MHP Genel Baþkaný Devlet Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantýsý'nda yaptýðý konuþmada, istikbal aydýnlýðýnýn, ancak onu hak edenlerin müdahalesiyle parlayacaðýný ifade ederek, bu kapsamda dirençli iyimserliklerini ve dirayetli inançlarýný azimle muhafazanýn dýþýnda ikinci bir tercihe her þart altýnda kapalý olduklarýný söyledi.
Bu aydýnlýðýn kesintisiz þekilde hem ýþýk hem de ýsý vermesinin milli birlik ve kardeþliðin, toplumsal uzlaþma ve dayanýþmanýn varoluþ enerjisine doðrudan doðruya baðlý olduðunu belirten Bahçeli, istikbal vizyonlarýnýn, Türk milletinin dünya üzerinde olmasýný arzuladýðý en üst mertebeyi hedef alan ve uzun vadeyi kapsayan ufuk ötesi bir menzilin arayýþý olduðunu kaydetti.
Bahçeli, asýl meselenin ufkun ötesine bakabilmek, bu suretle muhtemel fýrsat, mükafat ve müþkülatlarý zamanýnda öngörebilmek olduðunu belirtti.
Aziz Atatürk'ün, "Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnýz ufku görmesi kafi deðildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazýmdýr." ifadesini anýmsatan Bahçeli, uzaklarý yakýnlaþtýran, uzayan mesafeleri kýsaltan, risk ve tehditleri doðru okuyan, çaðlarýn üzerinde fikir kanatlarýný açýp zamaný bütün zaviyelerinden kuþatan, inanmýþ milli yüreklerin tarihe derin izler býrakmaya daima namzet olduðunu söyledi.
Bunu yapabilmek için saðlam ve saðlýklý bir tarih þuuruna ihtiyaç olduðunun tartýþmasýz olduðunu vurgulayan Bahçeli, "Ne söylüyorsak, hangi uyarýlarý yapýyorsak, bilinmesini özellikle temenni ederim ki, mutlaka tarihi kaynaklarý ve haklý gerekçeleri vardýr. Yaþanan milli tecrübelerin kýlavuzluðuyla yozlaþmayý sileriz, yokuþlarý ineriz, yönümüzü belirleriz, yükümüzü hafifletiriz, yürüyüþümüzü emniyetli þekilde temin ederiz." dedi.
Bahçeli, iktisat teorisinde anlatýldýðýna göre, marjinal büyüme gayri ekonomik hale gelmiþse öne çýkanýn zenginleþme deðil, yoksullaþma olduðunu ifade ederek, milletlerin hayatýnda istikrarlý büyümenin ve imrenilecek hedeflerin marjinal temelde izahý yapýlamayacaðýný ve buna dair hiçbir sýnýr konulamayacaðýný kaydetti.
Hatta sürekli büyüme halinin, sonlu bir gezegenin ekolojik limitlerine çarpmadan nasýl ve ne zamana kadar devam edeceðinin de uzun zamandýr sorgu altýnda olduðunu belirten Bahçeli, þöyle devam etti:
"1970'li yýllarda Roma Kulübü'nün baþýný çektiði iþbu sorgulamanýn mihrakýnda þanslý azýnlýklar, gelir ve servet yýðýlmasýyla öne çýkan geliþmiþ ülkeler deðil, tam tersine az geliþmiþ veya geliþmekte olan ülkeler yer almýþtýr. Ekonomiden siyasete, enerjiden eðitime, teknolojiden ticarete, sanattan spora, tarýmdan sanayiye, saðlýktan turizme, bilimden kültürel hayata, güvenlikten silah endüstrisine varýncaya kadar dünya hakim güç ve çevrelerin tek yanlý dayatmasýna çok tehlikeli þekilde maruz kalmýþtýr. Adaletsizliðin kökleþmesi, ahlaki iflas, manevi erime, insani felaket yer kürenin her köþesine nüfuz etmiþ ve saltanat kurmuþtur. Zora ve zorbalýða dayalý haksýz güç kullanan mütehakkim ülkelerin suçu ve suçluyu, caniyi ve cinayeti kayýran subjektif hukuk dalaveresi, güçsüzlerin haysiyeti ve insan haklarý üzerine katliam þantiyesi kurmuþtur.
