Tehdit mekanizmalarýný devreye soktular! Baþkan Erdoðan: Onlarýn anlayacaðý dille konuþuyoruz
ABONE OL

Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan, Bosna-Hersek, Sýrbistan ve Hýrvatistan ziyareti dönüþü uçakta Star Gazetesi Yazarlarý Fadime Özkan ile Esra Elönü ve Türkmedya Ankara Temsilcisi Emin Pazarcý'nýn da aralarýnda olduðu gazetecilerin gündeme iliþkin sorularýna cevap verdi.

GENEL DEÐERLENDÝRME

Salý günü baþladýðýmýz Bosna-Hersek, Sýrbistan ve Hýrvatistan'ý kapsayan Balkan turumuzu tamamladýk. Bölgesel geliþmeler açýsýndan kritik bir dönemde son derece önemli ziyaretler gerçekleþtirdik. Ana gündemimizi Bosna-Hersek'teki siyasi krize çözüm bulunmasý oluþturdu. Bu çerçevede muhataplarýmýzla istiþarelerimizi yaptýk, öneri ve katkýlarýmýzý kendileriyle paylaþtýk. Gerek ikili düzeyde gerek Üçlü Danýþma Mekanizmalarý kapsamýnda diyalog ve istiþarelerimizi artýrarak sürdürme konusunda mutabýk kaldýk.

Ýkili konularýn yaný sýra bölgesel ve uluslararasý geliþmeler baðlamýnda fikir alýþveriþinde bulundum. Tüm temaslarýmda Bosna-Hersek'in toprak bütünlüðüne ve egemenliðine olan desteðimizi vurguladým. Ülkemizin bundan sonra da üzerine düþeni yapmaya devam edeceðini ifade ettim. Mevcut sorunlarýn aþýlmasý noktasýnda mesafe kat ettiðimize inanýyorum.

Her üç ülkede de düzenlenen iþ forumlarýna iþtirak ettim. Ayrýca ziyaretlerim vesilesiyle üç ülkeyle de çeþitli alanlarda toplam 11 anlaþma imzaladýk. Böylece iliþkilerimizin hukuki altyapýsýný daha da tahkim ettik.

Ziyaretimin ilk duraðý olan Saraybosna'da Bosna-Hersek Devlet Baþkanlýðý Konseyi üyelerinin yaný sýra Temsilciler ve Halklar Meclislerinin Baþkanlýk Divanlarý üyeleriyle de verimli görüþmeler gerçekleþtirdik. Ýnþasý Türkiye tarafýndan tamamlanan Bosna-Hersek Ýslam Birliðinin yeni idare binasýný ziyaret ettik. Burada Bosna-Hersek Reisül Ulemasý ile Bosna-Hersek'in dört bir yanýndan gelen müftülerle buluþtuk. Merhum Aliya Ýzzetbegoviç'ten sonra böyle bir buluþmayý gerçekleþtiren ikinci Cumhurbaþkaný olmak benim için ayrý bir bahtiyarlýktý. Malumunuz Türkiye ile Bosna-Hersek arasýnda siyasi, askeri ve ekonomik iliþkilerin ötesinde derin tarihi, kültürel ve insani baðlar mevcut. Türk milletinin kalbinde müstesna bir yere sahip Bosna-Hersek'in istikrar ve refahýna yönelik giriþimlerimizi kararlýlýkla sürdüreceðiz.

Ziyaretimin ikinci duraðýný teþkil eden Sýrbistan ile iliþkilerimiz her geçen gün daha da geliþiyor. Sýrbistan'da ekonomiye ve istihdama katký saðlayan yatýrýmlarýmýzla ve giriþimcilerimizle iftihar ediyoruz. 2 milyar dolara ulaþan ticaret hacmimizi en kýsa sürede 5 milyar dolara çýkarma irademizi ortaya koyduk. Sancak bölgesinin önde gelen liderleriyle de samimi görüþmeler gerçekleþtirdik. Geçtiðimiz yýl açýlan Yeni Pazar Baþkonsolosluðumuz, Sýrbistan'la ve Sancak bölgesiyle baðlarýmýzý kuvvetlendiriyor. Orada 20 kilometrelik Sancak-Tutin yolunu yapýp bitirdik. Bu tabii Yeni Pazar'ý çok çok rahatlattý. Bizden bir ricalarý daha vardý; orada bir camileri var, o camilerine bu Tutin yolundan 200-300 metrelik ara asfalt yol istediler. Onun da talimatýný gerekli yere verdik. Niþ'te geçen hafta açtýðýmýz konsolosluk büromuz da hizmet vermeye baþladý.

