Ýspanya'nýn baþkenti Madrid'deki temaslarýyla ilgili AA muhabirine deðerlendirme yapan Cumhurbaþkanlýðý Sözcüsü Ýbrahim Kalýn, burada Dýþiþleri, AB ve Ýþbirliði Bakanlýðý Dýþ ve Küresel Ýþler Devlet Sekreteri Angeles Moreno Bau ve Baþbakanlýk Ýspanya AB Dönem Baþkanlýðý Koordinasyon Ofisi Direktörü Aurora Mejia ile "kapsamlý, yapýcý, verimli ve nitelikli görüþmeler gerçekleþtirdiðini" vurguladý.
Kalýn, Ýspanya'nýn NATO misyonu kapsamýnda Adana'da konuþlandýrdýðý Patriot savunma füzelerinin süresini uzatmasýndan dolayý Türkiye'nin duyduðu memnuniyeti Ýspanya tarafýna ilettiðini kaydetti.
Geçen yýl 16 milyar dolar olan Türkiye-Ýspanya ikili ticaret hacmini 20 milyar dolara çýkarmak için neler yapabileceklerini deðerlendirdiklerini söyleyen Kalýn, görüþmelerde ayný zamanda Ukrayna savaþý, Güney Kafkasya'da yaþananlar, Suriye ve Doðu Akdeniz konularýnýn da ele alýndýðýný belirtti.
Türkiye'nin Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan tarafýndan temsil edileceði NATO Zirvesi'ni "Stratejik konsept kaðýdýnýn deðerlendirileceði ve bunun güncelleneceði önemli zirvelerden biri." olarak tanýmlayan Kalýn, "özellikle Ukrayna savaþý, siber güvenlik, gýda güvenliði, bölgesel konular, terörle mücadele, Rusya ile iliþkiler gibi konularýn gündemde olduðu bir dönemde bu zirvenin yapýlacak olmasýnýn büyük önem arz ettiðini" ifade etti.
Kalýn, Türkiye'nin NATO'nun 2. büyük ordusuna sahip, bütün misyonlarýnda önemli görevler almýþ bir ülke olduðunu da vurgulayarak, NATO'nun hem stratejik konsept kaðýdý hem de bundan sonraki meydan okumalarla ilgili alacaðý tavýr ve tutumlarýn belirleneceði zirvenin baþarýlý geçmesi için Türkiye'nin elinden geleni yapacaðýnýn altýný çizdi.
NATO'ya üyelik baþvurularýný yapan ve Madrid'deki NATO Zirvesi'ne özel davetli ülke olarak katýlacak Ýsveç ve Finlandiya'nýn terörle mücadele konusunda Türkiye'nin kaygýlarýný gidermesi gerektiðine bir kez daha vurgu yapan Kalýn, þu deðerlendirmede bulundu:
"Ýsveç ve Finli muhataplarýmýza beklentilerimizi, endiþelerimizi ve taleplerimizi açýk ve net bir þekilde, yapýcý bir tutum içerisinde ama çok kararlý bir þekilde ilettik. Özellikle terörle mücadele konusunda bu ülkelerde PKK/PYD/YPG veya FETÖ gibi yapýlanmalarýn mevcudiyeti hakkýndaki konumumuzu açýk bir þekilde ifade ettik. Kendilerine bilgi ve belgelerle, bütün görselleriyle bu örgütlerin oradaki yapýlanmasýný paylaþtýk. Burada para toplayan, Türkiye aleyhine faaliyet yapan, eleman devþiren, terörist faaliyetleri organize eden kiþi ve kuruluþlara karþý açýk ve net tavýr almalarý gerektiðini ifade ettik. Bu yönde beklentimiz devam ediyor. Henüz karþý taraftan bu yönde bize gelmiþ somut, bizim endiþelerimizi tatmin edici bir geri dönüþ olmadý. Görüþmeler devam ediyor. Türkiye'nin bu konudaki kaygýlarýný giderecek yönde somut adým atacaklarýna dair net bir tablo ortaya çýktýðýnda sürecin seyri ona göre ilerleyecektir. Türkiye'nin güvenlik kaygýlarý giderilmeden ilerleme olmaz."