Katliam makinesi, soykýrým çetesi siyonist barbarlýðýn bugüne kadar durmayýþý, insanlýk adýna ve uluslararasý hukuk namýna hiçbir tazyik, tenkit, telin ve telkine aldýrmamasý yalnýzca bir utanç anýtý gibi karþýmýzda deðil, azami ölçüde uyanýk olmamýzý gerektiren ibret verici bir saldýrganlýk ve haydutluk anarþizmidir. Ýsrail tehdidinde tüm eþikler aþýlmýþ, sözün hükmü hepten aþýnmýþtýr."
Bahçeli, Lübnan'da konuþlu bulunan Birleþmiþ Milletler Geçici Görev Gücü'nün, bölge güvenliðine destek amacýyla faaliyetini sürdürdüðünü anýmsatarak, þunlarý söyledi:
"Ýsrail öyle bir aþamaya gelmiþtir ki, bir yanda Birleþmiþ Milletler Genel Sekreteri'ni istenmeyen adam ilan ederken, diðer yanda Birleþmiþ Milletler Geçici Görev Gücü'ne periyodik saldýrýlar düzenlemektedir. Bu durum bir cinnet halidir. Otokontrolünü kaybeden sözde bir devlet þiddetin bütün düðmelerine gözü kapalý halde basmaktadýr. Sözde devlet diyorum, çünkü Ýsrail uluslararasý hukukun evrensel ilkelerine göre devlet olma vasfýndan hýzla kopmuþ, bir cinayet aygýtýna, bir ölüm mangasýna, bir terör örgütüne dönüþmüþtür. Batý Þeria ve Gazze'den sonra Lübnan'ýn iþgal ve yýkým planý sistematik olarak devam etmektedir. Ýsrail'in hiçbir yaptýrým ve cezai takibata uðramamasý, alçaklýðýnýn, korkunç azgýnlýðýnýn, hak ve hukuk tanýmayýþýnýn baþlýca motivasyonu ve moral deposudur.
Birleþmiþ Milletler aciz, atýl, dilim varmýyor söylemeye ama korkaktýr. Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi kahredici sessizliðe ve tepkisizliðe gömülü vaziyettedir. Uluslararasý toplum derhal harekete geçmelidir. Ýslam ülkeleri üç maymunu oynamaktan vazgeçerek ahlaki tavrýný ve tarafýný erdemli ve eylemsel adýmlarla berrak þekilde göstermek durumundadýr."
Ýsrail Maliye Bakaný'nýn, vadedilmiþ topraklar ve büyük Ýsrail hayalini anlatýrken hedef ülkeleri tek tek sýraladýðýný, Suriye, Irak, Ürdün, Mýsýr ve Suudi Arabistan'ý direkt rencide ettiðini vurgulayan Bahçeli, "Anlaþýlan bu nobran itiraf bile henüz müessir bir uyanýþý tetikleyememiþtir. Elbette böyle gidemez, akan kana hiçbir surette seyirci kalýnamaz, insanlýk vicdanýnýn heder ve helak olmasýna daha fazla iradesiz durulamaz. Tekrar ifade ediyorum, Birleþmiþ Milletler derhal kuvvet kullanmalý, suçlular tarih ve adalet önünde cezalandýrýlmalýdýr. Ýsrail'in savaþý bölgeye yayma hamleleri, Lübnan'dan sonra Suriye'yi iþgal hevesleri, üstüne basa basa ifade ediyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti ve mazlum milletler aleyhine çok ciddi bir güvenlik tehdididir. Bu gidiþle sýnýrlarýmýza dayanmasý kuvvetle muhtemel olan siyonist saldýrganlýðýn ve arkasýndaki küresel emperyalizmin asýl gayesi bellidir, herhangi bir ihmal ve kayýtsýzlýk aðýr bedellere kapý aralayacaktýr." deðerlendirmesinde bulundu.
