Çinliler birine beddua etmek istediði zaman 'ilginç zamanlarda yaþayasýn' derlermiþ... Ýçinde bulunduðumuz yüzyýlda yaþadýklarýmýzý düþününce böyle bir dönemden geçtiðimizi söylemek mümkün. Afganistan'da yaþanan ve hepimizin gözleri önünde cereyan eden olaylar daha ne kadar ilginç bir hal alabilir þimdiden kestirmek zor, ancak çok ciddi sonuçlarý beraberinde getireceði bir gerçek.
Taliban'ýn adým adým ilerlediði günden bu yana sürecin Türkiye ve Afgan halký üzerindeki etkileri konuþuldu. Kabil Uluslararasý Havalimaný'nda insanýn kanýný donduran görüntülerin ardýndan 'insan haklarý' konusunda da herkes çeþitli yorumlar yaptý. Biz meselenin iki önemli baþkentteki görünümünü ele alacaðýz.
[Taliban'ýn Afganistan Cumhurbaþkanlýðý Sarayý'nda verdiði bu poz yeni dönemin simgelerinden.]
Her þeyden önce bu konunun bir numaralý gündem maddesi ABD... Kimileri Washington'un büyük bir maðlubiyet alýp, tasý taraðý toplayýp kaçtýðýný anlatýyor. Kimileri arka planda iþlerin çok farklý ilerlediðini ve ABD'nin taktiksel bir geri çekilme gerçekleþtirdiði görüþünü paylaþýyor. Bu yaklaþýmý benimseyenlere göre dünyanýn 'Süper Gücü' bu hamleyle Çin ve Rusya gibi rakiplerinin Afganistan bataklýðýna gelmesini ve burada saplanýp kalmasýný istiyor.
Bu konuyu özellikle ABD politikalarý hakkýnda ülkemizdeki en yetkin isimlerden biri olan Antalya Bilim Üniversitesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Tarýk Oðuzlu ile konuþtuk.
Eðer elinizde ABD'nin içinde olduðu bir konu varsa o denklemin bir yerinde muhakkak Rusya da vardýr. Hele ki konu Afganistan ise Moskova en baþ köþede kendine yer bulur. Taliban ilerlerken de baþkent Kabil'i ele geçirirken de Rusya'dan ilginç açýklamalar duyduk. Temsilciliklerini kapatmayacaklarýný, Taliban yönetimi ile görüþtüklerini, geçiþ döneminde her türlü desteði vereceklerini söylemeleri dikkate deðerdi.
Peki Moskova neden böyle bir yol izledi? Bu soruyu ve konuya iliþkin tüm merak edilenleri SETA Dýþ Politika Uzmaný Mehmet Çaðatay Güler TRT Haber'de deðerlendirdi.
[11 Eylül 2001'de meydana gelen saldýrý, Afganistan'daki sürecin dönüm noktasý oldu.]
Prof. Dr. Tarýk Oðuzlu ile baþlýyoruz Afganistan'da neler olduðu sorusuna cevap aramaya... Öncelikle malum tarihe, 11 Eylül 2001'de Ýkiz Kuleler'e yapýlan saldýrýlara iþaret ediyor Prof. Dr. Oðuzlu. O olayýn ardýndan Afganistan'a müdahale eden Washington'un hem dünya genelinde hem de Kabil ve çevresinde daha 'anlaþýlýr' olduðunu söylüyor.
Ancak sürecin iyi yönetilemediði ve zaman içinde hem dünyanýn genelinde hem de ABD toplumunda bir tepki oluþtuðu saptamasýnda bulunuyor.
Prof. Dr. Oðuzlu'nun anlattýklarýnýn ABD iç siyasetinde ne tür sonuçlarý olduðunu hepimiz biliyoruz. Öyle ki anketlerde neredeyse kimsenin þans vermediði Donald Trump gibi bir isim baþkanlýk koltuðuna oturdu. Prof. Dr. Oðuzlu bu durumu "Biraz popülizm, biraz milliyetçilik ve biraz da yabancý düþmanlýðý" þeklinde formüle ediyor.
