“Kendileriyle yaptýðým görüþmelerde Ukraynalý muhataplarýma Meclis’i açýk tutmalarý ve düzenli iþlemesini saðlamalarý konusunda tavsiyelerde bulundum. Çünkü, açýk olan ve kararlar alan bir Meclis, meþruiyetin tek kaynaðýdýr. Zaten, Ukrayna devleti bünyesinde ayakta kalmýþ tek kurum Meclis’idir, bu, çok önemli. Meclis’in Yanukoviç’in ülkeyi terk etmesinden sonra aldýðý kararlar, halk adýna meþruluðun doðmasýna neden oldu...”
Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu ile “ziyaret dönüþleri” bir gazeteci olarak benim için önemlidir. Karþýnýza, tipik bir dýþiþleri bakaný olarak deðil, “profesördoktor” kartvizitini hak etmiþ bir akademisyen olarak oturur ve yaþanýlan sorunun siyaset bilimi açýsýndan saðlýklý analizini dinleme þansý yakalarsýnýz. Sanýrým, bu yapýsý, artýk, “dünya diplomasisi” için de öne çýkmýþ durumda. Kiev’deyken telefonlar yaðýyor, Amerikan, Polonya, Ýngiliz, Alman, hatta AGÝT dönem baþkaný sýfatýyla Ýsviçreli mevkidaþlarý ondan Kiev izlenimlerini almaya çalýþýyorlardý. Avrupalýlar’ýn özellikle Türkiye’nin Kýrým sorununa yaklaþýmýný çok merak etmelerini de bir kenara yazdým.
Ýþte, o izlenim ve düþüncelerin “yazýlabilir” olanlarý:
Aslýnda her þey bitmiþti...
Yanukoviç, Avrupa Birliði ile o anlaþmayý imzalamayýp, ülkesinin geleceðini Rusya ile ortaklaþtýrdýðýnda, Avrupa baþta herkes bu durumu kabullendi. Sonuç itibariyle bir eski Sovyet cumhuriyetinin yönetim tercihi olarak bakýldý bu iþe. Devamýnda gösteriler patladý, mesele, ülkenin bir iç tartýþmasý olarak deðerlendirildi, izlendi. Yanukoviç tarihi hatayý, barýþçý göstericilere karþý silah kullanarak ve çok sayýda insanýn ölümüne neden olarak yaptý, iþte, o andan itibaren gerek Ukrayna iç siyasetinde gerek Avrupa’da iþin þekli deðiþti ve bu noktaya gelindi.
Ukrayna’nýn önemi büyük
2002 yýlýnda, Baþbakan’a, danýþman olarak ileriye dönük bir eylem planý çerçevesinde Türkiye’nin stratejik ortaklýk geliþtirmesi gereken dört ülkenin durumunu inceleyen bir rapor verdim: Güney Kore, Brezilya, Güney Afrika ve Ukrayna. Bu dört ülke yapý olarak bize benzer ve iliþkilerin geliþtirilmesi önemli güç ve pazar yapýlanmalarýna neden olur. Bu geliþmeyi saðladýk, özellikle Ukrayna ile iliþkiler Yanukoviç zamanýnda da çok iyi geliþti. Ukrayna bizim için her zaman çok önemlidir, bu nedenle, yaþanýlan geliþmelerden hemen sonra Kiev’e geldim.
Kýrým’da tuzaða düþmeyiz
Kýrým’da bundan 20 yýl önce bir tane Tatar yaþýyor muydu? Hayýr. Stalin bu insanlarý 1942’de Orta Asya ve Sibirya’ya sürmüþtü. 1992 yýlýndan itibaren anavatanlarýna dönme hakký kazandýlar. Baþlangýçta iþleri çok zordu. Çok çile çektiler. Bataklýk bölgelerdeki basit barakalarda yaþam mücadelesi verdiler. Son 12 yýlda, TÝKA ile Türkiye devreye girdi. Bu kardeþlerimiz için yüzlerce konut inþa ettik, yer bulamadýðýmýzda, Kýrým’da evler satýn aldýk, önce onlarýn barýnabilecekleri evleri satýn aldýk. Düzenli bir çalýþma yürüttük, bugün Kýrým’daki Tatar nüfusu 300 bini biraz aþtý. Bu, Türkiye’nin kardeþlerine verdiði desteðin sonucudur. Onlar anavatanlarýna sahip çýkan, onurlu insanlardýr, çileyi çekmeyi bilirler, bizler onlara sadece destek olduk. Kýrýmoðlu’na (Mustafa Cemiloðlu) burada yaptýðým iki görüþmede de söyledim. Biz, Kýrým’a son 20 yýlda bir fide diktik, o fide zaman içinde geliþecek, önümüzdeki 20-30 yýl içinde aðaca dönüþecek. O fideyi kýrýp yok edebilecek bir kýþkýrtmaya karþý uyanýk ve tedbirli olmak zorundayýz.
Moskova ile krizde yokuz...
