Suriyeli sığınmacıları barındıran, Suriye'ye komşu ülkelerin bakanları Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) binasında yaptıkları toplantının ardından BM Cenevre Ofisi'nde basın toplantısı düzenlediler.
Bir Çinli gazetecinin toplantıda yer alan ülkelerin bakanlarının hiçbirisinin askeri müdahaleyi desteklediklerini belirtmeseler de açıklamalarından bazı ülkelerin bunu desteklediğini hissedebildiğini ifade etmesi, BM bayrağı ile bu durumun bağdaşmadığını ve Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı iddalarının henüz kanıtlanmadığını belirtmesi üzerine Bakan Davutoğlu, Çinli gazeteciye tepki gösterdi.
Davutoğlu, gazeteciye, "Bu bir soru mu, yoksa açıklama mı? Eğer açıklama ise komşu ülkelerinin açıklamalarını da dinlememize izin verin" dedi.
BM bayrağına saygı duyduklarını vurgulayan Davutoğlu, Suriye'de 100 bin insanın öldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Hepimiz insanız. Gazeteci, Dışişleri Bakanı, uzmanlar, diplomatlar değiliz. İnsanız. Lütfen Hanımefendi, bizim sığınmacı kamplarımıza gelin ve anne ve babalarını kaybettikleri için ağlayan çocukları görün. Her iki ayağını da kaybetmiş ve bizim hastanelerimizde yatan insanları görün. Her gün bu haberleri alıyorum. Eminim, bütün komşu ülkeler bu haberleri alıyorlar. Bizim feryadımız bir ülkenin feryadı değildir. Bu, Birleşmiş Milletler'in feryadıdır, insanlığın feryadıdır. Yeter artık."
Bütün çabalara rağmen bugün 2 milyon insanın Suriye'nin dışında, 5 milyon insanın Suriye'nin içinde yerinden edildiğini anımsatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ve bu konuda tek bir BM Güvenlik Konseyi kararı yok. BM bayrağına saygı duyan herkes, bu bayrağa saygı duyan bizler bu soruna çözüm bulmak zorundayız. Bizim söylediğimiz bu. Şu tarafı veya bu tarafı kınamıyoruz. Kimyasal saldırı konusunda kınayabiliriz. Nereden yapılırsa yapılsın. Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Araştırmalar tamamlandı. Komşu ülkeler olarak hepimizin kendi istihbaratı var."
-"Rejim bombardımana devam etti"
Türkiye'ye sığınan insanların yüzde yüzünün rejimin saldırıları yüzünden kaçtığını ifade eden Davutoğlu, rejimin BM'nin kimyasal silahları araştırma komisyonunun bölgeye girişine izin vermek için dört gün beklediğini ve bu sırada bazı kanıtları yok etmek için bombardımana devam ettiğini söyledi.
Srebrenitza katliamı sırasında da BM'nin sessiz kaldığını anımsatan Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'nun 20 yıl sonra Srebrenitsa'ya giderek uluslararası toplum ve BM adına özür dilediğini anımsattı. Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şundan eminim, eğer şimdi harekete geçmezsek, başka bir BM Genel Sekreteri, belki önümüzdeki 20 yıl içinde Gota ve Şam'a giderek, uluslararası toplumun harekete geçmemesi ve bu kanı durdurmaması yüzünden özür dileyecek. Türkiye olarak, BM Güvenlik Konseyi'nin birlik halinde ve ortak hareket etmesini tercih ederiz. Fakat bu birçok defalar engellendi ve kriz giderek tırmandı. Bu sefer engellenmemesini umuyoruz. BM Güvenlik Konseyi'nin ortak hareket etmesini umuyoruz, o zaman biz bu hareketi destekleriz. Eğer engelleme olmazsa bu gerçekleşebilir." Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'yle ilgili farklı siyasi pozisyonlar ve görüşler olabileceğini ancak en açından insani bilinç ve acılar konusunda anlaşılması gerektiğini söyledi.
Suriyeli sığınmacıları barındıran, Suriye'ye komşu ülkelerin bakanları Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) binasında yaptıkları toplantının ardından BM Cenevre Ofisi'nde basın toplantısı düzenledi.
Davutoğlu, Suriye'de, kimyasal silah kullanımıyla yeni bir eşiğe gelindiğini belirterek, toplantının zamanlamasının çok önemli olduğuna işaret etti.
BM Güvenlik Konseyi'nin insani bir konu olan sığınmacılarla ilgili bile herhangi bir açıklamada anlaşamadığını anımsatan Davutoğlu, "Farklı siyasi pozisyonlarımız ve görüşlerimiz olabilir ama insani bilinç ve acılara konu geldiğinde, en azından bu konuda anlaşmamız gerekiyor" dedi.
Suriye'de tansiyonun yükseldiğini ve bunun Suriyeliler üzerindeki etkisini kestirmenin güç olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Eğer sivillere karşı şiddet eskisi gibi devam ederse ve buna uluslararası bir tepki verilmezse, bütün komşu ülkelerin daha fazla sayıda sığınmacıyla karşı karşıya kalmasından korkuyoruz" diye konuştu.
Türkiye'ye gelen sığınmacıların sayısı ve barınma koşulları hakkında bilgi aktaran Davutoğlu, Türkiye'nin bu konuda 2 milyar dolar harcama yaptığını fakat uluslararası toplumdan sadece 135 milyon dolar destek aldığını bildirdi.
"Suriye'deki sığınmacı krizi için yeni bir küresel farkındalığa ihtiyaç duyulmaktadır" diyen Davutoğlu, bu konuda bir çalışma grubu ve hareket planı oluşturma kararı aldıklarını vurguladı.
-"Türk halkı, Suriye halkı ile omuz omuza olacaktır"-
Davutoğlu, Suriye'de halkın haklı taleplerini dikkate alan bir siyasi çözüm sağlanması gerektiğine dikkati çekerek, çözümün sığınmacı akınının nedenlerinin ortadan kaldırılması olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Suriyeliler için açık kapı politikasını devam ettireceğine değinen Davutoğlu, "Türk halkı, etnik ve mezhepsel farklılıklara bakmaksızın her yerde Suriye halkı ile omuz omuza olacaktır" diye konuştu.
Davutoğlu, bir basın mensubunun savaşın nasıl sona erebileceğini sorması üzerine, BM Güvenlik Konseyi savaş ilk başladığında birlikte hareket etse, bu kadar zor seçeneklerin şu anda masada yer almamış olacağını aktardı.
Suriye'de kimyasal silah kullanılmasıyla suç işlendiğine dikkati çeken Davutoğlu, bunun cezasız kalmaması gerektiğini, yoksa daha fazla suç işlenilmesine devam edileceğini belirtti.
Davutoğlu, "Burada yapılması gereken uluslararası toplumun bu suça uygun karşılığı vermesi" ifadesini kullandı.
Bakan Davutoğlu, bir başka soru üzerine de Türkiye ve bölge ülkelerinin çabalarıyla krizi absorbe ettiklerini, bu ülkelerin sığınmacılara yardım yapmamış olması durumunda krizin boyutlarının daha iyi anlaşılacağını söyledi.
En kötü senaryoya da hazır olduklarını ifade eden Davutoğlu, "Ancak sığınmacıları Suriye içinde koruyacak yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var. Onlar için her şeyi sağlamaya hazırız. Onları Suriye'nin içinde desteklemeye hazırız" değerlendirmesinde bulundu.
Basın toplantısına BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Ürdün Dışişleri Bakanı Nasser Judeh ve Lübnan Sosyal İşler Bakanı Wael Ebu Faour da katıldı.