Üst düzey Dýþiþleri Bakanlýðý yetkilisi, Türkiye-Ermenistan normalleþme sürecine dair önemli açýklamalarda bulundu. Çok dikkatli yürütülmesi gereken bir süreç olduðunu vurgulayan yetkili, "Açýkçasý ben bunu Ermenistan-Türkiye normalleþme süreci olarak görmüyorum, Türkiye-Ermenistan güven artýrma süreci olarak görüyorum. Çünkü maalesef Türkiye-Ermenistan iliþkileri yönlendirilen bir süreç haline gelmiþ. Her iki tarafta da bunu görüyorsunuz. Ermeni tarafýndan sadece Türkiye'ye deðil, Azerbaycan'a da bir ön yargý var. Bu süreç içerisinde güven artýrýcý önlemler atýlmasý marifetiyle günün birinde daha kapsamlý ve ciddi adýmlar atýlabilmesine ve bu adýmlarýn toplumlar tarafýndan kabul edilmesine imkan tanýyacak sürecin oluþturulmasý çabasý içindeyiz" ifadelerini kullandý.
Moskova'da yapýlan ilk toplantýda çok ileri adýmlarý atma beklentisinin oluþtuðunu söyleyen yetkili, "Bu süreç öncelikle kamuoylarýnýn da kabul edebilecekleri ileri adýmlarýn atýlabilmesini hazýrlayabilecek güven artýrýcý süreç olarak ele alýnmasý gerekir. Hem ilk aþamada büyük beklentiler ortaya koyup büyük hayal kýrýklýklarýna yol açmaktansa güven artýrýcý adýmlarla gidelim" diye konuþtu.
Türkiye'nin ve Ermenistan'ýn kendi iç ödevlerini yaptýðýný belirten yetkili, eksik olan prosedürlerin tespit edilmesi ve belirlenmesi gereken teknik detaylarýn tespit edilmesi için iki tarafýn da çalýþtýðýný kaydetti.
Eylül ayý içerisinde iki ülkenin ilgili makamlarýnýn bir araya gelebileceði bilgisini veren yetkili, "Bu konudaki teknik konularda görüþ alýþveriþinde bulunmalarýný, sonrasýnda sürecin süratle hayata geçirilmesini saðlayabilecek noktada olacaðýz" dedi.
Dýþiþleri yetkilisi, üçüncü ülke vatandaþlarýnýn sýnýrlarý geçiþi konusuna da deðinerek, "Maalesef daha uzun çalýþma gerektirecek bir süreçle karþýlaþabiliriz. Sahadaki fiziki þartlarýn buna biraz da müsaade ediyor olmasý lazým. Gidip yerinde görmek gerekiyor bazý þeyleri. Burada görülenle sahadaki tablo birbiriyle uyuþmuyor" açýklamasýnda bulundu.
Her iki ülkenin kamuoyunda da hayal kýrýklýðýnýn oluþturulmamasý gerektiðini belirten yetkili, þöyle devam etti:
"1 Temmuz'da üçüncü ülke vatandaþlarýnýn sýnýr geçiþleri konusunda karar aldýktan sonra Ermenistan tarafýnda evlerini butik otellere, restoranlara çeviriyorlar. Hayal kýrýklýðýna dönüþtürmemek lazým. Bir algý daha var kamuoyunda. 'Bu ikili bir süreç ama bizim hissettiðimiz kadarýyla üçlü bir süreç ve Azerbaycan da var içerisinde diyorlar.' Biraz stratejik gerçeklikle hareket etmek lazým. Ýki ülke bunlarý görüþüyor ama bunlarý bir vakum içerisinde görüþmüyor. Bölgede sayýsýz süreçler var. Bütün bu süreçlerin bir tanesinde saðlanabilecek bir ilerlemenin diðeri üzerinde menfi ya da müspet etkisi olmasý stratejik bir gerçeklik. Bu Türkiye- Ermenistan iliþkilerinin üçlü olduðu anlamýna gelmiyor ama tabiatýyla bu sürece taraf olan ya da bu süreçten olumlu veya olumsuz etkilenecek ülkelerin özellikle Türkiye açýsýndan Azerbaycan gibi tabiatýyla dikkate alýnmasý gerekir. Ümidimiz, Türkiye-Ermenistan sürecinde atýlacak olumlu adýmlarýn Ermenistan-Azerbaycan sürecinde de olumlu etkiler oluþturmasý."
Bölgede kalýcý barýþýn saðlanmasýnýn mecburi olduðunu söyleyen yetkili, þu anda geçici bir süreç içerisinde olunduðunu belirtti. Zengezur Koridoru'nun Türkiye'ye doðrudan etkisinin olacaðýnýn altýný çizen yetkili, "Türkiye-Ermenistan karayolu açýlsýn, sýnýrlar açýlsýn da bu ciddi bir yatýrým gerektiriyor. Bu sadece Türkiye ile Ermenistan arasýndaki ulaþýmý etkileyecek bir çaba olmamasý gerekir. Zengezur konusunda iki ülke arasýnda olumlu sonuç saðlanýrsa bu iletiþim kanallarý açýsýndan yeni alternatifler oluþturur" ifadelerine yer verdi.
Üçüncü bir ülkede toplantý yapýlmasýnýn Türkiye tarafýndan kabul edilmemesi gerektiðini aktaran yetkili, bundan sonraki süreçte Türkiye ya da Ermenistan'da toplanýlmasý gerektiðini vurguladý.
Sýnýrdaki mayýnlarýn temizlendiðini fakat bunun Türkiye-Ermenistan normalleþme süreciyle ilgisinin olmadýðýný bildiren yetkili, "Türkiye, Ottowa Sözleþmesi'ne taraf oldu. Onun bir gereði bu. Bir sürü sýnýrda yapýldý ve þimdi de Ermenistan sýnýrýnda yapýlýyor. 2020 yýlýndan itibaren yürüyen bir süreç ve Türkiye yeni baþladý. Normalleþme süreciyle bunun ilgisi yok" ifadelerini kullandý.
Ermenistan Baþbakaný Nikol Paþinyan'ýn hükümet programýnda Türkiye'den herhangi bir toprak talebinin bulunmadýðýnýn yazýlý olmasýnýn önemli olduðuna dikkati çeken yetkili, "1915 konusunda mealen 'Ermenistan'ýn deðil diasporanýn sorunudur' demeye getirdi. Ýkincisi Karabað konusunda açýk bir þekilde 'Azerbaycan topraðýdýr' dedi. Zaten biliyorsunuz ondan sonra olaylar patladý Azerbaycan'da. Birtakým gerçekleri görebildiði için yapýcý adýmlar atmaya çalýþýyor" açýklamasýnda bulundu.