AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Libya'daki gelişmelere ilişkin "Fransa Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanımızı, Cumhurbaşkanımızın meşru Serrac hükümetine verdiği desteği hedef alarak oradaki toplu mezarların üstünü örtemez. Türkiye'nin bu konularda vereceği hiçbir hesap yoktur." dedi.
Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
Fransa'dan, Libya politikasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkiye'ye dönük yapılan bütün saldırıların sebebini bildiklerini belirten Çelik, burada bir oyun oynanmaya çalışıldığına dikkati çekti.
Bir yandan Hafter'e destek verenlerin bir yandan da Hafter ile Serrac arasında ara bulucu olmaya çalıştığını ifade eden Çelik, şunları kaydetti:
"Hafter'e verdikleri destek, Libya halkına toplu mezarlar olarak döndü. Bunları uyardık, 'Bakın bunu yapmayın, daha önce bunları Ruanda'da, Cezayir'de yaptınız' diye. Şimdi bunu çok çarpıcı hale getiren ahlaksız bir jestte bulundular. Cezayir'e yönelik yapmış olduğu bir jesti işittik. Savaş ganimeti olarak el konulup Fransa'ya götürülen ve müzede sergilenen Cezayirli mücahitlerin kafataslarından 24 tanesini iade etmişler. Düşünebiliyor musunuz Cezayirli mücahitlerin cesetleri bir direniş sembolü olmasın diye bunların kafataslarını alıp Fransa'ya götürdüler. Tam 171 yıl boyunca mukavva kutularda, pespaye bir ortamda bunları sergilediler, üstelik müze yaptılar nasıl bir zihniyetse bu."
Fransa'nın Libya'da da insanlığa karşı suç işleyen birtakım gruplara destek verdiğini vurgulayan Çelik, "Fransa'nın Türkiye'ye söyleyeceği hiçbir söz yok. Fransa Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanımızı, Cumhurbaşkanımızın meşru Serrac hükümetine verdiği desteği hedef alarak oradaki toplu mezarların üstünü örtemez. Türkiye'nin bu konularda vereceği hiçbir hesap yoktur." dedi.
Çelik, Fransa'nın sömürge geçmişiyle hesaplaşmasında fayda olduğuna işaret ederek Cezayirli mücahitleri rahmetle andı.
- "Çocuklar nasıl kayboluyor"
Sosyal medyada, "yabancı bir alışveriş sitesi üzerinden kaçırılmış çocukların pazarlanması"nın gündem olduğunu belirten Çelik, "İşin bize yansıyan bir boyutu söz konusuysa güvenlik birimlerimiz, adliyemiz inceleyecektir. Bu gündemi ilgililere bildirdik." diye konuştu.
Çelik, Avrupa'da kayıp çocuklar meselesinin çok büyük bir yara haline geldiğine dikkati çekerek AK Parti İstanbul Milletvekili Serap Yaşar'ın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde "Avrupa'da kayıp ve mülteci göçmen çocukların durumu"nu araştıran bir raporunun olduğunu kaydetti.
Bu rapora göre, 2017-2019 arasında Almanya'da 11 binin üzerinde, Fransa'da 6 bin, İtalya'da 20 bine yakın, İspanya'da 9 bin 218 mülteci çocuğun kayıp olduğunu aktaran Çelik, "İsveç'te 2009-2019 arasında 4 bin 659 çocuk kayıp. Hollanda, İngiltere diyerek bu rakamlar gidiyor. Bu kadar güçlü istihbarata sahip olan, bu kadar güçlü devletlerin bu kayıp çocukların nerede olduğunu bulamaması hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir." diye konuştu.
"Bu çocuklar nasıl kayboluyor? Bu çocuklar kimler tarafından kaçırılıyor? Organ, fuhuş mafyası ve benzeri organizasyonlarla mücadelede elde edilen bir sonuç var mıdır?" diye soran Çelik, birçok göçmen çocuğun ölü bulunduğuna ya da hiç bulunamadığına, birtakım kayıpların ise hiç kaydedilmediğine dikkati çekti.
"Sağlam bir gerekçe yok"
Kaybolan ve ailelerinden ayrı kalan çocukların toplamının 100 bin civarında olduğunun tahmin edildiğini belirten Çelik, "Bu çocuklar hepimize, insanlığın onuruna ve şerefine emanettir. Herkesin insanlık onurunu, şerefini koruyacak şekilde bu çocukların peşine düşmesi gerekir." dedi.