Ýbrahim Kalýn, "Ýsveç ve Finlandiya'nýn üyelikleri NATO Zirvesi'nde netlik kazanýr mý?" sorusunu þöyle yanýtladý:
"NATO Zirvesi gibi bir zaman sýnýrlamasý içinde kendimizi görmüyoruz. Zirve son derece önemli. Tabii ki bu yeni konjonktür içerisinde Ukrayna savaþý ve diðer geliþmeler çerçevesinde NATO Zirvesi'nin baþarýlý geçmesi, Ýttifak'ýn kendi iþ birliðini ve dayanýþmasýný güçlendirmesi son derece önemli. Tam da bundan dolayý Türkiye'nin dile getirdiði terörle ilgili kaygýlarýnýn dikkate alýnmasý, önemsenmesi Ýttifak'ýn gücünü tahkim etmesi açýsýndan da son derece önemli. Çünkü NATO bir ekonomik iþ birliði örgütü yahut bir turizm derneði deðil. NATO bir güvenlik ittifaký. Dolayýsýyla burada bir üye ülkenin güvenlik endiþeleri dile getirildiðinde bunun mutlaka ciddiye alýnmasý gerekir. Yeni bir üye veya üyeler alýnacaksa da mutlaka bu üyelerin, bu endiþelerini dile getiren ittifakýn üyesi ülkenin kaygýlarýný da dikkate almasý ve bu yönde somut adýmlar atmasý gerekir. Dolayýsýyla bu bir süreç, bunu illa 'NATO Zirvesi'ne kadar bitiririz, bitirelim' gibi bir zaman baskýsý altýnda biz kendimizi hissetmiyoruz. Önemli olan burada Ýsveç ve Finlandiya'nýn terörle mücadele konusunda ne tür adýmlar atacaðýný açýk, net, somut bir þekilde ortaya koymalarý. Bu gerçekleþtiðinde süreç buna göre ilerleyecektir."
Dünya gýda krizinin önlenmesi amacýyla Ukrayna ve Rusya'nýn elindeki tarým ürünlerinin ve gübrenin uluslararasý pazarlara ulaþtýrýlmasýnýn önemli olduðunu ve Türkiye'nin bu konuda çok yoðun bir diplomasi yürüttüðünü kaydeden Kalýn, sözlerine þöyle devam etti:
"Þu anda Karadeniz ve Azak Denizi limanlarý üzerinden bu tahýl ürünlerinin boðazlardan geçirilerek uluslararasý piyasaya ulaþtýrýlmasý ekonomik açýdan da fiziki olarak da en makul, en fizibil opsiyon olarak görülüyor. Bu yönde tabii ki Ukrayna tarafýnýn Odesa limanlarýndaki mayýnlarýn temizlenmesiyle ilgili bir çalýþmasý olacak. Ama bunun karþýlýðýnda bu limanlara Rus gemilerinin girmemesi yönünde de birtakým, haklý güvenlik beklentileri var.
Ayrýca bu gemilerin gidiþ geliþlerinin koordine edilmesi, Türkiye, Ukrayna, Rusya ve BM arasýnda oluþturulacak bir mekanizma ile bunun gözlemlenmesi ve bu koordinasyonun yapýlmasý için de istiþarelerimiz devam ediyor. Þu ana kadar genel olarak olumlu bir havanýn olduðunu söyleyebilirim. Rus tarafý da buna olumsuz bakmadýðýný ifade etti. Ukrayna tarafý da böyle bir mekanizmanýn kurulmasýný ve kendi tahýl ürünlerini uluslararasý piyasaya ulaþtýrýlmasýnýn kendi menfaatlerine olacaðý kanaatinde. Zaten uluslararasý camia da bu yönde bir beklenti içerisinde. Türkiye bu süreçte çok kritik bir yol oynayacak. Önümüzdeki günlerde bu konuda birtakým somut kararlar alýnmasýný da bekliyoruz. Bu yöndeki çabalarýmýz devam ediyor."
