandaşlık konusunda daha yüksek düzeydeki normlarla karşılaşması anlamında, Yüce Meclis zaten bir sürü çalışma yapıyor. Ama özel olarak belli bir konuya dönük olarak bu açıklamayı yaptığınızda, kullandığınız söylem başka bir yere düşmüş oluyor. Bu da Türkiye'nin genel demokratikleşme perspektifinden kopuk, marjinal bir yaklaşım haline geliyor." diye konuştu.

SURİYE İLE GÖRÜŞMELER

Çelik, Türkiye ile Suriye arasındaki görüşme takvimine ilişkin soru üzerine dosya üzerinde çalışmaların devam ettiğini bildirdi.

İstihbarat kurumlarının belli aralıklarla bu konu üzerinde görüştüğünü belirten Çelik, şöyle devam etti:

"İstihbarat kurumlarının olgunlaştırdığı dosya, siyasi bir dosya haline gelip Dışişleri Bakanları arasında bir trafik başladıktan sonra, Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlarının oluşturacağı bir çerçeve Sayın Cumhurbaşkanı'mıza, Suriye Devlet Başkanı'na sunulur. Onunla ilgili mutabakat ortaya çıktıktan sonra takvim ortaya çıkar. Sayın Cumhurbaşkanı'mız, tabii ki bu dosyanın gerçekleşmesiyle birlikte bu daveti yapacaklarını ifade ettiler. Bu, ikili bir şekilde mi olur, bir başka ülkenin arabuluculuğunda mı olur, bu da olgunlaşması gereken bir süreç. Dosya, kendi dinamikleri içerisinde olgunlaşmaya devam ediyor."