Cumhurbaþkaný Erdoðan, "81 ilden 560 gençle En Uzun Ýftar Sofrasý" programýna, Vahdettin Köþkü'nden videokonferans aracýlýðýyla baðlandý.
Konuþmasýnda, gençlerle bir araya gelmekten duyduðu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaþkaný Erdoðan, þöyle devam etti:
"Her fýrsatta gençlerle bir araya gelmeye, onlarla sohbet etmeye, onlarý dinlemeye büyük önem veriyorum. Çünkü biz gücümüzü, heyecanýmýzý gençlikten alýyoruz. Milletimizin geçmiþten bugüne verdiði mücadelede gençlerimiz hep önde oldu, öncü oldu. Yarýnýn büyük ve güçlü Türkiye'sinin önderleri ve mirasçýlarý da yine gençler olacaktýr. Sizlere müreffeh ve güçlü bir ülke býrakmak için var gücümüzle çalýþýyoruz. Ýnanýyorum ki sizler de devraldýðýnýz bayraðý çok daha ilerilere taþýyacaksýnýz. Yaþamýn her alanýnda yapacaðýnýz tercihlerin, alacaðýnýz kararlarýn kiþisel hayatýnýzla birlikte ülkemizin geleceðini de inþa edeceðini unutmayýn. Sizlere güveniyoruz. Sizlere inanýyoruz. Sizlerle gurur duyuyoruz."
Tüm dünyayý etkisi altýna alan koronavirüs salgýnýnýn ülkedeki gençlerin eðitim ve sosyal yaþamýna yansýmalarý olduðunu hatýrlatan Erdoðan, sözlerini þöyle sürdürdü:
"Bugüne kadar oluþturduðumuz güçlü eðitim-öðretim ve biliþim altyapýsýyla eðitimlerinizi uzaktan ama kesintisiz sürdürmenizi saðladýk. Sosyal yaþamla ilgili olarak ise bir süre daha hepimizin fedakarlýk yapmasý gerekiyor. Tedbirlere sýký sýkýya riayet ederek, bu salgýný en kýsa zamanda atlatýp normal hayatýmýza döneceðimiz günlerin yakýn olduðuna inanýyorum. Bu vesileyle her birinize Rabb'imden baþarýlý ve saðlýklý bir gelecek temenni ediyorum."
Cumhurbaþkaný Erdoðan, gençlerin aileleri ve arkadaþlarýna selamlarýný ileterek, "Þimdiden Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramýnýzý tebrik ediyorum." dedi.
Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan, daha sonra baðlantýlarla gençlerin sorularýný yanýtladý.
Rize'den baðlanan 20 yaþýndaki Eda Nur Balcý, Amasya Üniversitesi Çocuk Geliþimi Bölümü 1. sýnýf öðrencisi olduðunu belirterek, "Baba ocaðýnýz Rize'den kucak dolusu sevgiler ve selamlar iletiyorum. Ayný zamanda ailemin de selamlarý var. Heyecanla bugünü bekledik. Unutmayacaðýmýz bir aný yaþýyoruz." diyerek gözyaþlarýný tutamadý.
Erdoðan, "Ama çok fazla heyecanlanýyorsun. Eda Nur, Rize'nin neresindensin?" diye sordu. Balcý'nýn Veliköylü olduðunu öðrendikten sonra Erdoðan, "Veliköy'de çok yakýnlarým var. Kopuzlar'ý tanýr mýsýn?" sorusunu yöneltti. Balcý'nýn "Annem Kopuzlar'dan." yanýtýný alýnca Erdoðan, "O zaman annene özellikle selam söyle. Hayatýmda ilk patronum Kopuzlar'dandý. Allah rahmet etsin." dedi.
Eda Nur Balcý, salgýnýn yarattýðý tahribata karþýlýk destek paketleri açýklandýðýný hatýrlatarak, gençlere bu süreçte bir sorumluluk düþüp düþmediðini sormasý üzerine Erdoðan, þunlarý söyledi:
"Sormuþ olduðun sorunun içeriði itibarýyla gerçekten tüm gençliðimizi yakýndan ilgilendiren bana göre üç tane önemli boyutu var. Birincisi, kurallara riayet ederek salgýnýn bir an önce tehdit olmaktan çýkmasýna özellikle gençlerimizin yardýmcý olmasý, destek vermeleridir. Ýkincisi, yalan ve yanlýþ haberlerle milletimizin moralini bozmak isteyenlere fýrsat tanýmamalarýdýr. Biliyorsunuz ciddi manada dezenformasyon yapýlýyor ve bu kadar önemli yatýrýmlar olmasýna raðmen, bu yalan yanlýþ haberlerle halkýmýz aldatýlýyor. Üçüncüsü ise þartlar ne olursa olsun kendilerini geliþtirmeye, okumaya, tefekküre, geleceðe hazýrlanmaya devam etmeleridir. Unutmayýnýz sizler bu ülkenin 2053 vizyonunu hayata geçirecek kuþaklarýsýnýz. Sizlerden sadece ilim sahibi olmanýzý deðil, bunun yanýnda irfan sahibi olmanýzý, bunun yanýnda hikmet sahibi olmanýzý da istiyorum. Yani ilim, irfan ve hikmet. Bunlarýn üçü zaten bir arada olduðu zaman o gençliði kimse yýkamaz."