Rusya Dýþiþleri Bakaný Sergey Lavrov'un gelecek hafta Türkiye'ye yapacaðý ziyarette önemli kararlar alýnabileceðinin sinyalini veren Kalýn, þunlarý kaydetti:
"Bu tahýl ürünleri Karadeniz'den ve boðazlardan geçtiðinde, dünya gýda krizinin önlenmesinde de çok kilit bir rol oynayacak. Bu yönde askeri makamlarýmýzýn, lojistik, taþýmacýlýk ve tarýmla ilgili diðer uzmanlarýmýzýn da yakýn bir zamanda bir araya gelerek bu konularý ele almasý öngörülüyor. Sayýn Lavrov'un Türkiye'ye yapacaðý ziyaretten sonra bizim beklentimiz, kýsa sürede bu konunun farklý boyutlarýný, hýzlý bir þekilde ele almak, bunlarý bir karara baðlayarak, belli bir protokol ve mutabakat zaptý çerçevesinde bu operasyonu bir an önce baþlatmaktýr. Þunu da söylemek gerekir. Biz yarýn anlaþsak bile temel hususlarda operasyonun baþlamasý muhtemelen bir 3-5 hafta daha sürecektir. Çünkü mayýnlarýn temizlenmesi, o koridorun hazýrlanmasý, gemilerin oraya gitmesi düþünüldüðünde zaman biraz aleyhimize iþliyor. O yüzden biz bütün mevkidaþlarýmýza ve muhataplarýmýza, ne kadar hýzlý ve erken baþlarsak o kadar iyi olur mesajýný iletiyoruz."
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde yeni bir sýnýrý ötesi harekat hazýrlýðýnda olduðuna iliþkin iddialara iliþkin de Kalýn, "Türkiye, Suriye sýnýrýný güvenlik altýna almak için bugüne kadar kendi imkan ve kabiliyetleriyle gerekli tedbirleri aldý ve bundan sonra da almaya devam edecektir. Bunu bütün mevkidaþlarýmýzla biz detaylý bir þekilde konuþtuk, açýk, net izah ettik." karþýlýðýný verdi.
Türkiye'nin "hem PYD/YPG/PKK yapýlanmasý hem de DEAÞ ve benzeri terör örgütlerine karþý, Suriye'den gelen tüm tehditlere yönelik bu zamana kadar 3 büyük askeri operasyon gerçekleþtirdiðini" hatýrlatan Kalýn, "Bundan sonra da Türkiye, kendi güvenlik ve tehdit deðerlendirmeleri çerçevesinde uygun gördüðü zamanda ve zeminde bu operasyonlara devam eder. Bu en doðal hakkýdýr. Çünkü sýnýr güvenliðinin korunmasý, ülkenin vatandaþlarýnýn, güvenlik güçlerinin korunmasý bir ülkenin en doðal hakkýdýr." açýklamasýnda bulundu.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn son 10 yýldýr dile getirdiði, Suriye'de güvenli bölge kurulmasý ve Suriyelilerin mülteci olmak yerine kendi ülkelerinde kalmalarýyla ilgili teklifine Batýlý ülkelerin olumlu bir cevap vermediðini belirten Kalýn, "Ancak Türkiye, bugün Ýdlib, Afrin gibi bölgelerde aslýnda bir anlamda güvenli bir bölge oluþturarak, Suriyelilerin orada kalmasýný saðladý. Ve biz muhataplarýmýza hep þunu söylüyoruz: 'Türkiye'nin oradaki askeri mevcudiyetinden dolayý yeni bir göç dalgasý önlenmektedir. Bundan dolayý dost ve müttefik ülkelerin Türkiye'nin oradaki askeri mevcudiyetini eleþtirmek yerine tam tersine bundan memnun olmalarý, müteþekkir olmalarý gerekir. Zira Ýdlib veya diðer bölgelerde bir güvenlik zaafý oluþtuðunda oralardan gelebilecek muhtemel bir göç dalgasý sadece Türkiye'yi deðil bütün Avrupa'yý da vuracaktýr." deðerlendirmesini yaptý.
Kalýn, sözlerini þöyle tamamladý:
"Türkiye'nin yeni bir göç dalgasý almasý mümkün deðil. Ýmkan ve kabiliyetlerimizin ötesinde. Tam tersine, biz Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin ülkelerine, bölgelerine, güvenli, gönüllü ve onurlu bir þekilde dönmeleri için elimizden gelen çabayý gösteriyoruz, göstermeye de devam edeceðiz. O yüzden Suriye tarafýnda bu güvenlik hattýnýn korunmasý bu açýdan da büyük önem arz ediyor. Ama ayný þekilde orada oluþturulabilecek muhtemel bir terör koridoruna karþý Türkiye bugüne kadar nasýl çok net bir tavýr aldýysa bundan sonra da ayný kararlýlýk içinde hareket edecek. Terörün her türüne karþý Suriye'den gelebilecek muhtemel her türlü tehdide karþý net bir tavýr içinde mücadeleye devam edecek."