KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu Antalya Diplomasi Forumu (ADF) kapsamında düzenlenen, Crans Montana Forumu Başkanı Jean Paul Carteron'un moderatörlüğünü yaptığı "Kıbrıs'ta Gerçekçi Bir Çözüme Doğru" başlıklı, "ADF-söyleşileri" formatındaki programa konuşmacı olarak katıldı.
Tatar, Kıbrıs meselesinin ne olduğunu çoğu kişinin bilmediğini, bazı Avrupalıların da konuya tek taraflı yaklaştığını ve sadece Kıbrıs Rum kesimini dinlediğini, Kıbrıs Türklerini dinlemeye tenezzül etmediklerini söyledi.
Tatar, Türkiye'ye ADF'yi düzenlediği için teşekkürlerini ileterek, KKTC'li yetkililer olarak bu şekilde uluslararası toplumun temsilcilerinin yer aldığı toplantılara katılarak seslerini duyurabildiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, "Kıbrıs Türkleri olarak uluslararası toplumun adilane olmayan yaklaşımlarına maruz kalıyoruz. Bizler, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin eş kurucularıydık. Baktığınızda Türkler, 1571'den beri Ada'da. Osmanlı Kıbrıs'ı 1571'de fethetti ve 350 yıldan beri Ada'dayız, Osmanlının torunlarıyız." dedi.
Türk ve Rum olarak Ada'da yaşayan iki halk olduğunun altını çizen Tatar, hiçbir zaman "Kıbrıslı" diye bir millet olmadığını ve Kıbrıs'ta yaşayan iki farklı millet olduğunu vurguladı.
Tatar, Kıbrıs Türklerinin hiçbir zaman "Kıbrıs'ı işgal etmek" gibi bir niyetinin olmadığını vurgulayarak, Rumların Kıbrıslı Türkleri silah zoruyla Ada'dan atarak Kıbrıs'ı Yunanistan'la birleştirmek istediklerini hatırlattı.
Türkiye'nin de desteğiyle bağımsızlıkları için mücadele ettiklerini ve kendi devletlerini savunduklarını kaydeden Tatar, "1963'ten beri Kıbrıslı Türkler çeşitli isimler altında kendi egemenliklerini kurmuşlardır, şu anda da KKTC olarak varlığımızı sürdürüyoruz. Biz de Ada'da Rum kesimi kadar meşruyuz ve haklıyız. Hayatın her alanında kendimizi yönetme hakkımız var, BM de bunu pek çok belgesinde ifade etmiştir." dedi.
Tatar, Kıbrıslı Türklerin zorluklarla karşılaştıkları bir duruma itildiklerini ve yasal konumlarını ifade etmekte güçlük çektiklerini söyleyerek, BM'nin kendilerine, çeşitli platformlarda Kıbrıs meselesini bir çözüm amaçlı olarak konuşma imkanı verdiğini söyledi.
Türk tarafının Kıbrıs konusu bağlamında BM öncülüğündeki pek çok öneriye olumlu, Rumların ise olumsuz yanıt verdiğini hatırlatan Tatar, 2004'te BM'nin ortaya koyduğu ve son derece kapsamlı bir çözüm önerisi olan Annan Planı'na Rumların "hayır", Türk tarafının ise "evet" dediğini anımsattı.
Tatar, Rumların Annan Planı'na "hayır" demesine rağmen AB'ye alındığını ve Kıbrıslı Türklerin "evet" demesine rağmen izolasyon altında kalmaya devam ettiğini hatırlattı.
Kıbrıs meselesinin yalnızca Kıbrıslı Rumlar ve Türklerin konusu olmadığını ve bölgesel bir konu olduğunu dile getiren Tatar, Kıbrıslı Rumların Annan Planı dahil şu ana kadar 15 kapsamlı planı reddettiklerini söyledi.
Tatar, cumhurbaşkanı seçildiğinden bu yana yönetim olarak Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tam desteğini aldığını kaydederek şöyle devam etti:
"Bütün bu yaşananlarda sonra iki toplumlu, iki bölgeli federal çözüme sıcak bakmıyoruz. Kıbrıslı Rumların AB'ye üye olmalarıyla birlikte Kıbrıslı Türklerle bir uzlaşıya varma niyeti yok. Bunu Nisan'da Cenevre'deki BM öncülüğündeki toplantıda da söyledim. Biz, uluslararası anlamda Kıbrıslı Rumlarla eşit şekilde muamele görmek istiyoruz. BM, egemenlik açısından eşitliğimizi sağlamadığı sürece resmi müzakerelere başlamayacağız. Tabii ki gayriresmi olarak görüşmelerimize devam ederiz ama Kıbrıslı Türklerin egemenliğinin tanınmadığı sürece resmi görüşmelere başlamanın anlamı yok. Kıbrıslı Türkler uluslararası toplumun bir parçası olmak istiyor, biz bunu hak ediyoruz."
Kıbrıslı Rumların resmi olarak bütün Ada'nın temsilcisi olarak görüldüğünü ve bu unvanla AB'ye alındığını hatırlatan Tatar, ancak Kıbrıslı Türkler ile Rumların eşit muamele görmesiyle adil bir çözümün sağlanabileceğini söyledi.