Programa katýlan Ankara Adalet Nizamoðlu Anadolu Lisesi 12. sýnýf öðrencisi Umut Kelepircioðlu, Cumhurbaþkanlýðý Millet Kütüphanesi'ni liseli gençler olarak aktif kullandýklarýný belirterek, "Sayýn Cumhurbaþkaným pandemi sebebiyle okullarýmýzdan uzak kaldýk. Acaba gerekli hijyen koþullarý saðlandýktan sonra okullarýmýz açýlacak mý?" sorusunu yöneltti.
Cumhurbaþkaný Erdoðan, soruyu þöyle yanýtladý:
"Ýnþallah 17 Mayýs itibarýyla baþlayacak yeni normalleþme takvimimizi önümüzdeki günlerde açýklayacaðýz. Ýlk kabine toplantýmýzýn en önemli gündem maddelerinden bir tanesi de zaten bu olacak. Bu takvimde okullarýn açýlýþýyla ilgili süreç de yer alacak. Salgýnýn þüphesiz ki iniþli çýkýþlý seyri bu tür konularda çok önceden kesin tarihler vermemize mani oluyor. Bakýnýz þu anda ciddi manada vefat sayýsýnda düþüþ var. Tabii bu aldýðýmýz tedbirlerin netice vermeye baþladýðýný gösteriyor. Vaka sayýlarýnda çok ciddi düþüþ var. Bu da netice almaya baþladýðýmýzý gösteriyor. Fakat gerektiðinde þartlarý zorlama pahasýna sizleri okulunuzla buluþturmak için her türlü gayreti gösterdiðimizden emin olabilirsiniz. Zira herhalde bir gencin en büyük aþký öðretmenidir, okulundaki arkadaþlarýdýr, okuludur. Ve okullarýmýzla bizler geliþiyoruz. Okullarýmýzla geleceðe yönelik güç, kuvvet buluyoruz. Onun için derdimiz bir an önce saðlýklý bir þekilde okullarýnýza kavuþmak ve tekrar derslerinize dönmek, hocalarýnýzla bir arada olmaktýr."
Ordu Üniversitesi Okul Öncesi Öðretmenliði 2. sýnýf öðrencisi Betül Dilara Süer'in, "Büyüklerimizden sürekli olarak duyduðumuz nerede o eski ramazanlar cümlesine katýlýyor musunuz? Siz de bu ramazanlara özlem duydunuz mu? Eski ramazanlarda neler vardý?" þeklindeki sorusuna Erdoðan, þu karþýlýðý verdi:
"Her þeyden önce hassasiyetiniz bizim için de bir hassasiyettir. Tabii bu soru gerçekten geçmiþte yaþadýðýmýz, bugünde yine 'Ah nerede o eski ramazanlar.' diye zaman zaman ah çektiðimiz, tabii programlar. Benim þu anda o ramazanlarý yaþadýðým babam yok, anneciðim de yok. Onlarla beraber gerçekten biz çok farklý ramazanlar yaþadýk. 'Ah nerede o eski ramazanlar.' diyenler, anneleri ve babalarýyla birlikte o yaþadýklarý ramazanlarý hatýrlýyorlar.
Þu anda programda anlatamayacaðýmýz o kadar güzellikler, o kadar hassasiyetler vardý ki; onu artýk bugüne vurmak çok da kolay deðil. Ýftar saatine doðru koþup fýrýndan 2-3-4 ekmek hamurunu alýp anacýðýma yetiþtirdiðim günleri hatýrlýyorum. O da hemen evde tabii kuzinemiz var. Kuzineye anacaðým o hamuru açýyor, üzerine kavurmayý filan yerleþtiriyor, üzerine birkaç tane yumurta kýrýyor ve ondan sonra iftarý onunla birlikte yapýyoruz. Þimdi tabii siz de iþtahlandýnýz 'Biz de böyle bir iftar yapabilir miyiz?' diye. Bizim yaþýmýzdaki insanlar için elbette eski günleri hakikaten özlemle yad etmek gayet normaldir. Ama her dönemin kendine göre güzellikleri olduðunu da unutmayýn. Sizler de ileride belki bugünkü ramazanlarý ayný hissiyatla yad edeceksiniz."