Oðuzlu'ya göre bu süreçte ABD iç politikasýnda sesi en gür çýkan gruplardan biri de 'Büyük resmi ýskalýyoruz' diyenler oldu. Büyük resimden kastý biraz daha açmasýný istiyoruz ve "Sýnýrlarýn çok ötesiyle ilgilenip içeriyi ihmal ettiði, Rusya ve Çin gibi 'gerçek' düþmanlar yerine Orta Doðu'daki bataklýða saplanýp kaldýklarýna inanan bir gruptu bunlar. Temel olarak küreselleþmenin ABD'yi zayýflattýðý inancýyla hareket ediyorlar" yanýtýný alýyoruz.
[ABD geri çekilirken yaþanan bazý görüntüler hafýzalardan asla silinmeyecek kareleri beraberinde getirdi.]
Konunun biraz daha derinine inip doðrudan "ABD'nin çekilmesini nasýl yorumluyorsunuz?" diye soruyoruz Prof. Dr. Tarýk Oðuzlu'ya... "Afganistan'dan bu kadar hýzlý bir þekilde çýkýlmasý stratejik bir hata" diyor ve devam ediyor:
"Çünkü bu durum ABD'nin çýkarlarýna ters. Güvenlik algýsýndan tutun da müttefikleriyle iliþkisine kadar diðer konularda da hatalý bir adým oldu. Çin ve Rusya gibi ABD'nin güçlü iki rakibi bu süreci emin olun çok yakýndan takip etmiþtir. Ýki dev rakibinize karþý bugün düþtüðünüz durum pek iç açýcý deðil.
Plan ve program yoktu maalesef... Eðer süreç iyi yönetilse ne havalimanýndaki akýl almaz görüntüleri ne ülkeden kaçmaya çalýþan yüzbinlerce mülteciyi ne diðer insan haklarý dramlarýný görmezdik. Evet, ABD'nin Afganistan'da ulus inþa etmesi de beklenemezdi belki ama mevcut durumun daha kötüye gitmesini engelleyebilirdi varlýðýný sürdürerek. Fakat bu yolu tercih etmediler."
Prof. Dr. Oðuzlu, ABD baþkanlarýnýn ve karar alýcýlarýn iki farklý görüþ içinde savrulduðuna iþaret ediyor ve "Ýlk yaklaþým 2. Dünya Savaþý'ndan sonra ABD'nin kurduðu yeni düzene atýf yapýyor... 'Bahçývan bizdik ve suyu da biz verdik' diyen bu gruba göre ABD bahçývanlýðý býrakýrsa ayrýk otlar yetiþir ve bir süre sonra bunlar çok büyüyerek ormana dahi dönüþebilir. O zaman da Washington için güvenlik sorunu haline gelecek bu bahçeyi temizlemek hem daha zor, hem de daha maliyetli olur" cümleleriyle madalyonun bir yüzünü anlatýyor.
Diðer yüzünde ise "ABD dýþ politikada ölçek küçültmeli" diyenler olduðuna iþaret ediyor. Bu yaklaþýma göre ABD her yerde olmak zorunda deðil. Rusya ve Çin gibi gerçek tehditler üzerinde yoðunlaþýlmalý ve ülkenin gücü buralara aktarýlmalý.
"Peki ABD þu an hangisine göre hareket ediyor?" diye soruyoruz... "Bu soruya net bir yanýt vermek mümkün deðil" diyor Prof. Dr. Tarýk Oðuzlu ve "Günlük siyasetin dinamiðine göre kararlar alýyorlar. Ancak mevcut durumun ABD'nin rakiplerinin ekmeðine yað sürecek cinsten olduðunu söylemek gerekiyor. Her þeyden önce Washington yönetimi müttefiklerinin gözünde ciddi bir yara aldý. Güvenirliliðini yitirdi. Rusya ve Çin'in burada hemen ABD boþluðunu dolduracaðýný sanmýyorum. Onlar da en doðru zamaný bekleyecektir. Bu yaþananlar kýsa ve orta vadede ABD'nin yalnýzlaþmasý ihtimalini doðurabilir" cümleleriyle sözlerini tamamlýyor.