- "UCUZ NORMALLEÞME TEKLÝF VE TEMENNÝLERÝ BÝZE KALIRSA MAKSATLIDIR"
CHP yönetiminin geliþmeler karþýsýndaki "ilkesiz, ilgisiz, ikircikli ve iltihaplý siyasetinin" endiþe verici boyutlarda olduðuna iþaret eden Bahçeli, konuþmasýný þöyle sürdürdü:
"Mahalle yanarken CHP'nin ýsrarla havanda su dövmesi, kaçak güreþmesi, polemik ve dedikodu çarkýný süratle çevirmesi ayýplý bir siyasetin ucuz numaralarýndan baþka bir þey deðildir. Normalleþme çýðýrtkanlarýna samimi bir hatýrlatma yapmanýn vakti sanýyorum gelmiþtir. Hiç kimse unutmasýn ki, hakiki normalleþme 1999 yýlýnda kurulan 57'inci Cumhuriyet Hükümetiyle vücut bulmuþtur. Milliyetçi Hareket Partisi'yle Demokratik Sol Parti'nin koalisyon hükümetinde buluþmasý, o güne kadar devam edegelen ideolojik katýlýklarý ve siyasi karþýtlýklarý yumuþatmakla kalmadý, milli birlik ve dayanýþma hissiyatýný perçinledi. Yýllarca kuzey-güney kutbu gibi ayrý düþtüðümüz siyasi bir gelenekle deyim yerindeyse Türkiye ve Türk milleti ortak paydasýnda el ele vererek hizmet etmedik mi? Karþýlýklý saygý ve anlayýþ çerçevesinde normalleþmeyi kuvveden fiile geçirmedik mi? Ucuz normalleþme teklif ve temennileri bize kalýrsa maksatlýdýr, nihayet bu mevzu 25 yýl önce samimi tokalaþma ve kucaklaþmayla zaten halledilmiþ ve yeni normal tezahür etmiþtir. Normalleþme takýntýsý içinde olanlara diyorum ki, geçin bunlarý geçin, zahmet edip siyasi tarihimizin sayfalarýna bakýn, orada aradýðýnýzý mutlaka bulacaksýnýz."
Geçen hafta Ýsrail saldýrýlarý ve Orta Doðu'daki geliþmeler kapsamýnda Meclis Genel Kurulunda kapalý oturum yapýldýðýný hatýrlatan Bahçeli, "Kapalý oturumdan hemen sonra Özgür Bey'in açýklamalarý ucuz olmasýnýn yanýnda ileri derecede sorumsuzluk ve savrukluktur." diye konuþtu.
Bahçeli, muhalefetin Türkiye'ye yabancýlaþmasýnýn, milli birlik ve beraberliðe en çok ihtiyaç duyulan dönemde hezeyan nöbetine girmesinin siyaset ve demokrasi hayatý içim vahim bir sancý olduðunu belirterek, þöyle konuþtu:
"Daha kötüsü ise Özgür Bey'in yanýndan hiç ayýrmadýðý, ikili görüþmeleri kimlerin namýna kayýt altýna aldýðý meçhul ve muamma olan bir eski büyükelçinin milli gerçeklerle çatýþan sözleridir. Hükümetin Ýsrail ve ABD karþýsýnda ortaya koyduðu tavrý, Atatürk'ün 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' ilkesine ihanet sayan, Türkiye'nin güvenlik kaygýsýný saçma bulan malum süzülmüþ monþerin Ýsrail'in diplomatik misyon temsilcisi gibi konuþmasý þayet mankurtluk deðilse, biliniz ki müptezelliðin daniskasýdýr. Ýsrail ve sýrtýný dayadýðý ülkeler terörizmin ana sponsorudur. Bunu yok saymak demek köleliðe razý olmak, küfre diz çökmek, zillete yaka iliklemek demektir. CHP'nin durduðu yer Türk milletinin durduðu yer deðildir. CHP'nin baktýðý yer Türkiye'nin milli hedefleriyle bir ve ayný deðildir. En temel milli meselelerde uzlaþmaya yanaþmamak, düþman emellerinin vatanýmýza ulaþmasýna aleni çanak tutmaktýr. Gerçi huylu huyundan vazgeçmez, ancak biz yine de CHP'den umudu kesmeyeceðiz, Türk milletinin ve Türkiye'nin yanýnda zoraki olsa bile makul bir pozisyon alacaðý günleri sabýrla bekleyeceðiz."