Erdoðan, gençlik yýllarýndan beri hep siyasetin ve yoðun sosyal hayatýn içinde olduðu için iftarlarý çoðu zaman çekirdek ailesiyle yapamadýðýný anlatarak, þunlarý söyledi:
"O denli aileden uzak bir durumun içindeydik. Bununla birlikte iftarda birlikte olduðumuz her kesimden insanýmýzý büyük ailemizin bir parçasý olarak görüyoruz. Elbette bulduðumuz her fýrsatta çocuklarýmýzla, torunlarýmýzla, yeðenlerimizle iftar yapmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ama ben yine de sizlere özel olarak þu tavsiyemi yapýyorum. Aman hem ailenizle birlikte iftar yapmaktan ama bunun yanýnda da fakir fukara, garip gureba sofrasýnda olmaktan da bence geri durmayýn. Okuldaki arkadaþlarýnýzla, tabii korona hep önünü kesiyor ama, birlikte iftar yapmak da bir baþka zevktir. Ondan da ayrý kalmayýn derim."
18 yaþýndaki üniversite sýnavýna hazýrlanan Mert Eren Yavuz, Diyarbakýr'dan katýldýðý programda "Sizin gibi saygýdeðer bir devlet büyüðümüzle konuþmanýn verdiði sevinç ve gururu yaþýyorum. Yakýnýnýzdaki eþ, dost ve akrabalarýnýz sizin için 'Tam bir Kasýmpaþalý.' ifadesini kullanýyor. Sizce sizi Kasýmpaþalý yapan en belirgin özellikleriniz nelerdir?" diye sordu.
Bir Diyarbakýrlýyla karþý karþýya gelmenin kendisini mutlu kýldýðýný belirten Erdoðan, akþam Diyarbakýr anneleriyle iftarda buluþacaðýný hatýrlattý.
- "Hiçbir zaman namertlerin karþýsýnda baþ eðmedim"
Kasýmpaþa'nýn Ýstanbul'un en renkli insan çeþitliliðine, buna baðlý olarak da en zengin kültüre sahip semtlerinden biri olduðuna deðinen Erdoðan, þunlarý anlattý:
"Böyle bir semtte doðup büyümüþ olmayý kendim için adeta bir lütuf olarak görüyorum. Her ne kadar birileri Kasýmpaþalý deyimini kabadayýlýkla örtüþtürmeye çalýþsa da bana göre Kasýmpaþalýlýðýn en önemli özelliði iþte bu insan ve kültür zenginliðidir. Siyasette, belediye baþkanlýðýnda, Baþbakanlýkta ve Cumhurbaþkanlýðýnda böyle zenginlik içinde yetiþmiþ olmamýn çok büyük faydalarýný gördüm. En azýndan o aldýðým kültür bana baþ eðdirmedi. Hiçbir zaman namertlerin karþýsýnda baþ eðmedim. Mert olmaktan asla taviz vermedim. Ýþte o Kasýmpaþa'nýn bana vermiþ olduðu o kültürün bir gereðidir. Hep dik durduk, dikleþmedik. Ýþte onu oradan aldým. Bundan dolayý da Kasýmpaþa'nýn tüm o geçmiþteki büyüklerime, benim de çocukluðumu geçirdiðim, oradaki hakikaten irfan idrak sahibi büyüklerime çok teþekkür ediyorum. Ölenlere de Allah'tan rahmet diliyorum."
Van'ýn Ýpekyolu ilçesinden baðlanan, üniversite sýnavýna hazýrlanan 19 yaþýndaki Tutku Kýlýç, Cumhurbaþkaný Erdoðan'a 2023'te ilk kez oy kullanacak olmanýn gururunu yaþadýðýný söyledi.
Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan, "Sayýn Cumhurbaþkaným sizi 18 yaþýndan beri siyasette bulunduran ve neticede girdiði her seçimi kazanan bir parti lideri, Cumhurbaþkaný yapan en büyük motivasyon kaynaðý nedir?" þeklindeki soru üzerine, þunlarý söyledi:
"Tutku kýzým, her þeyden önce yakaladýðýn bu soru, gerçekten benim için içinde çok ciddi hassasiyetler barýndýran bir soru. Siyasete kendimize ait hissettiðimiz davamýza daha iyi hizmet edebilmek için girdik. Yani bir eðlence olsun diye girmedik. Bir dava olarak baktýðýmýz için girdik. Elde ettiðimiz her baþarýya, geldiðimiz her makama da ayný hissiyatla baktýk. Her zaman söylediðim gibi biz bu millete efendi olmaya deðil, hizmet etmeye geldik."