Hýrvatistan ziyaretim de yine son derece baþarýlý geçti. Cumhurbaþkaný Milanoviç ve Baþbakan Plenkoviç'le ikili ve heyetlerimizin katýlýmýyla görüþmeler gerçekleþtirdik. Ýliþkilerimizi güçlendirme konusunda Hýrvat tarafýyla ortak bir iradeyi paylaþtýðýmýzý memnuniyetle müþahede ettim. Ticaret hacmimizde 1 milyar dolar hedefini bu yýl rahatlýkla geride býrakacaðýz. Ýlk 8 ayda þimdiden 760 milyon dolara ulaþtýk. Yeni hedefimizi ise önce 2 milyar dolar, ardýndan 5 milyar dolar olarak belirledik. TÝKA'nýn desteðiyle Sisak þehrinde yaptýrýlan cami ve Ýslam Kültür Merkezinin açýlýþýný da gerçekleþtirdik. Cumhurbaþkaný Milanoviç ve önceki Cumhurbaþkaný Kitaroviç de açýlýþ törenine geldi. Onun da bu kültür merkezinin yapýmýyla alakalý benden ricasý olmuþtu. Biz de yaparýz demiþtik ve bunun üzerine de TÝKA'ya talimatýmýzý vermiþtik. Bu vesileyle Hýrvatistan'daki Müslüman kardeþlerimizle bir araya gelip hasret giderdik. Cami ve Ýslam Kültür Merkezi'ne adýmýn verilmesinden ülkemiz ve milletimiz adýna da iftihar ettim. Elbette bu, þahsýmýzla birlikte Türkiye'ye olan muhabbetin, hürmet ve güvenin bir yansýmasýdýr. Hýrvatistan ziyaretimizin iliþkilerimiz ve bölgemizin geleceði bakýmýndan mühim sonuçlar doðuracaðýna inanýyorum.

Balkan turumuzun ve yaptýðýmýz görüþmelerin hayýrlara vesile olmasýný diliyorum.

SORU: (TAHA DAÐLI) Yunanistan'a yönelik "Bir gece ansýzýn gelebiliriz" çýkýþýnýz olmuþtu. Yunanistan'ýn o fiili saldýrganlýðýndan ziyade sizin bu sözleriniz çok fazla gündem oldu batý dünyasýnda, Avrupa Birliðinde. Yunanistan'a ses çýkarýlmadý neredeyse ama sizin sözleriniz çok yanký buldu. Özellikle de "Türkiye bir askeri operasyona mý hazýrlanýyor" noktasýnda sorular sorulmaya baþlandý. Ben bu çýkýþýnýzý yaparken olasý bir askeri müdahaleye mi yoksa farklý tedbirlere mi iþaret ettiniz, onu sormak istiyorum.

Ýfade ettiðim hususlarýn, vermek istediðim mesajýn son derece açýk olduðunu düþünüyorum. Yunanistan'ýn son dönemde Türkiye'ye yönelik tutumu izah edilir gibi deðil. Bir yanda Ege'de yaptýklarý ihlaller var, bazýlarý NATO görevi icra eden uçaklarýmýza yönelik tacizler var, S-300 füzeleriyle radar kilitlemeye varan mütecaviz hareketler var. Bizim S-400 olayýmýzý diline dolayanlardan Yunanistan'ýn S-300'leriyle alakalý bugüne kadar herhangi bir þey duydunuz mu? S-300'ler de Rusya'nýn, S-400 de Rusya'nýn. Ama ona ses yok. Burnumuzun dibindeki adalarý anlaþmalarla getirilen gayri askeri statü hilafýna silahlandýrmaya devam ediyorlar. Ayný zamanda tabii üsler kurulmasý olayý var. Bunun baþýný da malum Amerika çekiyor. Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu'na gittiðimizde Sayýn Baþkan'la orada bir görüþme fýrsatý bulursak Amerika'nýn bu noktada attýðý adýmlar da dile gelecektir, bu konularý da konuþacaðýz. Diðer yanda deniz yetki alanlarý baðlamýnda Ege'de ve Doðu Akdeniz'de bize dayatmaya çalýþtýklarý maksimalist tezler var. Bunun da yenilir yutulur bir yaný yok. Türkiye ile doðrudan konuþmak yerine Birleþmiþ Milletler'de, Amerika Birleþik Devletleri'nde, Avrupa Birliði'nde ve hatta en güçlü üyelerinden olduðumuz NATO'da bizi sürekli þikayet suretiyle adeta tehdit mekanizmalarý çalýþtýrýyorlar. Bunu tabii kabullenmek mümkün deðil. Onlarýn anlayacaðý dil neyse biz parantez açarak o dille konuþuyoruz. Anlýyorum ki onlar da anlýyor.