-"TÜRK MÜ YAMAN SÝYONÝST EÞKIYALIK MI YAMAN TÜM DÜNYA ÞAHÝT OLSUN"
Vakit kaybetmeksizin Ýsrail terör devletine karþý ortak bir direniþ hattý kurulmasý, Birleþmiþ Milletlerin operasyonel askeri gücünü sahaya yansýtmasý gerektiðini vurgulayan Bahçeli, "Bunu bölge ve dünya barýþý için acilen yapmalýdýr. Eðer yapamýyorlarsa, geldiðimiz bu aþamada teklifim þudur: Muhatap ülkeler yeter ki gölge etmesinler, yeter ki çekilsinler önümüzden, yeter ki kapatsýnlar gözlerini, ezcümle görsünler kahramanlýðý, görsünler Orta Doðu'nun nasýl huzura kavuþtuðunu, Türk mü yaman siyonist eþkýyalýk mý yaman tüm dünya þahit olsun." dedi.
Hizbullah'ýn Ýsrail'in Hayfa kentinin güneyindeki askeri üssünü ÝHA'larla vurmasýnýn çatýþma sürecinin kýzýþacaðýnýn açýk iþareti olduðuna dikkati çeken Bahçeli, "Sadece Orta Doðu deðil, dünyanýn geneli býçak sýrtýnda, diken üstünde, belirsizliðin kapsama alanýndadýr. Nitekim çok dikkatli olmamýz gerekmektedir." þeklinde konuþtu.
Lübnan'da bulunan vatandaþlarýn baþarýyla ve zamanýnda tahliyesinin bugünkü sýkýntýlý atmosferde milleti teselli eden bir geliþme olduðunu ifade eden Bahçeli, "Kuzeyimizde cereyan eden Rusya ile Ukrayna savaþý, güneyimizin baþtan ayaða tutuþmasý, batýmýzda Yunanistan'ýn yaygýn tahrikleri, doðumuzda silahlý bölücü terörün iðrenç emelleri ehl-i vatanýn ayaða kalkmasý için gerek ve yeter þartlarýn saðlandýðýna en bariz delildir." dedi.
MHP'nin hem içeride hem de dýþarýda barýþ havasýnýn, barýþ kuþaðýnýn egemen olmasýný iliklerine kadar arzuladýðýný kaydeden Bahçeli, "Çatýþmanýn sonu yoktur. Savaþýn galibi yoktur. Ýsrail'in Orta Doðu'da tarihi bir hüsran ve hezimete mahkum olmasý kaçýnýlmazdýr. 1967 sýnýrlarý temelinde, baðýmsýz, coðrafi bütünlüðüne haiz, baþkenti Doðu Kudüs olan Filistin devleti mutlaka tanýnmalýdýr. Ýsrail ile Filistin arasýnda iki devletli çözümün dýþýnda da bir üçüncü yol bulunmamaktadýr." ifadelerini kullandý.
- "ÖNCE ÜLKEM VE MÝLLETÝM, SONRA PARTÝM VE BEN"
Bahçeli, siyasetin, etrafý kordonla çevrilmiþ bir ring alaný, siyasetçilerin de üzerlerine bahis oynanan boksörler olmadýðýný belirterek, Türkiye'nin bugünkü hassas ve nazik döneminde herkesin sorumluluk ruhuyla, uzlaþmaya yatkýn davranýþ kalýbýyla ve üslup saygýnlýðýyla hareket etmesinin yegane dilekleri olduðunun altýný çizdi.
Ýster bireysel, isterse de toplumsal düzeyde olsun, huzurlu, mutlu, dengeli, düzeyli ve barýþçýl bir hayatýn muhakkak surette ahlaki bir boyutu olduðunu ve olmasý gerektiðini belirten Bahçeli, bu ahlaki boyutun eþgüdüm halinde ve eþzamanlý muhafazasýnýn sorun çözme kültürünü destekleyeceðini, "biz" duygusuna güç vereceðini söyledi.