Her iþe öncellikle Allah'ýn rýzasýna nail olmak için baþladýklarýný dile getiren Erdoðan, "Çocuklarýmýzýn masum yüzlerinde, gençlerimizin umutla parlayan gözlerinde þahit olduðumuz azim, verdiðimiz çok yönlü mücadelede en önemli ilham kaynaðýmýz budur. Ülkemize kazandýrdýðýmýz her eserin ve hizmetin ardýndan milletimin gönlünden kopup gelen bir 'Allah razý olsun.' sözü bize en büyük mükafattýr. Ondan daha büyük ödül olamaz. Dünyanýn dört bir yanýndaki mazlumlarýn ve maðdurlarýn kalplerini ve yönlerini Türkiye'ye çevirmiþ olduklarýný görmek ise sorumluluðumuzu daha da aðýrlaþtýrýyor." ifadelerini kullandý.
Afrin'de iftar saatine doðru, oradaki dükkanlarýn kapýlarýnda kendisinin fotoðraflarýnýn asýlý bulunduðunu dile getiren Erdoðan, þöyle devam etti:
"Bu acaba niçin? Afrinli böyle bir sevgiyi, o resimlerle nasýl sembolleþtiriyor? Birbirimizi tanýmýyoruz. Tanýyoruz. Nereden tanýyoruz? Onlar mazlum durumdayken bizler kardeþleri olarak onlarýn yanýnda yer aldýk, oradan tanýþýyoruz. Biz iþte tüm bunlardan aldýðýmýz güç ve motivasyon ile birlikte vesayetten darbecilere kadar herkese meydan okuyor, 'Dünya beþten büyüktür.', bunu nerede söyledik? Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu'nda söyledim. Bazýlarý 'Hani nerede, ne söylüyor?' filan diyorlar da, halbuki bir videoyu falan karýþtýrsa oradan görecek. Dünya bütün adaletsizlikleri yaþadýðý yerde, karþýsýnda adaletle hükmetmeye çalýþan bir Türkiye var. Bunun için de diyoruz ki; dünya beþten büyüktür. Bunu bugün söylüyoruz, yarýn da söyleyeceðiz. Kaldý ki Birleþmiþ Milletler'de daimi üye sayýlarýnýn tamamý, bütün ülkeler, üye sayýsý 196, bunlarýn da tamamý daimi olabilmeli, ama dönerli þekilde, ama farklý þekilde. Bunu her gittiðimiz ülkeye anlatýyoruz, kabul ediyorlar. Þu anda 5 tane daimi üye ülkenin iki dudaðý arasýnda. Bu adil bir dünya deðil. Artýk dünya 1. Dünya Savaþý sonrasý þartlarda deðil, onlar artýk geride kaldý. Þimdi eðer yeni bir dünyayý hep birlikte kuracaksak, bunu ben göremezsem bile inþallah sizler göreceksiniz. Sizler bunu baþaracaksýnýz. Onun için AK Parti'nin özellikle attýðý bu adýmlar çok büyük önem arz ediyor. Ben siz sevgili gençlere güveniyorum. Bunu baþaracaksýnýz."
Ýzmir'den baðlanan Saðlýk Meslek Lisesi öðrencisi Deniz Kaya'nýn, "Ýzmir'den kucak dolusu selam ve saygýlarýmý iletiyorum." demesi üzerine Erdoðan, "Bizden de Ýzmir'e çok çok selamlar. Ýnþallah aðustosta deprem bölgesine gelip oradaki konutlarýn daðýtýmýný yapacaðýz." dedi.