SORU: (FULYA KALFA) Yunanistan'dan önce Suriye konusu gündemdeydi, "Bir gece ansýzýn gelebiliriz" ifadesini Suriye'deki terör gruplarýna yönelik de kullanmýþtýnýz. Rusya ile Türkiye arasýnda Soçi'de bir görüþme gerçekleþti. Ondan sonraki süreçte Suriye'ye operasyon olabileceði yönünde konuþmalar oldu. Þu andaki son durum nedir? Olasý bir Suriye operasyonuyla ilgili ne düþünüyorsunuz?

Suriye ile ilgili olarak, malum orada birçok terör örgütü var. Bu terör örgütlerinin bizim ulusal güvenliðimize tehdit oluþturmasýna müsaade etmeyiz. Onun için de sahada bu doðrultuda gerekli çalýþmalarý yapmamýz gerekiyor dedik ve bu çalýþmalarý yapýyoruz. Bölücü terör örgütlerine karþý bu çabalarýmýz, Suriye'nin birliði ve toprak bütünlüðünün de aslýnda teminatý ama rejim bunlara yönelik herhangi bir tavýr þu ana kadar geliþtirmedi ve geliþtirmiyor. Orada da bu terör örgütlerinin anladýðý, anlayacaðý bir dil var. Bunlara da o dilden konuþmamýz gerekiyor. Türkiye'nin kükremesini ne demek, Türkiye kükrediði zaman nasýl kükrer, onlar bunu da biliyor. Onun için de "Bir gece ansýzýn geliriz" veya "Bir gece ansýzýn oradayýz" dediðimiz zaman terör örgütleri bunu biliyor. Nereden biliyor, Cudi'den biliyor. Nereden biliyor, Gabar'dan biliyor. Nereden biliyor, Tendürek'ten biliyor. Nereden biliyor, Bestler Dereler'den biliyor. Nereden biliyor, bizim sýnýr ötesi harekatlardan biliyor. Þehitlerimiz oldu. Ama bizim þehitlerimizin bedeli çok aðýrdýr ve o bedeli de bunlar ödeyecekler ve ödüyorlar.

SORU: (SEDA ÖÐRETÝR) Rusya Devlet Baþkaný Putin, Ukrayna'nýn bütün tahýlýnýn zengin ülkelere gittiðini, yoksul ülkelere gitmediðini söyledi. "Bu güzergahýn deðiþmesi, ülkelerin sýnýrlandýrýlmasý gerektiðini konuþabiliriz" dedi. Siz de bugün Hýrvatistan'da yaptýðýnýz toplantýda onu haklý bulduðunuzu söylediniz, Semerkant'ta görüþeceðinizi ifade ettiniz. Þimdi burada aslýnda Rusya tarafýndan iki konu var, hem kendi gübresinin limanlardan çýkmamasý hala hem de iþte yoksul ülkelere tahýlýn ulaþmamasý konusu. Rusya Türkiye'nin hatýrýna, Putin 120 günlük olan süreye müsaade etti ve bu süreyi verdi. Acaba anlaþmayý devam ettirmeme gibi bir talebi olabilir mi? Size nasýl yaklaþýr bu konuda, siz nasýl yaklaþýrsýnýz bu zirvede bu konuya?

Semerkant'ta Sayýn Putin'le geniþ ve etraflýca olacaðýna inandýðým bir görüþme yapacaðýz. Bu görüþmede aðýrlýklý olarak bu tahýl koridoru meselesini görüþeceðiz. Doðrusu Sayýn Putin'in "zengin ülkelere gidiyor, fakirlere gitmiyor" yaklaþýmýný ben doðru buluyorum. Yani bunun böyle yapýlmamasý lazým. Çünkü burada asýl dert, fakir ülkeleri bu tahýl koridorundan ihya ederek fakir ülkelerin buradan nasibini almalarýný ve bu sýkýntýlý dönemi aþabilmelerini saðlamak olmalý. Fakat þu anda durum öyle gözükmüyor. Yani Sayýn Putin'in dediði gibi o gemiler yine ya geliþmiþ veya geliþmekte olan ülkelere doðru gidiyor. Belki de Sayýn Putin, Rus ürünlerini bundan dolayý göndermiyor. Biz tabii Semerkant'taki görüþmemizde artýk Rus ürünlerinin de bu gemilerle koridordan gönderilmesini kendisinden rica edeceðiz. Bunun da baþlamasýný kendisinden özellikle isteyeceðiz. Eðer Rus tahýlý da gelmeye baþlarsa biz burada bu fakir Afrika ülkelerine varýncaya kadar hepsini en ideal þekilde belli bir sisteme oturtur, baðlarýz ve oralara da bu tahýlý, diðer ürünleri, hepsini göndeririz. Bunu kendileriyle inþallah açýk net konuþacaðýz. Çünkü özellikle Afrika'da zor durumda olan birçok ülke var ki bu ülkeleri bizim kucaklamamýz, bunlara bu ürünleri bir an önce göndermemiz lazým.

