İsveç, PKK ve Kılıçdaroğlu... Uluslararası algı operasyonun üç sacayağı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'in İsveçli gazeteciden gelen provokatif soruyu cevaplamayı reddetmişti. Gazetecinin maksatlı soruları bir süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarıyla oluşturulmaya çalışılan algı çabasını akıllara getirdi. Ayrıntılar 24 TV Analiz Haber'de değerlendirildi.
"Türkiye DEAŞ'a silah gönderdi." "Türkiye Azerbaycan'da cihatçı örgütleri kullandı." "Türkiye'nin uyuşturucu ticaretinde parmağı var." Hepsi Kılıçdaroğlu dillendirdikten sonra uluslar arenaya taşınan iddialar. Art arda bu kadar çok tesadüf olabilir mi? Ayrıntılar 24 TV Analiz Haber'de değerlendirildi.
İsveçli gazeteci, "Türkiye kokain ticareti için bir merkez haline geldi mi ve yabancı suçlular Türkiye'de rahat hissediyor mu?" gibi gazetecilik etiğinden uzak, algı oluşturmaya yönelik bir soru sormuştu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın gazetecilik sınırları dışına taşan sorulara yanıt vermeyi reddetti. Çünkü bu noktadan sonra İsveçli gazetecinin yaptığının sözlükteki karşılığı 'etki ajanlığıydı'.
İsveç ve Finlandiya NATO ülkesi olmaya çalışıyor. Ancak Türkiye'nin oluruna ihtiyaçları var. Türkiye'nin koşulu ise teröre verdikleri desteği kesmeleri. Ankara'nın bu doğrultuda Stockholm'den teslim etmesini istediği bazı teröristler var. Bu konuda hep savunmada olan İsveç, pozisyonunu Kılıçdaroğlu'nun çaba harcayarak oluşturmaya çalıştığı algı üzerinden kırmak istemiş görünüyor...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde öngördüğü olay İsveçli gazetecinin provakatif sorularında vücut buldu ama daha öncesi de var. Aslında Türkiye'yi uyuşturucu ticareti üzerinden haydut devlet ilan etmeye yönelik algı çalışmalarının başlangıcı çok daha eskiye dayanıyor. Ve bu hikaye kumpasın uluslararası boyutunu ortaya koymak için oldukça tatmin edici. Bu durum Türkiye'nin yavaş yavaş nasıl kirli bir oyunun içine çekilmeye çalışıldığını daha iyi anlatıyor.
Kandil, PKK terör örgütü Türkiye aleyhinde bulduğu herhangi bir fırsatı kaçırmaz. Onlar da uluslararası bu kumpasa taşeronluk yapmak için büyük çaba harcadı
Zira Avrupa'yı zehirleyen örgüt bu kötü imajı Türkiye'nin üzerine yıkma fırsatını görmüştü. Şimdi elimizde ABD'nin NATO'ya alınması için ısrarla bastırdığı İsveç'ten operasyon el bir gazeteci, bir terör örgütü elebaşı ve bir de suç örgütü lideri var.
İşte problem burada başlıyor. Türkiye'nin ana muhalefet liderinin genel başkanının onların arasında ne işi var?