Erdoðan, Deniz Kaya'nýn, yoðun çalýþma temposu ile yoðun siyasi hayatýnýn, aile hayatýnda baba ve dede rolünü nasýl etkilediðini sormasý üzerine, þunlarý söyledi:
"Deniz þimdi öyle bir soru sordu ki, yaramý deþti. Bu seçim çalýþmalarýndan, gece geç saatlerde eve geliþlerden bir tanesinde de yine eve çok geç gelmiþtim. Yatak odamýzýn kapýsýna büyük kýzým bir pusula yapýþtýrmýþtý. Pusulada þu yazýyordu. 'Babacýðým bir geceni de bize ayýrýr mýsýn?' Çünkü her gece eve geliþ saat 24.00, 01.00. Ben geldiðim de bir de bakýyorum çocuklar yatmýþ. Ama biz de tabii çalýþmalarýmýzý yapýyoruz, toplantýlarýmýz oluyor vesaire. Belki yanlýþ yaptým ama sonra düþünüyorum ki biz çalýþmazsak, o çalýþmazsa, bu çalýþmazsa kim çalýþacak? Bir þeyler yapmamýz lazým. Yarýnýn aydýnlýk Türkiye'sini, hani diyoruz ya Gazi'nin söylediði gibi 'Muasýr medeniyetler seviyesinin üstüne çýkarmak.' Bu lafla olmaz. Eðer Türkiye'yi muasýr medeniyetler seviyesinin üstüne çýkaracaksak, çok çalýþacaðýz, çok gayret edeceðiz. Ýþte 18 senede öyle çalýþtýk, öyle çalýþtýk ve hala çalýþýyoruz ki, bak Ýstanbul-Ýzmir arasýný 3 saat 15 dakikaya düþürdük mü? Artýk arabanýza biniyorsunuz, 3 saat 15 dakikada Ýstanbul'dasýnýz veya Ýstanbul'dan Ýzmir'desiniz.
Þimdi davama, ülkeme ve milletime karþý sorumluluklarýmý yerine getirmek için koþtururken çocuklarýma yeteri kadar vakit ayýramamýþ olmak tabii ki en büyük yaramdýr. Hamdolsun onlar bu durumu gördükleri için fedakarca sabrettiler ve hep yanýmda yer aldýlar. Torunlarýmla daha fazla vakit geçirebilmek için her vesileyi kullanýyor, her fýrsatý deðerlendiriyorum. Üstlendiðim görevlerin yoðunluðu sebebiyle çocuklarýmla ve torunlarýmla hala arzu ettiðim kadar vakit geçiremiyorum. Fakat, onlarýn zaman zaman yanýma gelmiþ olmalarý, þu anda tabii Allah'ýma hamdolsun, 8 tane torunum var. Ama dua edelim daha çok olsun inþallah. 2053'ün neslini yetiþtirmenin gayreti içerisindeyiz. Sizleri ben 2053'ün þimdiden mimarlarý olarak görüyorum ve bunu da baþaracaksýnýz. Buna da inanýyorum. Çok çalýþacaðýz, çok gayret edeceðiz ve bunu da baþaracaðýz inþallah."
Konya'dan katýlan lise son sýnýf öðrencisi Fatih Furkan Emre Deveci, Milli Teknoloji Hamlesi'nin, hem gençlerde hem de Türk halkýnda heyecan uyandýrdýðýný belirterek, "Bugünden baktýðýmýzda gelinen noktayý nasýl deðerlendiriyorsunuz, biz gençleri Milli Teknoloji Hamlesi'nde daha neler bekliyor?" sorusunu yöneltti.
Cumhurbaþkaný Erdoðan, bir ülkenin gerçek manada egemen bir devlet haline gelebilmesinin bazý þartlarý olduðunu ifade ederek, soruya þu karþýlýðý verdi:
"Bunlardan bir tanesi de teknoloji geliþtirebilen ve üretebilen altyapýya sahip olmasýdýr. Bakýn ülkemden þöyle bir profil çiziyorum. Biz bir zamanlar toplu iðneyi dahi üretemiyorduk. Biz ayný þekilde milli savunmada yüzde 20 yerli, bunun dýþýnda tamamen ithal savunma sanayinde kullaným yapýyorduk. Ama þimdi yüzde 20'den yüzde 76'ya çýktýk. Nereden nereye. Belki bilinçli olarak, belki gaflet sebebiyle uzunca bir süre Türkiye milli ve yerli teknolojiden uzak kalmýþtýr. Göreve geldiðimizde bu acý durumun en büyük ve tehlikeli yansýmalarýný da savunma sanayinde gördük. Amerika'ya gittim. Amerika Baþkaný, evlat Bush'tan ben bu dronelarla ilgili, ÝHA'larla ilgili 'Bize ÝHA vermeyecek misiniz?' dedim. O zamanlar bize 48 saatte bir anlýk ÝHA gönderiyorlar. Ne için biliyor musun? Terörle mücadele için. Hemen o zamanki Dýþiþleri Bakaný'ný yanýna çaðýrdý, o da toplantýmýzdaydý. Dedi ki 'Niye böyle yapýyorsunuz?' Dýþiþleri Bakaný da o zaman Condoleezza Rice. Dedi 'Bundan böyle kesinlikle Türkiye'ye insansýz hava aracý, bakýn SÝHA demiyorum, ÝHA vereceksiniz.' 