Malatya İnönü Üniversitesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek'e fahri doktora unvanı verdi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e fahri doktora belgesini Turgut Özal Kongre Merkezi'ndeki gerçekleştirilen İnönü Üniversitesi'nin 2012-2013 akademik yılı açılış töreninde Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik takdim etti. Rektör Çelik tarafından cübbesi giydirilen TBMM Başkanı Çiçek, yaptığı konuşmada, Malatya'nın İsmet İnönü ve Turgut Özal gibi iki siyasi değeri ülkeye kazandırdığı için önemli bir yere sahip olduğunu belirtti.
Cemil Çiçek, dünya ile birlikte Türkiye'nin hızlı bir değişim süreci yaşadığını, değişim sürecinin doğru okunması gerektiğini, bunun da üniversiteler aracılığıyla sağlanacağını ifade etti. Bilimin ışığında verilerin sağlıklı analiziyle ülkenin en önemli kaynağı olan genç nüfusunu yerinde kullanabileceğine işaret eden Çiçek, günümüzde güncel sorunlara kestirme çözümler üretmek için sürekli kanun çıkartıldığını vurguladı. Çiçek, şöyle devam etti: "Elbetteki sorunların çözümünde kanunların önemli etkileri vardır. Ama kalıcı çözüm bunun dışındadır. Biz eğitimin yeterince verilemeyişinden ya da kalite sorunları sebebiyle bunların ortaya çıkardığı boşlukları kanun çıkararak çözmeye kalkışıyoruz. Gelişmiş Batı ülkelerinde bizimkisi kadar kanun çıkaran bir ülke yok. Meclis kanun fabrikasına dönüyor, gece yarılarına kadar çalışıyoruz. Cumartesi, Pazar çalışıyoruz. Toplumdaki genel kanaat Meclis Türkiye'de en çok çalışan kurumların başında geliyor. Bu bir yanlış algılamadır, bunda bizim de, siyasilerin de katkısı oluyor. Gece gündüz demeden kanun çıkarıyoruz. Yaptığımız kanunlara rağmen, bazı sorunların olduğu gibi kaldığı, hatta bazılarının daha da karmaşık hale geldiğini görüyoruz. Müeyyidelerle yönetilen bir toplum olmak sorunları büyük ölçüde ıskalamaktır."
TERÖRÜN SOSYOLOJİK BOYUTUYLA İLGİLİ SADECE 48 ARAŞTIRMA YAPILDI
Cemil Çiçek, Türkiye'nin 30 yılı aşkın süredir terör sorununu çözme uğraşı içinde olduğunu, problemin yine ülkenin iç dinamiklerinin ortak hareketiyle çözüme kavuşacağını vurguladı. Bu konuda uluslar arası kuruluşlardan yeterli düzeyde destek görmediklerine işaret eden Çiçek, en fazla destek verdiklerini belirten devletlerin bile yapması gerekenleri yapmadıklarını söyledi.
Çiçek, sözlerine şöyle devam etti: 'Türkiye 30-40 yıldır bir terör belası ile uğraşıyor. Türkiye'nin önündeki en büyük engeldir, ayağımızdaki en büyük prangadır. Bunun nelere mal olduğu ayrı bir konferans konusudur. Türkiye bu sorunu çözmek mecburiyetindedir. Bu bizim sorunumuz. Bu sorunu biz çözeceğiz. Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz. Ama bu sorunu çözerken el yordamıyla çözemeyiz. Bu tam da bilimsel araştırmaları gerektiren bir alandır. Terör, Türkiye'de neden 30-40 senedir yaşama imkanı buluyor? Tamam dış güçler, dış destek, dış bağlantılar... Bunların hepsi doğrudur. Bunda hiç tereddüt yok, ama bunun Türkiye bağlamındaki zeminini de iyi araştırmamız gerekiyor. Kalıcı politikalar üretmek gerekecekse özellikle sosyal alanda toplumu iyi tanımak, zaaf noktalarımızı iyi belirlemek, bir problem varsa bunun sosyal dayanaklarını bilimsel verilere göre ortaya koymamız gerekir.'