[Kýzýl Ordu'nun Afganistan'dan çekilmesine dair simge fotoðraflardan biri...]
Haberin baþýnda Afganistan'ýn üzerinde yer alan terazinin iki ucuna bakacaðýmýzdan bahsetmiþtik. ABD'nin ardýndan diðer uca, Rusya'ya yöneliyoruz ve Moskova'nýn son yaþananlara nasýl baktýðýný SETA Dýþ Politika Uzmaný Mehmet Çaðatay Güler ile konuþuyoruz.
Güler'e 'Rusya'nýn Afganistan politikasý ne?' gibi temel bir soru yönlendiriyoruz... "Güvenlik odaklý, çok taraflý ve esnek" kelimeleriyle giriþ yapýyor konuya. Bu baðlamda, Moskova'nýn siyasetini belirleyen ilk ve en önemli faktörün bölgede faaliyet gösteren muhtelif radikal gruplarýn 'yakýn çevre' olarak görülen Orta Asya ülkelerine oradan da kendi topraklarýna yayýlmasýnýn engellenmesi olduðunu anlatýyor.
Rusya'nýn Taliban ve Afgan hükümetleri arasýnda dengeli bir siyaset izlediði biliniyor. Taliban'ý terör örgütü olarak tanýyor olmalarýna raðmen hiçbir zaman irtibatýný kopartmadýklarý da bir sýr deðil... Mehmet Çaðatay Güler de buna iþaret ediyor ve "Her ne kadar kendisine karþý desteklenen mücahitlerden kurulmuþ olsalar da ülkede komünizmin ve Sovyet mirasýnýn etkisini yitirmesi, her iki tarafýnda çýkar odaklý iliþki yürütmesi, ideolojik açýdan görüþmeleri baltalayacak bir engel teþkil etmiyor" tanýmlamasýnda bulunuyor.
Bu detaylarýn ardýndan Rusya'nýn güvenlik algýsýný biraz daha açýyor Güler... Bu algýyý belirleyen bazý kilit unsurlar olduðunun altýný çizip, detaylýca anlatýyor:
"Bunlardan ilki Orta Asya coðrafyasý bilhassa da Fergana bölgesi... Sovyet sonrasý dönemde çeþitli terör örgütlerin ortaya çýkmasý sebebiyle radikal fikirlerin yayýlmasý noktasýnda uygun bir alan olarak görülüyor.
Ýkincisi, Rusya'nýn Ýslamiyet'e bakýþ açýsý genel olarak tedbirli ve potansiyel bir tehdit perspektifinde. Ülke içerisinde yaþayan 10 milyon Müslüman nüfus ve her iki Çeçenistan savaþý, politika yapýcýlarý tarafýndan dikkatle ele alýnýyor.
Üçüncüsü, bazý Orta Asya ülkeleri ve Rusya arasýnda vizesiz dolaþým söz konusu. Bu durum, Rusya'nýn radikal örgütlerin özellikle Tacikistan ve Özbekistan sýnýrlarý üzerinden mobilizasyonu korkusunu körüklüyor.
Moskova kendi topraklarýnda ve 'yakýn çevre' addettiði eski Sovyet coðrafyasýnda radikal gruplarýn güç kazanarak istikrarsýzlýk yaratmasý fikrine, en az renkli devrimlerin yayýlmasý ihtimali kadar karþý. Bunlarla beraber, diðer bölgesel ve küresel aktörlerin nüfuzlarýnýn dengelenmesi ve hatta mümkünse bütünüyle bertaraf edilmesi, Afganistan ve özellikle mücavir bölge için zaruri olarak görülüyor."
[Rusya, henüz olaylar bu noktaya varmamýþken Taliban heyetini Moskova'da aðýrlamýþtý.]