24 saatliðine bize ÝHA'lardan veriyorlardý. Terörle mücadele edeceksin. Neyle? SÝHA ile deðil, ÝHA ile. ÝHA ne iþe yarýyor o zaman. ÝHA sadece nokta tespiti yapýyor. Yani koordinatlarý belirliyor. O koordinatlarý belirledikten sonra servise sinyallerini veriyor. Servise verdiði sinyallerle de F-16'lar gidip orayý vuruyor. Tabii bu size bir zaman kaybettiriyor ayný zamanda. Daha sonra ne oldu? Bayraktarlar ÝHA'yý da yaptý, SÝHA'yý da yaptý. Þimdi de üçüncü olarak Akýncý'yý yaptý. Bundan böyle çok daha farklý bir konumdayýz. Geldiðimiz yer elbette çok önemli ama henüz yine de söylüyorum hedeflerimizin gerisindeyiz. Þu anda ciddi manada savunma sanayinde ihracat yapan ülke konumundayýz. Ýthalat deðil, ihracat. Artýk biz SÝHA'larýmýzýn bütün mühimmatýný da Türkiye'de yapýyoruz. Yani 'Birisi bize göndersin de kullanalým.' yok. Biz þimdi kendimiz onu da üretiyoruz. Yani daha açýk konuþayým, bombalarýný da biz üretiyoruz. Yani bütün Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, Bestler Deresi'nde, buralarda teröristlerin inlerine girdik ve giriyoruz."
Teknoloji geliþtirmek için gereken insan kaynaðýný ve fiziki altyapýyý bir anda ortaya çýkarmanýn mümkün olmadýðýný dile getiren Erdoðan, bunun uzun soluklu bir mücadeleyi gerektirdiðine iþaret etti.
Cumhurbaþkaný Erdoðan, "Neredeyse 20 yýla yaklaþan sürede serptiðimiz tohumlarýn yeþerdiðini Allah'a hamdolsun, gençlerimizin Milli Teknoloji Hamlesi'ne olan ilgilerinin her geçen gün arttýðýný TEKNOFEST'lerde görüyoruz. On binler, yüz binler TEKNOFEST'teki gösterilere katýlýyor. Niye? Ya bu milletin aþký var. Bu milletin genci bugünlerin hep özlemi içerisindeydi ve þimdi umudumuz artýyor, umudumuz güçleniyor. Ýnþallah bu mücadeleyi zirveye sizler çýkartacak, nihai hedeflerine de sizler ulaþtýracaksýnýz." diye konuþtu.
Muðla'nýn Datça ilçesinden baðlanan ve Anadolu lisesi 3. sýnýfta okuyan Furkan Yedikat, "2002 yýlý öncesinde birçok zorluklarla uðraþan bir Türkiye vardý. Ancak bu zorluklarýn hiçbirini yaþamadýðýmýz için bize uzak geliyor. Bu zorluklarý anlayabilmek ve yakýnlarýmýza anlatabilmek için bizlere ne tavsiye edersiniz?" sorusunu yöneltti.
Erdoðan, "Özellikle tabii bu sözlerine bu zorluklarý yaþamýþ, çekmiþ Ýstiklal Marþý'mýzýn þairiyle cevap vermek istiyorum. Mehmet Akif merhum, 'Tarihi tekerrür diye diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alýnsaydý tekerrür mü ederdi?' Bizim de millet olarak geçmiþimizden ibret alarak ayný hatalara düþmememiz gerekiyor." diye konuþtu.
Cumhurbaþkaný Erdoðan, yaþý 35-40'ýn üzerinde olanlar için eski Türkiye ile bugünkü Türkiye'nin mukayesesini yapmanýn nispeten daha kolay olduðunu dile getirerek, þunlarý kaydetti:
"Çünkü onlar tüm zorluklarý, sýkýntýlarý, çarpýklýklarý yakinen gördüler, yaþadýlar. Gençlerimiz, bizzat tecrübe etmedikleri bu mukayeseyi yapmakta elbette zorlanýyor. Sizlerin de büyüklerinizden dinleyerek, o dönemin görüntülerini seyrederek, okuyarak bu eksiði kapatmanýz gerekiyor. Unutmayýn sevgili gençler, yapmak zor, yýkmak kolaydýr. Ne diyor Akif? 'Hadi gel yýkalým þu Süleymaniye'yi desen, iki kazma kürek, iki de ýrgat gerek ancak hadi gel yapalým þunu geri desen bir Sinan, bir de Süleyman gerek.' Ne düzel deðil mi? Hem elimizdekinin kýymetini bilmek hem de hedeflerine sýký sýkýya sarýlmak için geçmiþimizi çok iyi öðrenmeliyiz. Yýkmak kolay, yapmak zor ama siz inþallah yýkanlardan deðil, yapanlardan olacaksýnýz. Bilgisayarýnýzla hedefleri ayný þekilde inþallah olgunlaþtýracaksýnýz."