SORU: (FADÝME ÖZKAN) Ben enerji kriziyle ilgili soru sormak istiyorum. Malum "winter is coming." Sizin de Esenboða'dan ayrýlmadan önce söylediðiniz gibi kýþ Avrupa'da zor geçecek. Rusya, Ukrayna savaþýndan dolayý Avrupa'nýn kendisine uyguladýðý yaptýrýmlara cevaben doðal gaz akýþýný süresiz olarak kesti Avrupa'ya ve Avrupa'daki doðal gaz fiyatlarý da katlanarak arttý. Þu anda devletler vatandaþlarýna epey aðýr tasarruf tedbirleri öneriyor, "kömür yakýn, 19 dereceyi aþmayýn, doðal gazý kýsýn" gibi. Ben bu baðlamda iki soru sormak istiyorum. Birincisi, bu krizden dolayý Avrupa büyük bir maðduriyet yaþýyor, tutumu deðiþir mi Avrupa'nýn Rusya-Ukrayna kriziyle ilgili, öngörünüz ne? Ýkincisi de Türkiye'nin Karadeniz'de bulduðu doðal gazý Türkiye ne zaman kullanmaya baþlayacak, bir tarih verebiliyor muyuz? Eðer yeni rezervler bulunursa Türkiye doðal gaz ihraç eden bir ülke olur mu?

Öncelikle biraz geri gitmek istiyorum. Yenilenebilir enerji konusunda tabii doðal gaz sýkýntýsý patlak vermediði dönemde baþta Almanya ve Fransa olmak üzere bunlar çok havalý dolaþýyorlardý. Çünkü "bizim nükleer enerjimiz var" diyorlardý. Nükleer enerji dolayýsýyla da rahat olduklarýný söylüyorlardý. Doðal gaz konusunda da sýkýntýlarýný olmadýðýný söylüyorlardý. Hatta o aralarda benim Merkel'le de Macron'la da görüþmelerim olmuþtu. O görüþmelerde de onlar kömürü, yani termik santralleri kapatacaklarýný ve yenilenebilir enerjiye geçeceklerini, hatta hatta nükleer enerji santrallerini de kapatma kararý aldýklarýný söylemiþlerdi. Mesela Almanya üç santrale indirmiþti. Scholz gelince Scholz'la da ben bu konuyu konuþtum, "Ben Merkel'in attýðý adýmdan geri gitmem. Ben de bu nükleer enerji santrallerini kapatmakta kararlýyým" dedi. "Bunu iyi düþündünüz mü?" dedim. "Evet, çünkü yenilenebilir enerji artýk Avrupa Birliði'nin ortak bir kararý" dedi. Baktým Macron da ayný durumda. Ve ne oldu? Bir ay geçmedi, Almanya hemen Ruhr havzasýný açma kararý verdi ki Ruhr havzasý Almanya'nýn kömürde çok güçlü olduðu, önemli bir termik santral havzasýdýr. Þu anda Almanya Ruhr havzasýný yani termik santrali kullanmaya baþladý. Böyle bir duruma geldi. Tabii Rusya keyfinden bu kararlarý almadý, bu adýmlarý atmadý. Avrupa öyle zannedildiði gibi rahat deðil, huzurlu deðil. Bu çok farklý bir yere gidiyor. Böyle bir durum var. Hamdolsun bizim þimdilik böyle bir sýkýntýmýz yok. Rusya bize herhangi bir yaptýrým uygulamýyor. Hele hele kendisiyle fiyat konusunda bir görüþmem, konuþmam olmuþtu. O konudaki yaklaþýmýný da bize müspet olarak gerçekleþtirirse o zaman zaten "nurun ala nur" olur. Çünkü bizim de derdimiz, mümkün olduðunca elektriði veya doðal gazý vatandaþýmýza daha uygun þartlarda verebilmek. Hele hele 2023 ile birlikte inþallah kendi doðal gazýmýzý çýkarmamýz halinde, onu çýkardýðýmýz andan itibaren biz vatandaþýmýzýn kapýsýna doðal gazý çok daha ucuza ulaþtýracaðýz. Hedefimiz bu. Þimdilik bu mevcut rezerv, ihraca yönelik bir rezerv deðil. Ama Türkiye için çok büyük bir kapýyý inþallah açmýþ olacaðýz.