Her þeyin Türkiye için olduðunun altýný çizen Bahçeli, "Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben" anlayýþýnýn siyasetlerinin ana omurgasý olduðunu kaydetti.
Bahçeli, 29 Ekim'den itibaren Erzurum'dan baþlayacak "Bir ve Beraber Hilale Doðru Türkiye Toplantýlarý"nýn ilhamýnýn birleþtirici ve bütünleþtirici siyasetlerinin müessir atýlýmý olduðunu ifade etti.
-"DEVLET MÝLLETTÝR, MÝLLET DE DEVLETTÝR"
Omurgasýz vücudun cesetten ibaret olduðunu belirten Bahçeli, "Biz ceset olmaya deðil, aziz milletimiz, cennet vatanýmýz ve geleceðin Türk evlatlarý için dipdiri olmanýn amaç ve azmindeyiz." dedi.
Tarihin sararmýþ ve solmuþ yapraklarýndan araya araya bulup çýkardýklarý nice acý veya parlak hatýranýn ivmesiyle istikbalin yol haritasýný çizmenin, istiklali ve milli varlýðý canlarý pahasýna korumanýn derdinde ve peþinde olduklarýný ifade eden Bahçeli, konuþmasýný þöyle sürdürdü:
"Tarih, geçmiþ olaylarýn pul koleksiyonu yapar gibi toplanmasýyla sýnýrlý gösterilemez, takdim ve teþhir edilemez. Yayý ne kadar geriye çekersek oku o denli uzaða atmamýza benzer þekilde, ne kadar geriye bakarsak, o kadar uzaðý görmemiz kaçýnýlmaz bir hayat ve tarih gerçeðidir. Osmanlý Ýmparatorluðu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiþ köprüsü TBMM'dir. Hazýrlýk ve mayalanma dönemi ise kongreler marifetiyle, yani demokratik yollarla icra edilmiþtir. Silah, siyaset ve stratejiye tutunmuþtur. Aþaðýdan yukarýya doðru yükselen bir seçim, temsil ve vekalet aðý üzerine kurulu bulunan ve katýlýmýn esas alýndýðý kongre hareketleri Osmanlý Ýmparatorluðu'nun içine düþmüþ olduðu derin bunalýmýn ancak demokrasi ile çözülebileceðini göstermiþtir.
Kýsaca temas etmek isterim ki, Türkiye Cumhuriyeti bir demokrasi zaferi, mücadele bereketi, muazzam bir halk hareketidir. Millet, devleþmiþ, devletleþmiþ, müstevli akýnlarýný devirmiþtir. Anlatmak ve açýklamak istediðim özetle þudur: Türk devlet felsefesine hangi açýdan bakarsak bakalým, devlet millettir, millet de devlettir. Devlet, ülkesi ve milletiyle bir ve bütündür. Ýkisini birbirinden ayýrmak, ayrý deðerlendirmek, zaman zaman da çatýþtýrmak fahiþ bir yanlýþ olmanýn yaný sýra, devlet umurunu ve onurunu hazmedemeyen nevzuhur demokrat yobazlarýnýn handikap ve hüsranýdýr."
Bahçeli, "coðrafyamýz tartýþýlýrsa milletimiz, milletimiz tartýþýlýrsa devletimiz, devletimiz tartýþýlarsa bayraðýmýz, bayraðýmýz tartýþýlýrsa varlýðýmýz ortadan kalkacaktýr." ifadesini anýmsatarak, "Devleti milletten ayýrmak, milleti devletten ayrýþtýrmak su katýlmamýþ bölücülüktür ve çok tehlikelidir. Vilayet-i Þarkiya Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin Erzurum Þubesi'nin bir belgesinde 9 Mart 1919 tarihli Beyannamesi'nde geçen Türk milleti ifadesi iþin özünde anlamasýný ve almasýný bilenler için hayranlýk uyandýran mesajlarla doludur." dedi.
Bahçeli, Türk milletinin vatan sevgisiyle dolu göðsünün, düþmanlarýn lanetlenmeye layýk ihtiraslarý karþýsýnda daima çelikten bir duvar gibi yükseleceðini söyledi.