Cumhurbaþkaný Erdoðan, Ýstanbul Medipol Üniversitesi Ýç Mimarlýk Bölümü 1. sýnýf öðrencisi Mihal Sarýyýldýz'ýn, Adalar'daki 978 atýn akýbetini sormasý üzerine, Adalar'daki atlarýn bir canlýya yakýþmayacak þartlarda çalýþtýrýlmasý ve muhafazasýnýn uzunca bir süredir gündemlerinde olduðunu söyledi.
Bu konuda eski Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlarý rahmetli Kadir Topbaþ ile Mevlüt Uysal'ýn çeþitli çalýþmalar yaptýklarýný aktaran Erdoðan, þunlarý dile getirdi:
"Ancak bu hazýrlýklar uygulanamadan Ýstanbul Büyükþehir Belediyesinde yönetim deðiþti. Ardýndan da hala ne olduðuna dair tatmin edici bir açýklamanýn yapýlamadýðý müessif hadise yaþandý. Hayvan haklarý konusunda ortalýðý toza dumana katanlarýn bu hususta hiç ses çýkarmamalarý da ayrý bir ikiyüzlülük örneðidir. Hadi konuþsanýza, niye konuþmuyorsunuz? Sesinizi çýkarsanýza, niye çýkarmýyorsunuz? Bu iþin ideolojik boyutu olamaz. Hayvanlara acýmanýn ideolojik boyutu tam aksine olmasý lazým. Nedir o? Hayvaný seveceksin ve onlarýn bu ýzdýraptan kurtulmasý için ne gerekiyorsa bunu yapacaksýn. Bize haber geldi, Ýçiþleri Bakaným beni aradý. Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný da yanýndaydý. Ben dedim ki, 'Ne gerekiyorsa yapalým.' Söyledikleri, 'Burada elektrikli araçlar kullanabilir miyiz?' Hayýrlý olsun kullanýn, yeter ki hayvanlar bu ýzdýrabý çekmesin. Ýstanbul'un atlarýna dahi sahip çýkýp, hesabýný veremeyenlerin diðer konularda neler yaptýklarýný düþünmek bile istemiyoruz. Hiç þüphesiz tüm bu olup bitenleri, Ýstanbul halkýyla birlikte milletimiz görüyor, deðerlendiriyor. Günü geldiðinde bunlarýn hesabý sandýkta feraset sahibi tüm Ýstanbullular tarafýndan sorulacaktýr, ben buna inanýyorum."
Sinop'tan baðlanan Bursa Uludað Üniversitesi Yönetim Biliþim Sistemleri Bölümü 2. sýnýf öðrencisi Þevval Çörtmenoðlu'nun, yaklaþýk 8 milyon üniversite öðrencisi olarak dünyanýn her yerinden alýnabilen transkript belgesinin ücretsiz ve çift dilli olmasýný istediklerini dile getirmesi üzerine Erdoðan, kendisine teþekkür ederek, bugünlerin hassas sorularýndan biri olduðunu ifade etti.
Bu konuda bir süredir üniversite öðrencilerinden þikayetler aldýklarýný aktaran Erdoðan, "Konuyu Yükseköðretim Kurumumuzla görüþerek çözümü konusunda gereken talimatlarý verdik. Yükseköðretim Kurumumuz da üniversitelerimizle gereken koordinasyonu saðlayarak, hazýrlýklarýný tamamladý. Þimdi sizlere bu müjdeyi ekrandan duyurmak istiyorum. Artýk gençlerimiz transkript belgelerini, tam da sizin istediðiniz þekilde, istedikleri yerden, çift dilli olarak, herhangi bir ücret ödemeden ve hýzlý bir þekilde alabilecekler. Hem salgýn döneminde farklý þehirlerde bulunan hem de eðitimlerine yurt dýþýnda devam etmek isteyen öðrencilerimize büyük kolaylýk saðlayacak bu yeniliðin gençlerimize hayýrlý olmasýný diliyorum." diye konuþtu.
