Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun başdanışmanı olan Etyen Mahçupyan bugünkü köşe yazısında liberallerin ve solcuların cemaatle olan yakınlaşmasını "organ nakli" olarak nitelendirirken cemaatin bunda başarılı olduğunu söyledi.
Mahçupyan, bunların içinden farklı konuşanların çıkması halinde cemaatin ufkunun kararacağını iddia etti. Cemaatin 2012'den itibaren liberaller ve solcular üzerine attığı ağı toplamaya başladığını ifade eden Etyen Mahçupyan, geçmişte bir toplantıda gazeteci Orhan Kemal Cengiz'in cemaati "Arkadaşlar, tamam, AKP bir sürü antidemokratik uygulamalar yapıyor ama herkes olan bitenin farkında. Cemaat'in de hükümeti devirmeye çalıştığını biliyoruz. Bari bize numara yapmayın, ayıp oluyor…" sözleriyle eleştirdiğini yazdı.Şimdiler de ise Bugün Gazetesi'nde yazan Orhan Kemal Cengiz'in cemaati eleştiremediğini ima etti.
İşte Mahçupyan'ın bugünkü "Organ nakli stratejisi" başlıklı yazısından ilgili bölüm:
"…Cemaat 2012'den itibaren ama özellikle Gezi sonrasında bir 'organ nakli' stratejisine yöneldi. Liberaller ve solcular dünyasına attığı ağı toplamaya başladı. Birçok kişi Abant platformuna üye, gazetelere yorumcu yapıldı, Samanyolu programlarına davet edilmeye başlandı. Kürt siyasi hareketi ile herhangi bir işbirliğinin apaçık abes olması ve askerle zaten karşılıklı husumet içinde bulunulması, Cemaat'in liberal ve solcu aydınlar üzerinden Batı'ya bağlanmasını, o dünyada meşruiyet üretmesini sağladı. Yurtiçindeki dört temel aktörün üçü artık Gülen hareketinin karşısında yer almaktaydı ve çare siyasetin çerçevesini genişletmek, bir anlamda Batı'yı Türkiye siyasetinin parçası yapmaktı. Ancak bunu kendi başına gerçekleştirmek, gerekli inandırıcılığı sağlamak zordu.
"CEMAATİN UFKU BİR ANDA KARARABİLİR"
O nedenle liberal ve sol aydınlar bugün Cemaat için hayati bir önem taşıyor. Onlar olmadan gidilebilecek fazla bir yol yok. Hele onların içinde de 'farklı konuşanlar' türerse, örneğin yaşadıklarını anlatmaya kalkarlarsa Cemaat'in ufku bir anda kararabilir.
CEMAAT LİBERAL YAZARLARI YÖNLENDİRİYOR
Bu nedenle söz konusu aydınlar şimdi el üzerinde ve 'bir arada' tutuluyorlar. AKP karşısında sanki bir ortak kimlikleri varmış, bir aktörmüş gibi hissetmeleri isteniyor. Böylece bu grubun Cemaat dışı bağımsız bir ses olduğu izlenimi verilmeye çalışılıyor. Ama onları bir araya getiren de, ne söyleyeceklerine karar veren de, parayı verip o sözü yayınlayan da Cemaat'in kendisi. Aydınlar ise muhtemelen kendi imzalarını o denli önemsiyorlar ki o imzanın siyasi anlamı üzerinde düşünmeyi bile beceremiyorlar.
MABEYİN'DEKİ YEMEKLİ TOPLANTI
Gelinen nokta sadece Gülen hareketinin becerisi ile açıklanamaz. Bu yılın ilk aylarında Abant toplantılarının geleceği ile ilgili bir toplantının ilk iki saatinin AKP üzerinde olması yeterince açıklayıcı. Bugünün meşhur birçok liberal/sol aydınının katıldığı Mabeyin lokantası yemeğinde, bu uzun AKP tiradları sonrasında Orhan Kemal Cengiz söz almış ve mealen şöyle demişti: "Arkadaşlar, tamam, AKP bir sürü antidemokratik uygulamalar yapıyor ama herkes olan bitenin farkında. Cemaat'in de hükümeti devirmeye çalıştığını biliyoruz. Bari bize numara yapmayın, ayıp oluyor…"
Toplantıda Gülen mensubu üç dört kişi de vardı. Hiçbiri yorumda bulunmadı. Bütün o liberaller ve solcular da bu sözlere hiçbir şey söylemediler. Duyduklarını yutup kendi söylemlerine aynen devam ettiler. Orhan Kemal halen Bugün gazetesinde yazıyor.Geçenlerde 17 ve 25 Aralık fezlekelerinin meslek hayatında gördüğü en somut delilleri içerdiğini söyleyip, bunların "birer darbe hazırlığı olduğu söylendi sonradan" diye yazabildi. Ayrıca AKP'ye hitaben kaleme aldığı bir yazıda da "dürüst olun, bu toplumun önüne tam olduğunuz gibi çıkın" diyebildi. Oysa bu sözü hak edenin kim olduğunu gayet iyi bildiğini biliyoruz.
Cemaat organ nakli stratejisinde başarılı oldu. Zihinden kopan, oraya buraya savrulan kolları bacakları topladı, onları kendi zihninin uzantıları kıldı. Liberal ve sol aydınlar siyasi kişilik kaybını Cemaat şemsiyesi altında kimlikleşerek aşma uğruna, benliklerini bir ihtikârcıya emanet verdiler. "