Çelik, bu konuyu takip etmeye ve Avrupa'daki muhataplarına iletmeye devam edeceklerini dile getirdi.
Kovid-19'la ilgili Türkiye'ye dönük seyahat yasaklarını da yakından takip ettiklerini aktaran Çelik, şunları kaydetti:
"Bunların hiçbirinin sağlam bir gerekçesinin olmadığını söylemek isterim. Türkiye bu süreci başarıyla yönetmiştir. Türkiye'nin tedavi protokollerinin ne kadar başarılı olduğu görülmüştür. 'Muğlak devlet verileri'nden bahsediliyor, Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü ile ve diğer mekanizmalarla şeffaf bir ilişki içerisindedir. Biz, bütün misafirlerimizi kendi koyduğumuz kurallar çerçevesinde, izin verdiğimiz ülkelerden bekliyoruz. O ülkelerden Türkiye'ye dönük olarak bir seyahat yasağı konulması son derece yanlıştır. Türkiye'nin tedavi protokolleri ve Kovid-19'a karşı aldığı önlemler her bir misafirimizi korumaya yeterlidir. Gerekli tedbirler çerçevesinde bu yasakların objektif kriterlerle değerlendirilmesi gerektiğinin bir kere daha altını çiziyoruz."
"Bedeli ödenmiş bir demokrasimiz var"
Çelik, 15 Temmuz'un yıl dönümüne gelindiğini hatırlatarak bu tarihin, hiçbir zaman unutulmaması gereken bir işgal girişimine karşı milletin topyekun direnişinin sembollerinden biri olduğunu vurguladı.
Bütün bir milletin kendi demokrasisine sahip çıkmasının, toplumsal bünyesini demokrasi konusunda bu kadar kuvvetli tutmasının, herkesin o gün işgal girişimine karşı sokaklara dökülmesinin demokratik sistemlerde çok nadir görüldüğüne işaret eden Çelik, şöyle konuştu:
"Neredeyse vatandaşımız dünya demokrasi tarihini yeniden yazacak şekilde demokrasisini hak ettiğini, demokrasi için bedel ödediğini, milletin egemenliği için bu topraklarda sahiplenilmiş demokrasi kavramıyla tanımlanabilecek bir aşamaya ulaştığını bütün dünyaya göstermiştir. Çok net bir şekilde söylüyorum, bütün örneklerine sahiplenilmiş demokrasi kavramı gözüyle bakıldığında 15 Temmuz'da yaşanan durum, dünyada demokrasi tarihini yeniden yazdıracak kadar önemli bir direnişi işaret etmektedir. Bu, darbelere, demokrasimizi enfekte etmek isteyenlere, demokrasimizi vesayet yoluyla zehirlemek isteyenlere, demokrasimize karşı suikast girişimi niyetinde olanlara karşı ne kadar bağışıklık kazanmış sağlam bir bünyeye sahip olduğumuzun bir göstergesidir. Sahiplenilmiş, bedeli ödenmiş, hak edilmiş bir demokrasimiz var."
"15 Temmuz'un anlamına uygun anma olacak"
FETÖ'nün Türkiye'yi işgal etmesine, "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" iradesini ortadan kaldırıp "sapık bir dini rejim" kurmasına karşı bütün milletin topyekun direndiğini belirten Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TSK ve Emniyet içindeki demokrasiye bağlı bütün birimlerin, yargı mensuplarının milletle beraber bu direnişi gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Çelik, esas olanın, her bir vatandaşın darbeye karşı geliştirdiği şuur ve darbeye direnirken şehit olanların aziz hatırası olduğunu vurgulayarak onların hatırası önünde saygıyla eğildiklerini söyledi.
Bu sene de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında bir devlet, millet töreni olacağını, şehit aileleriyle bir araya gelineceğini aktaran Çelik, 15 Temmuz'un anlamına uygun bir şekilde anılacağını kaydetti.
"Allah, bize bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın diye bir duamız vardır. Cenabı Allah bu milletimizin, bu ülkedeki kazanımlarımızı korumak için ödediği bedelleri bir daha ödetmesin." diyen Çelik, bunun için 15 Temmuz'daki şehitlerin aziz hatıralarına, onların yürüdüğü onurlu yola sahip çıkmanın, herkesin boynunun borcu olduğunu vurguladı.