Batı, İslam’a karşı iki yüzlü davranıyor
ABONE OL

Koptaş gazetesinde yazdığı köşesinde sözkonusu yazıdaki ifadelerin Müslümanları rencide edecek ifadeler olduğunu belirtti. Koptaş, “Nişanyan’ın yazısındaki sözlerin ‘ifade özgürlüğü çerçevesinde ele alınsa bile söz konusu cümlelerin sorumsuz ve fikirsel tartışmanın önünü kapatan bir yönü olduğu gerçeğini değiştirmiyor, aksine daha da daraltıyor” diye yazdı.

 Meseleyi salt ifade özgürlüğü olarak ele almanın sorunun toplumsal boyutlarını gözden kaçırmaya yol açtığını yazan Koptaş, gazetesinin iki hafta önce Hz. Muhammed’e hakaret eden film için ‘İfade özgürlüğü bahane İslam düşmanlığı şahane’ başlığını da meselenin bir arada yaşam boyutuna dikkat çekmek için attıklarını ifade etti.

Dünya sınavla karşı karşıya

Koptaş yazısında dünyanın bir arada yaşama sınavıyla karşı karşıya olduğu uyarısını yaparak, şunları dile getirdi? “Hal böyleyken, ifade özgürlüğünü de, mutlak ve dokunulmaz bir olgu olarak tabulaştırmak yerine, birlikte yaşama perspektifiyle yeniden ele almakta yarar var. Batı dünyası, bunu geçmişte Yahudi düşmanlığı bağlamında yaptı. Bugün ise, İslamofobi, tıpkı geçmişteki Anti-Semitizm gibi, gün geliyor Breivik’le, gün geliyor ABD’de Müslümanların kutsal kitabını yakan papazla, çirkin yüzünü gösteriyor. Bazı Müslümanların bu tip olaylara gösterdiği tepkideki şiddet kabul edilemez de olsa, meseleye mekanik bir ifade özgürlüğü perspektifinden bakmak, ve Müslümanların kutsallarına hakaret etmeyi bu sınırlar içinde değerlendirmek, yaşanacak ağır toplumsal olaylara bile bile seyirci kalmak anlamına geliyor. Bunun akılcı ve vicdani bir yaklaşım olmadığı aşikâr değil mi? Çok kaba bir benzetmeyle vurgulamak gerekirse, Batı dünyası, Prenses Kate’in paparazziler tarafından çekilen fotoğraflarının yayımını yasaklarken gösterdiği türden bir hassasiyeti, Müslümanların hakaret olarak algıladığı eylemler için de uygulamak zorunda. Zira bu açıdan bakıldığında, ortada Müslümanlara karşı bir çifte standart var ve bu çifte standardın hepimize maliyeti oldukça ağır.