AK Parti'den 'İleri Demokrasi Yolculuğu' kitabı
ABONE OL
Kitapta, 14 Ağustos 2001'de kurulan AK Parti'nin önceliğinin, 'insan hakları, demokratikleşme ve sivilleşme' alanları olduğu ifade edilirken, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması, demokratikleşme adımlarının atılması yönünde parti programında önemli adımların atılacağına yer verildiği hatırlatılıyor.

AK Parti iktidarı öncesinde 'otoriter devlet' anlayışının hukuki metinlerden bürokratik uygulamalara kadar birçok alanda etkisini gösterdiğine yer verilen 'İleri Demokrasi Yolculuğu' kitabında, 3 Kasım 2002'de AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesinin ardından atılan ilk demokratikleşme adımının Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasının kaldırılması olduğu vurgulandı. Terör sorunu ile vatandaşların demokratik hak ve taleplerinin birbirinden ayrı değerlendirerek, 46 kez uzatılan OHAL'in 30 Kasım 2002'de kaldırıldığının altı çiziliyor.

'AK Parti iktidarında Türkiye'nin Demokratik Değişimi ve Gelişimi' başlığı altında 87 ayrı demokratikleşme adımının sıralandığı kitapta, AK Parti iktidarıyla birlikte 'faili meçhul cinayet' döneminin de sona erdiği kaydediliyor. 'Bürokratik vesayete son' başlığı altında ise Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısının değiştirildiği, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nin sivilleştirildiği, askeri mahkemelerin yetkilerinin daraltıldığı, askeri harcamalara Sayıştay denetiminin getirildiği, YÖK, RTÜK, Sinema Video ve Müzik Eserleri Denetleme Kurulu gibi çeşitli kurullara MGK Genel Sekreterliği'nce veya Genelkurmay Başkanlığı'nca üye seçilmesinin kaldırıldığı belirtiliyor. Ayrıca EMASYA Protokolü'nün de kaldırıldığına da vurgu yapılıyor.

En ağır insan hakkı ihlalleri arasında yer alan işkenceye karşı, 'sıfır tolerans' parolasıyla ağır yaptırım ve denetimler getirildiğinin hatırlatıldığı, 'İleri Demokrasi Yolculuğu' kitabında, örgütlenme özgürlüğünün Avrupa standartlarına uygun hale getirildiği, vakıf, dernek kurmanın kolaylaştırıldığı, siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırıldığı, gazetecilere, 'haber kaynaklarını koruma hakkı' getirildiği kaydediliyor.

-'Bilinmeyen dil ayıbını ortadan kaldırdık'-

Türkçe ve İngilizce olarak basılan kitabın, 'farklılıkları zenginlik olarak gören kültürel haklar' başlığı altında ise özel kurslarda farklı dil ve lehçelerin öğretilmesine imkan sağlandığı, farklı dil ve lehçelerde radyo ve televizyon yayınına imkan tanındığı, TRT'nin de bu alanda yayın yapmasının önündeki yasal engellerin kaldırıldığı hatırlatılıyor. 'Bilinmeyen dil ayıbını ortadan kaldırdık' başlığı altında da Nüfus Kanunu'nda yapılan değişiklikle herkesin çocuğuna istediği ismi verebilmesinin yasal güvence altına alındığı, 'sinema, video ve müzik eserleri üzerindeki yasakçı anlayış değiştirilerek, keyfi yasaklamaların önüne geçildiği' belirtiliyor.

28 Şubat sürecinde sık sık gündeme gelen Başbakanlık Takip Kurulu'nun faaliyetlerine son verildiği ve askeri mahkemelerin yetkilerine sınırlama getirildiği kaydedilen kitapta, 'Halkı askerlikten soğutma suçlamasıyla çok sayıda gazeteci, askeri mahkemelerde soruşturma ve kovuşturmalara maruz kalıyordu. Yapılan yasal değişiklikle Askeri Ceza Kanunu'nun sivil şahıslara uygulama alanı daraltıldı' ifadelerine yer veriliyor.

-'12 Eylül'e millet darbesi'-

Kitapta, AK Parti'nin tek başına iktidar olduğu dönemde, 2004, 2006 ve 2007 yıllarında anayasada yapılan değişikliklerle yetinmeyip 12 Eylül 2010 günü referanduma sunulan anayasa değişikliği ile anayasada köklü değişikliklerin yapıldığı kaydediliyor. '12 Eylül'e millet darbesi' başlığı altında, kadın, çocuk ve şehit yakınlarına pozitif ayrımcılık sağlandığı, 12 Eylül darbecilerini yargılamanın önündeki engellerin kaldırıldığı, milletvekili seçilme yaşının 25'e indirildiği, seyahat özgürlüklerinin genişletildiği, sendikal hakların güçlendirildiği, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun anayasada yerini aldığı, siyasi partinin kapatılması durumunda milletvekilliğinin düşmesinin engellendiği, Yüksek Askeri Şura kararlarına karşı yargı yolunun açıldığı, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısının demokratikleştirildiği, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı getirildiği, kişisel verilerin korunmasının anayasal güvence altına alındığı sıralanıyor.