SORU: (FADÝME ÖZKAN) Avrupa, Rusya Ukrayna savaþýyla ilgili tutumunu deðiþtirir mi, bu kýþ yaþayacaðý krizden dolayý?

Bu kýþý atlatmadan öyle bir kararý vermek zor gibi geliyor bana. Çünkü Avrupa için bu kýþ öyle kolay geçmeyecek, çok sorunlu bir kýþ olacak, mali noktadan faturasý çok aðýr bir kýþ olacak.

SORU: (SEMRA KARABAÞ) Benim de aslýnda Avrupa'da yaþanan enerji kriziyle baðlantýlý bir sorum olacak. Avrupa, tarihinin en büyük enerji krizini yaþýyor ve bu enerji krizinin de Avrupa'da üretimde de sanayi üretiminde de aksamalara yol açmasý bekleniyor. Avrupa'da aksama yaþanacak sektörlerdeki üretimlerin ve bireysel talebin Türkiye'ye kaymasý bekleniyor. Þu ana kadar buna yönelik yatýrým ya da iþ birliði talebi geldi mi Avrupa'dan? Ya da buna yönelik bir hazýrlýk var mý þu anda? Bu geliþmelerle birlikte aslýnda pandemi döneminde Türkiye üretimini aksatmadan devam ettirdiði için güvenli bir tedarik merkezi haline gelmiþti. Bu geliþmelerle birlikte Türkiye'nin bu özelliði daha da güçlenir mi?

Þu anda gerek Avrupa'dan gerek dünyanýn deðiþik yerlerinden Türkiye'de yatýrým için kapýmýzý çalanlar var. Tabii hassasiyetleri sebebiyle bu firmalarýn kimler olduðu konusuna girmeyeceðim ancak þu an itibarýyla toplamda 20 milyar dolar gibi Türkiye'de yatýrým yapma konumunda olan firmalar var. Bu rakam inþallah daha da yükselecek, öyle gözüküyor. Bir de þu anda mali noktada dýþarýdan parasýný Türkiye'de park eden firmalar da baþladý. Çünkü baþka ülkelere güven kalmadý. Ama Türkiye'ye bu noktada güven var. Bununla ilgili olarak birçok görüþmeleri ben ve arkadaþlarým yürütüyoruz ve bu görüþmeler neticesinde de olumlu neticeler alýyoruz. Ýþi gevþetmeyeceðiz, sýký tutacaðýz ve bu süreci de en güzel þekilde inþallah deðerlendireceðiz, atlatacaðýz. Çünkü Merkez Bankamýzda dikkat ederseniz bir defa rezerv yükselmeye baþladý. Bu tabii döviz rezervi noktasýnda bizim rahat hareket etmemizi saðlamýþ oluyor. Bu konuyla ilgili de þu anda birçok dost ülke gerekli desteklerini sað olsun veriyorlar. Onlardan borçlanmamýz Merkez Bankasý olarak güçlenmemize neden oluyor. Ýnþallah bunu baþarmak suretiyle de dövizdeki bu sýkýntýyý aþmýþ olacaðýz. Bir diðer taraftan da özellikle ihracatta malum öyle ürünler var ki bunlar ithale dayalý, bu ürünlerde de dövize ihtiyacýnýz var, bunlarý da bu yolla karþýlamýþ oluyoruz. Bu noktada þu anda ilgili bakanlýklarýmýz, kurumlarýmýz çalýþmalarýný sürdürüyor. Hele hele tabii bu dönemde turizmde çok ciddi bir geliþme var. Turizmdeki geliþmeyle de hamdolsun koronavirüs döneminin öncesine geçtik ve þu anda turizmde gerek Rusya gerek Ukrayna gerek batýdan ciddi turist çekmeye baþladýk. Bu konuda da tabii Kültür ve Turizm Bakanýma teþekkür ediyorum. Çünkü bu iþi kovalamadýðýnýz sürece netice almak da mümkün deðil. Ayný þekilde Ýngiltere'den de ciddi manada turist alýyoruz. Böyle bir dönemin içerisindeyiz.