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, böylesine karmaşık, olumsuz anlamda tesir katsayısı çok yüksek bir belayla ilgili olarak üniversitelerde sadece 48 araştırma bulunduğunu kaydetti. Çiçek, bunların önemli bir kısmının Polis Akademileri ve Genelkurmay Başkanlığı'nın hazırlatığı raporlardan oluştuğunu söyledi. Bu araştırmaların bir çoğunun da güvenlik politikaları açısından değerlendirmeler olduğunu dile getiren Çiçek, 'Psikolojik boyutu varsa bunun bir araştırma konusu olması gerekmiyor mu? Sosyolojik boyutu varsa saha araştırması, sosyolojik araştırma yapmak gerekmiyor mu? Onun için diyoruz ki, artık 168 üniversitemiz olduğuna göre, her şehirde üniversitemiz olduğuna göre, sosyal araştırmalara daha fazla önem vermemiz ve bunun da politikaya dönüşmesinde öncülüğü üniversitelerimizin yapması lazım. O zaman Türkiye'de siyaset daha kaliteli bir zemin üzerinden sürdürülür. Daha bilimsel verilere dayalı bir zeminde sürdürülebilir.' ifadelerini kullandı.
ÖĞRENCİLERE SAKIN KAVGA ETMEYİN UYARISI
TBMM Başkanı Çiçek, 1980 öncesi yaşanan ideolojik kavgalarda 5 bine yakın kişinin hayatını kaybettiğini, bu acı tecrübeden herkesin ders çıkarması gerektiğini vurguladı. 1966 yılında üniversiteye girdiğinde arkadaşlarıyla Türkiye'nin meselesiyle ilgili sorunları karşılıklı anlayış içinde tartıştıklarını anlatan Çiçek, ancak bir süre sonra Türkiye'de bir hareketlilik başladığını, yumruk, sopa ve silah menzilinden konuşulmaya başlandığını dile getirdi.
Çiçek, sağ-sol kavgasıyla ilgili şunları söyledi: "İster sağ deyin, ister sol deyin, hiçbirimiz Türkiye'nin bulunduğu noktayı Türkiye'ye yakıştıramıyorduk. Türkiye'nin ülkeler sıralamasında daha ilerilerde olması gerektiğini söylüyorduk. Ama sonra araya girenler oldu. Bunlar yakın tarihimizin arka planıdır, yavaş yavaş da bunlar aydınlanıyor. Üniversite kantinlerinde, yurtlarda bunları güzel güzel tartışan gençler, birbirlerini bir süre sonra suçlamaya başladılar. 'Birilerimiz Amerika'nın uşağı, birilerimiz Rusya'nın uşağı.' Ortada bizim millet diye bir şey kalmıyor. Öyle bir suçlama dönemi başladı. Bir süre sonra başlangıçta kitapla, defterle, çantayla gittiğimiz üniversitelere, sonra 30-40 santimetre uzunluğunda sopalarla gitmeye başladık. Nereden gelirdi, nasıl gelirdi, bunları kim verirdi elimize, neden Malatya'nın, Yozgat'ın köyünden gitmiş, ailesinin tek umudu olan bu insanlar ne oldu da sopalar almaya başladı? Bu da yetmedi, bunların neden olduğunu düşünecek kadar bize zaman da bırakmadılar, çünkü her gün yeni bir olay... Meydanların bir kısmında sağ yumruklar, bir kısmında sol yumruklar. Sonra ne oldu? Bu sopalar da yetmedi, bu defa tabanca menzilinden tartışmalar başladı. 5 binden fazla insan öldü. Gencecik, bu milletin ümidi olan insanlar. Geriye baktığınızda ne kazandık? Bu ülkeyle ilgili kim kumpas kuruyorsa, bilesiniz ki en fazla üzerinde oyun oynanan kurumların başında üniversitelerimiz geliyor.'
Öğrencilere kavga etmemeleri tavsiyesinde bulunan Çiçek, 'Üniversite yıllarım sağ yumruğumu sıkmakla geçti. İtiraf ediyorum ki, ben siyasetin yumruk sıkmak değil el sıkmak olduğunu Malatyalı devlet adamı, rahmetli Turgut Özal'dan öğrendim. Ülke meseleleriyle ilgilenin ama sakın kavga etmeyin. Kavga hiçbir şeyi çözmüyor. Belki en kolay şeydir kavga etmek, ama hiçbir şeyi çözmüyor. Ayrıca ön yargılı olmamalıyız. Bu toplumda bir uzlaşma kültürünün geliştirilmesi gerekir. Uzlaşılamayan şeyleri de kanunla çözemeyiz. Ama şunu da bilesiniz ki uzlaşmak kişiliksizlik değildir. Bu ülkede 75 milyon insan var. Herkesin farklı bir fikri var. Uzlaşma kültürünün oluşmasında üniversitelerin önemli rolü vardır. Çünkü bizim dönemimizde hocalarımız da taraf tutmasaydı biz o kadar kavga etmezdik." sözlerini kaydetti.