Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hilton Bomonti Otel’de TBMM’nin ev sahipliğinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkeleri Parlamento Birliği (İSİPAB) 10. Konferansı’nda konuştu. “Farklı dilleri konuşuyor olabiliriz, farklı etnik kökenlerin mensupları olabiliriz. Mezheplerimiz de farklı olabilir. Hepimiz, Kur’an-ı Kerim’in ilahi mesajı altında Hazreti Peygamber’in barış sancağı altında bir olmuş, bir ümmetin mensuplarıyız. Öyle meseleler vardır ki herkes susar, sadece ve sadece Kur’an-ı Kerim konuşur. Hz. Peygamberin sahih hadisleri konuşur” diyen Erdoğan şu mesajları verdi:
DEAŞ bir terör örgütü
Şu anda DEAŞ diye bir terör örgütü çıktı ve İslam adına Müslüman öldürüyor. Bu örgütün bu yetkiyi nereden aldığını sormak gerek. İslam’ın içeriğinde olmayan ve bu şekilde Müslümanları katleden bir terör örgütü çok açık net ortada dolaşıyor. Aynı şekilde Suriye’de yine bir terör estiriyor. Orada da yine binlerce insan öldürülmüş vaziyette. Önce kendimizi sorgulamaya çekmemiz lazım. Yabancılar geliyor bombalıyor, öldürüyor. Niçin sorunlarımızı onlara bırakıyoruz da kendi aramızda halledemiyoruz? Müslümanlar sustuğunda, devreye fitneciler, teröristler giriyor. Devreye modern Lawrance’lar giriyor.
İslam’ın temsilcisi değil
Teröristler ve terör örgütleri, İslam coğrafyasının ve Müslümanların asla ve asla temsilcisi, sözcüsü değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır. Kimin maşası oldukları bilinmeyen terör örgütü ve teröristlerin yaptıkları eylemler, kesinlikle ve kesinlikle Müslümanları bağlamaz, İslam ülkelerini bağlamaz. Terörist saldırıların ardından İslam coğrafyasını ve Müslümanları öz eleştiriye davet edenlerin de, gerçekte öz eleştiri yapması, kendilerini hesaba çekmeleri gerek. Nazi’lerin son dönem temsilcileri, Batı’daki camileri kundaklıyor. Bunlar tahrik değil de nedir?
Fransız istihbaratı yok mu
Saldırıyı gerçekleştirenler Fransız vatandaşı. Öldürenler kim? Fransız vatandaşı ama Müslüman olduğu söyleniyor. Bunlar 16-17 ay hapishanenizde yattı. Çıktıktan sonra siz bu insanları niye takip etmediniz? Sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu? Bu ülkelerin kendilerini ‘check’ etmeleri gerek. Sonunda bir Fransız vatandaşı veya vatandaşları olarak bu eylem işlenmiştir ama Müslümanmış. İslam coğrafyasında her gün onlarca insanın katledilmesine seyirci kalınırken, hatta bu katliamlar desteklenirken hiçbir ülkede güvenlikten söz edilemez.
İslamofobi tehlikesi
Paris saldırılarının ardından terörü konuşmak yerine, Müslümanları, İslam coğrafyasını konuşmak, şiddetin, adaletsizliğin, terörün üzerini örtmektir. Paris saldırılarının ardından başta AB olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde İslam düşmanlığını ve İslam karşıtlığını körüklemenin, insanlığın geleceği adına son derece tehlikeli bir girişim olduğunu vurgulamak isterim. Teröre ve farklı olana tahammülsüzlüğe karşı bütün dünya samimi bir şekilde tavrını ortaya koymalıdır.
Diğeri de maskeli terör
İfade özgürlüğü bahanesinin ardına saklanarak İslam Peygamberini resmeden çirkin karikatürler çizenler, aslında kimi nasıl incittiklerini, nasıl provokasyonların fitilini ateşlediklerini görmek zorundadır. Musevilerin rencide olmasını ya da antisemitist yaftasına maruz kalma korkusunu hesaba katarak dikkatli davrananlar, Müslümanlara karşı bu hassasiyeti gözetmelidir. Çünkü o da tüm Müslümanların kırmızı çizgisidir. İnsanları karikatür çizdiler diye katletmek ne kadar terörse, insanların kutsallarına saldırmak, insanları galeyana getirecek eylemler yapmak da en az o kadar terördür. Silahlı terör kadar, ifade özgürlüğü maskesi altında yürütülen teröre karşı da insanlık gerekli tepkiyi göstermelidir.