Bugün gelinen noktada ABD'nin Afganistan'dan zaferle ayrýlamadýðýný, hatta 'yenildiðini' söylersek pek abartý olmaz. Peki ABD evine maðlup bir þekilde dönerken Rusya'nýn sürecin kazananý olmasý ne kadar mümkün?
Mehmet Çaðatay Güler, Afganistan'dan gelen görüntüler ve Kabil'in düþüþünü 'uzun yýllardýr yapým aþamasýnda olan bir trajedinin sonucu' olarak yorumluyor. Moskova açýsýndan bakýldýðýnda nasýl bir fotoðraf göründüðüne bazý tarihleri hatýrlatarak yanýt veriyor.
Örneðin 2019 yýlýnda ABD ve Taliban arasýnda anlaþma saðlanamadýðýnda Taliban heyetinin Moskova'ya ziyaretini anýmsatýyor. 2020 yýlýnda ABD-Taliban anlaþmasýný müteakip Pentagon'un, Rusya'nýn Afganistan içerisinde, ABD'nin çekilmesini hýzlandýrmak ve nüfuz alaný kazanmak için, Taliban ve diðer gruplarla aktif olarak çalýþtýðýna dair bir rapor yayýmladýðý bilgisini paylaþýyor.
Bu kilometre taþlarýný ABD Baþkaný Joe Biden'ýn Afganistan'dan çekilme tarihini açýklamasý ve Taliban'ýn alan kazanýmýný artýrmaya baþlamasýyla birleþtiriyor Güler ve genel çerçeveye iliþkin þunlarý söylüyor:
"Bu geliþmelerin ardýndan Rusya'nýn Taliban ile mesaisi de artmaya baþladý... Taliban heyetinin 8 Temmuz'da Moskova'ya gerçekleþtirdiði ziyareti hatýrlayýn. Terör örgütü olarak tanýmasýna raðmen Rus bürokratlar Taliban heyeti ile açýk bir þekilde görüþtü. Bu görüþmelerde Rus Dýþiþleri Bakanlýðý, Taliban'dan Orta Asya ülkelerinin sýnýrlarýný ihlal etmeyeceklerine dair güvence ve ayrýca Afganistan'daki diplomatik misyonlar için güvenlik garantileri aldý.
Nitekim, Rusya'nýn Afganistan Özel Temsilcisi Zamir Kabulov, pazar günü yaptýðý açýklamada, Taliban'dan diplomatik misyonlarýn güvenliði için güvence aldýklarýný ve hatta bunu bir süre önce yaptýklarýný açýkladý. Bu demeç bize temmuz ayýnda Moskova'da temelleri atýlan anlaþmayý iþaret ediyor. Rusya'nýn Kabil'deki büyükelçilik çalýþanlarýnýn 'Büyükelçilik tehlike altýnda deðil, tahliyeye gerek yok' açýklamalarý söz konusu garantilerle iliþkili."
Güler'e göre Taliban-Rusya diyaloðu oldukça yüksek seviyede seyrediyor. Rusya'nýn çok taraflý ve esnek siyaseti ise bölgedeki nüfuz boþluðunu doldurma ve diðer aktörleri dengeleme noktasýnda þimdilik sonuç veriyor.
Burada ilginç bir detaydan bahsediyor Mehmet Çaðatay Güler ve Rusya-Taliban iliþkilerinin seyrini temelde belirleyecek faktörün temmuz ayýnda Orta Asya ülkelerine dair alýnan güvenlik teminatý olduðuna deðiniyor.
Bu yaklaþýma göre Rusya'nýn Taliban'dan temel isteði Orta Asya'nýn istikrarý ve terör tehdidinin yayýlmamasý oldu. Rus tarafýnýn "Yeni yönetimin izleyeceði siyasetin seyrine bakacaðýz ve tanýma noktasýnda acele etmeyeceðiz" demecini de bu istek üzerinden okuyor Güler ve Moskova'nýn yol haritasýnýn Taliban'ýn verdiði sözü tutup tutmayacaðýna göre deðiþebileceðine dikkat çekiyor.