Türkiye’nin telefon dinlemelerini denetim altına almak için kurduğu TİB’i yıllarca ‘dinleme üssü’ olarak kullanan paralel yapının hücre yapılanması ve Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) sorumlu ‘imam(Hadim)’ın kimliği belirlendi.
Yardımcı, Başkan’dan rütbeli
Paralel yapıdan arındırılan TİB’de yürütülen soruşturmada, paralel yapının ‘hücre yapılanması’ çözüldü. Buna göre, hücreler 3-4 kişiden oluşuyor. Hücreler, kurum dışından, çoğunlukla ‘sivil’ bir ‘abi’ye bağlı çalışıyor. Ancak hücre üyeleri ‘abi’nin gerçek kimliğini bilmiyor, kod adıyla tanıyorlar. Abiler de TİB İmamı’na bağlı. Abi’ler de ‘İmam’ı çoğunlukla kod adıyla biliyor, hücre üyeleri ise hiç tanımıyor. Kurumdaki hiyerarşi, doğal olarak hücrede geçerli değil. Tıpkı KCK’daki gibi, aynı hücredeki bir uzman yardımcısı, daire başkanından üst rütbeli olabiliyor. Bu ‘rütbeli’lerin uzman yardımcılarından seçilmesi ise tesadüf değil. Zira uzman yardımcıları yeni yetiştirilmiş gençlerden oluşuyor ve daha militanlar.
Herşey ‘abi’ye raporlanıyor
Bürokrasiye daha önce yerleştirilmiş ve devlette uzun süre görev yapmışlar ise kurumlarıyla daha uyumlu oluyorlar. Hücreler, bulundukları birimlerde, habersiz oldukları diğer hücre elemanları dahil, kim kimdir, kim ne yapıyor, kimlerle ilişkileri nasıl, kişisel özellikleri ve daha birçok dikkatlerini çeken bilgileri ‘abi’ye raporluyor. Bu bilgilerde adı geçenler bir başka hücre üyesi ise ve hakkında olumsuz bir not varsa, ‘abi’ tarafından o elemanın ‘hücre abisi’ne iletiliyor, o da gereğini yapıyor. Özellikli bazı ‘abi’lerin kurum içinde görev alması gerektiğinde, ilgili kuruma ‘uzman yardımcısı’ olarak alınıyor. Ancak bir hücre elemanı olarak değil, ‘kurum imamı’ ile görüşmeye devam eden daha yetkili bir konumu oluyor.