-Farklı dil ve lehçeler, katsayı uygulaması-

Şeffaf bir yönetim için vatandaşlara bilgi edinme hakkı getirildiği, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kaldırıldığı bilgisine yer verilen 'İleri Demokrasi Yolculuğu' kitabında, yakalama, gözaltına alma ve ifade alma işlemlerinin insan haklarına uygun hale getirildiği, töre ve namus cinayetlerinde indirim öngören düzenlemenin kaldırıldığı, çocuk haklarının güçlendirilmesine ilişkin düzenlemeler yer alıyor.

18 yaş altındaki tüm çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmasının sağlandığı, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla anadilde görüşme imkanı getirildiği, farklı dil-lehçelerde ve dini konularda seçmeli derslere imkan sağlandığı, farklı dil ve lehçelerle ilgili olarak üniversitelerde enstitü ve bölüm kurabilme imkanı getirildiği, üniversiteye girişte farklı katsayı uygulamasına son verildiği, yerleşim yerlerine yerel isimlerin verilebilmesi için adımlar atıldığı, yayla ve meraların yeniden kullanıma açıldığı, yol kontrol ve arama noktalarının azaltıldığı, Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun kurulduğu kaydediliyor.

Yerel yönetim mevzuatının da özerkliği artıran şekilde güçlendirildiğine yer verilen 'İleri Demokrasi Yolculuğu' kitabında, yerel yönetimlerin ekonomik olarak güçlendirilmesine yönelik atılan adımlar sıralanıyor. Bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını azaltmak için uygulamaya konulan düzenlemelerin de yer aldığı kitapta, Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi'ne yer veriliyor. KÖYDES, BELDES ve SODES projeleriyle kırsal kesimin kalkınması için yapılan yatırımların sıralandığı 'İleri Demokrasi Yolculuğu' kitabında, bölge kalkınma ajanslarının üstlendiği roller anlatılıyor.

-Son 10 yılda büyük mesafeler alındı-

Başbakan Erdoğan, 'İleri Demokrasi Yolculuğu' kitabı için, 'Değişen Türkiye' başlığıyla yazdığı önsözde, '2000'li yıllar dünyada özgürlük alanlarının daraldığı ve devletlerin içe kapandığı yıllardı. Türkiye ise tam aksi bir istikamet izlemekteydi. Çünkü milletimiz demokratikleşmeyi, sivilleşmeyi, normalleşmeyi parti programının merkezine koyan AK Parti'yi iktidara getirmişti. AK Parti'yle birlikte artık demokratikleşme sürecini hızlandıran, insan hakları çıtasını yükselten ve geçmişin korkularıyla yüzleşen bir Türkiye vardı' ifadelerine yer verdi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, kitap için kaleme aldığı önsözde, atılan demokratikleşme adımlarından en önemlilerinden birinin 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' olduğunu belirterek, 'Bu sayede terör örgütünün istismar alanları daraltıldı. Kuşkusuz bu süreçte adımlar atılırken risk de alındı. Ancak uzun vadeli düşünülerek istikrar, huzur ve refah hedeflendi' vurgusu yaptı. Demokratikleşme ve insan hakları çerçevesinde atılan bu adımlara bakıldığında, son 10 yılda büyük mesafeler alındığının ve aşılamaz görülen ve çözümü hayal bile edilemeyen sorunların geride kaldığının görüleceğini kaydeden Başbakan Erdoğan, 'Bu, bir başka açıdan da milletimizin AK Parti'yi neden umudun ve değişimin partisi olarak da gördüğünü gösteriyor' değerlendirmesine yer verdi.

Erdoğan, AK Parti olarak önceliklerinin, 'toplumun her kesiminin eşit, saygın, onurlu bireyler olarak demokratik haklarını en iyi şekilde kullanabildikleri güçlü ve müreffeh bir ülkede yaşaması' olduğunun altını çizerek, 'Bu öncelik doğrultusunda adımlar atmaya ve güçlü ve lider ülke Türkiye hedefine emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Daha güçlü; daha kararlı...' ifadelerine yer verdi.