SORU: (MUSTAFA YILDIZ) Benim sorum iç siyasetle ilgili olacak. Altýlý masada CHP'den gelen "HDP'ye bakanlýk verebiliriz" çýkýþýyla baþlayan tartýþma karþýlýklý atýþmalarla sürüyor. Seçime de az bir zaman kaldý ama buna raðmen herhangi bir aday belirleyememiþ olmalarý da göz önünde bulundurulursa bu yapýnýn ülke yönetimine talip olmak istemesini nasýl deðerlendiriyorsunuz?

Yani onu benim deðerlendirmem doðru olur mu? Ben böyle çürük tahtalara basmam. Yani bu adý altýlý masa olan, nereye gideceði belli olmayan bu yapýdan hiçbir þey çýkmaz. Varsa adayýnýz adayýnýzý açýklarsýnýz deðil mi? Ama þu anda altýlý masanýn yaptýðý tek iþ var; "Önümüzdeki toplantýyý kimin evinde yapacaðýz?" Tek yaptýklarý iþ bu. Sýralamaya koymuþlar. Baþka bir þeyi hiç duydunuz mu? "Önümüzdeki toplantýyý kimin evinde yapacaðýz?" Hep bu. Bir mesafe alýn, bir adým atýn; yok. Herhalde bunlar Yüksek Seçim Kurulunun açýklamayý yaptýðý ana kadar bir karar alamayacaklar diye düþünüyorum.

SORU: (EMÝN PAZARCI) Kýlýçdaroðlu, KHK'lýlarý göreve iade edeceðinden bahsetti ve bununla ilgili olarak bir parti görevlisi de olduðunu söyledi. Siz de böyle bir yetkisinin olmadýðýný söylediniz. Ama iþin arkasýnda baþka bir þey daha var. Bu KHK'lýlar, siz de belirttiniz, PKK'lýlar ve FETÖ'cüler. Bunlarýn ikisinin birlikte arkada býraktýðý on binlerce þehidimiz var, verdiði büyük zarar var. Altýlý masadan da bununla ilgili herhangi bir itiraz yok, çok mutlular. Cumhuriyetin 100'üncü yýlýný kutladýðýmýz bir noktada Cumhuriyet Halk Partisi ne yapmak, bizi nereye götürmek istiyor?

Yani siz aslýnda sorunun içinde cevabý verdiniz. "Þüheda fýþkýracak topraðý sýksan þüheda, caný cananý bütün varýmý alsýn da hüda, etmesin tek vatanýmdan beni dünyada cüda" diyoruz. Ama bunlarýn þüheda diye bir dertleri var mý, yok. Neymiþ; FETÖ'cülerle, KHK'lýlarla ilgili "ben býrakacaðým" diyor. Sen kimsin, sen neyi býrakýyorsun? Eðer bu ülke bir hukuk devletiyse bu hukuk devletinde bu kararý verecek olan merci bellidir. Neresidir? Yargýdýr. Yargý bunun kararýný verir. Ama o, bu kararý yargýya býrakmýyor, kendisi bu kararý verecekmiþ! Yani bunlarýn bir defa hukuk tanýmazlýðý da var, kanun tanýmazlýðý da var. Bay Kemal'e sormak lazým "sen bu yetkiyi nereden alýyorsun?" O masanýn etrafýnda olanlarda da bu konuyla ilgili gariplikler var. Bir defa böyle bir yetki yok. Þimdi zaten bunlara kalsa ne yapacaklar; "Abdullah Öcalan'ý da bir KHK kararýyla býrakacaðým" derler. Demirtaþ için de derler. Diðerleri için de derler. Öyle bir yetki var mý? Bizim bu kadar þehidimiz var. O þehitlerimizin anacýklarý ve bu milletin evlatlarý bu iþe nasýl bakar! Asla böyle bir þeye prim vermek mümkün deðil. Bu kadar þehidimiz olacak, bütün bu þehitlerimizin faillerine siz tahliye kararý vereceksiniz veya beraat kararý vereceksiniz! Bizler bu ülkede siyaset yaptýðýmýz sürece kolay deðil bu iþler.

SORU: (ESRA ELÖNÜ) Son günlerde Türk güvenlik güçlerinin peþpeþe teröristleri paketlediði haberleri geliyor. Geçtiðimiz hafta Yunanistan'da eðitim gören PKK'lý Ýstanbul'da eylem hazýrlýðýndayken yakalandý. Ýkincisi Diyarbakýr'da yine eylem hazýrlýðýnda 4 PKK'lý, Gaziantep'te eylem hazýrlýðýnda olan DAEÞ'lý teröristler, yine FETÖ üyeleri paket paket getiriliyor. Bu paketler aslýnda büyük bir paketin fragmaný mý? Bu anlamda terör örgütlerine ve teröristlere yönelik yeni bir operasyon ya da yakalama haberi var mý?

