YASA UYGULANIRSA GREV SONA ERER
Mehmet Emin Aktar (Diyarbakır Barosu eski Başkanı): “Bakanlık son olarak beni 28 Ekim’de aradı. ‘Eğer bir rol almam gerekiyorsa, katkım olacaksa hazır olduğumu’ ifade ettim. Görüşmenin önü açılır, şu şu isimler gitmelidir derlerse ben gitmeye hazırım. Keşke bu tasarı bir ay önce Meclis’ten geçmiş olsaydı. O tasarı geçerse açlık grevleri sona erer. Yasa çıkar, uygulamaya girer. Sonra gelişme görülebilir.”
Atılan adım değerlendirilmeli
Tahir Elçi (Diyarbakır Barosu Başkanı): “Üzerinde iyi çalışılmamış bir tasarı ama tabii ki bir düzenleme yapılması olumludur. Bütün taleplerin hemen yüzde yüz karşılanması mümkün olmayabilir. Onların da atılan adımları değerlendirmeleri gerekir.”
BİR MALZEME DAHA KAYBETTİLER
Ümit Fırat (Yazar) : “Geç oldu belki ama olması gereken bir kanundu. Hükümetin her şeye rağmen bu yasayı Meclis’e sunması büyük bir adım. Türkiye bir problemi, durup dururken başına bela ettiği bir durumu kendi iradesiyle çözme basiretini gösterdi. Türkiye’ye bu muhalif eden insanların bir malzemesi ortadan kalkmış oldu. Grevlerin şartlarından biri de anadilde savunmaydı. Şimdi gerekçe kalmadı. Ama grevler sadece orada yazılı taleplerden oluşmuyor. Cezaevlerindekilerin başlangıçtaki iradesi ve örgütün devreye girmesiyle bu iş ölüm kalım meselesine dönüştürülmek isteniyor. Ölüm oruçları araç olmaktan çıktı, hedef haline geldi. Talepleri aştı, örgüt politikasına dönüştü. Öcalan’ın illa avukatlarıyla görüştürülmek istenmesi, Öcalan’ın talebi mi onların talebi mi belli değil. Bu örgütün kararıdır. Bu talep cezaevlerindekilerin dışında yeni bir talep.”
TARİHİ BİR ADIM SIRA GREVCİLERDE
Muhsin Kızılkaya (Yazar) : “Şu andaki durum tarihi bir adımdır. Önemlidir. Açlık grevlerinin gerekçesi olan 3 maddeden biridir. Bu tasarı Meclis’ten geçerse, bunun karşılığında açlık grevlerinde olan insanların da bir adım atması gerekir. Mesela 500 kişi grevdeyse, 200 kişinin grevi bırakması gibi bir adımla karşılık bulmalıdır. Karşılıklı bir anlaşmaya dönüşmesi gerek. Açlık grevleri gündeme gelmeden önce kendi yurttaşların ihtiyacını karşılayan bir şey olduğunu düşünüp harekete geçseydi şu anda açlık grevlerine karşı verilen bir ‘taviz’ gibi algılanmazdı. Bu düzenlemeler yurttaşın ihtiyacına binaen yapılırsa daha çok işe yarar.” Batman Baro Başkanı Ahmet Seven de, anadilde savunma konusundaki sorunun yasal değişiklik yapılmadan çözülebileceğini düşündüklerini ancak sorunun düzenlemeyle çözülmesinin de olumlu bulduklarını söyledi.
Bozdağ: Hayati tehlike olursa müdahale edilir
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, açlık grevlerinin terör örgütünün talimatıyla başladığını, bu talimatlar doğrultusunda hareket eden BDP’nin teşviki ve tahrikiyle yayıldığını dile getirerek, ‘’Burada, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bir terör örgütünün tehdidi var’’ dedi. Bozdağ, ‘’Orada her türlü tedbir alınmış durumda. Sağlıklarının kötüye gitmemesi için gerekli tedbirler alınıyor ve herhangi bir durum, hayati tehlike söz konusu olduğu zaman da tereddütsüz müdahale yapılacaktır. Hayati tehlike olduğu zaman onları hayatta tutacak müdahale yapılacaktır’’ diye konuştu.
DEMİRTAŞ: Bu adımı küçümseyemeyiz
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, arkadaşlarının 63 gündür cezaevinde açlık grevinde olduğunu belirterek şunları söyledi: “Üç tane talepleri var. Biri ‘Sayın’ Öcalan ile müzakere, Öcalan’ın sağlık, güvenlik koşularının oluşturulması. Bir diğeri anadilde eğitim, diğeri de anadilde savunmadır. Bakın dün gece yarısından sonra anadilde savunmayla ilgili yasa tasarısı meclise ulaştı. Bugün komisyona gelmesi, birkaç gün içerisinde de yasanın çıkmasını bekliyoruz. Bu önemli bir adımdır. Bunu küçümsemeyeceğiz, bunu yok saymayacağız. Ama diğer adımların da haklı meşru taleplerin de hızlı bir şekilde zaman kaybetmeksizin yerine getirilmesini beklemekte bizim hakkımızdır. Eğer bir halk yediden yetmişe milletvekili belediye başkanıyla zindandaki tutsağıyla, genci, yaşlısıyla bedenini ölüme yatırabiliyorsa bu taleplerin arkasında kenetlenebiliyorsa hükümet bunları yok sayamaz artık. Bu saatten sonra ölümleri durdurabilmenin tek bir yolu kalmıştır. O da gençlerin ellerindedir. Gençliğin direnişi 24 saat gerekirse sokak sokak meydan meydan olmalı. Gençlerin direnişi ölümleri durduracak tek koşuldur artık.”