Çörtmenoðlu'nun bütün üniversiteli gençler adýna teþekkür etmesi ve katýlýmcýlarýn müjdeyi alkýþlamasý üzerine Erdoðan, "Evet, Þevval. Bu alkýþ da sana." dedi.
Þevval Çörtmenoðlu'nun, "Teþekkürler Baþkaným iyi ki varsýnýz." ifadesi üzerine Erdoðan, "Ýyi ki sizler varsýnýz, böyle bir soruyu sormaya da vesile oldunuz. Þimdi bir taraftan þevval ayý da geliyor. Çok teþekkür ediyorum." yanýtýný verdi. Erdoðan, Çörtmenoðlu'nun ailesine selamlarýný iletti.
Antalya'nýn Alanya ilçesinden katýlan ve üniversite sýnavýna hazýrlandýðýný belirten 19 yaþýndaki Arif Emirhan Bulut'un, Türkiye'nin salgýn döneminde yaptýðý insani yardýmlarýn devamýnýn gelip gelmeyeceði sorusu üzerine Erdoðan, dünyanýn tamamýyla birlikte Türkiye'yi de derinden etkileyen koronavirüs salgýnýyla mücadelede örnek bir ülke konumunda olduklarýný ifade etti.
Saðlýk sisteminin gücü sayesinde pek çok yerde ortaya çýkan felaket görüntülerinin Türkiye'de yaþanmadýðýna deðinen Erdoðan, gýda üretimi ve tedarikindeki güçleri sayesinde de hiçbir insanýn temel ihtiyaçlarýný karþýlama hususunda sýkýntýya düþmediklerini aktardý.
Bununla birlikte zorunlu olarak aldýklarý kýsýtlama tedbirlerinden olumsuz etkilenen kesimler olduðunu da bildiklerini belirten Erdoðan, þöyle devam etti:
"Hiçbir vatandaþýmýzý sahipsiz býrakmama anlayýþýyla çok yönlü bir destek programýný hayata geçirdik. Salgýn döneminde þimdiye kadar, sosyal koruma kalkaný adý altýnda, bakýn gençler burasý çok önemli, 61 milyar liralýk bir meblaðý karþýlýksýz olarak her kesimden ihtiyaç sahibi insanýmýza daðýttýk. 61 milyar diyorum. Bu çerçevede, hane bazlý sosyal destekler kapsamýnda yaklaþýk 2 milyon 300 bin ihtiyaç sahibi vatandaþýmýza 8,5 milyar lira aktardýk. Ýstihdamý korumaya yönelik kýsa çalýþma ödeneðinden 3 milyon 765 bin, nakdi ücret desteðinden 2,5 milyon, iþsizlik ödeneðinden 1 milyon insanýmýz istifade etti. Normalleþme desteði için de 3,2 milyon esnafýmýza 4 milyarýn üzerinde karþýlýksýz destek saðladýk. Gelir kaybý ve kira desteði olarak da 5 milyar liranýn üzerinde bir kaynaðý esnaflarýmýza hibe olarak daðýttýk. Bakýn, karþýlýklý ödeme deðil, hibe olarak daðýttýk. Ayrýca vergi ve sigorta primlerinden çek ve senetlere kadar, reel sektörün iþleyiþinde sýkýntýya yol açabilecek ödemeleri erteledik. Tüm bunlara ilave olarak, faizsiz veya düþük faizli kredilerle esnafýmýzdan sanayicimize kadar iþ dünyasýnýn tüm kesimlerini 315 milyar lirayý bulan bir kaynakla destekledik."
Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan, temennilerinin, salgýnýn bir an önce sona ermesi ve insanlarýn hayatlarýnýn normale dönmesi olduðunu, bu gerçekleþene kadar millete verdikleri destekleri, gerektiðinde çeþitlendirerek sürdürmekte kararlý olduklarýný vurguladý.
"Son 16 aydýr yaþanan hadiseler, ülkemizde hiç kimsenin sahipsiz olmadýðýný, devletin tüm imkanlarýyla vatandaþýnýn yanýnda yer aldýðýný göstermiþtir. Ýnþallah bundan sonra da ayný þekilde devlet vatandaþýna sahip çýkmayý sürdürecektir." diyen Erdoðan, "En uzun iftar sofrasý" programýný, ismiyle müsemma uzun ve keyifli bir sohbet olarak gerçekleþtirdiklerini kaydetti.
Katýlan gençlere teþekkür ederek aileleriyle birlikte mutluluklar dileyen Erdoðan, Kadir Gecesi'ni ve Ramazan Bayramý'ný kutladý.