"Yeri gelir elimi uzatýr müþterek ve milli deðerlerde toplanma çaðrýsý yaparým; yeri gelir vatan için, millet için, bayrak için, ezan için, devlet için baþýmý uzatýr, þehadet þerbetinden tadýmlýk deðil kana kana doyumluk içerim." diyen Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin ali menfaatleri uðruna her vasatta temel ve ortak deðerler etrafýnda el ele tutuþmaya, elini uzatmaya hazýr olduðunu belirtti.
Bu elin yanlýþa yorumlanmasýný, açýlan kollarýnýn, gülümseyen yüzünün ihanetin saklanacaðý kisve olarak tevilini asla affetmeyeceðini kaydeden Bahçeli, "Vakur yumuþaklýðýmýzý, saðduyulu yaklaþýmýmýzý, uyuklayan dimað, tavize teþne, teslimiyete tekmil olarak formüle eden güruhun aklýna þaþar, alýnlarýný da santim santim karýþlarým." diye konuþtu.
Terörün, demokrasinin celladý, özgürlüðün katili, insan haklarýnýn infazcýsý, insanlýðýn can düþmaný olduðunu vurgulayan Bahçeli, hem siyaset hem terörün ayný kalýba giremeyeceðini, ayný bedene sýðamayacaðýný, ayný aðýza sýðýnamayacaðýný ifade etti. Bahçeli, þunlarý kaydetti:
"Ya siyaset ya terör, ya siyaset ya silah; arasý, ortasý, þurasý, burasý yoktur. Bölücü terörün kökü kazýnmalý, Türk ve Türkiye Yüzyýlý'nda bin yýllýk kardeþlik pekiþmeli. Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle müzakeresi, görüþmesi, anlaþma yollarý aramasý, yeni süreçlerin imal çabasý, sadece ve sadece terör örgütünün deðirmenine su taþýmak demektir. Hepsinden daha mühimi de þudur: Kürt kökenli kardeþlerimin, bölücü terör örgütüyle hiçbir ortaklýðý, benzerliði, yakýnlýðý, irtibatý ve iliþkisi yoktur.
Bu hususta DEM Parti'nin aklýný baþýna almasý, uzattýðým eli sabote etmek amacýyla tahrik ortamýný kamçýlamaktan uzak durmasý herkesin hayrýnadýr. Kaldý ki, Kürt kökenli kardeþlerim oyunu görmüþtür. Karanlýk emel sahiplerini sezmiþ ve fark etmiþtir. 13 Ekim Pazar günü, Diyarbakýr Yeniþehir Ýstasyon Meydaný'nda düzenlenmek istenen kanunsuz ve korsan mitinge katýlýmýn çok az olmasý, buna raðmen marjinal bir grubun terör örgütü propagandasý yaparak ülke ortamýný germe teþebbüsleri hamdolsun ters tepmiþtir. Buradan Diyarbakýrlý kardeþlerimi; soðukkanlý ve provokasyonlara gelmeyen cesur tutumlarýndan dolayý kutluyor, alayýný hasret ve muhabbetle baðrýma basýyorum."
- "KANA DEÐÝL KARDEÞLÝÐE SUSADIKLARINI GÖSTERSÝNLER"
DEM Parti'nin "iradesini Ýmralý'ya rehin býrakmasý"nýn siyasetin doðasýyla ve ahlakýyla baðdaþmayan, hür ve baðýmsýz siyasetçi yapýsýyla uyuþmayan ilkellik olduðunu ifade eden Bahçeli, "Türkiye'ye getirilirken, 'her türlü hizmete hazýrým' diyen teröristbaþý, buyursun terörün bittiðini, örgütünün tasfiye edileceðini tek taraflý ilan etsin ama devletin terörle masaya oturmasýný hiç kimse, hiçbir þart altýnda beklemesin, aklýndan dahi geçirmesin. Hodri meydan, kana deðil kardeþliðe susadýklarýný göstersinler." dedi.
