Basın Konseyi’nden istifa ederek canımı kurtardım
ABONE OL

BASIN Konseyi Başkanı Orhan Birgit’in ambulanslarla Suriyeli muhaliflere silah taşındığı iddiasına delil olarak gösterdiği fotomontajlı fotoğraf skandalının artçı dalgaları medyayı sarsmaya devam ediyor. Fotomontaj skandalından ötürü özür dilenmediği için Konsey Yüksek Kurul üyeliğinden istifa eden Necef Uğurlu, yaşadıklarını “İstifa, linç ortamında canımı kurtarmak anlamına gelir. Boynumda ip izleri dolaşmaktayım. Bu cuntacı zihniyet Başbakanları ipe çeken zihniyetin ta kendisidir ve mücadele edilmelidir” diyerek anlattı.

Karaalioğlu gibi düşünmek suç...

STAR Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’nın fotomontaj skandalına kendi basın etik kurallarını açıklayan Basın Konseyi’nde sessiz kalınmasını eleştiren köşe yazısının değerlendirildiği toplantıda istifa eden Uğurlu, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Basında, internet medyasında ‘yüzsüzlükle’ suçlanan ve bu durumdan rahatsızlık duyan Basın Konseyi üyelerinden biri olarak elbette konunun üzerine gittim. Son toplantıda Başkan Birgit’in sorularıma yanıt olarak gülerek ‘Karaalioğlu yüzsüz dedi diye yüzsüz olmam ki’ sözlerini hayretle karşıladım...

Kazan kovdu, Birgit destekledi

Elbette Karaalioğlu veya yüzsüzlükle suçlayan her kimse yüzsüzler dedi diye yüzsüz olunmaz, ancak  fotomontajlı bir fotoğrafı gösterip belki de onlarca doğruyu bir yalanla yok eden davranışı düzeltmenin yolu özür dilemektir, bunu yapmazsanız temsil ettiğiniz kurumun üyelerini yüzsüzlükle suçlayanlar haklıdırlar. Sayın Birgit, ısrarım karşında üzülerek söyleyeyim bana ‘Siz de mi yoksa Karaalioğlu gibi düşünenlerdensiniz’ yollu adeta  Karaalioğlu gibi düşünmek Basın Konseyi nezdinde suçmuş gibi ithamda bulundu.

Bu konuşmaların ardından Turgut Kazan bu montajlı fotoğraf olayını bir tarafa bırakarak  daha önce defalarca anlattığı olayları tekrar anlatmaya başlayınca kendisini yormamasını bunları daha önce defalarca anlattığını hatırlatınca malum şiddet ve celallenmesiyle bana adeta görevimin sanki onların düşüncelerini kabul edene kadar dinlemek olduğunu ihtar edercesine, ‘Dinlemezsen çıkar gidersin’ diyerek açıkça beni kovdu.

Yeni veliaht tayininde yokum

Birgit’in bu noktada seçilmiş bir üyeyi Kazan’ın veya bir başka üyenin kovma gibi bir hakkı olmadığını hatırlatması gerekirdi yapmadı. Bu yaşadıklarım antidemokratik ortamda bir linçtir. İstifa linç ortamında canımı kurtarmak anlamına gelir. Bu cuntacı zihniyet Başbakanları ipe çeken zihniyetin ta kendisidir ve mücadele edilmelidir. Boynumda ip izleri dolaşmaktayım, Basın Konseyi’nden canımı kurtardım. Beni kapı dışarı ettiği anlarda Turgut Kazan’a desteğini ‘Turgut Kazan’ın bende ağırlığı vardır’ sözleriyle pekiştiren Sayın Birgit ve Kazan’a, demokrasimizin bu iki ağır siklet oyuncusu karşısında minderi bırakmak zorundayım, Kasım’a kadar  yeni veliaht tayini süresinde bulunamayacağım. Kırıldım, incindim, rencide oldum. Derslerimi aldım.”