Emniyet Genel Müdürlüðü ile Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü ve MÝT Baþkanlýðý, DEAÞ terör örgütüne yönelik önemli bir operasyona daha imza attý. Ve DEAÞ'ýn en önemli üst düzey yöneticileri arasýnda bulunan "Abu Zeyd/Üstad Zeyd" kod adlý Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai adlý terörist Türkiye'de yakalandý. Bu terörist, DEAÞ terör örgütü lideri Ebubekir El Baðdadi ve ondan sonraki lideri Abdullah Kardaþ'ýn öldürülmesinden sonra, örgüt içerisinde en önemli üst düzey yöneticilerden biriydi. Uluslararasý raporlarda ve BM Güvenlik Raporunda da DEAÞ terör örgütünün üst düzey yöneticilerinden olduðu bilgileri yer alýyordu. Sorgusunda da örgüt içerisinde sözde kadýlýk, sözde eðitim bakanlýðý ve adalet bakanlýðý yaptýðý yönünde kendi beyanlarý bulunuyor. Bu teröristin uzunca bir süredir Suriye ve Ýstanbul'daki baðlantýlarý takip ediliyordu ve yasadýþý yollarla Türkiye'ye giriþ yapacaðý yönünde istihbari bilgiler edinilmiþti. Ve bu terörist, Emniyet Ýstihbarat, MÝT ve Ýstanbul Emniyetinin baþarýlý operasyonuyla yakalandý. Ýstanbul emniyet birimlerince teröristin sahte kimlik kullandýðý ve kýlýk deðiþtirdiði belirlendi. Milli Ýstihbarat Teþkilatý Baþkanlýðý ve Ýstanbul Emniyet Müdürlüðünün sorgulamasýnýn ardýndan bu DEAÞ'lý terörist, Ýstanbul Cumhuriyet Baþsavcýlýðýnýn talimatýyla adli makamlara sevk edildi. Bu dönemin en önemli operasyonlarýndan bir tanesi gerçekleþmiþ oldu.

SORU: (MEHMET ACET) Geçtiðimiz günlerde partinizde kurmaylarýnýzla sürpriz bir toplantý yaptýnýz seçim beyannamesi konusu üzerinde. Þimdi bu seçim döneminde AK Parti ve Cumhur Ýttifaký olarak nasýl bir kampanya yürütmeyi düþünüyorsunuz, hangi baþlýklarý öne çýkarmayý düþünüyorsunuz? Bu seçimlerin ana mottosu, temasý ne olacak; halk, seçmen neye göre oy verecek?

Þu anda konuyla ilgili ekipler çalýþýyor. Bu çalýþmalarý belli bir noktaya getirdikten sonra kampanyanýn ana baþlýklarýný o zaman açýklayacaðýz. Þu anda parti teþkilatýmýz içerisinde geniþ bir ekibimiz bu çalýþmayý yürütüyor. Bu çalýþmalarý olgunlaþtýrdýktan sonra da açýklamamýzý yaparak hepsini kamuoyuyla paylaþacaðýz. Biliyorsunuz bu konularda AK Parti'nin deneyimi, tecrübesi her zaman için diðerleriyle mukayese edilemeyecek derecede ileridir, iyidir. Þu anda bu çalýþmalarý yürüten arkadaþlarýmýz bizlere sunumlarýný yapýyorlar ve bu sunumlardan sonra da belli bir olgunluða gelince bunu kamuoyuyla en güzel þekilde paylaþmayý planlýyoruz.

SORU: (RECEP YETER) Son dönemlerde sosyal medyada manevi deðerlere, insani fýtratlara yönelik çokça hakaretler, saldýrýlar, eylemler yapýlýyor. Bunlara karþý, yeni eðitim öðretim yýlý da baþlarken özellikle yeni nesli, gençlerimizi koruma noktasýnda hükümet olarak yeni bir çalýþmanýz olacak mý? Bir de maalesef sosyal medya dezenformasyonun birinci kaynaðý. Bu yasa meselesi ne zaman gündeme gelecek ya da Meclis'ten çýkacak?