DİNLEMEYİ AÇIKLADIĞIMDA YARGI İŞGAL ALTINDAYDI
Erdoğan, Etiyopya’ya gitmek üzere Türkiye’den ayrılmadan önce Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, “Dört eski bakanla ilgili yapılan Yüce Divan oylamasında AK Parti’den fireleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna, “Bu oylamanın neticesi ne olursa Yüce Divan’a gider, ne olmazsa gitmez? Sizden şunu beklerdim, ‘Acaba 276 niye çıkmadı?’ Bu soruyu sormalıydınız veyahut da 276 oyu bulamayanlara bu soruyu sormanız gerekir. Kaldı ki bu soruları yöneltenler acaba birincil mahkemenin takipsizlik kararlarını niçin görmezden gelirler?” cevabını verdi. Bir gazetecinin, “Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir operasyon düzenlendi. 28 kişi hakkında gözaltı kararı var. Sizin başbakanlığınız döneminizde MGK üyeleriyle birlikte kriptolu telefonlar dahil olmak üzere bütün telefonların dinlendiği ileri sürülüyor” sorusuyla ilgili de Erdoğan, “Sadece Başbakanlığın değil, Cumhurbaşkanlığı’nın, Anayasa
Mahkemesi’nin, TSK’nın dinlenildiğini söyledim ama medya bunlara inanmadı. Niçin? Çünkü yargı işgal altındaydı. Emniyetin içinde ciddi manada sıkıntılar vardı. Ki bu yargının içerisinden kimlerin tweetlerle bu ülkenin başbakanına, cumhurbaşkanına nasıl hakaretler yağdırdığını gördünüz. Bunu gelişmiş olan hiçbir ülkede yapmak mümkün değildir. Bu ülkelerde bu tür insanları yargı makamında tutmazlar, anında onları yargıdan dışarıya, kapıya koyarlar. Şu anda HSYK ilk adımlarını atmıştır bu türlerle ama bunlar 3 tane, 5 tane, 10 tane deği. Bunları ne yazık ki üst yargıda da görüyoruz, orada da bunlar var. Gölbaşı’ndaki süreç inanıyorum ki birçok şeyleri ortaya çıkaracaktır. Bu eteklerden çok taşlar dökülecek” dedi. Erdoğan, HDP’li Selahattin Demirtaş’ın, “Cizre’de devlet içinde çöreklenmiş bir ekip var” sözleriyle ilgili de, “Siyasetten nasibini almış biri bu ifadeyi kullanamaz. Kendisi HDP’li belediyelerin araçlarının nasıl hendekler kazdığını masaya yatırsın” diye konuştu.
Erdoğan, “Yalnızca 2014 yılında Gazze’de çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yaklaşık 2 bin 500 kişi alçakça katledildi. Bu konuda Birleşmiş Milletler’den ve Avrupa Birliği’nden ses çıkmadı, insanlık bu devlet terörü karşısında susmayı tercih etti. 2 bin 500 kişiyi acımasızca katleden İsrail Başbakanı, hiç utanmadan Paris’teki terör karşıtı yürüyüşe katıldı. Bu mudur terörle mücadele? Teröre karşı ortak duruş, ortak akıl bu mudur? Eğer Batı, sadece karikatüristleri terör mağduru olarak kabul ediyorlarsa onlara da bir örnek vereceğim. Naci el Ali, Hanzala’nın çizeri. Önce ülkesinden Filistin topraklarından kovuldu.
Sadece karikatür çizen Naci el Ali, Londra’nın ortasında suikastle katledildi. Hiç kimse çıkıp da buna İsrail terörü demedi. Hiç kimse çıkıp da buna sanata kurşun, basına kurşun, özgür düşünceye, ifade özgürlüğüne kurşun demedi. Naci el Ali’nin katillerini koruyanlar, kollayanlar o katillerin sırtını sıvazlayanlar şimdi çıkmışlar Paris’te katledilenler için yürüyüş yapıyorlar. El insaf. Biz bunu görüyoruz. Yapılsın. Eyvallah ama adil olalım. Bütün Müslümanlar bu adaletsizliği bu çifte standardı görür; görmelidir. Aklı olan, vicdanı olan herkes oynanan oyunu çok net bir şekilde görüyor” diye konuştu.