Günlerdir CHP'nin ve "sözde yorumcu ve akademisyenlerin" suyu bulandýrmak için her kýlýða girdiðini söyleyen Bahçeli, CHP'ye seslendi. Bahçeli, "CHP yönetimi, siyasete, akademik hayata ve medyaya tutunmuþ vagonlarý cevap versin, dört parçalý büyük Kürdistan'ýn kurulmasýndan yana mýsýnýz, deðil misiniz? Açýklayýn da görelim. Söyleyin de öðrenelim. Netleþin, yüzleþin, cesaretiniz varsa ifade ve itiraf edin." ifadesini kullandý.
Terör örgütünün taleplerine boyun eðmenin, yeni saldýrýlarýn ve hain emellerin teþvik edilmesinden ve özendirilmesinden baþka hiçbir þeye yaramayacaðýný dile getiren Bahçeli, devletin terör örgütüyle pazarlýða tutuþmayacaðýný, müzakere etmeyeceðini, sonuna kadar, kýran kýrana mücadele edeceðini söyledi.
- "UZATTIÐIM EL HESAPSIZ BÝR ELDÝR"
Bölücü terör örgütü PKK'nýn önünde üç seçenek olduðunu belirten Bahçeli, bu üç seçeneðin yýllardan beri savunduklarý görüþler olduðunu söyledi. Bahçeli, terör çýkmazýna saplanarak Türkiye'ye ihanet eden her kademedeki PKK'lýlar için yegane çýkýþ yolunun, terör eylemlerine koþulsuz olarak derhal son vermek, silahlarýyla daðdan inip Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olmak, Türk adaletinin vereceði hükme razý olarak cezalarýný çekmek olduðunu kaydetti.
Devlet Bahçeli, 8 Kasým 2011 tarihinde Ýzmir'de yaptýðý bir konuþmadaki "Bunun dýþýndaki her yöntem, devletin teröre teslim olmasý ve teröristlerin önünde diz çökmesi anlamýna gelecektir ve çok açýk söylüyorum ki; makamý ve mevkii ne olursa olsun bunu yapmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir." sözlerini anýmsattý. Bahçeli, bu konuda yaptýklarý deðerlendirmelerin deðiþmediðini, ilkeli çizgilerinin ortada olduðunu vurguladý.
Siyasetin konuþma sahasý, demokratik rekabet vahasý olduðunu belirten Bahçeli, teröristlerle konuþulacak, konuþularak çözülecek hiçbir þeyin olmadýðýný söyledi. Bahçeli, þöyle konuþtu:
"Uzattýðým eli baðlamýndan koparýp baþka mecralara çekenlerin nereye varmak istedikleri malum ve mahuttur. Uzattýðým el hesapsýz bir eldir. Uzattýðým el samimi ve iyi niyetli bir eldir. Uzattýðým el 'Türkiye'de birleþelim, Türk milletinde kenetlenelim' tebliðidir. Günlerdir uzattýðým elden farklý sonuçlar çýkarýp uyduruk yorumlar yapanlar elbette yanýlgýnýn ve yanlýþýn pençesine düþmüþlerdir. Aklýnda sadece Türkiye olan bir dava insaný ve Genel Baþkan olarak, elimi vatan, millet ve devlet için uzattýðýmý, dýþarýda sert rüzgarlar eserken, içimizde barýþsever ve hoþgörülü bir havanýn kati surette hakim olmasýný gönülden istediðimi herkesin bilmesinde yarar olacaktýr. Biz elimizi yeni bir süreç için deðil, kardeþlik ve kaderdaþlýk için uzatýrýz. Kaldý ki, ayný noktadayým, ayný düþüncedeyim."
Türkiye'de iç cephenin çökmeyeceðini, bunun güvencesinin Türk milletinin tarihi kucaklaþmasý ve birbirine baðlýlýðý olduðunun altýný çizen Bahçeli, her partinin Türkiye'yi önceliðine almasýnýn, yabancý baþkentlerin gözüne ve kumandasý altýna girmek için ortam yoklamasýndan geri dönmesinin herkesin çýkarýna olduðunu söyledi.