Sosyal medyayla ilgili düzenleme Meclis'in açýlýþýyla birlikte gündemimizde. Diðer taraftan evlatlarýmýzýn eðitim öðretimlerini sürdürürken, teknoloji kullanýmýný artýrýrken milli manevi deðerlerimizle hemhal olmalarýný ihmal etmemeliyiz. Fakat örneðin Meral Haným'ýn Sultan Abdülhamid'e yönelik yaptýðý hakareti neyle izah edeceðiz? Üstelik de sen tarihçiyim diye geçineceksin ve Sultan Abdülhamid'i anlamakta, onu yaþamakta bihaber olacaksýn. Elbette bu konularda gençlerimizi çok daha farklý bir þekilde iþlememiz, anlatmamýz gerekiyor. Ama tabii tabularýn egemen olduðu bir yapý var ve bu tabular öyle ileri safhada ki asýl anlamasý, asýl kendi dünyasýna yerleþtirmesi gerekenleri maalesef yakalamýyor. Temenni ederiz ki inþallah bu iþi de belli bir yere oturtalým.

SORU: (AYÞE OLGUN) Batý ülkelerinde Ýslamofobi üzerinden yürütülen ýrkçýlýk ve nefret söylemi, bazen ülkemizde de Suriyeli göçmenler ve Arap turistler üzerinden siyasi rant elde edilmek için kullanýlýyor. Özellikle genç nesli etkileme amacý taþýyan bu ýrkçýlýk ve nefret söylemine karþý ne tür tedbirler alýnýyor, bu konuda neler düþünüyorsunuz?

Demokratik haklarýný, maalesef kin ve nefret türü yanlýþ yollara sevk etme üzerine bina eden baþta ana muhalefet partisi ve onun yandaþlarý, yavrularý ülkemize gelen bu misafirlere karþý böyle bir kampanyayý sürdürüyorlar. Þunu çok açýk net söylemem gerekir; birinci derecede Suriye, ikinci derecede Afganistan hatta Irak, buralardan gelenlere karþý biz ana muhalefetin durduðu yerde deðiliz. Çünkü biz hicret kültürünü iyi biliriz. Muhacir kimdir, bunu çok çok iyi biliyoruz. Ayný zamanda bir muhacir olan sevgililer sevgilisi Peygamberimiz yanýndaki sahabelerle Medine'ye hicret etmiþti. Biz ensar-muhacir iliþkisini en iyi þekilde anladýk, yaþadýk. Hani "taleal bedru aleyna" diyoruz ya, bütün bunlarýn hepsi bir yere dayanýyor. Ama ana muhalefetin baþýndaki adamýn "talaeal bedru aleyna" nedir, bundan haberi var mý; yok. Onun hicret nedir, muhacir nedir, ensar nedir; bundan haberi yok ki... O farklý bir dünyada yaþýyor. Þimdi onunla beraber altýlý masada onun yanýnda olanlar da maalesef ayný þekilde davul tokmak misali yola devam ediyorlar. Biz ise asla böyle bir yanlýþýn içerisine girmeyiz, giremeyiz. Biz bu kardeþlerimize sonuna kadar sahip çýkacaðýz. Ýþte biz örneðin bu briket evleri niye yapýyoruz? Bu insanlar bir savaþtan kaçýyorlar. Savaþtan kaçýp ülkemize gelen bu insanlara tekrar kendi topraklarýna dönme imkanýný hazýrlamak için STK'larýmýzla o briket evleri hazýrladýk, hazýrlýyoruz ve onlar da þimdi yavaþ yavaþ oraya dönmeye baþladýlar ve oraya yerleþiyorlar.

SORU: (KENAN KIRAN) Türkiye'de yaþanan kira sorunu, barýnma sorunu olduðu ifade ediliyor. Bu kapsamda hükümet konutlarda kira artýþýný yüzde 25 ile sýnýrlandýrdý ve 13 Eylül'de de Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi açýklanacak. Söz konusu projenin 250 bin konut olacaðý ifade ediliyor. Bu kampanya vatandaþýmýzý nasýl etkileyecek?

Bu kampanyanýn vatandaþýmýzý çok çok olumlu istikamette etkileyeceðine inanýyoruz. Burada sadece konut deðil, ayný þekilde arsa projemiz var. 250 bin konut, 100 bin altyapýlý konut arsasý içeriyor. Ýcabýnda vatandaþ "ben kendim yapacaðým" diyorsa, onlara da "buyur kardeþim, 100 bin arsa var, kendin de yapabilirsin" diyoruz. Ayrýca 10 bin sanayi sitesiyle vatandaþýmýza kendi iþini kurma imkaný da saðlanacak. Gençler, emekliler, engelliler, þehit yakýnlarý ve gazilere yönelik özel kontenjanlar olacak. Vatandaþlarýmýza böylece ev sahibi olabilme kolaylýðý sunuyoruz. Bunlarla birlikte inanýyoruz ki yüksek kira bedeli almak suretiyle korsanlýk yapanlar da burada en büyük darbeyi yiyeceklerdir.