Kýrým’daki Tatar nüfus, toplam nüfusun yüzde 15’i, bu insanlar anavatanlarýnda daha henüz yeni tutunuyorlar. Bir güç, Kýrým sorununu bir Tatar-Rus, devamýnda da meseleyi bir Türk-Rus krizine dönüþtürmeye çalýþabilir. Oysa, Kýrým önce Ukrayna’nýn devamýnda da dünyanýn sorunudur. Sorunun bir Tatar-Rus sorununa dönüþmesi, son 20 yýlda orada yeþermekte olan filizin koparýlýp atýlmasýna, Türk-Rus krizine dönüþmesi ise sorunun týpký Suriye olayýnda olduðu gibi gerçek mecrasýndan çýkmasýna neden olur. Buna izin vermeyiz. Tatar kardeþlerime, Kýrýmoðlu’na da ayný þeyi söyledim. Bu tuzaða düþmeyecekler. Aksine, bizim Rus yönetimi ile çok saðlýklý iliþkilerimiz var, biz gerekirse, Moskova’ya gider, yalnýz Kýrým konusunda deðil, Ukrayna-Rusya iliþkileri konusunda da yardýmcý olmaya çalýþýrýz. Biz, Kýrým’daki Tatar kardeþimizin barýþ içinde yaþamasýný, bir toplum olarak kendini geliþtirmesini, büyümesi ve geliþmesini destekleriz. Bu kardeþlerimizin geleceðini karartacak küresel bir komploya alet olabilecek adýmlar asla atmayýz.
Davutoðlu’ndan özel Kýrým anýsý: Cengiz Daðcý topraðýna nasýl kavuþtu?
“Kýrým denilince, yüreðimi titreten ve benim dýþiþleri bakanlýðý görevimin en önemli anýlarýndan birini oluþturan olay, merhum Tatar yazar Cengiz Daðcý’nýn ölümünden sonra yaþandý. Biliyorsunuz, kendisi, çok çileli bir yaþam sürdürdü, Stalin’in Tatarlarý sürgüne göndermesinin tanýðýydý. Öldüðünde, bazý dostlar aradý, Ýngiliz eþinin Daðcý’yý Londra’da topraða vermeye hazýrlandýðýný, büyük ihtimal bir Hýristiyan mezarlýðýna gömüleceðini, bu nedenle, devreye girmemi istediler. Girdik, saðolsun, hanýmefendi, eþinin, 1942’de koptuðu ve bir daha hiç göremediði anavatan topraðýna gömülmesine izin verdi. Ukrayna yönetimine baþvurduk, Daðcý’nýn Kýrým’a gömülmesi sürecinde bazý tatsýzlýklar doðmasýndan endiþe ettiklerini bildirdiler. O sýrada bir uluslararasý toplantýdayýz, Ukrayna Dýþiþleri Bakaný’na telefon ettim, gel bir çay içip sohbet edelim dedim, geldi. Kendisine, yakýn bir zamanda Ukrayna’yý ziyaret etmek istediðimi, bu arada Kýrým’a da uðramayý düþündüðümü söyledim, çok olumlu karþýladý, hatta, Kýrým’a birlikte gideriz dedi. Bunun üzerine, bak, misafirin yanýnda getirdiðine ev sahibi karýþamaz, uçaðýmda bir þey getireceðim sanýrým ona karýþmazsýn dedim, anladý, yahu bu iþ bizim için sýkýntýlý ama, madem geliyorsun, uçaðýndaki özel þeylere nasýl karýþabilirim diye cevap verdi. Biz de merhumun cenazesini bir uçaða koyduk, kalabalýk bir heyetle Kýrým’a indik, doðduðu köyü, dedesinin evini bulup, bahçesine gömdük, þimdi o evi satýn alýyor bir müzeye çevirmeye çalýþýyoruz. Bu benim için çok özel ve hatýrladýkça çok duygulandýðým anýdýr, cenazede bütün Tatarlar aðlýyorlardý...”
Rusya ile birlikte yaþayacaðýz...
Buradaki muhataplarýmýn hepsine ayný görüþü aktardým: Ukrayna, coðrafyasýndan kaynaklanan yapý nedeniyle Türkiye’ye benzer. Yani, bizlerin bir tarafýmýz Avrupalý diðer tarafýmýz Asyalýdýr. Türkiye ve Ukrayna Avrasya’nýn köprü ve model ülkeleridir. Bir tarafý tercih ederken diðer yaný reddetme þansýmýz yok. Türkiye dýþ politikasýna bakýn, NATO üyesiyiz, Avrupa Birliði tam üyelik müzakerelerini sürdürüyoruz, diðer yanda Þangay örgütünde gözlemciyiz, Rusya ile mükemmel iliþkiler kuruyor, dýþ ticaretimizde bu ülkeyi ikinci sýraya yerleþtiriyoruz. Ukrayna da bu dengeyi korumak zorunda, Avrupa ile iliþkilerini geliþtirirken Rusya’yý dýþlamasý büyük hata olur. Bu coðrafyada Rusya ile birlikte yaþayacaðýz. Ukraynalý muhataplarýmýn bu görüþü desteklemelerinden memnunum...