Bahçeli, "Hakkari de bizim, Edirne de bizimdir. Ýzmir de bizim, Þýrnak da bizimdir. Trabzon da bizim, Mardin de bizimdir. Biz köklere, kökenlere bakmayýz. Biz inançlara, mezheplere ayýrmayýz. Bölmeyiz, parçalamayýz, daðýtmayýz. Bayraða saygý var mý, ona bakarýz. Millete hürmet var mý, ona bakarýz. Vatana sadakat var mý, ona bakarýz. Buradan her zaman olduðu gibi çaðrýmý tekrarlýyorum, gün birleþme günüdür. Gün dayanýþma günüdür. MHP ve Cumhur Ýttifaký olarak bizim gönlümüzde herkese yer vardýr." diye konuþtu.
-"1982 ANAYASASI RAF ÖMRÜNÜ DOLDURMUÞTUR"
Yeni yüzyýlý yeni bir anayasayla taçlandýrmanýn hedefleri olduðunu ifade eden Bahçeli, anayasalarýn sadece bir devletin hukuki statüsü olmayýp, ayný zamanda devlet içinde siyasi iktidarý ve toplum içinde de devlet iktidarýný sýnýrlandýran belgeler olduðunu kaydetti.
1982 Anayasasý'nýn raf ömrünü doldurduðunu belirten Bahçeli, geniþ katýlýmlý, kapsayýcý, sivil ve demokratik nitelikli, insan hak ve özgürlüklerine dayanan, devlet ve millet uyumunu yeni yönetim sisteminin muhtevasýnda hukuken daha da tahkim eden bir anayasayla milli varlýðý istikbale taþýma kararlýðýnda olduklarýný kaydetti.
Yeni anayasa sürecinin siyasi hýrslarýn, dogmatik bakýþlarýn, ideolojik takýntýlarýn, etnik ve mezhebi dürtülerin, Cumhuriyet'in kuruluþ esaslarýyla hesaplaþmanýn veçhesi ve vesilesi görülemeyeceðini, telaffuz dahi edilemeyeceðini dile getiren Bahçeli, þöyle devam etti:
"Daha doðmadan yeni anayasa hazýrlýðýný ve heyecanýný sakatlamanýn sakýncalarý saymakla da bitirilemez. Bilhassa Anayasa'nýn ilk dört maddesi her türlü tartýþmanýn ve arayýþýn dýþýndadýr. Çünkü ilk dört madde Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluþ kilidi, kurucu kimliði, varlýk ve birlik simgesidir. Anayasa'da imtiyazlý bir zümre halihazýrda bile yoktur. Ýlk dört maddede açýlacak bir gediðin duracaðý yer de yoktur. 'Devletin ülkesi ve milleti olmaz' diyenlere sesleniyorum, bu iddianýn teknik, akademik, fikri, siyasi ve hukuki hiçbir baðlayýcýlýðý ve ikna edici yönü bulunmamaktadýr. Devletin ülkesi vardýr, o da Türk vatanýdýr. Devletin milleti vardýr, o da Türk milletidir. Devlet, pozitif hukukun yürürlükte olduðu normlar sistemidir. Bu sistem ülke, insan topluluðu ve egemenlik üzerine bina edilmiþtir."
Devletin ülkesel birliktelik olduðunu söyleyen Bahçeli, var olan bir devlet eðer topraðýný, yani ülkesini kaybederse, devlet vasfýný kaybedeceðini vurguladý. Devletin, ülkesini kazanma yollarýnýn da belli olduðunu onlarýnda keþif, fetih, iþgal, ilhak ve devir olduðunu söyleyen Bahçeli, þunlarý kaydetti:
"Anayasa'nýn ilk dört maddesini sulandýrmak, demokratik bir angajmanýn neticesi olmayýp gizli saklý emellerin tezahürüdür. Buna izin veremeyiz, buna seyirci kalamayýz, mevkii ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah etmeyiz. Anayasanýn ilk dört maddesiyle meselesi olanlarýn Türkiye Cumhuriyeti ile meselesi vardýr ve bizim de onlarla görülecek hesabýmýz olacaktýr."
Bahçeli, daha sonra Anayasa'nýn ilk dört maddesini kürsüden okudu.